Acısıyla tatlısıyla bir Sivasspor maçını daha geride bırakırken... Elbette böyle bir girişin devamını getirmeyeceğim ama ne yalan söyleyeyim haftaya bir Sivas maçı daha olsa itiraz etmem, bağışıklık yaptı bünyede 2 haftadır ki Beşiktaşlı'nın halini hiç düşünemiyorum aslında. Sen 8 günde 3 maça çık, hepsi de Antalyaspor ile olsun, çekilir dert değil. Bari biz arada Denizlispor havası aldık da rahatladık, Beşiktaş'ta o da yok.
Neyse biz oynanan maça geçelim. Bir önceki deplasmana oranla bir kaç gündür yağmayan veya şiddeti iyice azalan karın da etkisiyle normale yakın bir zeminde oynandı maç. Sulu buzlu yer yer göletli bir zeminde oynanan futbolumsu şeyi kim hatırlamak ister ki? Yine de maç sonrası "Mükemmel bir maç oldu, üst düzey bir mücadele, gözümüzün pası silindi" diyen yorumculara haftasonu Fenerbahçe - Gaziantep maçını izlemerine rağmen bu yorumları nasıl yaptıklarını sormak istiyorum. Öyle yere göğe sığmayacak, Musa Aydın'ın maç sonu dediği gibi sezonun en iyi maçı olduğu fikrine katılmıyorum ama oynanan futbol keyif vericiydi, böyle bir havada ve iki takım arasındaki gergin ortamda daha da iyisi beklenmemeliydi zaten. Gece laf arasında "Zemin sert olsa da bir sakatlıkla Sabri'den kurtulsak ne iyi olurdu" derken maçtan önce uyanıp televizyonu açınca Sabri'nin kadroda olmadığını görmek sevindiriciydi. Yerine geçen Emre Güngör Sabri'nin bu sezonluk toptan performansından daha verimli bir performans gösterdi sağ bekte. Eldeki avuçtaki malzemeden çıkabilecek en iyi kadro bu muydu ? Mehmet Güven sahada olduğu sürece değil.
Maç öncesi karşılıklı çiçekler karanfiller verildi ve ilk düdükle birlikte gördük ki bu görsel bir şov olmaktan öteye gidemedi. Maçın başladığı ilk saniyeyle birlikte inanılmaz bir tepki vardı Galatasaraylı oyunculara. Az önce karanfiller eşliğinde tutulan alkışların yerine soğuk rüzgarlar esiyordu. Taca çıkan topta bile hakem haksız karar verdi diye ortalığı birbirine katma hevesindeki Sivas taraftarının amacı neydi çok merak ediyorum. Her basit kararda bile hakeme ve rakibe anlamsız tepkiler, sürekli hakemin üstüne oynamalar. Neyse ki ikinci yarıda daha da sakinleşen tribünlerin de etkisiyle sadece saha içinde olanlar önem kazandı.
Attığımız golde Sivas savunmasının hatası kadar Arda'nın seri olmasının da önemi büyüktü, tabii ki son vuruştaki ustalığın da altını çizmek lazım. Sivas'ın golü ise tıpkı haftasonu Alex, Nonda ve Tello'nun gollerindeki gibi kalecinin sembolik olarak uçtuğu bir goldü. Kamanan'ın o vuruşuna estetik bir hamle yapıp golü yemekten başka bir çaresi yoktu Aykut'un, o da fotoğrafı çektirecek hareketi yapıp gol pozisyonunu tamamlamış oldu. Bu izlemesine doyum olmayacak golü atan Kamanan'ın 45+2'de kaçırdığına diyecek söz bulamıyorum, o gol olsa Nonda 100 dakika değil 45 dakika sonra oyundan alınmış olacak ve Yaser'e de adam gibi maça dahil olup skora etki etme şansı doğacaktı, kısfmet demek lazım buna. Kamanan'ın kaçırdığı oranda olmasa da Ümit'in de kaleye 2 metre mesafeden kaçırdığı gol var ki orada Ümit biraz da Nonda'ya dert yanmalı. Gelen ortada Nonda'nın kafayı vuracağı düşüncesiyle gereken pozisyonu alamadı, bunun olabileceğini düşünmeli miydi diyecek olana maç anında o kadar da detaya inmemeliyiz ve işin suyunu çıkarmamalıyız derim.
Sivasspor'da Kamanan'ın Bülent Uygun'un ezberini bozdurduğundan bahsetmiştim Kayseri maçında. Yine aynısı oldu. Mehmet Yıldız'a dayalı hücum sisteminde genelde ikinci forvet Tum oyundan çıkıp yerine Balili giriyordu, Kamanan çok iyi oynayınca ve Mehmet'in performansı da takımdaki en kötü olmadıkça ikisinden birinin çıkması mümkün gözükmüyor Sivas'ta, bu yüzden haftasonu olduğu gibi yine orta sahadan bir isim çıktı ve yerine Balili'nin girmesiyle forvet sayısı 3'e yükseldi. Haftasonu maçın kısırlığından ötürü Bülent Uygun orta sahadaki direnci sağlayan Sezer'i çıkarmakta sakınca görmemişti, bugün ise tehlike vardı ve oyundan çıkan -çıkması da gereken- Musa Aydın oldu. Futbolda "overrated" dediğimiz sıfatı bu ligde en çok hakeden 2-3 oyuncudan birisidir Musa Aydın. Hep ben yapayım, hep ben başarayım, ben 7 numara giyiyorum, ben yıldızım diye hep kendini ön plana koyduğu için Sivasspor gibi ligde 4 büyüğün ekmeğine ortak olan bir takım için ekstra bir oyuncu Musa.
Penaltı olayına gelirsek seçilen isimlerde bir sıkıntı yok gibi duruyordu ama bu isimlerin vuruşlarında sıkıntı büyüktü. Antrenmanda basit toplarla kaleci çalıştıran antrenörler bile daha hızlı vuruyor toplara, Hakan Balta topa gelirken önce duraklayıp Petkovic'i boşa uçurmasaydı o penaltı da kaçacaktı muhtemelen. Petkovic bu vuruşlar her ne kadar vasat olsa da 4 penaltının 3'ünü çıkarıp bu bölümün kahramanı oldu. Fortis Türkiye Kupası'nda bu saçma grup sistemini bir türlü değiştirmeyen zihniyet bu maçın ardından "bakın ne güzel de heyecan oluyor böyle gruplu ve çift maçlı sistem" diye savunmaya geçer mi diye de korkuyorum doğrusu..
Hakeme hiç değinmedim ki kırmızı kartın doğru olduğunu anlamak için Mehmet Yıldız'ın dudaklarını okumak lazım, dediği şeyi anlamak için de bunun uzmanı olmaya gerek yok. Bunun dışında verdiği-vermediği 3-4 sarı kart için de hakem yargılamanın anlamı yok, önemli sayılacak maçı göze batacak herhangi bir karara imza etmeden tamamladı. Gördüğüm tek hatası eliyle kart işareti yapan Sivaslı oyuncuya vermediği sarı karttı. Haftasonu Özgüç Türkalp'in de aynı durumda Güiza'ya kart vermediğini hatırlayıp 18 haftadır kart görenlerin günahı neydi diye kuralı ve bunu bir kaç maçtır uygula(ya)mayanları sorgulamak istiyorum.
3.02.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Hello,
Sivasspor has a great confidence at this moment, but I do not believe that it can continue with this level until the end of the season
Regards,
http://saqueneutral.blogspot.com/
(a blog about sport in English and Español)
Yorum Gönder