İki takımın başında hakem olmasa eminim ki güzel güzel oynarlardı maçı. Son zamanlarda kendimi tutuyorum, hakemler konusunda mümkün olduğunca az yazayım diyorum ama Yunus Yıldırım tek başına maçtaki herşeyin önüne geçmeyi başardı. Perşembe günü "eyvah" sesleri yükselmişti zaten çoğu kişiden. Çünkü Sivasspor - Galatasaray maçında da skandala imza atan kişiydi Yunus Yıldırım. Daha olayın üzerinden 2 ay bile geçmeden, olanların hepsi hafızalardayken bu hakemin bu maça verilmesi basit veya sıradan bir karar olmamalı. Bir insan son zamanlarda ligin kaderini etkileyecek iki maçı yönetip ikisinde de maçın önüne geçip tamamen kendisinden konuşulmasını sağlıyorsa burada durup ciddi ciddi düşünmek gerekir. Yunus Yıldırım sanki kurulmuş/programlanmış bir cihaz gibi Galatasaray'ı durduk yere 10 kişi bırakıyor. 1 veya 2 damla su yüzünden Ümit Karan kurban edilmişti, basit bir ikili mücadele sonrasında da oyunda kalsa skora direkt etki edebilecek Yaser Yıldız'ı kurban etti. Aynı pozisyonda Yaser'i itip kakan, Yaser'le aynı oranda sertliğe başvuran Egemen Korkmaz'a 2. sarı kart çıkamazken Yaser'e direkt olarak kırmızı kart çıkıyor.
Perşembe günü öğleden sonra hakem atandıktan sonra yazılan senaryolar bir bir gerçek oldu ve dakikalar işledikçe Yunus Yıldırım daha fazla önüne geçti maçın. Bir kırmızı kartla bu sonuca varmıyorum, kimse yanlış anlamasın. Trabzonlu'ya sorun hakemi o da yerden yere vurur bu akşam olanlardan sonra. Zevkli ve tempolu geçmesi beklenen ve o yönde sinyaller vererek başlayan bir maçta git gide tempoyu ve hızı azaltıp en sonunda iki tarafın da nefretiyle oyunu bitirdi. Maçta o kadar çok anlamsız düdük çaldı ki gerek bizim gerekse Trabzon'un haklı ve önemli faullerini çalamadı. Haksız yere bir tarafa düdük çaldığı için bir sonraki net faul gerektiren ve bazen karta sebebiyet verecek hareketlerde faulü veremedi, bir önceki pozisyonda yok yere çaldığı düdükleri çalınması gereken yerde çalamadı. Alanzinho, Gökhan Ünal ve Ümit Karan da bir kaç pozisyonda tamamen hakemin üzerine oynadılar iş işten geçtiği için. Hakem kötü yönetiminin farkına varıp iki tarafın da canını yakmayayım derken kontrolü tamamen bıraktı. Ben birisine Gökhan Ünal kadar itiraz etsem en sonunda dayak yerdim sanırım ama sağolsun Yunus Yıldırım bir sarkı kartı gösteremedi. Arda'nın dizi deliniyor ama bir uyarı bile gelmiyor yapana. Sonra Yaser ikili mücadelede kollarını açarken dirsek attı diye oyun dışı. Alanzinho ilk yarıda sık sık serbest dalış yapmasa hakkı olan bir kaç faulü alırdı ikinci yarıda ama kendini yaktı. Sonuçta hakemin kontrolü elden bırakıp verdiği kararlarla gündeme oturup maçı tamamen ikinci plana atmasını izledik, olan da Galatasaray'a oldu Yaser'e çıkan saçma kart yüzünden.
Maç hakkında da bir şeyleri not düşmek lazım ama ne yazarsak yazalım hakem bu maçla ilgili konuşulan ilk şey olacak. Gün içerisinde bir kaç kanalda Lincoln kadroda gösterildi, sonra Mehmet Güven'in oynayacağı haberi geldi. Ümit Karan bu denli formsuzken sırf Hamburg maçının sonundaki iki kontra hatrına 11'e girmeli miydi tartışması yapılabilir ancak Yaser'in direkt oynama gibi bir şansı şimdilik olmadığı için mecburen 11'e giren Ümit oldu. Lincoln oynamayacaksa çift forvet yerine 5'li orta saha ile sahaya çıkmanın bir anlamı olmayacaktı, bu defa hücum gücü de azalabilirdi. Savunmada belki Serkan direkt olarak oynatılıp Sabri ileriye çekilir o şekilde bir 5'li orta saha düşünülebilirdi ancak bu defa Alanzinho gibi hızlı bir isme karşı Serkan'ın ağır kalması ciddi tehdit oluştururdu. Hoş Sabri varken yine tehdit oldu Alanzinho, o da ayrı bir olay. Gol de zaten Sabri'nin rahatça vurabileceği topun önünden çekilmesiyle geldi. Sabri orada topa vursa Alanzinho'ya yok yere gol şansını vermeyecekti. Gözden kaçan bir detay oldu ama ilk golde Sabri yine çaresiz olan değil hata yapan taraftaydı.
Galatasaray'ın gözünü karartıp daha fazla adamla yüklenip Gökhan ve Umut'a daha fazla alan açacağı dakikalarda bu iki ismin formsuzluğu değil elektrikler devreye girdi. Galatasaray'ın o telaşla ciddi pozisyonlar vermesi beklenirken şehir şebekesi çok iyi kademeye girip Trabzonspor'u durdurdu. Oyuna geri dönülünce Galatasaray kontrolü ele alıp Ümit'in çok çok akıllı hareketini Arda'nın güzel bir asistle tamamlamasıyla golü buldu. Baros vurmadan önce kaleciyi de geçeyim dese 1 saniye sonra "gol" diye ayağa kalkmaktansa bol bol küfür ediyor olurduk. Maç boyu Ümit Karan'ı eleştiren çok olmuştur ama o durumda bir Nonda veya Lincoln olsa topun üstünden atlamak akıllarının ucundan bile geçmezdi, asisti kendileri düşünürdü ilk olarak. Golün hemen öncesinden pozisyonda faul var mı yok mu diye Lig TV tekrarın suyunu çıkardı. Mehmet Güven daha Alanzinho'ya yeni yönelmişken Alanzinho'nun topa veda edip Mehmet'in üzerine oynaması akıllardaki soru işaretini kaldırabilir. Alanzinho işine baksa Mehmet zaten faulü yapacak ama Mehmet'in gelişini görüp kendini erkenden bırakan Alanzinho biraz da mazlumu oynadı o pozisyonda.
İlk yarıda benim aklımda kalan başka şey yok. İkinci yarıda da maçı izlediğim yerde herkes Lincoln hamlesi bekliyordu ki şu maçta olmayacak tek şeydi Hamburg maçından sonra gelişen olaylar olmasa bile. Eğer Lincoln ile başlanmadıysa devamında oyuna girmemeliydi. Bülent Korkmaz'ın bu kararı isabetli olduğu kadar Yaser'i oyuna geç alması da bir o kadar isabetsizdi. Yaser girdikten sonra hücumda ortalığı karıştırmaya başlamışken sadece Yunus Yıldırım'a yakışabilecek bir kartla atılması komik oldu. O pozisyonda Sabri'nin de topu tutup uzun süre taç atışını yapmaması olayı körükleyen etkenlerdendi, bu minik detayı atlamamalıyız. Adam gibi iki saniyede top kullansa hiç olay olmayacakken topu bekletip 10 saniye atışı kullanmayınca Yaser'i kaybettik. Bu olayın üzerine Trabzon yüklenmeye başlamışken Arda'nın dizinde açılan delik 10 kişi oynayan takımı 9 kişi oynamaya itti. Colman'ın attığı golde de orada kademede olması gereken isim Arda'ydı, oyun bir türlü duramayınca değişikliği yapamamış olmamız gole sebep oldu. Yapacak bir şey yoktu orada ne yazık ki, olan oldu. Colman'ın vuruşu akıllara bir an Nonda'nın Denizli deplasmanındaki golünü getirdi, itiraf etmek gerekirse bu daha güzeldi. Trabzon'un 2. golünden önce De Sanctis'in yine karşı karşıya çıkardığı bir pozisyon var, Hamburg maçından sonra 3 gün arayla 2. kez bu gerçekleşti ki burada De Sancstis'in bu başarısından ziyade savunmanın bu açığı vermesinden bahsetmek lazım. Gerçi bir savunma hattına sahip olduğumuza bile sevinecek durumdayız, o da var...
Baros çıkıp tribünden tepki alırken o formayı öperek gitti ya ne diyeyim.. Umarım Lincoln'ün yaptığı gibi sahte ve gösteriş kokan bir hareket olmaz..
15.03.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Umarım Lincoln'ün yaptığı gibi sahte ve gösteriş kokan bir hareket olmaz..
Beni yanlış anlama, sorgulayacak pozisyonda değilim ama bu fikre nereden kapıldın, "sahte ve gösteriş kokan bir hareket" fikrine?
kardeşim yazını şöyle bir skim ediyordum, çok afedersin ama bir trabzonlu olarak attığınız birinci golde alanzinho ya suç bulmuşun ya sana diyecek laf bulamıyorum.yapmayın etmeyin böyle yorum olmaz. Diyeceğin tek bir laf var gol pozisyonundan önce boru gibi foul vardı hakem bütün maçta olduğu gibi o kararda da fiyaskoydu.Çok mu zor vallahi yazdığın kelimelere yazık okunmuyor.
chao grey,
lincoln'de arma/forma öpüyordu ama gördük ki ilk fırsatta küsüp trip yapıp ortalığı karıştırmasını biliyor..
geçen yıldan beri bu böyle gidiyor, dara düşünce topun ağzına gelince armayı öpüp şovunu yapıyor bir kaç ayını garantiye alıyor, sonra işine gelmeyen en ufak fırsatı kaçırmayıp karıştırıyor ortalığı..
sahada işini yapsa başına bir şey gelmeyecek ama adam rahat durmamaya yemin etmiş..
franchi, sen bayagi bir fanatiksin sanirim veya bu yaziyi mactan hemen sonra sicagi sicagina yazdin.
Yaser'in atilisindan o kadar bahsetmissin ki maci seyretmeyen biri macin 81.dakikasindaki bu olayin Yunus Yildirim'in en onemli hatasi oldugunu zannederdi.
Diger bir konu ts'nin 1. golunden sonra devreye giren sadece sehir sebekesi degil yunus yildirim'di, sadece golden once degil bircok pozisyonda caldiklari ve calmadiklariyla ts'yi sinirlendirmeyi ve hizini kesmeyi basardi. Ayni seyi 2-2'den sonra da yapti, cok bariz bir sekilde macin berabere bitmesinden cok mutlu oldu Yunus Yildirim.
Ugur G.
Yorum Gönder