Şampiyonlar Ligi'ndeyiz! : Fiorentina 1-1 Sporting Lizbon

Berbat geçen bir ilk yarının ardından biraz keyif biraz stres dolu bir ikinci yarı yaşadık ama değdi doğrusu. Tam kapasiteye ulaşamamış ve eksikleri bulunan bir takım olarak Şampiyonlar Ligi'ne kalmak güzel, bundan sonrası için ilk istediğimiz şey bir kura şansı. Bu turda tam kapasiteye ulaşamamış durumdaydık tamam da kendimizi bulma süremiz, De Silvestri'nin adaptasyonu, orta sahaya yapılacak olası bir takviyenin da uyumlu olabilmesi derken iş iyice alıp yürüyebilir ilk yarının ortalarına kadar. Gerçi Kuzmanovic ve Montolivo ikilisi dururken orta ikili için bir sorun yaşamamalıyız da Kuzmanovic sorun şu an, kendine geldiği zaman geçen sezonki kadar katkı yapabilmeli en azından. Melo gitti Zanetti geldi zayıfladık ettik derken Kuzmanovic yokmuş gibi davrandık bir süredir, kendisini unutmamalıyız bu kadro içerisinde. Yeniden ilk 11'e ve kadroya döndüğü zaman kendine gelecektir.
Biz dönelim ikinci yarıya, ilk yarı değelendirmesi alttaki postta duruyor. İlk yarıyı yazarken Jovetic'in girmesini ve Vargas'ın sol beke çekilmesini dilemiştim, aslında maça öyle başlasak olur diyordum da ikinci yarıdaki değişiklikle o dizilişe dönmüş oludk. Gobbi çıktı devrede, yerine Jovetic girdi ve Vargas da sol beke geçti. Vargas gibi bir ismin oraya geçmesi ve Jovetic'in arkasından hücuma katılması Sporting'in sağ kanadının hücum gücünü sıfıra indirdi. O bölgedeki tehlikeyi engelleyelim diye kendi hücum güçlerini kısıtlamış oldular, oradaki tedirginlik tüm takıma yansıyınca ilk yarıdaki rezaletin ardından müthiş bir rahatlama oldu üzerimizde. İkinci yarıda daha ilk dakikanın yarısı bile gelmeden seri paslarla hücuma çıkıp Jovetic'in ayağından golü kaçırdık. Jovetic'in girer girmez takımı hareketlendirmesi ilerleyen dakikalara da yansıdı, üst üste pozisyonlar bulduk ve en sonunda 54'te ceza sahasındaki Jovetic önce topu sağına çekti, sonra aradan boşluğu görüp kaleye yolladı. Kuş misali hafifledim yükseldim bir anda, derin bir nefes nasıl alınır, nasıl o şekilde rahatlanır diye benim üzerimden ders verseler olurdu o an. Golden sonra bizim tempomuz düşmemişti yine etkiliydi ama ara sıra Sporting'in atakları da vardı oyunda, Frey başarılıydı neyse ki. Yediği goldeki gibi olduğu yere düşüverip topu izlemek yerine yerine hamleler yapıp 2 ciddi pozisyonda ipten aldı takımı. Ayrıca Howard Webb neden İngiltere'de soytarı muamelesi görüyor bir kez daha anlamış oldum. Jovetic'i vurup indirdiler ceza sahasında, dizi uzatıp belden kırıp yere yuvarladılar, Jovetic'e sarı kart verdi aldattı diye. Top döndü geri geldi sağ kanatta ceza sahası dışında Marchionni'ye daha hafif bir hareket yapıldı bu kez faul çalıp rakibe sarı kart verdi. İkinciye de faul çalmasa itirazım yok ama sert olanda Jovetic'i suçlayıp daha hafif olanında rakibe kart veriyorsa itiraz ederim buna elbette. Ya ikisinde de bizim lehimize karar ver, ya da ikisinde de çalma faulü hakemin tarzı buymuş deyip geçelim. Böyle tutarsız fauller olunca insan çekiniyor son dakikalarda kaza kurşunu gelir mi diye ama topu uzak tutmayı başardık.
Maçın geneline bakınca savunmada Comotto alarm vermeye devam etti, De Silvestri inşallah hemen oynamaya başlar yoksa durum vahim. Sonlara doğru Sporting'in can havliyle saldırdığı dakikalarda Comotto acemice/amatörce uzaklaştırdı topları, tehlike tek hamlede uzaklaşacağına 2-3 hamlede uzaklaştı kaleden. Montolivo da bu baskının geldiği bir kaç dakikada topu uzak tutmakta zorlandı ki hemen ekleyelim orta sahadaki isimler arasında en kötüsüydü. İlk 3 resmi maçı facia oldu Montolivo'nun, toprlanamazsa işimiz başlamadan bitebilir sezonun henüz başında. Böyle bir yıldızın bu kadar kötü bir grafik çizme hakkı yok, varsa da sezon başında bu hakkını kullanıp bir daha böyle istikrarsız bir 3 maçlık seri yakalammalı. Hem Montolivo yok hem Kuzmanovic yok hem Santana yok, Zanetti ve Donadel ile yürüyecek iş değil bu.