31.03.2008

Haftasonu


Cumartesi günü olanlardan bahsetmiştim. Gelelim pazar gününe ve cumartesi gününden unutulanlara..

- İngiltere'den başlıyalım, Arsenal'in 10 kişiyle 2-0'dan maçı çevirmesine tamamen tanık olamasam da maçın son 15 dakikasını seyrettim, Bolton yarı sahayı bir kaç defa geçebildi ki çoğunluğu uzun toptu. Arsenal göstere göstere golü attı ve 3-2 aldı maçı. Gerçi o kadar baskıdan sonra gelen gol pek garipti, top herkese çarptı en sonunda gol olmaya karar verdi. "Topun da canı vardır" diyenleri haklı çıkardı bu gol. Manchester United 4-0 kazandı, rakibi A.Villa'ydı, skor belki normal denebilir ama Ronaldo yine normal değildi 1 gol 3 asist yaptı ki golü ve 3. asisti uzun süre jeneriklerde yer bulacaktır buna eminim. Uzatma dakikalarını izleyebildiğim derbide gülen taraf Liverpool oldu ve tek golle 4. olma yolunda en büyük engellerden birini aştı. Chelsea de kazanması gereken haftada Boro'yu tek golle geçti. Derby'nin küme düşmesi de aldıkları beraberlikle birlikte kesinleşti.

- Bu maçı tüm İngiltere'den ayrı yazmak istedim : Tottenham-Newcastle. Yoldan geçenlere maç 4-1 bitti kim kazandı diye sorulsa sanırım Newcastle diyenlerin sayısı tek hanede kalırdı, 10'u bulacağından şüpheliyim. J. Ramos'un son zamanlardaki en büyük yenilgilerinden biri oldu bu maç, ligden düşme tehlikesi bulunan ve bu sezon sadece İngiltere'nin değil tüm avrupanın en büyük hayal kırıklıklarından biri olan Newcastle'dan kendi sahasında 4 yedi. Newcastle bu gazla bir kaç sıra yukarı çıkar mı yoksa eskiye dönüp gelene geçene puan dağıtmaya devam mı eder bunu önümüzdeki haftalar gösterecek. Benim düşüncem sezonun geri kalanındaki gibi rezil olmayacakları yönünde.

- İtalya'da alttaki postlarda görüldüğü gibi 4. lük mücadelesinde Udinese de kendine yer buldu, Fiorentina'nın mağlubiyeti Udinese'nin de yarışa ortak olmasını sağladı. Juventus - Parma maçı ertelendi, ertelenme sebebi ölümdü ancak bu defa ölümün sebebi çatışma/kavga değil trafik kazasıydı. Catania deplasmanından 1-2'lik galibiyetle dönen Torino bizim basının deyimiyle resmen altın buldu.

- İspanya.. Real Madrid zor olabilecek Sevilla engelini 3-1 ile geçti ve ikinci sıradaki Villarreal ile puan farkını 6'ya çıkarttı. Şampiyonluğu verirler mi bilinmez ama şampiyon olsalar bile Schuster'in yeri sağlam olmayacak o kesin. Şampiyonlar Ligi yarışında avantajlı olan A.Madrid'e ortak çıktı : Racing Santander. Sezonun en büyük sürprizlerinden biri olan Santander puanını 50 yaparak A.Madrid ile birlikte alttaki rakiplerine 5 puanlık fark yaptı. Valencia yine yenildi, Osasuna atakları ender gelişmedi ve 3 tane attılar. Bu sonuçlar da tehlikeyi atamadı üzerinden, tek şansları Murcia ve Levante dışında düşmeye aday tek takım kalması, eğer tüm maçları puansız kapatmazlarsa düşmeyeceklerdir.

- "Şampiyon belli ikinci kim?" sorusunun sorulduğu Almanya'da ise Bremen'in çöküşü devam ediyor. Duisburg'a kendi sahalarında 2-1 yenildiler, kendileri 5. sıraya inerken rakipleri de hayati bir üç puanın sahibi oldu küme düşme yolunda. Nürnberg de B.Münih'ten deplasmanda 1-1'le puan aldı bu hafta, düşme potasındakiler üsttekileri pek zorladılar. Bu bahsettiğim durumun bir diğer temsilcisi de Hamburg deplasmanından 1-1'lik skor ve tek puanla dönen Bielefeld oldu.

Postu attım sonra da blogları sıradan okumaya başladım. "Topun canı vardır" lafını ilk satırlarda kullanmıştım ki burada da kullanılmıs C.Ronaldo için. Güzel bir tesadüf olmuş..

30.03.2008

Servet Çetin Hakkında...


Sözlükten olduğu gibi alıntı yapıyorum, demek istediğim çoğu şey tek seferde anlatılmış.. Entrynin sahibinin de haberi var buraya yazdığımdan..

"sezon başında istenmeyen adam ilan edilen, herkesin her fırsatta yerden yere vurduğu ayıboğan. hayatında stoperden başka bir mevki oynamayıp aynı maçta hem sağ açık oynayıp, hem önlibero oynayıp, tutmayınca tekrar defansın ortasına çekilip, maçın son dakikalarında santrafor oynayandır. yıllarca ağırlığı nedeniyle dalga geçilmiş bu adam sol çaprazdan bacak arası çalım atarak ceza sahasında kaleciyle karşı karşıya kalıp gol kaçıran, kendi sahasından kaptığı topla 2 kişiyi çalımlayıp hayatının golünü atacakken 12 senedir ofsayt kuralını öğrenememiş takım arkadaşının gazabına uğruyan, o boyuyla o fiziğiyle rövaşataya kalkan. yetti mi? hayır. maçtan sonra soruyorlar kendisine nasıldı o mevkide oynamak diye. ben sadece bir işçiyim elimden geleni yaparım ama bir mehmet topal kadar iyi oynamam zaten mümkün değildi diyor. sırf şu futbolcunun yüreğidir beni 30 mart 2008 galatasaray gaziantepspor maçındaki futboldan sonra bile bu sezon için bu takıma hala inancımı sürdürmemi sağlayan."

(sophomore, 30.03.2008 22:16)

Galatasaray 0-0 Gaziantepspor


Aslında NTVSpor'un fotoğrafı herşeyi özetliyor, böyle çaresizce isyan ederek cılız ataklarla galibiyet aradık durduk Ali Sami Yen de.. Yazacak pek fazla birşey yok aslında, Antep kazansa haketti bile diyebilirdik, öyle saçma bir oyun oynadı Galatasaray.
Tek demek istediğim seyircisiz oynama denen saçmalığa bir an önce son verilmesi. Evet farkındayım klasik bir laf ettiğimin, bugüne kadar hep böyle haykırıldı, bundan sonra da muhtemelen aynı şey denecek. Ankara'daki adam olay çıkartıyor, fatura İstanbula kesiliyor. Maçı anlatan Melih Gümüşbıçak kariyerinin en vasat sunumlarından birini yaptı, ki burada kendisini suçlayamıyorum..

Udinese 3-1 Fiorentina


Bir alt posttaki maç olmasa kötü konuşulurdu da, yine ucuz atlatıldı bir kayıp haftası daha. Milan resmen "siz gidin" diyor Şampiyonlar Ligi'ne. Fiorentina kaybettiyse ya aynı hafta ya da diğer hafta Milan da kaybediyor ne hikmetse. Biraz sıkıntıyla da olsa Fiorentina'nın Şampiyonlar Ligi'ne dönüşü git gide yaklaşıyor.

Değinmek istediğim iki konu var, fotoğrafta ilk golün sevincini yaşıyor Udinese. Bunu koymamın sebebi de golün sahibinin Gökhan İnler olması. Adıyla soyadıyla her şeyiyle Türk olan bu oyuncu İsviçre'nin de kaptanlığını yapıyor, biz de uzaktan "ehehehe türk ki bu süperiz lan biz" diyerek izliyoruz. Formda bir orta saha oyuncusu sıkıntısı ile yanıp tutuşan milli takımımıza ilaç gibi gelebilecek bir oyuncuydu kendisi, iki sene önce kaptırdık. Neyse ki Zafer Yelen de arada kaynayıp gitmedi Mesut Özil gibi.. İtalya ve Fiorentina derken kendi ülkemize de çemkirdikten sonra geçiyorum ikinci olaya..

Fiorentina yeni yeni yapılanan genç bir takım olabilir ancak geri düşülen maçta oyuna Vieri'yi alarak galibiyet veya beraberliği düşünmek de neyin nesidir hiç anlamam. Sen Osvaldo'yu oynat bekle, sene başından beri oynayıp oynamaması tartışma konusu bile olamayan Vieri ile deplasmanda puan veya puanlar aramak pek mantıksız geliyor bana.

Milan'ın Maldini ile gol bulduğu gün Fiorentina'nın da tek sayısı Vieri'den geliyor. Eskilerden bir kurtulabilsek de rahat etsek artık iyi olacak.. Türkiye'deki 37'lik ayrı dert, Floransa'daki 35'lik ayrı dert.. Yeter artık be..

Bir Garip Cumartesi..


- Barcelona Betis deplasmanında 3 dakika içinde 2-0 öne geçti. İkinci devrenin ortasında 15 dakikada 3 gol yedi 3-2 verdi maçı. Söyleyecek birşey bulamıyorum, Milito ve Puyol aynı anda oynayamadı ve üstün de sahada olanı yarım oynadı. Pek şaşırmamak lazım ama Betis'ten de 60-70 dakikada 3 gol yenmesini anlarım da 15 dakikada 3 gol için özel yetenek gerekir.

- Villarreal de boş durmadı Nihat'ın 2 tane attığı maçta A.Madrid'i 3-0'la geçtiler ve artık ligde 2. sıradalar. Real Madrid'i yakalayıp şampiyon olsalar pek eğlenceli olabilir aslında.

- Beşiktaş ilk 15 dakikada öyle pozisyonlar verdi ki maçın skorunu 0-5/6/7 olarak tahmin edecektim az kalsın. Erken gelen gol de tahminlerimi bu yöne sürükledi ki ikinci devre başında durum terse döndü Beşiktaş daha etkili gözüktü, sonuçta Fenerbahçe daha iyi oynadığı maçı hakederek kazandı.

- Roma 1-1 berabere kalınca İtalya'da yine mi fark açılacak derken Lazio erken geri düştüğü maçta 1-1'lik beraberliği kurtardı. Lazio'nun ligde Inter'in ise kupada yenileceği dedikoduları boş çıkmış oldu böylece. Dabo'nun izlediğim bölümlerde iki şutu var ki onlar gol olsa Inter 3. hafta üst üste puanını değiştiremeyecekti.

- Almanya'da Bayern Münih'in puan kaybı pek de önemli olmadı, zaten şampiyonluk sene başında Münih'e verilse pek itiraz eden olmazdı.

Cumartesi akşamı böyle geçti.. Genel bir haftasonu yazısı Galatasaray - Gaziantep maçı sonrasında gelir..

Maldini ve Vieri'nin golleri ile ayakta kalmaya çalışan Milan ve Fiorentina hakkında yazılacak şeyler de var elbette..

28.03.2008

Benziyor Bunlar Arkadaşım #4



Julio Ricardo Cruz & Javier Zanetti


Benzetmeye devam ediyorum. Bu defa Inter'in iki Arjantinlisini buldum.. İkisi akraba mıdır değil midir bilmiyorum ama benziyorlar, akraba olduklarını iddia eden olsa hiç düşünmem inanırım hemen..

26.03.2008

Barzagli Floransa'ya ?


Vincenzo yazmış, ya Juventus ya Fiorentina demiş. Floransa'ya gelse, yanına bir tane daha kalteli savunmacı alınsa veya Borre seneye oynatılsa. Çok şey mi istiyorum acaba ?
Hem pembe formadan sonra seriyi bozmamış olur mor giyerek..

Chris Webber

Chris Webber'ın transfer haberini okuduğumuzun üzerinden 2 ay geçti. Kendisinin Golden State Warriors ile anlaştığını ve kariyerini sürdüreceğini okumuştuk ancak dizindeki sakatlık buna engel oldu ve kariyerini noktaladı.

Her zaman keyifle izlenen isimlerden biriydi, geride 20 sayı ve 9.8 ribaund ortalamaları ile muhteşem bir kariyer bıraktı.

Polat & Albayrak


Kongreden sonra bu olayla ilgili yazmak istiyordum ki gelen yorumdaki istek de isabet olmuş doğrusu.

Bana kalsa yönetime girmesi gereken isimlerdendi Abdurrahim Albayrak. Herkesin dediği gibi takım-yönetim-taraftar arasındaki bağlantıyı sağlaması değil ekonomik yönden de yardımcı olması için önemli bir isimdi. Taraftarın en sevdiği yönetici gibi görülebilir ancak taraftarla yönetim arasındaki bağlantıyı sağlayacak taraftarın beğendiği bir isim yönetimde zaten mevcut : Haldun Üstünel.

Abdurrahim Albayrak tabii ki futbol şubesine geçip önemli işlere imza atabilirdi, özellikle takımda oyuncular arasındki bütünlüğü iyi sağlayan birisiydi. Kendisinin son gün listeden çıkartılması oldukça haksız bir davranıştı, seçim öncesi Adnan Polat'ın tek kötü hamlesi benim gözümde.

25.03.2008

u-21


almanya 6-0 luxembourg
28' sami khedira
47' sami khedira
50' mesut özil (hayko cepkin)
54' rouwen hennings
58' sami khedira
86' barış özbek

azerbeycan 0-2 italya
18' giuseppe rossi
63' giuseppe rossi (pen.)

irlanda 1-1 karadağ
68' m.bojovic (0-1)
73' a.keogh (1-1)

ispanya 4-0 kazakistan (dk.65)
9' j.m.j. martin
29' diego capel
33' bojan krkic
39' juan manuel mata

24.03.2008

sepang - malezya

sıralama
1 kimi raikkonen 1:31:18.555
2 robert kubica
3 heikki kovalainen
4 jarno trulli
5 lewis hamilton
6 nick heidfeld
7 mark webber
8 fernando alonso

puan durumu
1.Lewis HamiltonMcLaren14
2.Kimi RaikkonenFerrari11
3.Nick HeidfeldBMW Sauber11
4.Heikki KovalainenMcLaren10
5.Robert KubicaBMW Sauber8

23.03.2008

Fiorentina 1-0 Lazio

77' Giampaolo Pazzini

UEFA Kupası iddiası dışındaki tek hedef Milan'ın önünde ligi tamamlamak ve Milan'ın Pato ile güldüğü dakikalarda biz de Pazzini ile gülümsedik ve İtalya Kupası'nın da rövanşını alarak Lazio'yu kocaman bir sıfırla yolladık evine. 4. sıra ile elde edilecek Şampiyonlar Ligi hakkı önümüzdeki sezon daha büyük yıldızların takıma gelmesi demek, Fiorentina'nın eski günlere dönüşü için bu şart.

Juve'nin Inter deplasmanındaki zaferinden sonra 3.'lük konusundaki umutlar tükendi gibi artık puan farkı 5 olsa da.

Sonucu Belli Olan Seçim..

Galatasaray Spor Kulübü 33. başkanı seçildi Adnan Polat. Neredeyse 10'a katladı rakibi(!) olan Nazım Durak'ı. Seçime neden girdiği bile anlaşılamayan Nazım Durak, Adnan Polat'ın karşısında tek aday kaldı ki böylesine bir saçmalık görmedim.

Önünde oturan Selahattin Beyazıt'a "kemikleri sızlayacak" dedi. Kendisi başkan adayı oldu ama büyüklerden kimin yaşayıp yaşamadığından bile haberi yok. Estetik ameliyatlarına devam etsin Nazım bey. Bu seçimin Turgay Kıran'ı oldu kendisi bana göre.

Adnan Polat yıllardır beklenen başkan adayıydı, Mümtaz Tahincioğlu ve Yiğit Şardan gibi iki önemle isimle daha da güçlü hale geldi yönetim. Haldun Üstünel gibi bir yöneticinin kaybedilmemesi de bu seçimde beni en sevindiren şey oldu.

Yeni yönetime ve Adnan Polat'a başarılar dilemekle yetiniyorum sadece.. Umarım altı senelik karanlıktan sonra güneş ışığına kavuşacağız iki sene içerisinde..

15.03.2008

Ankaraspor 0-1 Galatasaray

Zor deplasmandı, tehlikeli ataklar da oldu ancak oynanan oyun pek iyi değildi. Neyse ki tek golle de olsa kazanıldı. Öncelikle hakemden başlamak istiyorum, Erhan Albayrak son anlarda Lincoln'e tekmeyi indirdi, burada topu ıskaladı veya kasıtlı yaptı derdinde değilim, bu kontrolsüz ve tehlikeli hareketin cezası bütün yeryüzünde sarı karttır. Erhan'ın ikinci sarı kartı olacaktı ki o da etkilemezdi maçı son dakikada. Ama o olmazdı bu etkilemezdi diye es geçilebilecek bir pozisyon da değildi doğrusu. Ümit Karan yine standartları aşan bir oyun oynadı, aniden yaptığı hareketlerle Ankaraspor savunmasını zorlasa da tek gol bulabildi. Nonda akıllara zarar bir gol kaçırdı, daha öncesinde ise ofsayt tartışması oldu ama ofsayt verilse de verilmese de o kadar ince bir yerde hakeme yüklenmek haksız olurdu çünkü aynı pozisyonda bu defa Ümit Karan'a ofsayt dedi, bu kadar ince pozisyonlarda hakemin o an gördüğünü kabul etmek en doğrusu.

Aykut Erçetin'e geçelim.. Galatasaray kalesinde sezonun en iyi performansını çıkarttı bana kalırsa, kusursuz oynadı bugün. Son anlarda üst üste yaptığı iki kurtarışla maçı çeviren adam oldu. Servet Çetin fazlasıyla top kazandı ancak bir tane kaçırdı ki maç gidiyordu devamında Aykut az önce dediğim iki kurtarışı yaptı ve takımı ipten aldı. Topu oyuna sokuşu olsun, savunmayla iletişimi olsun, verdiği güven olsun her konuda Orkun'dan daha iyi olduğu kesin. Özellikle de verdiği güven sayesinde taraftar rakip ataklarda Orkun'lu maçlara göre daha az tedirgin oluyor.

Muhtemelen Özhan Canaydın başkanlığında Galatasaray'ın son lig maçını izledik, arada basketbol takımının Canaria maçını saymazsak elbette. Önümüzdeki hafta maç cuma günüyse haberim yok, kimse çemkirmesin sonradan "bu son maç değildi" diye. Kupa maçıyla da futbol takımına veda edecek kendisi umarım. (daha önce bu maçın son olduğunu sanmıştım ancak kupa maçını unuttum)

Son gelmek istediğim şey de Lincoln. Haftalardır taraftarı sinire sürükleyen, yerlerden kalkmayan adam bu maç kendine gelir gibi oldu. Yine yerdeydi bir kaç pozisyonda ancak bu defa kendisini atmadığı ortadaydı, hakem Yunus Yıldırım adamın karnına atılan tekmeyi bile es geçmişken Alex'e Delgado'ya her maç 10 defa çalınan faulleri Lincoln'e nasıl çalabilirdi ki zaten...

Vasat bir oyun, parmak ısırtacak bir kaleci performansı, kötü bir hakem yönetimi, ne olursa olsun zor geçmesi beklenen deplasmandan çıkan sonuç 3 puan oldu.

14.03.2008

şampiyonlar ligi - uefa çeyrek final


şampiyonlar ligi
arsenal - liverpool
fenerbahçe - chelsea

schalke 04 - barcelona
as roma - manchester united

uefa
bayern leverkusen - zenit st.
glasgow rangers - sporting
bayern münih - getafe
fiorentina - psv eindhoven

13.03.2008

UEFA Kupası #3

İlk maçlara bakınca aslında aşırı sürprizler olmadı turu geçen takımlar arasında. Ancak skorlara bakınca hiç beklenmeyen şeyler olduğunu söyleyebiliriz. Fiorentina 2-0'ın rövanşında 2 tane yedi, gol atar diye beklenirken penaltılara kaldı, neyse ki şans yanımızdaydı ve çeyrek finale ulaştık.

PSV 'nin ilk maçtaki avantajından sonra turu geçmesi bekleniyordu ancak Fiorentina'nın başına gelenler onların da başına geldi ve ilk maçtaki skorun aynısı ile karşılaşıp penaltılarla çeyrek finale ulaştılar. Getafe beklendiği gibi rahat şekilde turu atladı. Bayern Münih bahisçileri şok edecek bir skorlar 2-1 yenildi sahasında, izlemedim ama as takımın sahaya çıkmadığını düşünüyorum dün gece.

Hamburg'un turu geçmesi daha olasıydı ancak 3-2 ile turlayan Leverkusen oldu ki kendileri için bu turun son nokta olacağını düşünüyorum. En büyük sürpriz ise Zenit'ten geldi bana kalırsa, 3-1'in rövanşında şanslarının çok az olduğunu hatta elendiklerini düşünmüştüm, gol yemeden 2 tane atmayı başarınca turlamışlar.

Akşam Werder Bremen - Rangers maçı pek gollü geçmeye aday, 2 gol bile yetmiyor Bremen'e turlamak için. Son maçta savunmaları evlere şenlikti, 6 tane yediler ligde. Lizbon - Bolton eşleşmesi de kim geçse sürpriz olmayacak bir eşleşmeydi, zaten ilk maçtaki 1-1'lik skor da bunun kanıtı gibi duruyor.

11.03.2008

yılmaz vural ve manisaspor


yılmaz vural dönemi kapandı manisaspor'da bence sezonun yanlışını yaptılar.küme düşme hattındaki takımlara bakınca her maçlarında kapanarak 1 puan olsun bizim olsun anlayışıyla çıkıyorlar içerde dışarda farketmeden. ama kümede kalmak için beraberliklerin ne kadar yanıltıcı bir puan olduğunu anlayan bir teknik direktördü yılmaz vural. bu yüzden geldiğinden beri hücum futbolu oynattı manisa'ya. cuma günkü sivasspor maçındada favorimdi manisa ama klasik türk yönetim politikasına kurban gitmiş.

yerinede reha kapsal veya hikmet karaman düşünülüyormuş. bir sezonda 3. teknik adamı olucak manisanın.biraz sabır.

gökdeniz rubin kazan'da


caner erkin,fatih tekke,hasan kabze ve tomas tan sonra gökdeniz'de rusyaya transfer oldu. rubin kazan 8.7 milyon euro vermiş gökdeniz'e.trabzona sağlam para aktı rusyadan. zaten bizde kendide sıkılmıştı trabzonda oynamasından.

fatih tekke ile arabaları kurşunlanmıştı ikiside rusyanın yolunu tuttu. doğruda yaptılar bence. milli takım içinde yararlı olacaktır. yeni bir takım yeni bir çıkış isteği. başarılar gökdeniz.

10.03.2008

mevlüt erding

çok kritik toulouse deplasmanında 1-2 lik galibiyetle dönen sochaux nun 2 golünüde atarak maçın kahramanı olmuş mevlüt. 28 puanla 19. sırada bulunan sochaux önündeki toulouse u deplasmanda yenerek puanını 31 e yükseltmiş ve paris saint germain i yakalamış son haftalarıda final haline getirmiş.fransa ligi bu sene bizim lige benzemiş 7.sıradaki lorient bile düşebilir kümeye.çok enteresan haftalar biz futbolseverleri bekliyor yine.

mevlüt ise fm den adını duyduğum bir oyuncuydu,bu sene 28 maçın 18 inde forma giymiş ve 8 gol atmış. 18. sıradaki bir takım için iyi bir istatistik.bakarsınız sochaux u once kumede tutar sonra lyondu marsilyaydı derken uçar gider tutulamaz. başarılarının devamı dileğiyle.

fransa ligue 1 puan durumuna burdan bakabilirsiniz.

haftaya..

ilk 4 ün puan kaybetmeden atlattığı standart bi hafta sonrası 26.hafta da rahat maç yok.işin güzel yanı beşiktaş - trabzonspor maçı nedeniyde cuma günkü manisa-sivas maçı lig tv de.

cuma : manisaspor - sivasspor
cumartesi : ankaraspor - galatasaray
pazar 15.00 : konyaspor - fenerbahçe
19.00 : beşiktaş - trabzonspor


manisa sivas maçında düşme korkusu şampiyonluk heycanına karşı oynuyor.son derece zevkli bir maç olacağı kesin.galatasaray ankarada kritik bir maça çıkıyor,ankarasporda neca kırmızı kart cezalısı.fenerbahçe ligin en kötü sahasına sahip konya da duran toptan gol bulamazsa haftayı 4. kapayabilir.beşiktaş trabzonspor maçında ise herşey olabilir..

2008 Avustralya GP

Formula 1'de 2008 sezonu başlıyor. 16 Mart Pazar günü 06.30'da Melbourne'de yeni sezonun ilk yarışını izleyeceğiz.

2008 sezonu öncesi kurallardaki değişikliklere/yeniliklere buradan ulaşabilirsiniz.

Yeni Transfer : Demiycem


Kendisi inatla blog açmayıp burada ortak yazma önerisinde bulunuyordu bana bir süredir. En sonunda ısrarlarına dayanamadım ve kabul ettim. Bundan böyle blog iki kişiyle yürüyecek.

Demiycem(Demir) hakkında bilgi vermek gerekirse kendisi Galatasaray'ı tutmakta benim gibi, bunun yanında da Milan ile yatıp kalkan birisidir. İlk başlarda sen Milan'ı tutuyorsun rakipsin aynı yerde barınamazsın benimle derken sonradan "renklerin kardeşliği, fair play" gibi Özhan Canaydın laflarıyla beni sindirdi ve blogda kendisine yer buldu.

Hoşgeldin diyorum ve hemen alttaki iki postla da kendisinin açılışı yaptığını belirtiyorum.

9.03.2008

sivasspor 3-2 ankaragücü

ligin başından beri ha takıldı ha takılacak denilen sivasspor ligin 25. haftasını liderin 1 puan gerisinde tamamlayarak son derece hollanda ligine benzeyen ligimizin az alkmaar ı oluyor adeta.maçın en kilit isimi ise petkoviç olmuş,maç 1-1 ken degaj yapan petkoviç milli kaleci(!) serkan kırıntılı'nın zamanlama hatası sonucu 4.5 ay sakatlığının ardından golle dönmüş takımına.aynı petkoviç 61. dakikada birde penaltı kurtararak maçın yıldızı olup adını mavi fontta yazdırmış.

fikstüre düz olarak bakılırsa lideri ve ikinciyi evinde ağırlayacak olan sivasspor şampiyonluğun en büyük adayı gözüküyor tabii fenerbahçe maçındaki gibi oynarlarsa 4. bitirmeleri kaçınılmaz.

fatih terim'in ise euro 2008'e ligin az gol yiyen takımının kalecileri orkun ve aykut yerine izledigim tum maçlarda bir hatası olan serkan kırıntılıyı götürmesi ayıp olur.

barnsley yarı finalde


the championship 16.sı barnsley liverpool'dan sonra dünde chelsea'yi kendi evinde yenip son 4'e kalarak bir mucizeye imza attı. 66 dakika chelsea ile başa baş oynamak ayrı başarı, 24 dakika gol atmak zorunda olan chelsea'den gol yememek ayrı takdir edilesi başarıdır.

son 4'e kalabilecek takımlar arasında ise hiç büyük takım yok. kendilerine gelen güvenle devam ederlerse final ve hatta kupa imkansız değil.

8.03.2008

Şampiyonlar Ligi #3


Barcelona 1-0 Celtic : Özetleri bile izleyemediğim için bilemiyorum ne oldu bitti ama Barcelona sanırım bu maçta istediğini erken alınca hiç zorlamadı Celtic'i. Messi'nin olmadığı dönemde sıkıntı çekerlerse yarı final zor olabilir ki iki çeyrek final maçında da oynamayacak Messi. Hatta yarı finalin ilk maçı için bile şans verilmiyor pek fazla.

Manchester United 1-0 Lyon : Zevkli ve gollü geçeceğini umduğum bir maçtı. Zevkli kısmı belki doğru olabilir de gollü kısmı pek olmadı. Lyon'u hiç bir zaman Şampiyonlar Ligi finalinde göremeyeceğimizden korkmaya başladım. Bunca yıldır üst düzey oynayıp istedikleri maçları kolayca kazanıyorlar ama bir türlü ileriye gidemediler. Yarı final bile göremedik Lyon'dan ki eldeki kadroda Kallström ve Benzema da kalıcı olursa iki sene içinde yarı final veya final bekliyorum. Maç hakkında konuşacak pek şey bulamıyorum izlemedim bunu da malesef.

Sevilla 3-2 Fenerbahçe : Kadıköy'deki maçın Sevilla yönünden baskılı olanını izleriz demiştim ve yanılmadım. Ancak Sevilla'nın teknik direktörü Jimenez gerçekten de akıllara zarar işlere imza attı. İç sahada kazanması gereken bir maça çıkıp Maresca yerine Poulsen tercihini her zaman her yerde tartışırım. Dahası 3-1 öndeyken Fabiano neden çıkar diye de düşünürüm, ancak mantıklı bir açıklama da bulamam. Fenerbahçe iki maça genel olarak bakınca turu haketti ve geçti. Geçmeseydi de fark yeseydi de şu olsaydı da demek gereksiz, gerçekten de iyi oynayıp turu geçtiler. Edu'nun sıçmadığı bir maçı izlediğim gün bu dünya bütün kötülüklerden arınmış olacak buna eminim. İyi oynadı derken penaltıyı yollayıverdi Palop'un kucağına. Sevilla seneye Şampiyonlar Ligi'ne kalırsa umarım bu eşleşmeden büyük bir ders çıkartarak oynar maçlarını.

Milan 0-2 Arsenal : İstatistiklere bakmadım ama Şampiyonlar Ligi'nin en yaşlı ile en genç takımının mücadelesiydi sanırım. Golü atan Arsenal turu geçer demiştim, gol geç gelmiş ancak Kalac'ın yine harikalar yarattığı maçta Arsenal'in golü bulacağı kesindi. Geç veya erken, sonuçta hakettikleri turu aldılar. İlk maçtan garantiye almaları lazımdı bana kalırsa ama gününde olan bir kaleci inat etti mi golü yemiyor, Kalac da öyleydi o akşam. Şampiyonluk adayım Arsenal'in en kötü ihtimalle finale gideceğini düşünüyorum, takılmalarına imkan vermiyorum. İstanbul'a gelirlerse de gidip yerinde izleyebilirim kendilerini.

Porto 1-0 Schalke : Hiç ilgilenmediğim bir eşleşmeydi, Schalke'nin geldiği son nokta oldu bu çeyrek final. Daha ileriye gidebileceklerini düşünemiyorum. Porto'yu bile zar zor eleyen takımın özellikle de İngilizlerle eşleşmesi durumunda neler olacağını düşünemiyorum.

Real Madrid 1-2 Roma : 90 dakika takip ettim ve gördüm ki Roma zayıf denen kadrosuyla İtalya'dan sonra Şampiyonlar Ligi'nin de tozunu atıyor. Real Madrid'i iyi oynayarak hakederek elediler, daha fazla bile atabilirlerdi S.Bernabeu'da. İlk yarısı çok tatsız olsa da ikinci yarısında futbola doyurdu izleyenleri iki takım da, Roma Vucinic'i alınca tur geliyor dedim ve geldi de. Real Madrid La Liga'da da işleri yoluna koyamazsa Schuster'in ömrü de kısa olur. Roma da böyle oynarsa yarı finali görebilir. Karşılarına da Manchester United çıksa tadından yenmeyecek bir eşleşme olur.

Chelsea 3-0 Olympiakos : Bir hevesle Olympiakos'un turu geçeceğini ummuştum ancak hiç öyle olmadı. Chelsea çok rahat geçti gitti. Çeyrek final Chelsea için de son durak olacak bana göre, ilerleyeceklerini sanmıyorum ki bunu derken Schalke ile olası eşleşmelerini ihtimal dışı bırakıyorum.

Inter - Liverpool : Bu maç önümüzdeki hafta içi oynanacak ki şu an canlı izlediğim Liverpool - Newcastle maçına bakarak konuşuyorum, masa başında karar verilmediği sürece bu turu Liverpool geçecektir.

2.03.2008

Beşiktaş 1-0 Galatasaray
Juventus 2-3 Fiorentina

Maçı izlemeyeceğimi söylemiştim, o yüzden yine net bir yorum yapamıyorum. Ancak gollere bakınca 2-1 mağlupken skorun 3-2'ye geldiği görülüyor ki bu da iyi bir oyun oynandığının habercisi gibi. Son dakikada sanırım formayı çıkarttığı için 2. sarıdan kırmızı kartı görüyor Osvaldo. Bu sonuçla birlikte Şampiyonlar Ligi yolundaki en büyük engellerden biri de aşılmış oldu. Milan'ın da kaybetmesi ile puan farkı 2 maçta kapanacak duruma geldi ki bu da olası saçma bir puan kaybı durumunda önemli bir avantaj sağladı.

Golleri atanlar : Gobbi, Waigo, Osvaldo
Bu kare ise maç bitiminden. Frey uçmuş gitmiş, kalede de böyle uçuyor muydu 2 golü yerken, onu da özetleri izledikten sonra göreceğiz.

Derbiye gelelim bir de. Hakemden herkes memnun gibi, Ümit'e atılan tekme ve Delgado'ya çalınan hatalı ofsayt kararları karşılıklı olunca iki taraf da sesini çıkartmadı. Ümit'in pozisyonunda faul çalınsa ve İbrahim Kaş'a ikinci sarıdan kırmızı çıksa, Delgado'nun Aykut'la karşı karşıya pozisyonu iyi süzülüp devam ettirilse hakemden tam anlamıyla memnun olabilirdim ben de. Taraflı bakacak olursak hakemden asla memnun olamayız, bu da var.
Genele bakacak olursak da maçta beğenecek birşey yoktu. Galatasaray ilk yarı çok az ağır basıyordu, ikinci yarının da ilk 5-6 dakikasında da etkili oldu ki 52. dakikadan sonra oyun tamamen Beşiktaş'ın kontrolüne geçti. Son 4-5 dakikada yani uzatmada yalandan bir baskı kurdu Galatasaray ama o da yeterli olamadı. Sonuç olarak adı kaliteli ama oynanan oyunu pek kaliteli olmayan bir derbiydi. Beşiktaşlılar da derbideki galibiyetten çok 137 hafta sonra gelen liderliği kutluyorlar sanırım. Ayrıca önceki yazının son paragrafına bakınca feci derecede yanıldığımı da görüyorum, Galatasaray kazanır gollü maç olur derken Beşiktaş tek golle kazandı.

Gravity

a perfect circle - gravity :

lost again
broken and weary
unable to find my way
tail in hand
dizzy and clearly unable to
just let this go

i am surrendering to the gravity and the unknown
catch me heal me lift me back up to the sun
i choose to live

i fell again
like a baby unable to stand on my own
tail in hand
dizzy and clearly unable to just let this go
high and surrendering to the gravity and the unknown
catch me heal me lift me back up to the sun
i choose to live, i choose to live, i choose to live

catch me heal me lift me back up to the sun
help me survive the bottom

calm these hands before they
snare another pill and
drive another nail down another
needy hole please release me

i am surrendering to the gravity and the unknown
catch me heal me lift me back up to the sun
i choose to live, i choose to live

Juventus - Fiorentina
Beşiktaş - Galatasaray


Geçtiğimiz günlerde demiştim, üst sıradakilerin bir birleriyle oynacağı maçlar kaderlerini belirleyecek diye. Bugün de işte bu maçlardan biri var İtalya'da. Fiorentina Milan'ın puan kaybettiği haftada en azından kaybetmemeli, diğer yandan Juventus'ta Roma'nın kazandığı haftada puan kaybetmek istemeyecek. Durumlara bakınca ofansif bir maç olacak diyebiliriz sanırım. Benim beklentim maçın berabere biteceği. Fiorentina kazanırsa 3. sıraya oturma yolunda dev bir adım atacak ki düşünmesi bile sevindirici. Maçı izleyemeyeceğim, onu da son anda söyleyeyim.

Beşiktaş - Galatasaray'a gelecek olursak, skor ne olursa olsun Fenerbahçe'nin beraberliğinden dolayı mutlaka takımlardan birine yarayacak. Beraberlik çıkarsa en azından Fenerbahçe ile aradaki fark arttığı için olumlu olacaktır skor bizim için. Beşiktaş ise 4 yıl sonra liderliğe oturacak kazandığı takdirde. Alttan gelen Sivas ve Kayseri'nin gün içindeki maçlarını kazanmaları durumunda derbide heyecan biraz daha artacaktır sanırım. Kayseri'nin galibiyeti ve Galatasaray'ın puan kaybı demek ilk 5 sıranın 5 veya 4 puan farkla sıralanması anlamına gelecek ki hiç hesaba katılmayan Kayserispor da kendisini şampiyonluk mücadelesine daha yakın hissedecek. Kim ne derse desin üst sıralardaki mücadele bu sezon hiç olmadığı kadar keyifli. Umarım sezon sonuna kadar gidecek böyle. Derbinin yorumuna devam edecek olursam da, Beşiktaş'ın Cisse'nin yokluğunu aramaması imkansız demek doğru olacak. Galatasaray'da Lincoln'ün olup olmaması ise kimsenin umrunda değil, zaten kendisinin oynamasından çok oynamamasına alıştık aylardır, o yüzden bizim tarafta pek bir sorun yok. Tek problem Mehmet Topal'ın sakatlığı ki onun da ciddi olmadığı ve maçta oynayacağı söyleniyor. Galatasaray'da Aykut'un mutlaka kalede olması gerekiyor, Beşiktaş'ta ise kaleye kimi koysalar dert oluyor. Adama sorarlar Murat Şahin neden yollandı bunca sıkıntının içinde diye. Galatasaray'ın bu akşam galip geleceğini düşünüyorum, sonucun da bol gollü olması muhtemel ama bunu akşam 9'da maçtan sonra göreceğiz.

1.03.2008

Premier League / 01.03.2008


Günün skorları böyle İngiltere'de. Dikkatimi çekti, sadece tek ev sahibi kazanıyor ki o da haftanın en önemli sürprizlerinden biri zira Tottenham'ı 4'lemek kolay değil.

Tek ev sahibinin kazanmasını da bir kenara bırakalım, ev sahibi takımların 6 tanesi gol bile atamıyor ki dikkatimi çeken buydu aslında. Pek rastlanan bir durum olmasa gerek bu.

Eduardo'dan sonra Arsenal'in bir problem yaşadığını söylemek doğru olur mu bunu önümüzdeki Milano deplasmanı ve sonrasındaki lig maçı gösterecek.

Benziyor Bunlar Arkadaşım #3



Jim Carrey & Maniche
Elbette yeni keşfetmedim bunu, zaten çok kişi benzetiyor, seriye dahil olsunlar diye ekledim.

Underrated Players #1 : Andrea Gasbarroni

Underrated/Overrated kavramını bilen bilmeyen vardır. Hemen kısa bir açıklama yapayım. Aşırı detaya gerek yok zaten sözcükler ne demek istediklerini anlatıyolar, olması gerekenden fazla abartılıp değer yüklenenler overrated oluyor, tam tersi olarak da hakkı verilmeyen yani değeri yeteri kadar bilinmemiş oyunculara da underrated deniyor.

Underrated denen oyuncular hakkında aklıma geldikçe seriyi devam ettirmek istiyorum. Tabii ki bu tamamen kendime göre oluşturduğum bir seri olacak, ben derim ki bu adam aslında çok iyi ama bir başkası çıkar bu adam hiç iyi değil nesini beğendin der, yani isim önerisi yapmasın kimse, aklıma geldikçe uzatacağım bu listeyi.

Evet geliyorum fotoğraftaki kişiye, Andrea Gasbarroni'ye. Roma - Parma maçını izlerken kendisine dikkat ettim ve bu underrated yazılarına başlamamın sebebi oldu. Yıllardır gittiği her takımda vasatın üstünde veya iyi denebilecek performanslar gösterdi ama bir defa olsun büyüklere gitmedi. Hep orta sıra takımlarında gitti geldi. Kendisi menejerlik oyunlarında favori oyuncumdu, her takımda orta sahaya doping etkisi yapardı ancak oyuna bakıp da oluşmadı kendisi hakkındaki görüşlerim. Yıllardır denk geldikçe izliyorum ve görüyorum ki hakkı yenen oyuncular varsa bunların arasına Gasbarroni ilk sıralardan girer. İtalya Milli Takımı ile Euro 2008'de kendisini görmeyi çok isterim ve bunun için önümüzde 3 aydan biraz fazla bir süre var, umarım gök mavili forma ile kendisini izleyebiliriz bu yaz.

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO