Serdar'ıyla, Tromso korkusuyla, Linderoth'uyla ve geç de olsa gelen kafa golleriyle bir anda geçiverdi Ali Sami Yen'deki ilk maçımız. Bu turdaki ilk maçta Milan Baros kornerden gelen topu kafayla gönderdi ve büyük bir tehlikeden kurtardı bizi. Bugün de iki golü kafayla bulup duran top kaynaklı 3 kafa golü atarak turu geçtik. Hemen takıma değinmek istiyorum fazla uzatmadan. Öncelikle Serdar hamlesi ilk maçtaki genç kadro eleştirileri üzerinde güzel bir cevap niteliğindeydi. Tobollu oyuncunun dirseği olmasa Serdar 90 dakika sahada kalacaktı, bu çok net belliydi. Ayrıca dakika daha 15 civarındayken devrede Yaser-Kewell değişikliği yapılacağı çok belliydi. Hazırlık kampının yükselen değeri(!) Yaser'i 2 maçtır görüyoruz, yükselmiş hali buysa tanrıdan dileğim bizi formsuz haliyle hiç tanıştırmamasıdır.
Serdar demiştim onunla gireyim detaya. Hani Arda yeni yeni yükselişe geçtiği zaman hep diyorduk ya hızlı koşarken veya depar atarken de rahat çalım atabilmeli diye, işte Serdar tam anlamıyla o günlerde düşündüğümüz Arda profilini tamamlıyor. Arda ağırken, Serdar ise hızlıyken rahat çalım atan oyuncular yani. Hal böyleyken iki durumda da rahat adam eksilten ve sonuca çok çabuk ulaşan oyuncularımız olduğunu görüyoruz. Bu büyük avantaj olacak bizler için. Arda yetenek olarak ne kadar zirvede olursa olsun hızının limitlerine ulaştığı noktalarda yavaşken yaptığı gibi rahat çalım atamıyor. Bugün Serdar öylesine kolay ve rahat geçti ki rakibini, bu kadarını hazırlık maçlarındaki referansa rağmen beklemiyordum ben. Ayrıca kendisinde başka bir özgüven var, bu belli oluyor. Aydın Yılmaz'ın Konyaspor maçında son dakika golünü atarken aldığı sorumluluk değil bu, başka bir şey. O maçta emin olamasak da Aydın'a "denk gelirse vur" talimatı verilmiştir muhtemelen. Bugün Serdar'ın istediği gibi tamamen kendi insiyatifiyle hücumu yönlendirip kendi fikirlerini uygulaması bir yıldız olma yolunda önemli bir ışıktır. Bu özgüveni ve kararlılığı öyle bir iki maçla sınırlı kalacak gibi de durmuyor. Arda'dan sonra en büyük heyecanı Emre Çolak'la yaşadık sanmıştım geçen 1 aylık sürede ama gördük ki Emre'den daha fazla heyecan verecek bir isim varmış elimizde. Kariyerine mükemmel başladı A takımdaki ilk resmi maçında. Talihsiz şekilde oyundan çıkmasına rağmen Serdar Eylik ismi maçın önüne geçti bugün. Netanya maçlarında bu formu sürerse sezon içerisinde Kewell veya Keita'ya tahmin edilenden çok daha iyi bir alternatif yaratmış oluruz. Serdar konusunda erken konuştuğumu veya tek maçla gaza geldiğimi düşünmüyorum, zira karşımızda beklediğimizden daha sıradışı ve büyük bir yetenek adayı var. Görünen köy kılavız istemiyor yine..
Gelelim bahsedilmesi gereken diğer isim Arda Turan'a. 10 numaranın ne olduğunu bize 2 sene içerisinde unutturan adamdan sonra hem formasının hem kolundaki bandın hem de mevkiisinin hakkını vererek oynadı. Elbette yetenek olarak sezon içerisinde karşılaşılacak adamların yarısı kadar olmayan oyunculara karşı yapılanlar ölçüt olamaz bireysel anlamda. Ancak ilk yarıda özellikle 30'dan sonra yaptıkları görülmeye değerdi. Ortada Arda döktürürken soldan Serdar Eylik bindirirken bir de gol gelse çok daha eğlenceli geçebilirdi maçın kalan kısmı. Arda diyorduk.. İlk yarının sonlarında tam anlamıyla şova dönüştürdü işi, keşke o uzaktan vurduğu gol olsaydı. Kaptanlık O'nu değiştirir mi, Arda'yı Arda yapan özelliklerini gözden geçirmesine sebep olur mu diye bir endişe var bir de. Ben sanmıyorum öyle bir şeyler olacağını. Biraz daha olgunlaşacaktır, hepsi o. Sıradışı bir değişim geçirecek kadar değişken karakterde olsaydı Galatasaray'ın kaptanı olmazdı 22 yaşında.
Arda konusunda bir diğer olay da bloglarda sıkça bahsettiğimiz 4-3-3'ün orta 3'lüsünde oynayıp oynayamayacağı konusuydu. Sanırım bugünkü maç ortada oynama konusunda beklenti sahibi olanları haklı çıkardı. Yeni model Xavi veya Iniesta beklememek gerekiyor orada oynayan Arda'dan. Arda Turan olarak orada oynamalı, sağda solda benzer işleri yapanlarla değil kendi adıyla anılmalı ki bunu başaracak gibi duruyor şimdilik. Rijkaard'ın acaba 4-3-3 yerine klasik 4-5-1'e mi dönsem diye bir düşüncesi oluşmuştu sanırım, özellikle de ilk Tobol maçından sonra. Ancak bugün Arda'nın ortadaki oyunu ve kanatlara Kewell ile Keita'nın geleceği gerçeği sildi attı bu farklı taktik arama ihtimallerini.
Maçta sevindiğim bir diğer nokta Mustafa Sarp'ın Ali Sami Yen'de golle başlaması oldu. Bu adama nedense çok çabuk kanım ısındı bir Galatasaraylı olarak. Lig TV röportajında o formayı ilk kez giyip gözlerinin içinin parladığı anlar geliyor aklıma adını her duyuşumda. Gerçek bir Galatasaraylı olup yapabileceği şeylerin farkında olup elinden gelenin en iyisini yapmaya çabalıyor ve en basit hazırlık maçında bile disiplini elden bırakmıyor. Sezon içerisinde o orta üçlüde beklenenden çok daha fazla şans bulmalı, elden bırakmadığı disiplini ve azmi ile Barış Özbek veya Ayhan Akman kadar şans bulmayı hakediyor. Sıradan gibi gözüküp de hayati önemi olan transferlerden biri oldu Mustafa Sarp. Bir de tabii bugün aylar sonra takımda gördüğümüz Linderoth girdi bu rotasyona. 4 isim arasında Mustafa Sarp kağıt üzerinde en son tercih gibi duruyor. Umarım öyle olmaz.. Linderoth'a gelince, bu maç topla oynarkenki o yumuşak ve sakin yapısını özlediğimizi anladım. Hoş, 2 yıldır ne kadar oynadı da neyini özledin diyenler olacaktır, hak vermiyor da değilim. Yine de şans bulmalı Linderoth, sıradan bir oyuncu değil, herkeste olmayan özellikleri var ve bu sezon bunları kullanma zamanı geldi. Şahsen çok umutlandım bugünkü Linderoth'tan, gitgide 90 dakikayı kaldıracak bir duruma getirmeliyiz.
Bir de şu savunmada can sıkan bir nokta vardı sağ tarafta ve bu sene iyiyden iyiye fazlalaştı o sıkıntı. Hakan'ın yanında Servet var, Sabri'nin yanında da Gökhan. Yani stoperler ve yanlarınaki bekler bu şekilde. Servet'in kademesine stoper özellikleri olan Hakan çok iyi giriyor ama Gökhan zaten aksayan ve devamlılığı olmayan bir isim, hal böyle olunca stoperi geçtim savunma özellikleri bile olmayan Sabri'nin kademeye girmesi bir ütopyadan ileri gidemiyor bizler için. Gökhan transfer olduğunda iyi konuşmuştum, yanlış anlaşılmasın o yazıya ters düşecek şeyler söylemiyorum. Ancak sezon içerisindeki 50'den fazla maçta sık hata yapıyor dediğimiz Servet kadar bile hatasız olmayacak Gökhan Zan. Hani bir transfer lazımsa Deco veya başka bir orta saha peşinde koşturmamak gerek. Uğur Uçar oraya monte edilmeyecekse, Rijkaard'ın ilk tercihi değilse en acilinden bir yabancı sağ bek gerek. Sağ stoperdeki isim de güvenilir değilken Sabri ile orayı idare etmek intihar olur bu sezon. Hoş sağ stopere Emre Güngör yerleşmeli ya o da ayrı konu. Gökhan orada Servet'le birlikte tüm sezonu götüremez takımın mevcut düzeni ve sisteminde.
Bu sezonu çok erken açıp çeşit çeşit takımla oynamanın faydasını çok göreceğiz. Rijkaard'ın sistemi oturtmak için ilk resmi maçını Turkcell Süper Lig'de yapması var bir de temmuz başında Avrupa Ligi ile yapması var. Ufak detayları ve yapılmaması gereken hataları görüyoruz. Lige ve Avrupa Ligi'nin ciddi bölümlerine daha az hatayla girileceğini bilmek güzel.
23.07.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
acilen lucas neill'a ihtiyacımız var diye düşünüyorum. Sağ bek'ten önce bir stopere yani.. bir şekilde Uğur ilerleyen zamanlarda domine edecektir o mevkiyi ve yeterli olacaktır.. ama özellikle büyük maçlarda Servet ve Gökhan'ın düşeceği durumları düşünemiyorum, gerçekçi olalım karşılarında sadece kazak forvetler vardı.. Serdar'a inanıyorum ki bu sezon çok iş düşecek, Riijkard çekinmeden kadroda yer verecektir bu oyuncuya ( formunu koruduğu sürece ) bizim için Arda'yı ilerleyen yıllarda elimizde tutamayacağımız düşünülünce sevindirici bir haber.. Linderoth gerçekten büyün bir yetenek, yani bu adama anlamsız bir şeykilde yeteneksiz muamelesi yapıldı, adam sadece şanssız sakatlıklar geçirdi ve oynayamadı yeteneği ile ilgili bir durum yok. Linderoth'un şampiyonlar liginde kopenhag forması altında m.united'a karşı bir maçını hatırlarım ki tek başın takımını ayakta tutmuştu hatta maçın adamı seçilmişti.. e sakat olmadığı zamanlarda isveç milli takımındaki durumu ortada, danimarka liginde en iyi orta saha seçilmişliği var.. var oğlu var yani (: sakatlığın olumsuzluklarını üzerinden atmış ve kondisyonu yerinde bir linderoth'un bu takıma verebilecekleri çok fazla.. sıradan bir defansif orta saha oyuncusu gibi aldığı topları dibindeki arkadaşlarına atma derdinde değil, aldığı topları dikine ve zekice kullanmakta.. son olarak sabrinin attırdığı gol ((: blogları takip ediyor sanırım (:
Her şeye rağmen iyi maçtı. Avrupa ligi zaten Türk takımları için aşırı çekişmeli geçicek. Bunlara ben antreman gözüyle bakıyorum. Dün isteizle.com'dan seyrederken Galatasarayı baya hırslı gördüm doğrusu.
Tobol'u daha önce hiç duyan var mı? sanki bir anda uzaydan gelmişler gibi. mustafa topaloğlu gibi.
hehe Mustafa Toboloğlu :))
Yorum Gönder