Avrupa liglerinde en son Real Betis formasıyla izledik ve sonra kariyerinin son demlerini yaşarken biraz daha para diyen çoğu oyuncu gibi Arap Yarımadası'nın yolunu tuttu. Brezilya Ligi'nde 17 yaşında futbola başlayan Assunçao'nun avrupa ile yollarının kesişmesi 23 yaşında gerçekleşiyordu. Her ne kadar en son Betis forması ile hatırlasak da O'nun hafızalarda yer etmesini sağlayan Roma formasını giydiği günlerdi. 2000-2001'deki efsanevi şampiyonlukta orta sahanın görünmez kahramanıydı. Totti ve Batistuta gibi iki isim varken nasıl ön planda olabilirdi ki zaten ? O sezon şampiyon olan takımda Aurelio gibi hayati bir önemi vardı dersem o dönemki önemi ve güzel oyunu kısaca özetlenmiş olacak. 
Roma'da geçen 3 harika sezondan sonraki durak İspanya Ligi oldu. İtalya'daki sert oyundan daha sakin olan İspanya'ya gittiğinde daha rahat bir isim oldu. Roma'nın şampiyonluğu kazanmasında nasıl etkili olduysa Betis'in 2004-2005 sezonu sonunda Şampiyonlar Ligi'ne katılmasında ve grubunda iki İngiliz Liverpool ile Chelsea'nin ardında, Anderlecht'in önünde 3. olmasında büyük pay sahibiydi. İtalya'da sık göremediğimiz serbest vuruş gollerini ise İspanya'da daha fazla izledik. Sırf serbest vuruş ustalığı konusunda bile yeterli değer verilmediği için o da bir "underrated" oyuncudur benim için..
Betis'te 2006 yazında İspanyol vatandaşı oldu, o sezonun sonunda da Birleşik Arap Emirlikleri takımı Al-Shabab formasını giymeye başladı. Aslında 31 yaşında avrupa macerasını noktalayıp B.A.E.'nin yolunu tutması pek de mantıklı gelmiyor bana. 34-35'te gidebilirdi, böylece bize 3 sezon daha orta sahada harika bir mücadele ve atılan enfes serbest vuruş golleri izletebilirdi..Son fotoğraf da bu seneden.. Gittiğin yerin kültürü ve adeti gereği deveye bin tamam da, neden gece vakti Marcos ?...
1 yorum:
Juninho ve Assunção nun serbest vuruş konusunda ayrı bir önemi vardır. Bu iki oyuncuda çok güzel bir şekilde vururlar topa.
Yorum Gönder