14.09.2008

Galatasaray 1-1 Antalyaspor

Lincoln yine yoktu ki bu kimseyi şaşırtmadı, 11'de beklenen Milan Baros yoktu bu da şaşırtıcı olan taraftı, bir de Mehmet Topal yoktu ki bundan daha da şaşırtıcı birşey olamazdı benim için. Tek ön libero oynayacaksın, orta sahayı da Ayhan Akman'a teslim edeceksin kenarda Mehmet Topal dururken ? Komik misin derler, gülerler adama. Ayhan Akman sezon başından beri ne koymuş ortaya da bu kadar ısrar edilir anlamam. Tamam Topal da geçen seneki gibi Vieira'yı andıran oyununu oynamıyor ama Ayhan'dan kötü demek de saçmalıktır. Skibbe fantastik tercihleri ile yine gündem yaratmaya devam ediyor. Neyse ki Aydın konusunda bu kadar ısrarcı da fazla ses çıkartmıyorum artık.

Takım önceki haftalardaki kötü performansların üzerine mükemmel bir hücum futboluyla geri dönüş yaptı. Skoru bir kenara atarsak sahadaki oyun beklenenden de iyiydi hücum anlamında. Arda'nın kariyerindeki en kötü performanslarından birini gösterdiğini ve Ümit'in de göz önüne alınca ilerisi için ümitlenmemek elde değil. Adam gibi oynayan Ümit Karan ve Arda ile birlikte hücum hattı çok daha etkili ve durdurulamaz hale gelecektir. Tabii ki Aydın'a bu yapılanların da önüne geçilmesi lazım, hakemin evine gidip oturup "ben ne yaptım" diyerek izlemesi lazım maçı. Bu kadar taviz verilemez sertliğe, bu oyuncu daha 20 yaşında, olası bir sakatlıkla önündeki 15-16 seneyi yok etmenin manası yok, hakem buna engel olacak bir şekilde.

Tüm bunların dışında benim beklediğim tempoda bir Galatasaray vardı sahada. Gol olmadı mı olmuyor, yapacak birşey yok. Ömer sanırım ilk kez Barthez lakabının hakkını böylesine vererek oynadı. Belki o kalede Cech veya Buffon olsa golleri yiyecekti ama Ömer bugün öyle konsantre olmuştu ve öylesine günündeydi ki yapacak tek şey golü ısrarla denemekti. O da olamadı işte, olsaydı elbette sevinecektik, yine de bu performansı alkışlamak gerek. Tabii bunu alkışlarken Ömer'in her kale vuruşuna 15-20 saniye ayırmasına ise tepkisiz kalacak değilim, sen o kadar iyi performansını böyle basit hareketlerle gölgeledin, oldu mu ? Bence olmadı.

Bellinzona maçında Arda ve Baros katkılı bu hücum futbolu çok keyifli anlar yaşatacak gibi bize.. Öyle umuyorum, bekliyorum..
Carlos hakkında sözlükte yazdıklarımı taşımıştım buraya.. Ayrı post atmadan Aydın Yılmaz hakkında yazdıklarımı da taşıyorum, bugünkü performansına dayalı olarak "Kewell'dan öğreneceğim çok şey var" demecini yorumladım biraz :

"bu haliyle bir de kewell'ın efsane leeds gunlerinden birseyler ogrenirse galatasaray taraftarını öldürecek olan adamdır. zira biz buna hazır degiliz daha.. biz ki sabri'lerin oynadıgı sag cizgilerin cocuguyuz, biz ki cihan haspolatlı'ların bas gosterdigi sag kanatların cocuguyuz, biz ki, biz ki iorfa'ların sagdan bindirdigi gunleri yasamıs insanlarız, boyle birdenbire "ben yıldız oldum hacı" diye cıkıp gelinmesine alısık degiliz..

kendisine tavsiyem, kewell'dan ne ogrenecekse iki sene icerisinde ogrenmesi.. oyle yarı sezonda herseyi kapıp da "ben oldum" diye parlayıp cıkmasın, alıstıra alıstıra gelsin insanın onune.. hazır degiliz biz boylesine. bugun o kotu niyetli tekmelere maruz kalmayaydı kim bilir daha neler yapardı ki bu halde bile gozlerimizin pasını aldı goturdu.

turk futbolunun ihtiyacı var boyle oyunculara, hakemlerin de bu tip genc yetenekleri cıkıp koruması lazım. oyle her faulde zoraki bir duduk calmakla olmuyor bu isler.
"

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO