Independiente Arjantin'de her zaman en sevdiğim takımdır. Puan durumunda yeri nasılmış diye bakarım arada, evdeyken denk gelirse
NTV Spor'da maçı veya özetini izlerim, yani öyle
Galatasaray ve
Fiorentina sevgimin bir benzeri yok ortalıkta. Ama işte Arjantin dendi mi
River ve
Boca'yı değil Independiente'yi severim. Bunun sebebi de
2002'deki Apertura şampiyonluğudur hiç şüphesiz. Daha öncesinde
Maradona katkılı hafif bir Boca sempatisi vardı ama ilgimi de çekmiyorlardı. Bu şampiyonlukla da o neredeyse hiç olmayan Boca sevgisini bitirdiler içimde ve kendilerine hayran bıraktılar beni. Kadroda o dönemde üç oyuncu göze çarpıyordu ki şampiyonluğun en büyük payı bu üç adamdaydı.
Federico Insua, Daniel Montenegro ve
Andres Silvera. Altta hemen ilk iki isim hakkında konuşup Silvera'yı ayrı bir postta yazacağım.
Federico Insua adı Galatasaray adı ile özdeşleşmişti bir aralar. Basında
Hagi'nin yerine her hafta sırayla önce Insua'yı sonra
Gallardo'yu aldırıyorlardı Galatasaray'a. Gallardo gözden düştü sonraları ama Insua daha geçen yaz
Lincoln gelene kadar gündemdeydi. Bu ilginin sebebi de şüphesiz ki
2002 Apertura'daki benzersiz performansıydı. Orta sahadaki diğer isim
Montenegro ile birlikte ligin en etkili hücum gücünün altında imzaları vardı o sezon.
2002'deki sıradışı performansın ardından yarım sezon daha kaldı Arjantin'de ve
2003 ortasında
Malaga'nın yolunu tuttu, çoğu Arjantinli
İtalya ve
İspanya'da bir şekilde tutunur ve iyi kötü topunu oynardı ama Insua bunu başaramayanlardan oldu. Tekrar geri döndü
2004'te
Independiente'ye. Orada bir ikinci bahar yaşadı adeta ve
Boca Juniors kapıları açıldı kendisine. Boca'yı da sırtlayıp yine ligin tozunu atmaya başlayınca basınımızdaki Galatasaray'a geliyor haberleri eşliğinde
Borussia Mönchengladbach formasını giyiyordu.
Almanya'da sezon öncesi
Galatasaray karşısına da çıkıyordu yeni takımıyla.
Hazırlık maçındaki müthiş performansı ile ağzımıza bir parmak bal çalıyordu. O maçta bir de
Oğuz Sabankay mükemmel oynamıştı, şimdi durum ortada, o maçta yıldız gibi parlayan Insua gibi kayıplara karıştı. Tek şansı önünde daha fazla değerlendirilecek yıl olması.. Neyse konu Oğuz değil, Insua'ya devam edelim. Insua orada iyi kötü oynamaya devam etti ama takım küme düşmüştü bir kere ve kurbanlardan biri de Insua olmuştu. İkinci avrupa seferinden de sonuçsuz dönenlerden oldu ve kendi topraklarını değil
Meksika'yı tercih etti avrupayı terkederken.
Hagi gibi Meksika'yı değil
İstanbul'u tercih etse avrupada bu defa iş yapabilir miydi ? Hiç sanmıyorum.. Meksika'da
Club America'da oynuyor 1 senedir ve şimdilik eskisi kadar olmasa da işler yoluna girecek gibi duruyor. Meksika yine bir Arjantinli'nin yok olan kariyerine destek olup O'nu ayakta tutmuş oldu.
Yaşı daha 28, burada birşeyler yapıp tekrar avrupayı deneyebilir ama benim hiç umudum yok, bu kıtada iş yapacak adam zaten iki gelişinden birinde göze batardı. Sıradışı bir hücum hattına sahip Independiente'nin yeni yetme yıldızıyken şimdilerde kariyerini toparlayıp ülke topraklarına parlak bir dönüş yapma peşinde olan sıradan bir oyuncu haline geldi, kariyerini tekrar yükseltme macerasında bol şans dilemekten daha fazlası gelmiyor elimizden..

Şampiyon kadronun bir diğer yıldızı
Montenegro'ya gelelim şimdi de.
Independiente macerası aslında daha erken başlamıştı,
20 yaşında bu formayı giydiğinde yıl hanesinde
1999 yazıyordu. Oradaki
19 maç kendisini avrupaya taşımaya yetti.
1.5 sene kaldı avrupada yarım sezon
Marsilya, 1 tam sezon Arjantinli katili
Zaragoza ve yarım sezon da
Osasuna formalarını giydi, olmadı, olamadı. O da çareyi geri dönüşte buldu, Arjantin'e döndü
Huracan formasını giydi. Burada kiralık sezonunda iyi göründü ve O'na avrupa kapılarını açan
Independiente'ye geri dönüş yaptı. Bu geri dönüşün ardından da
Silvera ve
Insua ikilisi ile birlikte
2002 de
Apertura şampiyonluğunu yaşadı. Ertesi yıl biraz daha kaldı burada ve sıradaki durak
River Plate oldu. Şampiyon takımın iki yıldızı Arjantin'in iki devinin yeni umutları olmuştu. River'da şansını iyi kullandı ve avrupaya tekrar gitti, bu defa yüksekten uçmadı ve
Rusya'da
Saturn formasını giydi. Yine kalıcı olamadı ve geri adım atıp
River'a tekrar lider olmaya döndü. Bir önceki deneyiminde olduğu gibi bir
Clasura şampiyonluğu yazdıramadı hanesine ve O'nu her zaman el üstünde tutup bitmeye yüz tutan kariyerini ayağa kaldıran
Independiente'ye
3. kez döndü.
2 sene geçti son dönüşün üzerinden ve bu defa gitmeye hiç niyeti yokmuş gibi duruyor.
Yaşının
29 olması kendisini tekrar avrupaya iter mi bilinmez ama üstündeki formayı bir daha çıkartmayıp kariyeri o şekilde noktalarsa hem kendisi için hem futbolseverler için en hayırlısını yapmış olacak.
Sıra Silvera'da ama O'nun postu ayrı, çünkü hem üç yıldızdan en sevdiğim bu adamdı hem de blogda ara sıra yazdığım "Underrated" serisinin de bir parçası durumunda..