
Önceki sezonu ligde 3. olarak tamamlayıp tarihimizin en iyi sezonunu geçirmiştik. Şimdi
Türkiye Kupası'nda ve
Avrupa Ligi'nde bir önceki sezondan daha iyisini yapıp ligde de 3. sıraya şans eseri çıkmadığımızı ispatlamamız gerekiyor.
2014/2015 sezonu öncesi transferler her zamanki gibi sözleşmesi biten ve sezon içerisinde anlaştığımız isimlerin imzaları ile başladı. Sivas'tan
Gökhan Zan, Trabzon'dan
Onur Kıvrak ve Bursa'dan
Uğur Yıldırım takıma katıldı. Bu isimlerin geldiği gün
Emre Belözoğlu ile yollar ayrılmıştı. Aynı şekilde
Fatih Ceylan da ayrılmıştı takımdan. Yeni sezon açılırken daha önce duyurulan stadımıza kavuşacaktık.
Israrla kontrol edip, defalarca bakmama rağmen 3077 kişi yazan yeni stadımız tamamlandıktan sonra yönetimin verdiği haber aklımızı başımızdan almıştı adeta. Eski stad Marmaris İlçe Stadı'ndan 33077 kapasiteli yeni stadımız Marmaris Belediye Stadı'na geçişi yapmıştık. Gözlerime inanamayıp tekrar tekrar önceki kayıt noktasına baktım ayrı bir save dosyası alarak. Gerçekten de 3077 yazarken 33077'lik stada taşınmıştık. Bu güzel ve keyifli şoktan sonra altyapıya gelen ve geleceği karanlık olan gençleri de yolladıktan sonra sıra bedelsiz değil bonservisle aldığımız isimlerin imza atmasına geliyordu. Ankaraspor'dan
Theo Weeks'i
1.6 Milyon € karşılığı kadroya katıp
Sunny'yi Kayseri'ye
1.7 Milyon €'ya yollamıştık. Bu zaten sezon içerisinde planlanan aynı mevkiide yapılan isim değişikliğinden başka bir şey değildi. Maliyetler bunu açıkça gösteriyor. Ayrıca kiralık sözleşmedeki anlaşma gereği sezon ortası bedelsiz aldığımız
Maceo Rigters'i
550.000 €'ya Bursa'ya yollamıştık.
Emre Anuk da Konya'ya
120.000 €'ya gitmişti. Bir kaç gün sonra em savunmada hem orta sahada işimizi görebilecek bir isim olan
Isaac Vorsah'ı Hoffenheim'dan bedelsiz olarak kadroya katıp kadroda başka değişiklik yapmak istemiyorduk.
Avrupa Ligi'ne 4. turdan başlayacağımız için geçen sezonki yoğun tempodan sonra boşluk oluşmuştu, bu dönemin faydası kadrodaki fazlalıkları ayıklamak oluyordu.
Ersel Çetinkaya Konya'ya
95.000 €,
Aydın Yılmaz da Adana Demir'e
800.000 € karşılığında gidiyorlardı. Bu geçen 1 aya yakın sürede Avrupa Ligi'nde kura çekilmişti ve rakibimiz Portekizli
Boavista olmuştu.
4. turu geçip hemen gruplara kalma yolunca Boavista gözümüzü korkutmuştu ve maç öncesi basının karşısına çıktığımızda çekingen konuşuyorduk. Ancak yeni stadımızdaki ilk maçımızda beklenmedik bir galibiyet alıyorduk.
5-0'lık skor bizi Portekiz'e tatil yapmaya götürüyordu adeta.
Cem Sultan attığı 4 golle maçın yıldızı olup sezona beklenenlerin çok üzerinde girmişti.
Antalya deplasmanı geçen sezon olduğu gibi sorun oluyordu ve ligin açılısını golsüz beraberlikle yapıyorduk. Hemen ardından
Boavista deplasmanından
2-2 ile dönüp yenilmeden tur atlamış oluyorduk. Bu maçın hemen ardından kadroya giremeyecei anlaşılan ve bedelsiz gelen
Uğur Yıldırım Roosendaal'e
55.000 € gibi komik bir fiyata gidiyordu. Bir gün sonra da
Stendardo 275.000 € karşılığı Triestina'ya gidiyordu. Buradan gelen parayla
Vasco Regini'yi
500.000 €'ya kadroya katıyorduk. Aynı akşam
Fenerbahçe ile sahamızda
1-1 berabere kalıp sürprize imza atıyorduk. Çünkü Fenerbahçe son yıllarda orta sıraların biraz üstünde UEFA Avrupa Ligi'ne son anda katılma mücadelesi yapıyorduk. Transfer döneminin sonlanmasıyla masa başından kalkıp tamamen futbola veriyorduk kendimizi. Avrupa Ligi'nde rakipler
Lyon, Basel ve
Rosenborg olmuştu.

Ligde 3. haftayı da beraberlikle kapatıyorduk
Diyarbakır deplasmanında. Avrupa Ligi'nde gruptaki ilk maçta içeride
Rosenborg ile oynayıp
4-1 kazanıp 3 puanı alıyorduk. Bu maçta
Cem Sultan hat-trick yapıp Avrupa Ligi gol krallığı'nda zirveye oturuyordu
2 maça sığdırdığı
7 golle. Ancak ligde rezil oluyorduk avrupada ne denli iyi olsak da.
Ankara'ya içeride
Trabzon'a deplasmanda
1-0 kaybedip 17. sıraya iniyorduk.
Basel deplasmanından da
2-0 mağlup ayrılıp çöküşe geçiyorduk. Ligden bizi dipten kurtaran maç içeride
3-0 aldığımız
Kayserispor maçı oluyordu. Bir sonraki hafta
Gençler'e deplasmanda
3-1 kaybediyorduk.
Lyon deplasmanına çıkacakken bu kötü yenilgiyi alınca Fransa'dan tarihi farkla döneriz diye korkmaya başlamıştık. Neyse ki
1-0 yeniliyorduk sadece. Manisa'yı evimizde tek golle geçip nefes almaya çalışırken önümüzde biri Avrupa Ligi'nde olmak üzere 2 deplasman vardı. Eskişehir'i 3-1 yenip iyice silkelenirken
Rosenborg deplasmanında da galibiyet alıyorduk. Grubun averaj takımı haline gelen Rosenborg'u
6-1 yenip gruptaki puanımızı 6'ya yükseltiyorduk. UEFA'nın golcüsü Cem Sultan boş geçiyordu bu maçı. Bu gazla sahamızda
Galatasaray'ı yener miyiz diyorduk ama
3-0 yenilip susuyorduk. Diplere doğru yeniden yol almıştık ki araya kupa girmişti. Önceki sezonu 3. sırada bitirdiğimiz için gruplara direkt olarak katılmıştık. Rakipler Antalya, Diyarbakır, Antep, Erciyes'ti. İlk maçta
Antalya'ya deplasmanda kaybetmiştik. Yurtdışında beklentilerimiz yüksekken yurtiçi kabus olmuştu bize. Avrupada maç olsa da nefes alsak diye düşünür olmuştuk. Sahamızda
Sivasspor'la
1-1 berabere kalıp taraftarın sabrını test etmeye başlamıştık.
Giresun deplasmanında
Merida'nın golüyle gelen 3 puan resmen suni teneffüs görevi görüyordu takım için. Ancak sahamızda
Gaziantep'le
1-1 berabere kalıp herşeyi berbat etmeyi başarıyorduk.

Sıradaki maç
Basel ile gruptaki kaderi etkileyecek olan maçtı. Kayıpsız giden Lyon'un ardında kim yer alacak sorusu cevap bulabilirdi. Basel de Marmaris de 6 puandaydı ve Marmaris'teki maçı
3-1 kazanıp son maçlar öncesi 3 puan avantaj kazanmıştık. Ancak ligde işler berbat gitmeye devam ediyordu,
Erciyes deplasmanından
2-0 mağlubiyetle dönüyorduk. Lyon maçı öncesi sahamızda
Adana Demir'i
2-0 yensek de
Lyon'un bizi kendi sahamızda
1-0 yenmesine engel olamıyorduk. Yine de resimde görüldüğü üzere Basel'in önünde averajla gruptan çıkmayı başarmıştık. Ligin ilk bölümü sonlanırken
Beşiktaş'ın karşısına çıkıyorduk deplasmanda
1-1 berabere kalıp hiç yoktan iyidir diyerek dönüyorduk Marmaris'e. Önümüzde seri halde
Diyarbakır, Gaziantep, Erciyes ile kupa maçları oynuyorduk lige verilen arada. Sırasıyla
3-0, 4-1 ve
2-0 kazanıp lider olarak çeyrek finale çıkıyorduk. Bu arada gelecek vaad eden ve ne hikmetse boşta olan
Matteo Ferri ile sözleşme imzalamıştık ara transferde. Ayrıca mutsuz olup sorun yapan
Theo Weeks 2.5 Milyon € karşılığında Club America'ya transfer olurken
İbrahim Dağaşan'da yaşına göre cazip bir teklif alınca ayrılıyordu kulüpten. Kupada çeyrek finalde
Eskişehir'e deplasmanda
3-2 yenilmiştik. Ligin 17. haftasıyla 2. yarı başlamış ve
Bursa'ya karşı
2-0 galip gelip kabus gibi geçen ilk yarının izlerini silme yoluna güzel bir adım atmıştık. Rövanşta
Eskişehir'i
1-0 yenip deplasmandaki goller sayesinde yarı finale adım atıyorduk
Türkiye Kupası'nda. Ligde üst üste 2. galibiyeti
Antalya'ya karşı alıyorduk.
Fenerbahçe deplasmanından
1-1'lik skorla dönüp kendi sahamızda
Diyarbakırspor'u
5-0 yenerek
Avrupa Ligi 1. Tur'da oynayacağımız
Getafe maçına yoğunlaşıyorduk. Kulüp tarihinde ilk kez ligin 2. yarısında yurtdışından bir takımla maç yapacaktık. Marmaris'te bu tarihi maçı
1-0 kazanıyorduk
Hasan Şengül'ün golüyle ve deplasmandaki maç öncesi beraberliğe yatma lüksüne kavuşuyorduk. Rövanş öncesi
Ankaraspor deplasmanından
1-1'lik skorla dönüyorduk. Turu geçersek rakibimiz
Zenit-Arsenal eşleşmesinin galibi olacaktı. İspanya'dan mağlubiyetle dönüyorduk ama bu kulüp tarihinin en keyifli yenilgisi oluyordu.
Getafe'ye
2-1 yenilip Türkiye Kupası'nda olduğu gibi deplasman golü avantajıyla turu geçmiştik. Rakibimiz
Arsenal'di önümüzdeki turda ve Avrupa Ligi macerası daha maçlar oynanmadan noktalanmıştı aslında.
Avrupa'daki tur coşkusu sahamızdaki
Trabzon mağlubiyetiyle yok olup gitmişti. Kupada yarı finalde
Ali Sami Yen'den
4-3'lük mağlubiyetle geri dönmüştük.
Kayseri deplasmanında 2 golle kazanıp ligde orta sıralara doğru adım atıyorduk. Bir sonraki maçımız
Emirates Stadı'nda
Avrupa Ligi 2. Turu'nda
Arsenal'e karşıydı. Yine tarihi fark beklerken ucuz kurtulmuştuk, ilk 20 dakikada yenen 3 golle
3-0 kazanıp takımı fazla zorlamayan
Arsene Wenger'e bizi rezil etmediği için teşekkür ediyorduk.
Gençlerbirliği'ni sahamızda
2-0 yenip Avrupa Ligi'ne veda edeceğimiz
Arsenal maçına hazırlanıyorduk.
0-0 beraberlikle Avrupa Ligi'ne veda edip Türkiye Kupası'na ve ligde ilk yarıdaki başarısızlığı telafi etme çalışmalarına çeviriyorduk gözleri. Lige döndüğümüzde üst üste 2 galibiyet alıp
Galatasaray deplasmanına gidiyorduk yükselişe geçmiş bir şekilde.
Akın ve
Cem Sultan'ın golleriyle
2-2 berabere kalıp çıkışımızı sürdürüyorduk.
Sivas deplasmanından
1-0'lık skorla döndüğümüzde Türkiye Kupası'nda final peşine düşüyorduk. İlk maçı 4-3 kaybetmiştik Marmaris'teki maçta bu sezon sık sık yaşadığımız gibi averajla turu geçme peşindeydik ancak 3-2 giden maçta
Semih Kaya kendi kalesine gol atıp bizi
4-2'lik skorla finale yolluyordu. Türkiye Kupası'ndaki 5 yıllık rüya gerçek olmuştu, sezon sonuna yakın bir zamanda final oynayacaktık. Finalden önce önümüzde 3 lig maçı vardı ve üst sıralara yol almak için kazanmalıydık.
Giresunspor'u
1-0 yenip
Gaziantep'den
3-1'lik galibiyetle dönmüştük. Kupa finalinden önceki son maçta sahamızda
Erciyes'i de yenip kupaya moralli çıkıyorduk.
2015 Türkiye Kupası Finali'nde
Trabzonspor'a karşı oynayacaktık.
Hasan'ın attığı tek golle
1-0 kazanıp ligdeki konumumuz ne olursa olsun önümüzdeki sezon UEFA Avrupa Ligi'ne katılmayı garantiliyorduk. Zaten seri galibiyetler alarak ligde 5. olmayı garantilemiştik, 3. ve 5. sıra arasında bir yer almamız bir şeyi değiştirmeyecekti prestij dışında. Bu rehavetle
Adana Demir deplasmanında
1-0 mağlup oluyorduk. 33. haftada sahamızda
Beşiktaş'ı Cem Sultan'ın golüyle yenip sezonu noktalıyorduk. Son haftada Bursa deplasmanındaki mağlubiyetin bir önemi kalmamıştı bizim için.

Uzun uğraşlar sonucu elde edilen Avrupa Ligi'ndeki unutulmaz performansla birlikte nihayet Türkiye Kupası'nı da kazanmış ve sezonu ilk defa kupayla kapatmıştık. Bu macerada yavaş yavaş sona doğru gelirken bir kupa kazanmak ve emeklerin karşılığını almak güzel. Sonraki sezonda bir kupa daha alma hedefiyle yola çıkacağız ama neler yaşanacağı konusunda bu kez ipucu vermeyeyim..
-
Katil Martı #1 : Başlangıç-
Katil Martı #2 : Bank Asya'ya Merhaba-
Katil Martı #3 : Bank Asya'ya Merhaba 2. Bölüm-
Katil Martı #4 : Hedef Süper Lig-
Katil Martı #5 : Süper Lig'de İlk Sezon-
Katil Martı #6 : Transfer Şampiyonu-
Katil Martı #7 : Hedef Avrupa-
Katil Martı #8 : Marmaris Avrupa'da, İlk Yarı-
Katil Martı #9 : Marmaris Avrupa'da, İkinci Yarı
5 yorum:
Peki bir soru.. :)
Galatasaray'ın elinde ne varda bu kadar kolay şampiyon olabilme başarısını gösterebiliyor?
altyapıyı "state of the art" seviyesine yükselttiler.. tesisler de dünyadaki en iyilerden biri oldu..
gelen her oyuncu kısa sürede potansiyeline erişip maksimum verimi sağlıyor.. yoksa bruce djite'nin leblebi gibi gol atıyor olmasını başka bir şey açıklayamaz bana..
Ben de sorayım bari. Fener niye bu halde oyunda ?
şu cevap yeterli olacak sanırım :)
aragones başarısız olunca yılmaz vural'ı getirdiler.. o da gidince hamza hamzaoğlu ile anlaştılar..
bu halde başarı gelmesi takdir edersiniz ki imkansıza yakın..
bu yazdığım sezonu hamza ile tamamladılar bir sonraki sezonun yarısında da erdoğan arıca geldi.. düşünün artık durum ne kadar vahim..
gerçekte de ligden çekilmiş galiba marmaris belediye.altyazıyı okuyunca direk aklıma senin oyun geldi.
Yorum Gönder