Noat Samisa'da Manchester United'ın sırp transferlerini okuyunca bir süredir bu bölgeye olan ilgim hakkında yazma vaktim geldi diye düşündüm. Öyle bir nesile sahipler ki önümüzdeki yıllarda avrupanın bir çok devinde Sırp ve Karadağlı -diplomatik krizler biterse Kosovalılar da dahil olabilir- yıldızların ismini duymamız hiç de zor değil. Şimdiden bir kaç tanesi önemli konuma geldiler takımları için ve bir kısmı ve yavaş yavaş hazırlanmakta. Yazının ve bu ilgimin çıkış noktası ise "Ya Sırbistan-Karadağ dağılmasaydı ?" fikri. Yugoslavya'dan Sırbistan-Karadağ'a oradan Sırbistan ve Karadağ bölünmesine, oradan da Kosova'nın Sırbistan'dan ayrılmasına kadar gelen bir süreç var önümüzde. Daha önce ayrılan ülkeleri işin içine katmıyorum elbette. Yoksa son 3-4 yılı değil de daha öncesini düşünürsek çok daha fazla ülke karışabilir işin içine. Neyse, konu diplomasi değil futbol.. Kosova'nın bağımsızlığı şimdilik tüm avrupa ve dünya tarafından tanınmadığı için ülke uluslararası maçlarda Sırbistan'la birlikte temsil ediliyor eskiden olduğu gibi. Düşündüğüm kısma geri gelebiliriz sanırım. Sırbistan ve Karadağ ayrılmamış olsaydı yeni gelen nesille birlikte önümüzdeki yıllarda bir Avrupa Şampiyonluğu kazanırlar mıydı, kafamı kurcalayan şey bu oldu. Öyle yetenekli bir genç nesil var ki ellerinde günümüzde bir arada olsalar hiç şüphesiz U21 düzeyinde önemli başarılara imza atabilirlerdi.
İki ülkenin ayrılığından sonra ortaya iki tane orta düzeyde milli takım çıktı. İkisi de muhtemelen eleme gruplarında kendilerini zorlayıp 2. sırada yer bulup turnuvalara girmeye çalışacak. Veya 3.-4. sırada yer arayacaklar üsttekilere fazla karışamadan. Yakın gelecekte iki ülkenin de uluslararası başarı kazanması pek mümkün gözükmüyor. Sonuçta nüfus azaldı ve varolan yetenekler de bölündü. Bu bölünmede Karadağ'ın averaj takımı olduğunu sanıyordu kadroları pek bilmeyenler ama Mirko Vucinic'i Karadağ kadrosunda gördükten sonra fikirler yavaş yavaş değişmeye başladı. Önümüzdeki 5 sene içerisinde takımlarında değişmez olması beklenen, çoğunluğu Partizan altyapılı iki ülkenin genç yıldızlarına kısa kısa bakalım şimdi de.
İlk isim Stevan Jovetic, 1989 doğumlu ve sezon başında Fiorentina'ya 8 Milyon Euro karşılığında transfer oldu. 19'luk bir isim için fazlasıyla önemli bir transfer ücreti bu. Jovetic şimdiye kadar oynadığı oyunla Fiorentina'nın orta sahasını hücuma bağlama yolunda bir iki sezon içinde kilit isim olacağını gösterdi. Orta sahada Montolivo ile güzel bir uyum yakalarsa Fiorentina'nın geleceğinde isminden sıkça söz ettirecektir. Kendisi Karadağ'da oynuyor ve uluslararası kariyerinde de ülkesinin vazgeçilmezi olması şu an bile zor değil. Kısaca "wonderkid" olarak tanımlasak fazlasıyla anlaşılacaktır yetenekleri.
Bu defa Sırbistan'a geçiyoruz : Gojko Kacar. Hertha Berlin'in savunmasında bu sezon değişmez isim oldu ve golleriyle de fazlasıyla öne çıkıyor. Bir kaç gole sahip olsa da savunmadaki bir isme göre ortalamanın üzerinde gol atıyor bu sezon ve haziran ayında sezonu tamamlarken çift haneli gol sayısına erişmesi çok kolay gözüküyor. "Savunmanın belkemiği" gibi klişe bir laf için fazlasıyla uygun bir isim Kacar. Vojvodina'dan Hertha'ya geçerkenki 3 Milyon Euro'luk bonservis O'nu Vojvodina tarihinin en pahalıya satılan oyuncusu yapmıştı.
Sırada başka bir Sırp yıldız var : Zoran Tosic. Kendisini Şampiyonlar Ligi elemelerinde Fenerbahçe maçında tanıdık Partizan formasıyla ki yakın gelecte kırmızı formasıyla Old Trafford'da izleme şansımız olacak. Kanat oyuncusu olarak skora da fazlasıyla katkı yaptığını söyleyebiliriz ki Manchester halkı zaten gol kralı olan bir kanat oyuncusuna sahip olduğundan buna pek şaşırmayacaklar. Ayrıca bonservis ücreti Jovetic'ten de fazla oldu. 8 Milyon Pound'luk transfer ücreti fazlasıyla dikkat çekici..
Yine Manchester United'a doğru hareketlenen bir Partizanlı Sırpla devam ediyoruz. Adem Ljajic, 1991 doğumlu ve Noat Samisa'dan öğrendiğimiz kadarıyla 10 Milyon Pound'luk bir ücretle ülkesinden ayrılıyor. Tabii ki bunun gerçekleşmesi için Tosic'te olduğu gibi çalışma izninin çıkması gerekiyor..
Sırada Karadağ'ın orta sahasında yavaş yavaş yerini almaya başlayan Simon Vukcevic var. Partizan'da oynarken ilk olarak Rus takımı Saturn'ün dikkatini çekip soğuk ülkenin yolunu tutmuştu. Daha sonra çabuk farkedildi ve kendisini Atlantik kıyılarındaki Portekiz'de buldu. Sporting Lizbon'da 1 yılı geçen kariyerinde sürekli forma şansı bulup takımın önemli silahlarından olmayı başardı. Zaten genç yaşındaki harika geçmişi de bunun habercisiydi.
Karadağ'dan yeniden Sırbistan'a dönüyoruz. Orta sahada şimdiden kendini kabul ettirmiş harika bir genç yıldız var önümüzde : Zdravko Kuzmanovic. Açık konuşmak gerekirse Fiorentinalı olduğumdan takımımda böyle bir oyuncu olduğu için kendimi fazlasıyla şanslı sayıyorum. İsviçre doğumlu Kuzmanovic profesyonel kariyerine Basel'de başlıyor ve İsviçre U21'de forma giyiyor. A Milli Takım için tercih zamanı gelince de Sırbistan'ın yolunu tutuyor. Bunu yaparken de "Ben Sırp'ım ve ülkeme herşeyimi vermek istiyorum. Bu tercihi yaparken de kalbimin sesini dinledim" açıklamasını yapıyor. Böylece Sırbistan Milli Takımı da orta sahasında en azından 10 yılı garantiye alacak bir isme kavuşuyor.
Yine bir Sırp var sırada : Nikola Gulan. Henüz A takım düzeyinde şans bulamıyor olsa da Sırbistan U21 için değişilmez isimlerden 1989 doğumlu Gulan. Fiorentina'da Jovetic ve Kuzmanovic kadar şans bulamamış olabilir ama önümüzdeki sezonlarda hem Sırplar hem de Floransalılar kendisini sıkça izleyebilir mi diye sorarsak da karşımıza büyük bir soru işareti çıkıyor. Bu isimler arasında şimdilik en geride ve en bilinmeyen isim olduğunu itiraf etmek gerek. Yine de kendi yaş grubunda çoğu ismin önünde olduğu da bir gerçek.
Listedeki son Sırp isme geliyor sıra : Danijel Aleksic. Profesyonel kariyerini 1.5 yıldır Vojvodina formasıyla sürdüren Aleksic 1991 doğumlu ve bir kaç sene sonra satılması durumunda Kacar'ın 3 Milyon Euro'luk satış rekorunu geçip Vojvodina'nın en fazla transfer ücreti kazandığı oyuncu olacağına inanıyorum. Yaşına göre fazlasıyla şans buluyor ve önünde kendini çok daha fazla geliştirebileceği uzun bir kariyer var.
Listenin devamı Karadağ'dan geliyor ve sıradaki isim Udinese'nin savunmasındaki kule : Nikola Vujadinovic. Diğer isimlere göre yaşı 22 ile en fazla olan isim kendisi. Karadağ Milli Takımı için Servet Çetin kıvamında bir isim şu anda. Udinese'deki kariyeri başarılı devam ederse Seri A'nın daha üst seviye takımlarına gitmesi tesadüf olmaz.
Sıradaki Karadağlı genç Gürcistan'da top peşinde koşuyor : Ilija Spasojevic. Liginde herşeyi yolunda götürüp, avrupada birşeyler yapmak isteyen Dinamo Tiflis'in önemli gol ayaklarından. Henüz Karadağ'da A takım düzeyinde milli olma fırsatı yakalayamadı, U21 konusunda da fazla şans bulduğu söylenemez. Ancak kendisi hakkında bildiğim az sayıda şeye dayanarak gelecekte en üst düzeyde olmasa da ismini ara sıra duyabileceğimiz bir takımda olacağını söyleyebilirim.
Son isme geldik artık : Ivan Fatic. 20 yaşındaki Fatic savunmada oynuyor ve Chievo ile İtalya'ya adımını attı. Ancak orada kısa süre kalıp Inter'in yolunu tuttu. Inter'in şu anki kadrosunda yer bulması imkansız olduğu için de Vicenza'ya kiralandı. Dönem dönem U21'de şans buluyor, sıra A takıma gelebilmiş değil. Karadağ'da her zaman ilk tercih olmasa da bir savunma oyuncusu olduğunu ve bulunduğu yerin de İtalya olduğunu düşünürsek yapacağı doğru hareketlerle ligin ve ülkesinin değerli savunmacıları arasına rahatlıkla girebilir.
Bazılarını uzun bazılarını kısaca geçip iki ülkenin gelecekteki yıldız adaylarına bir göz atmış olduk. Böyle bölünmemiş olsalardı son 3 yıl içerisinde genç takımlar düzeyinde Sırbistan-Karadağ'ı sıkça duyabilirdik ancak eldeki yıldızlar ikiye ayrılınca ne Sırbistan birşey yapabildi ne de Karadağ. İki ülke bir arada olsa ellerindeki yıldızlarla 2012 biraz zor olsa da 2016 için Avrupa Şampiyonluğu hakkında konuşuyor olabilirdik. Hoş önümüzde Yunanistan gibi bir örnek varken neyin ne olacağını tam 8 yıl önceden kestirmek imkansız olsa da böyle bir varsayımda bulunmak fena olmadı.
30.11.2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
@Artemio selamlar: Boşnak kökenli olduğum için bu tarz yazılar bulduğum zaman okuyorum. Adem bildiğim kadarı ile Novi Pazarlı. Sırpların ve Karadağlıların durumuna ek olarak söylemek istediğim bir şey var. Zaman bulabilirsem gireceğim ama derin bir araştırma gerektirdiği için hep sallıyorum. Savaştan sonra neden Hırvatistan Milli Takımı başarılı oluyor da Sırbistan çuvallıyor? Hırvatların bir yüzünün biraz daha Avrupa'ya yakın olması mı? Ne? Araştırmak gerek. Sen yazınca da bu konu benim aklıma bir kez daha geldi. Neyse...İyi ol, iyi kal...
ara sıra yoğun şekilde ilgilendiğim bir konuydu bu ve hırvatların daha başarılı olup sırpların geri planda kalması benim de ilgimi çekmişti.. bölününce yetenekli olan kısmın hırvatlara kalması gibi basit ve ucuz bir sebebi olmamalı bunun.. bu konuda bir yazı gelecekse elimden geldiğince bu araştırmaya/incelemeye katkıda bulunmak isterim.. her zaman 3-4 büyük ligle uğraşıyorum ama böyle daha geri plandaki olaylar çok daha fazla ilgimi çekiyor dönem dönem..
@Artemio: Valla çok iyi olur. Sırplar oranın hamisi gibi görürler kendilerini bilirsin.Bir bir hepsine bakarsak korkunç bir takım çıkar ortaya. Ama gel gör ki milli bir başarılıarı yoktur savaştan sonra. O takım 6 atsa da şaşırmam 6 yese de. Zaten hem 6 atıp hem de 6 yedikleri vardır. Günü gününü tutmaz. Ah biraz Boşnakçam olsa...Köyde öğrenmedik şimdi kafamı vuruyorum duvarlara. Görüşmek üzere.
uygun bir zamanda bu konuda ortak bir yazı yazalım o zaman.. yugoslavya tek parça olsa ne olurdu ve dağılanlar arasında hırvatistan neden bir adım önde sırbistan'a göre..
Oldukça güzel yakalamışsın konuyu, tebrikler : )
Merhabalar.
Bu Sırp-Hırvat konusunda bir yetenek farkından söz etmek fazlasıyla derin, hatta bilimsel bir araştırma gerektiriyor bana kalırsa.İngiliz mi daha yetenekli, yoksa İskoç mu gibi bir şey bu.Portekiz, İngiltere ya da Türkiye gibi değil Balkan ülkeleri ve dış göç imkanları yok.Bizim gurbetçi imkanımız var örneğin, onların ise bizim soydaş bellediğimiz, kimi Sırp kültüründe asimile olmuş, kimi onları kendi yanına çekmiş insanlar var.Kaynaşmış bir coğrafya ve farklardan söz edebilmek kolay değil.Bu ayrımın yerine Euro 2008 öncesi blogda, konuşabildiğim her yerde sürekli işlediğim, sürekli kovalamaya çalıştığım ''eldeki altın jenerasyonu doğru yapılandırmış Slaven Bilic'in Hırvatistan'ı'' var.Hırvatistan ulusal takımının seyri, Sırbistan'ın durumu hakkında da fikir verebilir.Güzel bir inceleme olmuş, teşekkür ediyorum.
@Noat Samisa: Zaten yetenek kısmını bir tarafa koymamız lazım. Onun dışındakileri ele alarak hareket etmemiz gerekir. Yoksa çıkamayız dediğin gibi. Kimin kime değdirdiği belli değil memlekette. (ki bu konulara girersek bogomolizme kadar gideriz, hatta gerisine gideriz) Petroviç'inden tut da Nesteroviç'ine kadar. Artemio yazalım valla haklısın. Bir şey çıkarabilirsek faydalı bir hizmet olacaktır.
Yorum Gönder