19.04.2009

Zaman Kaybı : İstanbul BŞB 0-1 Galatasaray

Sezonun en sıkıcı maçlarından biri mi desem en sıkıcı olanı mı desem karar vermekte zorlanıyorum. Klasik olarak eldeki mevcut malzeme ile sahaya sürülebilecek en iyi kadro buydu. Serkan Kurtuluş'a gün doğdu Sabri'nin cezası ile, Arda'dan doğan boşluğu da Lincoln ile kağıt üzerinde doldurulunca kadro belirlenmiş oldu. Benim için en büyük sürpriz ilk 11'de değil yedeklerdeydi. Mehmet Güven kadroda değildi ki NTV Spor maç öncesi yayınlarda kendisini 11'e bile koymuştu. Başlama düdüğü ile birlikte futbol uçtu gitti, antrenman havasında bir şeyler oynandı. İlk yarıda kayda değer tek şey Emre Güngör'ün yine sakatlanmasıydı. Bu adam tam iyileşmeden ısrarla niye oynatılıyor anlamak çok güç. Bırakın bu sezonu gözden çıkarın Emre için, yeter ki oynasın, yeter ki sağlam olarak geri dönsün. Maçın geneli hakkında futbolun konuşulacak tek yanı vardı o da goldü. Semih Kaya kazandığı topla hücumu başlattı, Nonda geçen sezondan örnekler sergiledi, iki oyuncuyu tek harekette bitirdi, kaleciyi geçen ve boş kalenin önüne süzülen pasını da Baros içeriye atıp kalan 6 maçta Şampiyonlar Ligi için "Acaba ?" sorusunu gündeme getirdi Galatasaray'da. Yine de bu tamamen bizden bağımsız, benim içimde pek umut olmasa da rakipler ilginç puan kayıpları ile bizi potaya sokabilirler. Eğer herşeye rağmen bir umut olacaksa içimizde, bunun sebebi Cevat Güler olur, geçen sezonu oyuncularının gözleri önünden bir film şeridi gibi geçirirse belki Şampiyonlar Ligi için şansımız olur. Tekrarlamış olacağım ama bu satırları yazarken bile böyle bir şeyin olmasına fazla ihtimal veremiyorum.
Futbol gole kadardı, golden sonra yine sıkıcı futbol devam etti. Nonda'nın bir anda eskiyi hatırlaması ve Semih'in yeteneğinden ibaretti koca maç. Burada adını anmışken Semih'ten devam etmek istiyorum hemen. Hazır değil bahaneleri ile Avrupa ve ligde bugüne kadar forma verilmedi, bugün oynadığı oyunla teknik ekibin 1.5 aydır ne kadar büyük hata yaptığını gösterdi. Golde oyunu başlatan isim olduğu gibi savunmada hiç de 18 yaşında ilk kez ligde oynayan bir genç gibi durmadı. Emre ile oynadı sayılmaz ama Hakan Balta ile gayet uyumluydu. Zamanlamaları yeninde, kademeye benim diyen stoperlerden daha iyi giriyor, hava toplarına da hakim gözüktü ama zorlandı bir kaç pozisyonda ki fiziğini geliştirdiği zaman yüksek toplarda da başarılı olacaki. Sezonun geri kalanında kendisini daha sık sahada görmeliyiz. Eğer bugünkü oyunundan kötüsünü oynamazsa önümüzdeki sezon kadronun değişmezleri arasında olması için bir engel yok. Maçta dikkate değer diğer iki isimden biri Harry Kewell oldu yine. Maç boyu bir tek kötü iş yapmadı, futbol yoktu, maç berbattı diyoruz ama Kewell nasıl bereciyorsa futbolun olmadığı maçlarda bile bir şekilde göze batıp alkışlanmayı başarıyor. Beğendiğim diğer isim Serkan oldu, Sabri'nin yokluğunda ne zaman forma giyse bir sağ beki nasıl özlediğimizi gösteriyor. Uğur da iyileştikten sonra Capone-Ümit Davala ikilisi gibi bir ritm yakalamaları hoş bir hayal aslında. Umarım olur bu, Sabri'ye hiç mi hiç gerek yok orada.

Son olarak Cassio Lincoln demek istiyorum. Oynamadığı zaman taraftar ve teknik kadroyu birbirine düşüren adam hem Fenerbahçe hem de Belediye maçlarında görüldü ki oynadığı zaman en ufak bir değişiklik yaratmıyor. Keşke şu iki maçtan birinde ufak bir fark yaratmış olsaydı da hakkında biraz iyi konuşabilseydik.. Tribüne size tapıyorum diye hareket yapmak kadar kolay değil sahada çıkıp işini yapmak.

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO