Bizim ülkede futbol yok, git gide güzel futboldan uzaklaşıp çağ dışı oyuna yaklaşıyoruz dedikçe dünyadakiler inadına güzel futbol oynuyorlar. Beşiktaş-Bursaspor maçı ile tempolu futbolu uzun zaman sonra görmüştük ligimizde ama bu akşamkiler yine kendi ülkemizde futboldan soğuttu bizleri. Hangi maçı izleyeceğime karar veremiyordum ki İngiltere'ye karar verdim her ne kadar İspanya'ya değişmeyecek olsam da. Şampiyonlar Ligi'ndeki Chelsea-Liverpool maçının hatrına oldu bu biraz da.
Liverpool yine 4-4'lük skorla biten bir maç oynadı Şampiyonlar Ligi'nden sonra. 2 dev rakibine 8 gol atması başlı başına bir olaydır ama aynı rakiplerinden attığı kadar yemesi skandaldır Liverpool adına. Reina'yı sırf İspanyol olduğu için 1 gömlek üstün görüyor Benitez ve bu da Liverpool için kötü sonuç vermeye devam ediyor. Yedekte duran Itandje bu maçlardan birinde oynasa 5 yemezdi, en kötü o da 4'te kalırdı ki Reina'yı gördükçe herhangi bir orta düzeyde kalecinin bu iki maçta toplam 8 gol yemeyeceğini kolaylıkla görebiliriz. Maçta Arshavin 4 tane attı, Arsenal'deki kariyerinin en büyük adımlarından birini attı, rotasyon kurbanı olmaması gerektiği konusunda işarettir bu belki de. Ayrıca Fabregas ve Arshavin'i yanyana görmek de her futbolsevere nasip olmayacak türden, insan imreniyor Arsenal taraftarlarına. Arshavin'i golleri sebebiyle böyle överken Liverpool savunmasına da teşekkür etmek lazım bize bu kadar gollü maç izlettikleri için. Liverpool değil de M'Boro savunması olsa tamam diyebiliriz de şu iki maçta kaleci ve savunmanın saçma sapan hataları belki de Avrupa'nın en büyük kupasını ve İngiltere Ligi şampiyonluğunu Liverpool'un kucağından aldı götürdü. Böyle bir takım bu denli basit hataları kabullenmemeli, artık Reina ve savunma konusuna ciddi ciddi el atılmalı. Benitez'in İngiltere standartlarından farklı oynattığı futboluna uygun olsun ve olmasın yaşlı kurtlar Hyppia ve Carragher'ın üzerine doğru düzgün iki isim koyamamış olmak kötü. Skrtel, Agger diye diye nereye kadar gidecekler çok merak ediyorum. Kalede gelecekleri sağlam gözüküyor, Twente'de kiradaki Mihaylov bir garanti olabilir de savunma için daha ciddi isimler gerektiği açık. Maç yazısından çok çıktık, saha içerisindeki oyunu unuttuk ama o oyunun ana teması buydu zaten. Aslında Fabianski Reina'yı kıskanmasa Arsenal'in tarihi farkından bahsediyor olabilirdik.
Gelelim gecenin diğer sanat eserine. Liverpool-Arsenal maçını izlerken Getafe'nin 2-1 öne geçtiğini öğrendiğim anda gözlerimi Real Madrid-Getafe maçına çevirdim. Bir baktım ki Raul topu santraya koyuyor, ben de 2-1 yapan taraf Real sanmıştım ki skor kısmında 2-2'yi gördüm. Guti serbest vuruştan köşeyi bulmuştu. Hemen ardından Pepe göstere göstere hem penaltı yaptırdı hem de en azından 3-4 maçlık cezaya davetiye çıkardı. Zaten son adamken indirdi rakibini ve kırmızı kartla birlikte bir de penaltıya sebep oldu, bu yetmezmiş gibi önce rakibine tekme salladı, isabet ettiremeyince bir daha sallayıp rakibinin sırtına hafif dokundu. Kırmızı kartı kesin olarak görecek bir adamın üstüne böyle rakibine saldırması akıl alır gibi değil. El Clasico'da yer almasını imkansız hale getirdi bu hareketlerle. Sonuçta Pepe gitti, penaltıyı Casquero kullanacaktı. Panenka penaltısı denedi ve top Casillas'ın ellerinde eridi. Üstelik Casillas kendi sağına hareketlenmişti ama top o kadar alçaktan ve kötü geliyordu ki kontrol etmesi zor olmadı. Bundan sonra bir gol daha olacağı barizdi bana kalırsa, Getafe yüklenecek rakip eksik diye, Real Madrid'de can havliyle saldıracaktı. Hücum hattında sezonun en kritik işlerinde başrolü oynayan adam Higuain Guti'nin serbest vuruşta topu yolladığı 90'a bir top da kendisi yolladı ve skoru 3-2 yaptı 90+3'te. Liverpool-Arsenal maçında 2 takımın da 4. gollerine mal oldu bu ama sonuna kadar değdi, pişman olduğumu söyleyemem.
Real Madrid bu sezon şampiyonluk kupasına sahip olursa kupayı getiren maçlar arasına ilk sırada yazarım bu maçı. Maç iki kere gitmesine rağmen Real Madrid 3 puanı yine kazandı bir şekilde. Guti'nin şu takımda değerinin bilindiği gün dünya yemyeşil bir yer olacak, savaşlar duracak, kötülük yok olacak..
Sivasspor-Fenerbahçe maçına Canım Ailem'in reklam aralarında ve özeti sırasında baktım. Onun üzerine böylesine iki maça tanık olmak yazının başında da belirttiğim gibi insanı derin düşüncelere doğru sürüklüyor.. Ya onlar ya da biz, bir tarafta sorun var. Cevabı ben vermek istemiyorum, tekdüze oluyor, tekrar oluyor.. Demek istediğim "onlarınki futbolsa bizimki ne abi" diye basit ve sığ bir tartışma değil tabii ki, mentaliteyle, kafanın içindeki yapıyla ilgili bu..
22.04.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder