İki gündür gündemi meşgul eden şeylerden biri Gayın-Sin'deki Galatasaray'ın yeni teknik adamıyla ilgili tartışmaydı. Bugün-yarın-ertesi gün derken sonuca kavuştu bu isim. Kavuştu kavuşmasına da, olup bitenler pek hoş şeyler miydi derseniz cevabım evet olamayacak.
Nasıl başlamıştı tüm bu olaylar ? Bir teknik direktörle görüşüldüğü haberiyle. Bu teknik adam 3 tane lig şampiyonluğu almış, 3 tane de uluslararası başarısı olan bir teknik adamdı. Hepsinden önemlisi de "kurt hoca" diye tabir ediliyordu, yani yaşı ortalamanın üzerindeydi. Tüm bu malzemeyi alıp bir potaya koyunca ortaya bir kaç tane isim çıkıyordu ki Otto Rehhagel ve Gerard Houllier bu tanıma en fazla uyan isimlerdi. Rehhagel'in Galatasaray için gündeme gelmesi düşünülemezdi, Houllier tek kalıyordu elde. Gün boyu 400'e yakın yorum geldi, Melih Bey hepsine cevap verdi. İlk olarak Adriaanse ismi ortaya atıldı ve buna inanıldı, ne var ki ne tanıma uyuyordu ne de gündemdeydi bu isim. ATV'nin gece programda verdiği hayali bir haberden yola çıkılıp bu yönde tahminde bulunuldu. Daha sonra ise Houllier isminde hemfikirdi herkes. Sadece Melih Şabanoğlu isim vermiyordu, evet-hayır diyerek veya cevap vermemeyi seçerek teknik adam konusunda ser verip sır vermiyordu. Daha sonra tüm medya ağız birliği edercesine Le Guen ismini ortaya attı ve Melih Bey de bunu öğleden sonra onayladı. Üstüne de görüşülen ilk teknik adamın Le Guen olmadığını, ismini vermediği teknik adamın hep ilk tercih olduğunu belirtti. Sonra da bürokratik işler yüzünden bu transferin gerçekleşemediğini söyledi. En sonunda da dayanamayıp görüşülen ancak anlaşılamayan ismin Houllier olduğunu açıkladı.
Olayın iç yüzü böyle. Ancak burada çıkan çelişkiler ve kafa kurcalayan bir takım detaylar var. Zaten bu şeyler yüzünden yazıyorum şu an. 400'e yakın yorum, gidip gelen isimler, önce gelen ısrarlı sorulara rağmen itiraf edilmeyen ancak daha sonra açıklanan isim... Hepsi bir araya gelince kafa karıştırıyor. Ne gerek vardı bunca tantanaya, bu kadar karmaşık işlere, bunu merak ediyorum. Bir isimle görüşülür, konuşulur ve istihbarat alınmış olabilir, buna herhangi bir şekilde itiraz edilemez. Kulüpte yönetime yakın bir isimdir ve öğrenebilir bunları. Aldığı duyum yüzünden kimseyi sorgulama hakkımız yok. Ancak yapılanın yanlışlığı ve insanların belki istemeyerek kandırılışı var ortada. Belki de yönetimin Le Guen hamlesini haklı çıkarmak için uygulanan bir senaryo. İyi veya kötü niyetle olaya nasıl bakıldığına göre değişir bu. Ben işin göründüğü kadar masum olmadığını düşünüyorum. Yani eldeki çelişkiler bunu gösteriyor. En başta böyle bir yazıya gerek yoktu. Bir istihbarat alındıysa herşey sonuçlandıktan sonra "böyle bir iş vardı, olmadı" diye açıklansa bu denli bir karışıklık çıkmazdı, biz de Melih Bey'e bu bilgi için teşekkür eder geçerdik. Ancak yorumlarda herkese "olabilir, olmayabilir" tarzı bir tutum gösterip bu ismi Houllier olduğu açık açık belliyken inatla 2 gün boyunca saklayarak eline ne geçtiğini merak ediyorum. Aklı selim her insan farkındaydı bu ismin Houllier olduğunun.
Melih Bey son olarak öyle bir açıklama yaptı ki aslında tüm bu yaşananların ne kadar anlamsız olduğu gözler önüne seriliyordu :
Galatasaray’ın görüştüğü ve işbaşı yapması için pürüz çıkan teknik direktör adayı Gérard Houllier’ydi. Çok net olarak söylenmişti bu isim aslında. (Gayın-Sin’de “Önemli bir kapının eşiğinde” başlığıyla yayınlanan yazının ilk üç paragrafının ilk harfleri bu ismi net biçimde ortaya koyuyordu. Kimse dikkat etmedi tabi buna.)
Böyle konuştu Melih Şabanoğlu. Bu bir şaka mı bilmiyorum da kalın yazarak işaretlediğim kısım işin ciddiyeti ve iyi niyeti konusundaki düşüncelerimi tamamen gölgeledi. Burada bahsi geçen harfler sırasıyla G R H. Bir yazı yazılıyor, bu harfler çıkıyor ve çok net olarak söylendiği iddia ediliyor. Bu isim Ottmar Hitzfeld olsaydı arka arkaya H ve O harfleri var diye de aynı şeyler yazılır mıydı bilemem, bu işin espri kısmı. Ayrıca "bürokratik engel"den bahsedildi ve çözüm için Galatasaray'ın ve hocanın karşılıklı olarak zaman kaybedeceği söyleniyordu. Daha sonra bu engelin Fransa Futbol Federasyonu'nundaki görev olduğunu öğrendik. Bürokratik engel ile federasyondaki görev arasında fark olmalı. Bu iş bu kadar ciddi olsa, Houillier için 1-2 aylık gecikmeyi herkes göze alabilirdi sanırım, Skibbe gibi Le Guen gibi Schuster gibi anlık bir adam değil Houllier. Beklenirdi ve beklendiğine değerdi. İş anlatıldığı kadar ciddi değil belki de. Houllier Galatasaray'a gelecek ve Galatasaray bu ismi bir kaç ay bekleyemeyecek, hiç sanmıyorum. Transferler istediğine göre yapılır, Bülent Korkmaz kalırdı. Bülent Korkmaz olmasa da Houllier'nin yardımcısı gelir bir şekilde idare ederdi Houllier resmen işbaşı yapana dek. Bunlar işin detayı ve olmaması gibi bir sebep yok.
Melih Şabanoğlu keşke bu tip bir olayla uğraşmasaydı. Bu önemli bir kesim için güven kaybına yol açtı ve bu konuda yalnız olmadığımı da biliyorum. İnsanlar bir anlamda kandırılmış duruma düştüler, üstüne basa basa söyledikleri sordukları şeylere 2 gün boyunca hayır denip sonra birden evet denerek açıklandı. Böyle olmamalıydı, Melih Bey'i Galatasaray tarihi yazarken görmek istiyorum ben, forumlarda "kaynağım kulübe yakın bir kesim" diyen başarısız üyeler gibi bir transfer hikayesine gerek olmamalıydı.
27.05.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
ilk 3 paragrafta, cümlelerin ilk harfini birleştirin.. 3 paragrafın baş harfini değil..
bence çok yakışıksız olmuş bu yazı,melih şabanoğlu gibi gerçek bir galatasaraylıya böyle ağır şeyler söylememelisiniz bence.Sonuçta onunda yükümlülükleri var,onun blogunu takip edebilecek siteler var ve onun verdiği ismin duyulması halinde yönetim ne düşünür acaba.Bu kadar tiyo vermesi bile büyük bir incelik değilmidir.O olmasa selçuk manavlara kalırdınız ki o bile az size,sizi ancak telegol paklar kabzımal erman paklar.her yazınızı okumaya çalıştığım size yakıştıramadım ben bu yazıyı ve birdaha da zor girerim,çok ta tın olur sizin için ama neyse artık.onaylamasanızda okursunuz en azından bu yazıyı.
beni kabzımal erman ve manav selcuk paklayacak olsa burada 1.5 senedir klavye eskitmezdim herhalde..
melih bey'e hakaret etmiyorum ben, hakareti turkspor.net yaptı, tepkinizi oraya verseniz daha şık olurdu sanki..
ben bu yapılanın doğru olmadığını söylüyorum sadece.. melih bey tüm bunları olay yaşandıktan sonra anlatsa kendisine tek kelime edemezdim.. kaldı ki kişiliğini veya geçmişini, işini karalayıcı bir şey de yapmadım ben.. sadece düşündüklerimi yazdım.. melih bey'in yaptığını doğru bulmadım ve bu konuda yalnız da değilim bunu biliyorum.. bloglarda bunu dile getiren tek ben olabilirim ancak başka platformlarda çok ağır şeyler var..
melih bey'i yine beğenerek okuyup yine galatasaray tarihi konusunda bir numaralı yazar olarak göreceğim ben, kendisine karşı duruyor değilim, hakkım ve haddim de değil zaten böyle bir şey..
ama bunu yapmasaydı, 3 gün boyunca bunları dillendirmek yerine bugün "böyle bir iş vardı, olmadı" deseydi çok daha iyi olacaktı..
kendisinin houllier ile açtığı kapıdan giren çoğu kişi şimdi kim gelirse gelsin houllier ile kıyaslayıp ona göre yargılayacak gelen hocayı.. benim canımı sıkan bir nokta da budur işte.. yok yere üç beş kişinin eline malzeme verildi yeni hocayı kötülemek için, zaten yer arıyorlar nasıl galatasaray'ı ve mevcut yönetimi karalarız diye..
Melih Bey'in karakteri için söylenmiş kötü bir söz yok ortada. Ya da kendisini aşağılayıcı, hakaret eden cümleler de...
Aslında gayet önemli bir konuya değinilmiş. Bu bir takıma olan tutkunun sömürülmesi. Kötü niyet, iyi niyet bunları sorgulamaya gerek yok. Orada yüzlerce insan var, bir oyunun içindeki piyonlar gibi. Birinin canı isterse yeni bir hamle yapıyor. Bakınız Melih Bey belki de Galatasaray seyircisini mutlu edeceğini düşünerek yazdı bunları. Ama çoğu insan "sınavım var, uyuyamıyorum. 2 gündür sürekli bu sayfayı yeniliyorum..." gibi şeyler yazmış. Cevap vermeyeceğini bile bile araştırıp cevabı sorgulayanlar da cabası...
Bu derece fanatiklik de doğru mudur? Elbette bu kısmı da tartışmaya açık. Net olan kısım ise Melih Bey'in hatası. Eğer kendisi ismi açıklayacağı gün bir yazı koyup "Böyleydi ama olmadı" şeklinde bir yazı yazsaydı bu kadar insan da ekrana kilitlenmeyecekti. Tabii burda reyting, ego gibi kavramlar da sorgulanabilir.
Sonuç itibariyle, yönetime çok yakınım, bilgim sağlam yerden... zırvalıkları beni baydı. Madem yönetime çok yakınsın, madem Galatasaraylısın, madem (hiç izlememiş olsan da -ki bu da nasıl bir durumdur çözemedim) GS TV çalışanısın, madem Galatasaray'ın çıkarlarını gözetiyorsun ne demeye bilgi sızdırıyorsun? Neden medyayı GS'e yönlendirip daha da yıpratıyorsun?
Melih Bey'in Galatasaray tarihi ile ilgili yazılarına, sporcular hakkındaki yazılarına hiçbir lafım yok. Fakat bu hareketi hatalıydı.
ben iki olay üzerine yazının tamamına katılmaktayım. lucescu olayında da gayın-sin'i takip ettim sürekli-tıpkı baroş söylentisinde galatasaray.org'u takip ettiğim gibi- acaba olur mu, kimdir bu adam. keza sushter mevzusunda da. çok şık yazılar kaleme alan bir abimiz melih bey. ve ben onun sitesinde eşsiz yazılarını okumak istiyorum ama bu tabiki bizim tasarrufumuzda değil. ancak gelinen noktada sushterde yanlış yaptığını kendiside belirtti ve aynı yanlışı tekrar etmeye devam etti melih abi. yapmamalıdır bence bunları. ha franchinin dediği gibi iş biter olur veya olmaz yazar çizer biz de anlarız işin iç yüzünü. taraftar forumları gibi olmamalı orası. yani biz öyle beklemekteyiz.
Melih Bey'in bunlardan bir çıkarı olduğunu ima etmeniz hiç şık olmamış bence.
Kendisi duyduğu isimleri 'kaynağım kulübe yakın bir kesim' diyerek söylemiyor. Sadece GS'nin o hocayı seçme nedeni ve o hocayla olan planları üzerine yazılar yazıyor. Sorulan sorulara da nazikçe cevap vermeye çalışıyor. Başta Houllier ismini açıklamamasının sebebi, Schuster olayı nedeniyle ihtiyatlı davranmak istemesiydi. En sonunda Houllier ismini açıklamasının sebebi de kesin olarak anlaşılamadığı haberini almasıydı.
GS hala yeni gelen hocalarını Derwall'le Saftig'le luce'yle karşılaştıran bir camia. Bir Houllier ismi için bu kadar tepki göstermenizi anlayamadım.
Ben de sizi şu an GS taraftarına kendinizi şirin göstermeye çalışmakla, ucuz populizm yapmakla ve bir kesime hizmet etmekle suçlasam nasıl hissederdiniz acaba?
böyle suçlayacaksanız adsız olarak saklanmasaydınız keşke.. neyse, sizin tercihiniz..
ben bir çıkarı olduğunu iddia etmiyorum.. yapılan şeyin yanlış olduğunu söylüyorum sadece.. houllier ismi için de tepki vermiyorum ki ben, houllier gelecek desinler imzayı atana kadar gözüme uyku girmeden beklemeye razıyım.. keşke sorunlar halledilse de imzayı atabilse.. şu yazıyı okuyarak houllier ismine karşı çıktığımı nasıl anlayabildiğinizi bilmiyorum..
benim anlattığım şey melih bey'in olay bittikten sonra her şeyi açıklamasıydı.. hani dün akşam yazdığı yazı var ya, keşke öyle hoş ve keyifli bir yazıyla houllier meselesini anlatsaydı ve o 3 günlük amaçsız tartışmalara girmeseydi..
melih bey'in kendini bizlere şirin göstermekle ve ucuz bir populizm yaratmakla işi olmadığını siz de biliyorsunuz benim kadar.. böyle bir şey yaptığı da yok, benim bunu iddia ettiğim de yok..
tek istediğim schuster olayından sonra bunlara hiç girmeyip her şey bitince olayı açıklamasıydı.. eminim ki o zaman böyle değişik tepkiler almayacaktı..
Yorum Gönder