
Bir önceki yazıda bir transferi atlamışım. Beckham'dan önce U21'in stoperi
Turgay Keser'i de almıştık takıma. Bu genç ismin maliyeti
650.000 € olmuştu.
Ayrıca hemen belirteyim, bu regen oyuncuların fotoğraflarını postlara ekleyip görüntü kalabalığı yapmak istemedim, o yüzden isimleri linkliyorum. Kalın ve mor/gri olanlar link anlamına geliyor blogdan bildiğiniz gibi. Bu ayrıntıyı verdikten sonra sezonu açalım artık. Hem de güzel ve güzel olduğu kadar trajikomik bir haberle açıyoruz sezonumuzu. Yönetim
yeni stad müjdesi veriyordu stadı genişletme talebimizi reddetmelerinin 1 hafta sonrasında.
Marmaris İlçe Stadı'nın
1520 kişilik kapasitesi az gelmişti.
Marmaris Bld. Stadı isimli yeni stadımıza taşınacaktık 2 yıl sonra. Olayın trajikomik tarafı bu kapasitenin yetmediğini açıklayıp
5 Milyon € maliteyle
3077 kişilik kapasiteli bir stadın yapılacak olmasıydı. Hiç yapmayaydınız daha iyiydi be. Madem niyetlendiniz
10-15.000 kişilik stad yapın insafsız herifler.
Konya deplasmanı ile o güne dek tarihimizin en iddialı ve ciddi sezonuna başlıyorduk. Ancak dakika bir gol bir hesabı 1-0 yenilgiyle geri dönüyorduk. Sonraki rakip
Manisa'ydı ve kendi sahamızda sezona merhaba demiş oluyorduk resmen. 3-0 galip geliyorduk
Cem Sultan'ın 2,
Beckham'ın da tek golüyle. Bir sonraki rakip ise belalısı olduğumuz
Fenerbahçe'ydi. Önceki sezon canlarını çok sıkmıştık ki bu sezon da Şükrü Saraçoğlu'ndan boş dönmedik evimize, 1-1 berabere kaldık
Ediz'in maçın başında duran toptan attığı golün üstüne yatarak. Bunu yapan adam Chelsea'yi yerden yere vurdu 2 ay önce, öyle de bir tezat oluştu ama birisi Marmaris diğeri de Chelsea ve konu Şampiyonlar Ligi Yarı Finali. Bana hak verir gibi olduğunuzu şu satırları yazarken hissettim resmen. Deplasmandaki bu önemli puandan sonra kendi sahamızda iyice coşup
Rize'yı 4 golle uğurladık. Bu tempoyla
Kupa'daki rakibimiz
Beykozspor'u Marmaris'in çimlerine gömeriz diye coşup da sahaya çıkıp
0-0'lık maçın sonunda penaltılarla gruplara kalıp erkenden havaya girmememiz gerektiğini öğreniyorduk. Dışarıda kaybedip içeride kazanarak aynı tempoda 4 haftayı daha geride bırakıp deplasman galibiyeti hasretiyle yolumuza devam ediyorduk.
Altay'ı
Türkiye Kupası'nda deplasmanda yenip bunu kısmen gidersek de ligde deplasman galibiyeti almamız biraz uzun sürüyordu. Ligde kaldığımız yerden gidip
Gençler'e deplasmanda
4-0 yenilip içeride
Malatya'yı
3-2 yeniyorduk. Gitgide yurtdışında taliplileri beliren
Ali Helvacı bu maçta 2 golle yıldızlaşırken diğe gol bir başka yaşlı yıldız
Kewell'dan geliyordu. Hafta arasında
Antalya Marmaris'te bizi
2-1 yenip kupadaki ilk yenilgiyi tattırıyordu. Ligin 11. haftası gelmişti, hafta arası yaşanan rezalet ilk deplasman galibiyeti ile telafi ediliyordu.
Eskişehir'de
Ediz'in tek golü 3 puanı Marmaris'e kaçırmamıza yetiyordu. Sivas'ı içeride
Kewell, Ediz ve
Aydın ile 3-1 yenip mükemmel bir seriye başlıyorduk aslında. İlk yarı sonuna kadar yenilmeyecektik.
Adana Demir deplasmanından
1-1 ile dönüp Marmaris'te
Ankaraspor'u
Yattara'nın golleriyle
2-1 yeniyorduk.
Erciyes'i içeride
4-1 yenip ilk yarıyı
Ali Sami Yen'de noktalamaya gidiyorduk. Galatasaray'a karşı ezilmekten başka bir sonuç alamayıp Fenerbahçe ve Beşiktaş'a çelme takarak inceden bir
Abdullah Avcı havası yakalamıştık 2 sezondur. Bu defa
Galatasaray'dan da puanı çalmayı başarmıştık,
Aydın Yılmaz muhtemelen ciddi tepkiler alarak maçın adamı oluyordu ve
Sodinha da kendisine eşlik edince 2-2'lik skorla evimize dönüyorduk.
Artık transfer sezonuna girmiştik. Daha ilk günden
Kerim Zengin'i
275.000 € karşılığı
Adana Demir'e veriyorduk. Ertesi gün de
Sodinha 550.000 € karşılığı
Trevisolu oluyordu. Türkiye Kupası'nda Ankaraspor deplasmanına çıkıp kulübemizin zayıfladığı günlerde 2-0 mağlubiyet alıp eve dönüyorduk. Maçtan sonraki gün iyiden iyiye zayıflıyorduk ama kulüp kasası dolmaya başlıyordu. Aynı günde
Anıl Karaer 550.000 €'ya
Ankaragücü'ne gitmişti. Bir türlü dikiş tutturamayan bomba transfer
Misimovic de
1.1 Milyon € bedelle Dinamo Zagreb'e doğru uçuyordu. Kupada
Ali Helvacı'nın golüyle Gençlerbirliği'ni 1-0 yenmemize rağmen 6 puan çıkmak için yetmiyordu. Bir önceki yazıda tahminde bulunanarı ters köşeye yatırdı sanırım bu. Ali'nin sezon boyu yükselen formu Avrupa'nın dikkatini çekmişti ve Misimovic'i alan Dinamo kapımızı bir kez daha çalmıştı. Pazarlıklar 2 günde sonuçlanmıştı ve Ali Helvacı'dan tarihimizin en büyük gelirini elde edip kulüp rekoru ile birlikte vedalaşıyorduk kendisiyle.
Dinamo Zagreb'e tam
6 Milyon € karşılığı transfer olmuştu. Aynı gün Cem Sultan'ın yedeği olmaktan kurtulamamış
Iaquinta da
Genoa'ya kiralanıyordu 5 aylığına. Bu kadar adamı gönderip birilerini almak lazımdı. Forvetteki alternatif isim 6-7 aydır boşta duran
Pantelic oluyordu. 1 gün sonra da
Emre Belözoğlu sadece
100.000 €'ya Marmaris'e geliyordu. Ligde de ikinci yarı 17. hafta ile başlamıştı, Antep ile sahamızda 1-1 berabere kalıyorduk ki zayıf kadro ile bu normaldi aslında. Transferde orta sahayı güçlendirme adına Galatasaray'dan
Hasan Şengül'ü kadroya katıyorduk.
975.000 € tutan bu transferden sonra Zaragoza'dan
Jose Ismael'i
375.000 € karşılığı kadroya katıp taraftarı coşturan bir isme imza attırmış oluyorduk. Aynı akşam
Gökhan Töre'yi 5 aylığına kiralamıştık ve sezon sonu 2.5 Milyon € verirsek alabilecektik. Bu imzalar atılırken
Ferhat Çökmüş 550.000 €'ya
Malatyalı oluyordu. Transferin son günü de Jose Ismael'in etkisiyle
Yattara'yı
Eskişehir'e
110.000 €'ya veriyorduk hiç düşünmeden.
Konya maçı ile ikinci 17 maçlık maratona giriyorduk ve ilk yarı olduğu gibi 1-0 kaybediyorduk. Üstelik bu kez kendi sahamızda. Madem yeniliyorlar bizim neyimiz eksik diye düşünen
Manisaspor da bizi evimize
2-0 ile yolluyordu ve farkında olmadan Fenerbahçe'yi ateşe atıyordu. Bu kötü seriyi sezonun ikinci yarısının ilk galibiyeti ile bozmalıydık.
Fenerbahçe'yi
3-1 yenip derince bir nefes almış olduk. Rize deplasmanından da 2-0 galibiyetle dönmüştük.
Emre Çolak ve
Ediz golleri atan isimlerdi. Yalnız dikkat ettim de golleri atanların ismini verdiğim maçların çoğu Ediz'e denk geldi, topu topu
5 gol attı sezon boyu, sanmayın ki yazmadığım maçlarda Ediz duran toplarda işi abartıp çift haneler çıkardı gol sayısını. İlk yarı bizi yenen
Beşiktaş geçen sezonun acısını ikinci maçta da bizi Marmaris'te
1-0 yenerek tamamen çıkartmış oluyordu.
Antalya deplasmanı
0-0, Marmaris'teki
Trabzon maçı da
0-1 sonuçlanınca durum kötüye gitmişti.
Bursa'dan da
2-2 ile dönüp kötü seriye dur diyecektik bir sonraki hafta. Marmaris'teki maçta
Gençlerbirliği'ni
5-3 yenip 9. sıraya kadar gerilediğimiz ligde birden 6. oluyorduk. Şunu belirteyim ikinci yarıda son 3-4 haftaya kadar puanlar hep yakın oldu, bir aşağı düş bir yukarı çık UEFA şansını zorla derken kafası karışıyordu insanın. Gençler'e karşı
hat-trick yapan
Pantelic sezon boyu başka gol atmayarak aldığıma pişman ediyordu beni. Sıradaki kurbanlarımız Malatya ve Eskişehir'di, kendilerini yenip ligde 5. sıraya oturuyorduk. Saçma saçma puanlar kaybetmesek belki de
Şampiyonlar Ligi'ni kovalıyorduk da ne haddimizeydi o bizim. Emeklemeden koşmaya benzeyebilirdi bu. 3 maçta seri yakalamışken Sivas dur demişti bize. İçeride
Adana Demir'i
Emre Çolak'ın golüyle devirip üst sıralarda hiç olmazsa
Avrupa Ligi mücadelesinde kalalım diyorduk.

30. haftada Marmarisspor'umuz 6. sıradaydı ve Avrupa Ligi için umutlar Sivas yenilgisi yüzünden azalmıştı. Aradaki galibiyete rağmen 31. haftada deplasmandaki Ankaraspor beraberliği bizi 7. sıraya indiriyordu. Üstelik rakibimiz olan Ankaraspor'u yensek Avrupa için dev bir adım atacaktı. 32. haftada
Kayseri Erciyes'i
Jose Ismael'in golleriyle 2-1 devirip Avrupa Ligi için son çabaları sergiliyorduk. 33. hafta Marmaris'teki rakibin
"Şampiyon" Galatasaray olması ekmeğimize yağ sürüyordu. Şampiyon bir takım olmasına vurgum takımın ligi bırakmış olmasındandı. Ligi umursamayan yıldızlar sayesinde Galatasaray'a karşı ilk galibiyetimizi
2-1'lik skorla alıyorduk. Bu kritik maçta
Gökhan Töre ve
Emre Çolak 3 puanı getirmişti.
34. haftaya
Ankaraspor 60 puanla girmişti. Biz 6. sırada 58 puan
la pusuya yatmıştık. 7. sırada ise
Fenerbahçe 57 puanla mucize peşindeydi. Son maçlarda
Ankaraspor'un rakibi
Konyaspor'du. Konya Ankara'ya rakibini eli boş göndermeyi başarıyordu
1-0'la. Bize karşı iki maçını da alan Konya kendini affettiriyordu çünkü
Gaziantepspor'u deplasmanda
3-1 yenmiştik. 2 sene önce altyapıdan çıkan
Eyüp Atik'in açtığı golünden sonra
Emre Çolak ve
David Beckham'ın golleriyle çılgına dönüyorduk. Marmaris lige çıktığı sezon yaşadığı mucizeyi tekrar yaşayıp 5. sırada yer alıp UEFA Avrupa Ligi'ne katılmaya hak kazanmıştı. Ancak 2. ön eleme turu biraz sıkıntı olacaktı, ona da katlanırdık, tarihimizde ilk kez Avrupa macerasına atılacakken bundan şikayet edecek halimiz yoktu. Bu sezonki başarımızla UEFA sıralamasında da listede 180. sıraya yükselmiştik. Avrupa hafiften Marmaris adını duymaya başlamıştı.. Şimdi hedef alabildiğimiz kadar galibiyet alıp Avrupa Ligi gruplarına kalmak.
"Tahmin işi eğlenceli oluyor, ben devam ederim" diyenlere gelsin bu da :
- Seri başı olma şansımız sadece 2. ve belki 3. ön elemede var sıralamamız gereği. Takdir edersiniz ki 180. sıradaki takımın ne işi var seri başı listelerinde. Hal böyleyken Avrupa Ligi'ndeki maceramız ne olacak ? 2. Ön Eleme Turu mu yoka daha fazlası mı, daha fazlasıysa neresi ?-
Katil Martı #1 : Başlangıç-
Katil Martı #2 : Bank Asya'ya Merhaba-
Katil Martı #3 : Bank Asya'ya Merhaba 2. Bölüm-
Katil Martı #4 : Hedef Süper Lig-
Katil Martı #5 : Süper Lig'de İlk Sezon-
Katil Martı #6 : Transfer Şampiyonu
6 yorum:
search kısmında ismail köybaşı aranıyor galiba :)
evet onu aramısım da, kadromdaki adamı niye oradan aradıgımı ben de bilmiyorum :)
Türkiye Kupası'nda hayal kırıklığına uğradık :) UEFA'da gruplara kalmadan önceki son aşamada elenirsin veya sonuncu olursun grupta diyorum bu sefer de :)
Franchi Beckham'ı buraya getir! Sağda Beckham solda Kewell aman allahım karizma akıyor takımdan :)
üstad seriye ara mı verdin? gözümüz yolda kaldı yaw :)
bu ara sınav diye pek yoğunlaşamadım bu seriye.. oyundaki zamanla blogda yazdığımın arasındaki fark da kapanmıştı.. bu akşam yazacağım ama 8. bölümü, merak etmeyin :)
bu ara sınav dönemindeyim.. oyunla pek içli dışlı olamıyorum blogu güncel tutabilsem de.. haftasonuna kaldı serinin yeni yazısı..
Yorum Gönder