Maçı izledikten sonra TRT ve NTV Spor'u izleyip röportajlara denk gelirim dedim. Sadece Ahmet Çakır'ı ve Hakan Ünsal'ı izledim. Daha sonra ayağa kalktım sağa sola baktım, hala dünyada mıyım, hala hayatta mıyım diye. Eğer ben bu adamlarla aynı dünyadaysam ve aynı hayatı yaşayıp aynı maçı izlediysem iki taraftan birinde ciddi sorunlar olduğunu düşünüyorum. Ahmet Çakır ve Hakan Ünsal bir karamsar, bir kötü, anlatamam o konuşma tarzlarını. Hani maçı izlememiş olsam da ilk önce ikisini dinlesem derim ki herhalde Galatasaray 6-7 tane yedi de öyle dönüyor İstanbul'a. Bir de Kewell'a yükleniliyor ki çıkana kadar gayet başarılıydı, ben herhangi bir olumsuzluk görmedim, kaçan golde Rame kendini fırlattı topun önüne ve kurtardı diye Kewell suçlanamayacağına göre başka da hatası yoktu. Bu izlediğim iki yorumcu maçın kendisinden de pek hoşnut değildi. Skoru iyi bulsalar da ana temaları kötü oyun üzerine kuruluydu. İnternette de özellikle sözlüklerdeki ilk yorumları ağzım bir karış açık okudum. Bu maç bu kadar kötü ve sıkıcı değildi. Futbolu sadece skor olarak görenler maç için kötü diyebilirler ancak ben böyle düşünemiyorum. Orta sahada Mehmet'in oyunu, Arda'nın stoper oynayan yıldızlara taş çıkarırcasına çaldığı toplar, Bordeaux'nun ortadan gidemeyip kilitlenerek kanatlara oyunu olumlu şekilde yaymasıyla sadece futbolu seven bir gözle bakıldığı zaman 90 dakika boyunca keyif veren bir maç oldu.
Geçelim maçın kendisine. Öncelikle kadro 3-5-2'ydi ve bu olabilecek en iyi tercihlerden biriydi. Bu takımda Hakan Balta olsun veya olmasın bir sağ bek oynamadığı sürece 3-5-2'den şaşılmamalı, bunu ben demiyorum, ligin ilk yarısının son bölümü bağıra bağıra bunu diyor. 4'lü savunmada ısrar edilince Meira da Mehmet Topal da boşluk doldurmaktan kendi işlerini yapamaz oluyorlar. Maç öncesi yenilmeyeceğimize emindim 3-5-2(aslında 3-6-1) dizilişini gördüğümde.
Maç öncesi taktikten bahsedip maçın kendisine geçtiğimizde aklıma gelen ilk şey Mehmet Topal oluyor. 3'lü savunmanın en fazla yaradığı isimdi Meira ile birlikte. Arkasında sağlam isimler, kanatlarda koşmaktan bıkmayan iki oyuncu ve önünde pres yapan bir Lincoln ile birlikte Mehmet Topal takımın gizli lideri konumundaydı. Bu sezon ön libero/defansif orta saha olarak bundan daha etkileyici bir performans görmedim ben Galatasaray'da. Hatta bireysel olarak da bu sezonki en iyi bir kaç performans arasına çok çok rahat alabilirim. Kestiği toplarla Bordeaux'nun ortadan gelmesine engel oldu, bu göz alıcı performansıyla Gourcuff'u da sildi attı. Önündeki Lincoln pres yapınca Mehmet için maçın yıldızı olmak daha da kolaylaştı.
Defalarca 3-5-2 dedikten sonra Meira'ya da değinmemek olmaz. Maç boyunca ligde 20 maçtır eleştirilen o hatalarından eser yoktu. Sadece 80. dakikada bir kafa vuruşuyla topu uzaklaştırmak istedi ve başarısız oldu, ki bu hatayı yapmak için diziliş veya Meira'nın görev bölgesi gibi şeylerin bir etkisi yok, kafayı vurdu ve top taca değil rakibe gitti, hepsi o. Meira da sezon genelindeki performansının üzerindeydi yani..
Kewell'ın geri dönüşü de bana göre beklenenden daha iyi oldu. Her ne kadar usta yorumcular(!) bugünkü performansını yerden yere vurmaya kalksalar da, 20 dakikadan fazla oynayamayacak haldeydi diye veryansın etseler de Kewell çıkana kadar gayet iyiydi, zaten haftaiçi 45-60 dakika civarı oynayabileceği de yapılan açıklamalardan belliydi. Lincoln ise Mehmet hakkında konuşurken dediğim gibi bugün farklıydı her zamankinden. Genelde orta yuvarlakta topu bekleyen adam top rakipteyken Ayhan'ın yanına geçip oyun kurucudan ziyade orta sahanın ortasında O'nunla birlikte yer aldı. Bu şekilde de 1 oyuncu daha fazla oynuyorduk orta sahada ki taktikten 3-5-2 yerine 3-6-1 diye bahsetmemin ana sebebiydi Lincoln'ün bu akşamki görevi. Genelde oyunlarda hayali/sanal olarak gördüğümüz 3-6-1 bugün somut olarak karşımızdaydı. Olumlu olduğunu söylemek fazlasıyla mümkün, rövanşta da aynı taktikten şaşılmamalı bence. Haftasonu ligde aynı takım bir kaç deneysel hareketle test edilmeli ve rövanşta aynı şekilde sahaya çıkılmalı. Son 1 aydaki performanstan sonra fazlasıyla keyif vericiydi takım bu haliyle.
Blogda klasik haline gelmeye başlayan son paragrafı hakemle bitirme adetini sürdürelim yine. Zaman zaman iki tarafın canını sıksa da sonuca etki edecek bir şey yapmadı. Baros'un kart gördüğü pozisyonda kolları açık olsa penaltıyı alacak ama kollar önde olunca penaltı değil elle oynama verdi. Eğer elle oynama değil de kaleciye faul diye düdük çalıp, Baros'a da itirazdan kart verdiyse işte o zaman skandal derim bu karara ama elle oynama vardı sanırım. Bir de hava topunda Bordeaux'nun penaltı isyanı vardı ki bir an televizyonun içinden geçip Ayhan'a selam vermek istedim. Öyle basit bir anda o hareket nasıl yapılır anlamıyorum, penaltı çalsa kimsenin bir şey demeye hakkı yok. Bir de Wendel'in kendini yere attığı pozisyon var ki evlere şenlik, burada ikinci sarı çıkartmayan hakeme bir daha bu seviyede maç verirken iki hatta üç kere düşünmeli UEFA. Bir de Lincoln'ün penaltı pozisyonu var ki verseydi neden verdi diye sorgulanamazdı, vermemesi de aynı şekilde sorgulanmamalıydı.
Maç güzeldi, keyif verdi, benim için tadı damakta kaldı bile diyebilirim. 90 dakikanın hepsinden zevk aldım, takımım baskı kurarken de baskı yerken de.. Haftaya futbol ve mücadelenin kalitesi düşmesin, tur sıkıcı futbol yerine böyle gelsin gelecekse.
18.02.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
ikili mücadeleler kıran kıranaydı.en zor eşleşmelerden biri olduğu kesin deplasmanda umarız golleri bulup eleriz bordeaux'yu
karıstırdın sanırım, mac zaten oradaydı :)
Zaten Turkiye ki skorcu basın yüzünden gitmedimi Del Bosqueler, Perreiralar, Zicolar. Kimse oyundaki kaliteye bakmıyor skor iyi olsun yeter 2004 de Avrupa Şampiyonu olan Yunanistanın Futbolu gibioyuu çirkinleştırerek ölümüne kapanrak bızım ülkemiz de de top oynansın istiyorlarsa kendilerin baska bir lig yapsınla ve orada oynasınlar.
Ali Sami Yende de 3-6-1'le oynamalıyız.Çift forvet çıkmak bana göre hata olur.Zaten skor avantajı bızım lehımıze gibi her ne kadar gol atamamış olsakta.
Allah Allah Ahmet Çakır nasıl karamsar olur ya GS TV'de konuşurken Barcelona'dan bahsediyor gibi konuşuyo halbuki. Hayret ettim valla.
gercekten cok iyi defans yaptik. devre arasinda gourcuf'un roportajini izledim. ortadan bir turlu pozisyon bulamadiklarini ikinci yari kanatlardan bulabildikleri kadar orta bulup pozisyona girmeye calisacaklarini soyledi.
eger kewell atabilseydi burda da kilitler gonderirdik. ama ben fazlasiyla umutluyum.
balta oynayabilecek mi bilgisi olan var mi?
Hakan Ünsal eleştirmek için fırsat kollar bir ruhla yazıyor..Bu adama jübile yaparsa bu yönetim yazıklar olsun..
Yorum Gönder