Kazanacağımızın garanti olduğu bir maçta bu denli sinir ve stres içinde bitirmemize gerek var mıydı merak ediyorum. Bir hakem dolandı sahada ki nasıl tarif etsem bilemiyorum. Hakem dışında Barış Özbek ve Volkan Yaman neler yaptı öyle aklım almıyor, ben Barış'ı eleştirdim mi kötü oluyorum da şu maçta ne faydası vardı yalvarırım bilen/gören/duyan söylesin bana. 3. golde penaltı öncesi Keita'ya topu attı ki bunda Barış'ı tebrik edecek bir yan yok, oraya kütük koysak Keita verkaç yapar alırdı topu. Keita'nın istediğini yaptı ve bu da maçtaki tek olumlu işiydi diye Barış'ı eleştirmeyecek değilim. Yazıda eleştiriyle başlıyorum da devamında güzel şeyler gelecek, baştan sona olumsuz olmayacak yani yazanlar.
Barış'tan başladık devam edelim. Bu adam çalım atma gibi bir yetiye sahip değil, atak yönlendirme zaten yok, doğru düzgün bir kanat oyuncusu gibi koşu yapıp orta açan bir oyuncu değil. Top kapma yeteneği ortalamanın altında, çünkü çok kontrolsüz giriyor. Top almak için yaptığı çoğu müdaheleyi çift dalarak yapıyor, bir ayağını önden atıp diğerini de tabanla girer gibi sertçe sallıyor. Bunu bir gün denk getirecek ve hem rakip oyuncuya hem de kendine yazık edecek. Adamı sakatlayıp kendisi de 5-6 maç ceza alacak. Şu adamın yapması gereken tek şey orta sahada durup defansif oyuncu olarak kontenjanı doldurması, o da 90 veya 65-70 dakika değil, 20-25 dakika, belki 30. Topal ve bir ayağı çukurdaki Linderoth dönerse Barış sadece Mehmet Güven'den önceki tercih olur, diğer türlü imkansız Ayhan, M.Sarp, Topal, Linderoth gibi isimleri zorlaması. Şu adam geçen sezonun ilk yarısının sonuna kadar beğendiğim bir isimdi. O uzun süreli sakatlığından sonra bir türlü vasatın üzerinde bir oyuncu olamadı. Geçen sezon devre arasında ne yaşandı bitti bilmiyorum ama bu adam o noktada durdurdu kendini. Temennim ilk 11'i değil 18'i zorlamasıdır.
Taraftardaki kanser riskini arttıran diğer isme gelelim, yani Volkan Yaman'a. Sol bekte Hakan Balta'yı beğenmeyen varsa ve bu maçtan sonra halan bu fikrinde ısrarcıysa o kişinin taş kesilmesi yakındır, öyle anlatayım ben Volkan'ın durumunu. Hücuma çıktığında top kaybetmesi, savunmada en ufak baskıda topu taca yollayıp "benden çıksın da ne olursa olsun" diye davranması, kademeye girememesi, savunma yapamaması... Say say bitmiyor, takımdan bir sol bek gidecekse ve bu gidecek isim Volkan değil de Alparslan olursa Frank Rijkaard önemli hatasını yapmış olacak. Volkan çıktıktan sonra güvenle maç izledik, Hakan'ın girişiyle resmen oh çektik. Volkan önümüzdeki sezonu "Galatasaraylı oyuncu" olarak geçirmek istiyorsa hemen bu maçın tekrarını izleyip ibret alması gerekir, özellikle de kendisi kenara geldikten sonra sol kanattaki hücum zenginliğinin artışını ve oluşan o rahatlığı görmeli.
Bu ikiliden bahsettiğimize göre bir de ortaklaşa verdikleri zarardan bahsedelim. Yediğimiz golde Barış orta sahada çevresinde 3 kişi varken 2 rakibin arasına girip topu kaptırdı. Bu hatadan sonra takım gafil avlandı bir bakıma, sağ açıktaki oyuncuya attılar o da Volkan'la karşı karşıya kaldı dipte.. Burada ne olması gerekir ? Volkan adama yakın durup orta açmasına engel olacak. Ancak O önce oyuncuya yaklaştı, ardından biraz geri çekilmek istedi ve kaçınılmaz sonu hazırlamış oldu, öyle bir ortaya ok gibi fırlayıp güzel bir kafayla golü atmak yakışırdı zaten. Emre Güngör'ün biraz dikkatsiz davrandığını, Uğur'un da golü atan oyuncuya doğru hareketlenmeyerek hata yaptığını söylemek lazım. Tabii ki bu 2 hata Volkan ve Barış'ın hatalarının yanında sorun olarak görülemez.
Evet yeter bu kadar olumsuzluk, gelelim biz doğru işlere. Rijkaard'ın rotasyonu sevdiğini bilenler için bugünkü kadro normal sayılan bir şeydi. Savunma kurgusunu 1-2 oynamayla değil de 4'te 4'lük oynamayla tamamen değiştirmek yedek oyuncuların her an oynayabiliriz diye özgüven kazanması açısından önemli, bunu hepimiz biliyoruz. Ancak burada bana göre daha önemli bir şey var. Leo Franco ligde 2 maça çıktı ve önünde 8 farklı savunmacı oynamış oldu. Rijkaard'ın burada rotasyonla birlikte bunu da düşündüğünü düşünüyorum(ne ilginç oldu be cümlenin sonu). Leo Franco'nun kadrodaki tüm savunmacılarla uyum içerisinde olması için çok yerinde ve doğru bir değişim oldu bu. Orta sahada ise Barış-Mustafa ikilisini oynattı ki Barış'a değindik, Mustafa'ya değinmek gerek bir de. 2004/2005'i gözümüzün önüne getirelim, o sezon sürpriz bir şekilde Saidou orta sahanın yükünü çekmiş ve tahminlerin çok çok ötesinde bir oyun oynayarak sezonun gizli yıldızı olmuştu. Neden alındığı sorgulanan o sevimli adam gönülleri fethetmişti, aynı şekilde Mustafa Sarp da transferinin kesinleştiği Mart 2009'dan sezon açılışına dek hep eleştirildi, hep gereksiz diye görüldü. Bülent Korkmaz'ı sevmeyenler kendi adamını getirdi diye Büyük Kaptan'ı bile karalardı durduk yere. Şimdi görüyoruz ki Bursa'dan ısrarla alınmasını istediği Mustafa Sarp için kendisine teşekkür ediyorlar. Kulüple şu an ilişkisi olmasa bile yaptığı katkı sezon boyu hissedilecek. Bugün yine bıkmadı usanmadı 90 dakika boyunca bir önceki yaptığının daha iyisini yapmak için çabaladı durdu. Sessiz sedasız gelip taraftarın gönlüne tam orta yerinden giren isimler olur ya, Mustafa Sarp bunu 1-2 sezonda değil 1-2 ayda başardı işte. Bir gün bu formadan kopup giderse ardından hüzünlü gözlerle baktıracak bir isim oldu şimdiden.
Rotasyondan dem vurmuşken bu yüzden oynayan iki stoperimize bakalım. Emre Aşık tecrübe nedir sorusunu tüm örnekleriyle açıkladı bugün. Bazen gününde oluyor ve işte o zaman da böyle kusursuz oynuyor. Denizlispor çok atak geliştiremedi ama o az sayıdaki ataklarla oluşan tehlikeleri bir güzel savuşturdu, yatarak müdahaleleri gayet üst düzeydi. Gerektiği noktada Servet ve Gökhan'a çok iyi bir alternatif olabileceklerini gösterdiler. Ve maçın benim açımdan hücum oyuncuları dışında gizli yıldızına gelelim, Emre Güngör'e. Emre Aşık iyiydi dedim ama Emre Güngör O'ndan da iyiydi. Sakatlanmayıp uzun zaman sonra böylesine oyunun içinde olduğu bir 90 dakika geçirmesi mükemmeldi. Kanatlara yerden çok iyi uzun paslar yolluyor, uzun toplarla isabetli oyun kurabiliyor bunu zaten şampiyon olduğumuz son sezondan biliyoruz. Bugünkü Emre Güngör her şekilde Gökhan'ı yedek bırakır, Servet'i de zorlar. Mücadele var, hırs var, istek var, ruh var, sadece bunların yanına biraz kondisyon ve istikrar koyması lazımdı, o da olmak üzere. Emre Güngör futbola tam anlamıyla merhaba demiş oldu bugün, bir daha uzun süreli ayrılıklar yaşatmaması dileğiyle hoşgeldin diyelim kendisine.
Futbolcular arasında son olarak da Kader Keita demek istiyorum. Maçtan sonra herkesin dilinde Keita ismi var, öve öve bitirilemiyor. Ancak ben henüz kendini tam anlamıyla bulduğuna inanmıyorum. Yanlış anlaşılmasın, bugün ben de büyülendim ama bu adam bunların daha fazlasını yapabilecek bir isim. Ali Sami Yen'e çıktığı zaman deplasmandakilerden çok daha iyi oynayacak tezini de güçlendirdi Keita bugün. Taraftarın desteğiyle kendi çıtasını çok kolay yükseltebilen bir isim, daha çok göz alıcı performansı olacak Keita'nın, bu sadece ön hazırlıktı.
Ve sıra hakeme geldi her zamanki gibi. Uğur'a çift dalınınca faul vermeye zahmet etmeyip rakibi uyarmıyor bile sayın Deniz Çoban. Merak ediyorum ne olması gerekiyor o müdahalenin faul olması için. Uğur'un ayağının kopması mı lazım, ya da forması çekilen Arda'nın formasının ikiye bölünmesi mi gerekiyor ? Bütün bunların dışında bir de verdiği 2. penaltı var ki o da kararsız kalınan bir nokta, penaltı diyen var dışarıdaydı diyen var. Ben dışarıda olduğunu iddia ediyorum, ilk olarak ayağını atıyor ve Keita zaten takılıyor çizginin hemen önünde, ardından Keita içeriye girerken de kalçayı vuruyor oyuncu. Burada hakem penaltıyı ayak atıldığı anda verdiyse kesinlikle dışarıdaydı ve kararı hatalıydı, kalça atılana verdiyse de içeride mi dışarıda mı tekrar tekrar izleyip karar veremedim. Hakem o kadar kötü ve dengesiz kararlar verdi ki 4-1 kazanıp sadece galibiyete odaklanamıyoruz bile. Daha 2. haftadayız ama geçen 2 Galatasaray maçına da futbol değil hakem damga vuruyorsa hakemlere yüklenmek suç olmamalı. Sezonun daha başında, 2 maç oynanmışken bu kadar hakem konuşmak istemiyorum ben. Az konuşayım diyorum ama satırlar dolusu yazdıracak kadar kötü performans veriyorlar. Gözünün önündeki elle oynamayı çalamıyor, yardımcının uyarısıyla veriyor.. Ne diyelim ki.. Arda hava topunda adamın yanında gidiyor, hemen faul. Mustafa Sap iri ve fiziği güçlü bir isim, hava topunda karşılıklı itiş kakış oluyor suçlu Mustafa Sarp oluyor. E ayıp be..
Ayrıca Gürcan Bilgiç'e de seslenmek istiyorum, Keita'nın sana selamı var!
15.08.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
13 yorum:
Hay ağzına sağlık. Şu Barış konusunda verdiğim kavganın haddi hesabı yok. Bir insan bu kadar çok koşup nasıl hiçbir şey yapamaz aklım almıyor. Takımın el freni resmen. Bir de Arda geri koşmuyor bilmiyorum dikkatini çekti mi.
Hakem konusu çok acayip zaten. Formaları çekebilir, hatta alıp eve götürebiliriz bundan sonra. Dahası faul yaptığımız adama, diğer ayağımızla depik atabiliriz. Hakemin suratına eğilip içimizden geldiği gibi çemkirebiliriz de. Sarı kart gereksiz zaten.
Keita'nın acilen topu ayağından çıkarmayı öğrenmesi gerekiyor. İsmail Güldüren çok bu ligde.
Gözlerim Facebook'taki like butonunu aradı :)
barış'ın en önemli eksiği konsantrasyon ve istikrar. düzenli oynatıldığı takdirde daha başarılı olacağını düşünüyorum. fundemental olarak iyi, sürekli koşan ve rakibi ısıran bir oyuncu, sorunlarını çözerse banko oynatılabilir. savunmadan ileriye top aktarma konusunda yeni bir linderoth olma potansiyeli var. kısaca ben barış'ı beğeniyorum en azından rotasyonda böyle bir oyuncunun varlığı güzel birşey. hakem konusuna girmemek lazım. biraz dikkatli olsak rahat 7-8 gol atacağımız bir maçtan bahsediyoruz. asıl demek istediğime geleyim. ayhan'ın bu takımda ne işi var? pas hataları olur, pozisyon hataları olur. bunu genç bir adam yapsa normal diyebiliriz. sistem yeni falanda deriz iddiamızı güçlendirmek için. ama 32 yaşında bir kişi sahada oynanmaya çalışılan oyunun tam aksini düşünerek oynuyor. volkan yaman iyi değildi. ama adamın hücumda bir gayreti vardı, ilk yarıda en çok koşan oyuncuydu, tek paslar denedi...ayhan aldığı topu (nerde aldığı önemli değil) önce bir dürtüyor sonra bir daha ve bir daha. ardından kafasını kaldırıyor pas atıyor. dediğim gibi pas hatası olabilir. ama allah aşkına toptan daha hızlı değilsin ki be adam. ver topu sonra ne yaparsan yap. geri iste, boşa kaç, oyunu yönlendir. kesinlikle galatasaray'ın oynamaya çalıştığı sisteme uygun değil. aynı şekilde sabri'yi de söylememe gerek yok herhalde.
herşey iyi hoşta
uğur uçarın gerilerden cok sert vurduğu bir şut vardıki kameralar hemen sabriyi gösterdi
oda
muhtemelen
-ağğh lan ben olacaktımkii
der gibiydi
zatn biz öyle dedi diye yorumladık ve yarıldık
e-mail attım maç yayınıyla ilgili bu arada
ah kewell can kewell neden öyle neşesizdin yoksa sezon sonu bizi de mi ağlatacaksın diyorum kendi kendime sende anlıyorsun derdimi bence.
bu takıma daha hiç birşey vermemiş (inş. bir gün verecekler) emre güngör linderoth tutkusu nedir yahu. havadan orta ceza sahasına girdiği ve alçaldığı sırada topla temas imkanı tanır. şimdi o teması emre güngör yapmıyacaksa ne yapacak, kim yapacak? uzun pas atarmış, ama önce havadan gelen topa müdahale etsin, denizli maçında bunu yaparsan UEFA,CL de nolacak? Toni ye karşı, Nistelrooy a karşı? bence şansı hiç yok gibi, Bülent Korkmaz, Song, Servet sertliğinden çok uzak
Kötü bir haberim var. Hakan Balta' nın tek alternatifi Volkan Yaman oldu. Çünkü Alpaslan Antep'e kiralık verildi.
abi nolcak neeskens ve rijkaard a takım teslim edersin olacağı futbul sihirbazı genc Alpaslan ı falan yollar bunlar. yok mu şöle alpaslan gibi genclerimizin değerini bilecek bir TD, şu takımın başına getirelim.
@metak,
sacmaladıgının umarım farkındasındır.. rijkaard'a kotu bir sey mi dedim ben ? ya da neeskens kimin iyi kimin kotu oldugunu bilmiyor mu dedim ? bu iki ismin yeteneklerine mi bir sey soyledim ?
bu yorumun bu dusuncelerle yazıldıgını dusunuyorum.. diger turlu bire bir anlamıyla ciddi ciddi yazıldıgı gibi bir ihtimali dusunmek bile istemiyorum.. durum o zaman cok vahim olacak cunku..
ortada bu kadar üzülecek bir durum yok!, sonuçta 3 tane sol bek olamacağına göre kadroda, H. Balta nın yedeği, diğer bir ihtimal Alpaslan değil de, Volkan olacaksa, o olur! saçmalamışın falan demişsin, önemli değil sonuçta espriydi tamamen. TL ye gelmiş en büyük teknik heyetten bahsediyoruz, E. Güngör yada Alpaslan ben de çok beğeniyorum, ama bu teknik heyet ve yönetim önümüzdeki yıllarda GS ın yol haritasını çok değiştirecek, en azından şu 6-7 yıldır ki.
hakem galatasaraya 2 penaltı verdi hala hakemi beğenmiyorsun.
ayrıca denizlispor'un attığı süper golüde galatasaray defansının beceriksizliğine mal etmişsin bravo.
çok objektif olmanı zaten beklemiyorum ama sezarın hakkınıda sezara vermelisin.
@uyaha,
daha nasıl objektif olacaktım gol konusunda, denizlispor'un sadece bizim beceriksizliğimizle gol attığını mı söylemişim ben, bak bakalım nasıl bitirmişim o goldeki hataları anlatırken :
"öyle bir ortaya ok gibi fırlayıp güzel bir kafayla golü atmak yakışırdı zaten."
blog yazan yüzlerce insanın hiç birisi kusursuz değil elbet, eleştirin tamam da, haksız şekilde yapmayın bunu lütfen..
hakemi beğenme ölçütüm verdiği penaltı sayısı değil, maçın genelindeki kararları.. yazının içerisinde 2. penaltının verilmesini doğru bulmadığımı söylüyorum, bizim lehimize de olsa hakem hata yapmışsa bunu görmezden gelecek değilim..
takımım ofsayttan gol atıp öne geçince "hakem iyi" demem ben, 4-1 kazandığımda penaltı kararı hatalıysa "hakem hatalıydı" derim.. objektif olmayan ben değilim sanırım bu konuda..
emre güngör bence takımın en kötüsüydü. hem golde birinci derecede hatalıydı hem de bütün hava toplarını bulgar forvete kaptırdı. denizli az biraz top tutabildiyse gassaray sahasında emrenin topları karşılayamamasındandı diye düşünüyorum.
Yorum Gönder