Neymiş efendim ? Baros çok formsuzmuş, Arda'yı sorsan yerlerde sürünüyormuş, Meira çok etkisizmiş. Şu yorumları gülerek okuyorum gerçekten.
Baros kaçırdı evet, bugün kaçırıyor yarın atacak. Ligin ilk yarısında da gol atamadığı bir kaç hafta oldu üst üste ama sonra yaptığı iki hat-trick ile gereken cevabı vermiş oldu. Buna çok takılmamak lazım yani. Gelelim Arda'ya.. Lincoln ve Kewell yokken takımda her şeyi yapması bekleniyor, kaleciyi saymazsak diğer 9 oyuncu Arda'nın ayağına bakıyor top oynasın diye. Bu durumda suçlu Arda değil, alternatif üretemeyen teknik direktörün kararlarıdır. Diğer suçlanan isim ise Meira, kendisi hakkında ayrı bir post yazacağım için burada kendisine değinmeden geçip gidiyorum.
Maç konusunda başka bir yorum bulamıyorum ben. Neden bilmiyorum ama bu sezon ilk kez bir maçın ardından kilitlendim kaldım, yorum yapamıyorum, o kadar kötü ve isteksiz oynadık ki olumlu/olumsuz eleştirecek hiç bir şey bulamadım. Koca bir boşluğa düştüm sanki maçtan sonra. Bu kadar mı keyifsiz olur bir maç, bu kadar mı heyecansız olur. Baros kaleci ile karşı karşıya kaldığında bile nedense kalkıp heyecanlanamadım, belki de Bordeaux maçının havasına çok erken girdim diyedir. Bu hafta tek teselli Sivas'ın Bursa'da puan kaybetme ihtimali ve Beşiktaş'ın Trabzon'a yenilmemsi olur bizim için ki o da züğürt tesellisi adını alır en fazla. Bu sezondan ümidi kestiğimde ilk yarının ortasındaydık, o yüzden şampiyonluk gitti/gidiyor/gidecek diye strese kapılmadan izliyorum maçları.
Hakem Halis Özkahya ise kendini yakıyordu az daha, Zitouni'ye gösterdiği karttaki hatasını iyi telafi ettirdi yardımcısı. Baros'un sarı kartına yorum getirmek gerekirse doğru veya yanlış diyemiyorum olay çok hızlı geliştiği için. Sanki Ömer sağ eliyle Baros'un sol ayağına/bacağına dokunuyor gibi geldi bana. Bunu maç anında hakem görecek olsa orduda keskin nişancı olarak görev yapar, düdük çalıp yeşil sahada koşamaz o gözlerle. Müdahale olmaya da bilir orada, emin değilim, sadece bana var gibi geldi ki penaltı olsa da olmasa da takımdaki bu ruhsuz oyun sayesinde gol yine yenir, puan yine kaybedilirdi. Bir de şahsi olarak merakımdır bu sadece, hakeme yüklenmek değildir amacım. Servet'e yapılan harekette endirekt vuruş verdi de tehlikeli hareket değildi bu. Servet'in bileğine müdahale olduğu görülüyor orada, tam topa vururken. Yani taban göstermişken rakibe de müdahalede bulunmanın cezası yine endirekt vuruş mu yoksa müdahale olduğu için direkt faul veya penaltı mı. Bildiğim kadarıyla temas varsa penaltı olmalıydı o pozisyon, yine de emin değilim olaya. Hakemin o karışıklıkta bunu sezip faulü vermesi de yeterli de benimki merak sadece.. Bu kadar ince detaya girip hepsine doğru yanlış demeye kalkarsak atılan taçlara kadar yorum yapmak gerekir.
Başlıkta "Yeter Be Skibbe" yazıp kendisinden hiç bahsetmedim ama en sona saklamayı uygun buldum. Ben artık Aydın - Volkan - M.Güven değişikliğinden bıktım bu takımda. Bu üçlüden en az ikisinin oyuna girmesinden bıktım. Hele Mehmet Güven'in girmesinden tamamen bıktım. Volkan sahada olunca zorlanmadı bu hafta kimi sürsem sahaya diye. İnsanın tuttuğu takımdan keyif alamama sebebisin Skibbe.
14.02.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Gerçekten kilitlenmişsin. Maç yorumlarını çok beğenen biri olarak söylüyorum bunları. Ama bu maç da dediğin gibi adamı harbi kilitler. Skibbeli G.Saray'ın adam gibi 6-7 maçını gördük bu sezon. Bu kadroya yazık oluyor. Kadro da kendi kendine yazık ediyor ya orası da ayrı konu.
şimdi uzun süre geçmesine rağmen tekrar oturup düşünüyorum, yok yani olmuyor, bu maç hakkında yazacak hiç bir şey bulamıyorum..
bordeaux maçı öncesi şu oyun hiç ümit vermedi.. ha oyuncular fransa'dan zaferle döner, o zaman da denir ki "akıllar uefa'daymış, antalya maçı o yüzden boş geçmiş".. bu da başarısızlığa kılıf bulmak olur, hoş olmaz..
Tek tesellim bu çöküş sendromunun ligin ıkıncı yarısının basında olması.Mazallah 27-28.haftalara denk gelseydık toparlamak daha zordu.
Yorum Gönder