7.09.2009

Eurobasket 2009 : Türkiye 84-76 Litvanya

Ömer Onan'ın yüksek ateş sebebiyle bu maçta görev alamayacağı şokuyla başladık maçı izlemeye. Zaten şutör sıkıntımız aşikardı, bunun üzerine dip çizgi ustası Ömer'in eksikliği bizi zor duruma sokabilirdi. Neyse ki korkulan başımıza gelmedi..

Engin Atsür, Ersan İlyasova, Kerem Tunçeri, Ömer Aşık, Hidayet Türkoğlu beşiyle başladık oyuna, Litvanya ise Mazutis, Lukauskis, Kleiza, Lavrinovic, Javtokas ile karşımıza çıktılar.

Maça hızlı başladık ve 3. dakika sonunda 11-4'lük bir skor vardı tabelada fakat Litvanya bu şoku çabuk atlattı ve baş başa giden oyunda hücum yapamamız sonucunda 7. dakikada Litvanya ilk defa öne geçiyordu 15-16. Bu dakikadan sonra gittikçe kötüleştik. hem bireysel performanslarımız, hem de takım olarak savunmamız yerlerde sürünüyordu. İlk çeyrek karşılıklı basketlerle 19-22 Litvanya lehine sona erdi.

2. çeyrek ise karşılıklı mücadele içinde geçti, bu dakikalarda oyun kopacaktı aslında fakat Semih Erden'in umarsız oyununa takıldık. Tanjevic bile maç boyu çıldırdı, Semih'te sessiz kalmadı her pozisyonda cevap verdi Tanjevic'e. 2. çeyrekte Hidayet, Ersan ve Oğuz sayesinde oyundan kopmadık ve ilk yarı 39-39 eşitlikle sona erdi.

İlk yarı sonrası aklımızda kalanlar;
* Pota altı savunmamızın wnba seviyesinde olması, pek tabi bunda Ömer'e 3 dakika içinde çalınan 2 faulunde etkisi var.
* 2 Uzunun ( Oğuz-Semih ) ağır , 1 uzun 1 kısanın ( Oğuz - Ersan ) yumuşak gelmiş olması
* Ersan ve Hidayet'in bir an için kendilerine oynamaya çalışması ( ki böyle devam etseydi halimiz içler acısıydı )

3. Çeyrekte Semih bıraktığı yerden devam ediyordu. Hidayet ve Oğuz'a Sinan ile Ender'de eşlik edince kaçınılmaz son tabelaya da yansıdı. Hele Sinan'ın üstüste 2 üçlüğü var ki, söküp aldık adeta. Yine kötü savunmamıza rağmen hücumdaki hareketli yapımız sürekli maçı önde götürmemizi sağladı ve ekstra motivasyon oldu. Bu periyoduda 63-58 önde bitirdik.

Son çeyreğe girdiğimizde herkes 3. çeyrekteki dirençli oyunun devam edip etmeyeceğini merakla bekliyordu. Bu dakikalarda oyunu koparmamız gerekiyordu fakat bir türlü o beklenen patlamayı yapamıyorduk. Farkı açamamız, maçı kaybetmemize sebep olacaktı. Tam o sırada bir mucize oldu ve günün en kötü ismi Semih Erden 5. faulünü aldı. son 6 dakikada kontrolü elimize aldık. Semih 5 faul almasa Tanjevic onu ne zaman çıkaracaktı o da ayrı bir merak konusudur benim için. Semih'in yerine oyuna giren Ömer gerek çektiği ribaundlarla, gerekse hızlı hücumlara yaptığı koşularla Litvanya'ya son darbenin inmesine ön ayak oldu. Maçın bitmesine 1.50 kala farkı 10 sayıya çıkarmış ve maçı almıştık. Son dakikalardan yana bir sıkıntımız yoktu, zaten Hidayet ya da Kerem oyundaysa pek sorun yaşayacağımızı sanmıyorum. Maç karşılıklı faul atışlarıyla 84-76 bitti.

Maçın sonlarını bu kadar rahat geçirmemizin baş sebebi ise 23/26 serbest atış oranımız. Ben yıllardır bu derece yüksek bir oranda serbest atış attığımız hatırlamıyorum. Yine %50'lik 2 sayılık ve %53'lük bir 3 sayılık yüzdemiz vardı bu maçta.

Hidayet 19 sayı ile takımımızın en skorer oyuncusu oldu. Ersan 17 sayı /6 ribaund ile dikkat çekti. Ender Arslan 16 sayı/ 3 asist, Oğuz Savaş ise 10 sayı / 5 ribaund ile oynadı.

Litvanya'da ise Petravicius 21 sayı ile maçın en skorer oyuncusu oldu. Kleiza 12 sayı / 4 ribaund, Lavrinovic 9 sayı / 4 ribaund. Jasaitis ise 14 sayı ile takımına katkı sağladı.

Bu galibiyet grupta bizi iddialı duruma getirdi. Bu turnuvaya her ne kadar düşük profilli bir takımla, eksik oyuncularla katılmış olsakta alınabilecek maksimum derece için en uygun bir turnuva. Bu turnuvadan alınacak bir derece bizim vizyonumuz açısından çok önemli. Hele son turnuvalardaki facialardan sonra ilaç olacaktır. Sonuçta tarih dereceleri yazar, 2009'da Nowitzki gelmemişti, onlar bunlar sakattı denmeyecek, kazanan yazılacaktır.

Final oynamak kolay değil, ama bundan daha kolay bir final yolu olmayacaktır. Herkesin mutlak favorisi İspanya'nın Sırbistan karşısında ne hallere düştüğünü gördük. 33 dakikada 25 sayı atabildiler, o maç 66-57 Sırbistan lehine sona erdi. Sırbistan neredeyse grubunun ilk 3'üne yazılmayan bir takımdı.

Denk güçlerin birbirleriyle yapacağı Çeyrek Finallerden itibaren çok sert, çok mücadeleci maçlar izleyeceğiz, bence son yılların en keyifli turnuvası olacak.

Engin Atsür sanırım rahatsızlanmış ve Bulgaristan maçında oynamayacakmış. Aynı şekilde Ömer Onan'ın durumu da ciddiyetini koruyormuş. Böyle mücadele gücü yüksek maçlarda bu 2 eksikliğin başımıza iş açması çok olası.

Son olarak hakemlerden konuşmak istiyorum. Biz yönetim olarak hakemler hakkında konuşmama kararı almıştık ama :)
Murat Murathanoğlu çok sinirlendi, çok tepki verdi, lakin ben o kadar abartı bir şey göremedim. Hakemler oyunun tamamen içindeydi, hiç kopmadılar. Hatalı kararlar olabilir ama maçın sonucuna etki edecek bir karar göremedim ben ve hatta tam aksine hakemlerin oyunun oynanmasına yönelik olan niyetlerine hayran kaldım. İnşallah turnuva boyunca bu şekilde devam ederler, bu sertlikte maçlar izleriz.

7 yorum:

Cenky dedi ki...

Radovic cidden çok kötüydü franchi, diğer hakemler iyiydiler ama Radovic elinden geleni ardına koymadı.

Cenky dedi ki...

Haha franchi demişiz os yazmış meğer, neyse kusurumuza bakmayın bu saatte :D

mumtaz dedi ki...

Güzel bir değerlendirme olmuş ama Sırbistan'a birazcık haksızlık etmişin galiba. Sırbistan'ın 86-87-88 jenerasyonun bundan önce başarıları bu turnuva için oldukça önemli bir parametreydi bana göre.

os dedi ki...

@Cenky: biz Pascal Dorizon ile büyümüş bir nesiliz, Eddie Rush ile çıdlırmışız.. Radovic çok abartı gelmedi. Yani art niyetli bir şey yaptığını düşünmüyorum ben. Anca kapasitesi o kadardır... Yani hakemler konusunda benim hiç bir sıkıntım yok...

@bloodrayne: Yanlış anlaşılma için kusura bakma, ben orada sırbistan'a haksızlık etmek istemedim. zaten geçen seneden adamlar bu takımla hazırlar. değişen pek bir şey yok. gayette severim sırbistan takımını. İspanya ağır favori olduğu için öyle yazdım, yazı da bizim maçın yazısı olduğu için fazla detaya giremedim.. yoksa karşında azılı bir hırvatistan hayranı var :) yugoslavlara da sempatim vardır.
Hem sırplar bizim gibi tırtlık yapmayıp planları doğrultusunda gidiyorlar, onlarda bilir rakocevic'i almayı etmeyi..

biz 2010 dedik, genç takım dedik.. denize düştüğümüzde sarılıveriyoruz 30 yaşında adamlara.. Kerem geçen turnuvada 2010'da oynamayacak diye alınmadı, bu turnavada 1. guard...

hayat işte.. tanjevic'e attığı tokatlara doymuyor.

Adsız dedi ki...

Sırbistan başlı başına bir ekol. Ne kadar genç olura olsunlar bu oyunu iyi oynayan bir kültür. İspanya'nın da ayarı daha ilk maçtan alması onları toparlayabilir.

maça gelince serbest atış yüzdemiz cidden rüya gibiydi herhale. Son kısımda kaçırdık bir de maç koptuktan sonra. Oraya kadar enderin kaçırdığı tek firemiz vardı. cidden ölene kadar bir daha böyle serbest atış yüzdesi görebilir miyim bilmiyorum :)

Çok iyi bir değerlendirme olmuş.

mumtaz dedi ki...

2010 yalanı konusunda kesinlikle sana katılıyorum ama yapacak çok da fazla birşeyimiz yok ne yazık ki. Bu arada ben de maç hakkındaki görüşlerimi yazdım. Oraya da beklerim..

http://www.mumtazdemirci.com/avrupa-basketbol-sampiyonasiturkiye-litvanya/

CaRtMaNtR dedi ki...

Murat Murathanoğlu'na bakarsak 15 senedir maçı ortada yönetebilmiş bir hakeme denk gelmemişizdir henüz. Adamda öyle bir yapı varki maç ne olursa olsun düzenli olarak hakeme konsantre oluyor halbuki onu bırakıp maça daha fazla verebilse kendini basketbol bilgisi ile çok daha keyifli anlatım sunabilir.

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO