Eleştirilerin ardı arkasının kesilmediği dönemde, ağzı sulanmış şekilde başarısız sonuçlar bekleyenlere ve her şeyden önemlisi morale ihtiyacımızın olduğu anda Avrupa Ligi'nde liderliği garantilemek şarttı. Biz de çok zorlanmadan olması gerekeni yaptık ve tek golle bu yükü sırtımızdan attık. 2 ay boyunca Avrupa Ligi mesaisi rafa kalkmış durumda, Avusturya'daki son maçta Graz'a Türkiye Kupası'ndaki zayif rakip muamelesi yapacağız muhtemelen. Şimdiye dek pek forma şansı bulamayanlar orada görücüye çıkarlar az çok. Alparslan, Ufuk/Aykut, Caner, Uğur, Emre Güngör, Linderoth, Serkan Çalık, Serdar Eylik gibi isimlerin mümkün olduğunca fazla sahada kalıp kendilerini hatırlatma maçı olmalı o maç. Keita'yı, Arda'yı, Kewell'ı amaçsız maçta Okan Çevik gibi milli duygulara ve hezeyanlara kapılıp(!)(!)(!) rakibin üstüne salmaya hiç gerek yok. Gerçi şu isimlerin arasına Linderoth'u dahil etmemek gerekirdi, oynamaya başlayıp gözlerimizin pasını sildi Ayhan'ın koşturduğu yerde "bu iş böyle yapılır!" diyerekten.
Bugün özlenen dizilişi nihayet görebildik. İyi gibi başlayıp kötü sonlanan "3 basan orta saha" faciasından sonra yeniden alıştığımız dizilişe döndük. Daha maçın başında "iyi ki normale döndük" dedirtti insana o diziliş. 3'lü düz orta saha gerilimini yaşadığımız anlarda Topal bundan en çok zarar gören isimdi, önünde kendisini forvetle bağlayacak bir isim olduğu zaman doğru işler yapabildiğini gördük bugün. Bugün Topal hakkında olumsuz laf edende art niyet ararım ben. Hem orta sahada oynarken, hem de stopere geçtiği anlarda günün en sevindirici ikinci performansının altında imzası vardı. En sevindirici olanı ise hiç tartışmasız Arda Turan'dı. Son 1 aydır oynamaktan ziyade eleştirilmekten yorulan Kaptan geri dönüşünü yaptı. Sağ açıkta pek fazla başarılı maçı yoktu kendisinin, bu o nadir "iyi" performanslarından biri olarak Arda'nın hanesine yazıldı. Gitti geldi çok uğraştı bugün, kötü performanslarından kurtulduğu maç bu maç olur umarım. İlk yarıyı noktalamak üzereyken "iyi" değil "çok iyi" bir Arda'ya ihtiyacımız var çünkü. Topal ve Arda'nın geri dönüşleri günü kurtardığı gibi ilerisi için de umut dolu oldu. Böylesine sorunsuz oynayabilen bir Mehmet Topal ve o bildiğimiz Arda sahada olduğu sürece bir şekilde golü bulup amacımıza ulaşıyoruz. Bugünün bir kilit noktası da Gökhan Zan'ın sakatlığı oldu. Kimse darılmasın gücenmesin, kendi oyuncusunun kötülüğünü istemez hiç kimse ama Galatasaray savunmasının sağlığı-selameti açısından Gökhan'ın ilk 11'de olmaması gerekiyor. Gökhan'ın yerine Mehmet Topal geçince bir anda kendine geldi savunma. 4-5 aydır arıyoruz ya hani top yapan ve oyun kurabilen stoper diye, işte o adam Mehmet Topal'dır. Boşuna yeni bir yabancı ile uğraşıp vakit ve para kaybetmeye gerek yok. Hem bu şekilde Linderoth'a da yer açmış oluyoruz, fena mı ?
Topal'ın orta sahada seri şekilde ileri top oynayan ve oyunu geriden kurabilen haline geri dönme sinyalleri vermesi ve üzerine de uzun zaman aranan stoper olarak bir anda ortaya çıkması güzel, Arda'nın yeniden ortaya çıkması güzel, Sabri'nin yükselişini bozmaması güzel, Mustafa Sarp'ın hem ileride hem geride oynadığı etkili oyun güzel... Güzel de güzel... Yok mu peki kötü ? Elbette var. Mesela her atakta insanın canını yakan Leo Franco var. Az daha zorlasa son 15 dakikada maçı kendi elleriyle veriyordu rakibe. Leo Franco ekranda görünmeye başladığı saniyede içimi bir huzursuzluk kaplıyor, tedirgin olmaya başlıyorum, biliyorum ki korkutucu bir şeyler gelecek, adrenalin salgılatacak hatalar yapacak.. Ben ömrümde bu kadar tutarsız kaleci görmedim, çıkılacak yerde çıkmayıp, en olmadık yere kaleyi terk edip rakibe gol şansı tanıyan kaleciye hazır değilim ben. Kalp testi yapıyor sanırım insanlara, ne kadar dayanabiliriz diye merak ediyor. Bir gün milyonlarca adamı küt diye götürmesinden korkuyorum.. Birileri artık dur desin şu kaleciye, "güven" denen duyguyla birlikte maç izlemek istiyorum artık.. Ayrıca şu son dakikaları Leo Franco ile birlikte eziyete dönüştüren diğer isim olan Ayhan'a da ne desem boş. Topu kaptırana kadar ayağında tutuyor, pas vereyim de arkadaşıma kazandırayım gibi bir düşüncesi yok. Kaybedene kadar oynuyor, ya da hiç kaybetmeyeceğini sanarak ayağında tutuyor. Top kendi ayağındayken rakip ceza sahasının çaprazından kendi kalesine doğru neden ve nasıl koşar ki bir futbolcu ? Ayhan olursa koşuyor işte.. Sonra da elin oğlu gelip ensesine vurup lokmasını alır gibi sırtına dokunup topu alıyor, Ayhan da çaresizce yerlerde yuvarlanıp giden topun ve rakibin ardından bakıyor.. Bakın dikkat ettiyseniz eskiden kızdığım Barış'a kızmadım bu sefer, çünkü Ayhan sahadayken başka birisinden "kötü" diye bahsedemiyor insan. Yanlış anlaşılmasın, Barış'a kötü oynadı demiyorum bugün, gayet yeterli şeyler yaptı bir kaç basit hata dışında. Sadece eskiden olsa bu basit hatalara kızacağımı ama Ayhan varken kızmayacağımı söylemek istedim. Elano da aynı şekilde, ne olumlu ne olumsuz konuşmayacağım bugün kendisi hakkında. Bu kadar olumsuzluk varken Elano'nun olumsuz yanlarını saymak abes kaçar.
Bir de bizim maçları Nebil Evren veya Cem Yılmaz anlatırdı, ne diye Emre Tilev'e verildi maçımız onu merak ediyorum. Hiç bir olay yokken en ufak pozisyonda hakeme yüklendi. Kewell düdükten sonra vuruyor, sarı kart işte bu, ne diye çığırtkanlık yapıyorsun ? Aynısını Cisse yapsa sarı kart gelene kadar kendinden geçmez misin Emre Tilev ? "Böyle hakem olmaz" diye bağırıp hakeme yüklenmez misin Emre Tilev ? Adam olur olmadık faullerde bile hakeme yükleniyor, iptal edilen golde kendinden geçiyor. Doğru kararda bile hakemi sorgular mı bir insan ? Tamam Arda'nın pozisyonunda hata var, oyun haksız yere durdu da Arda itiraz edince kartı görmekte haklı değil miydi ? Karar yanlış diye itirazın dozunu kaçıran adam sarı kart göremez mi ? Yapma Emre Tilev, etme Emre Tilev...
3.12.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Gs ye gelen kalecilere hala güvenemiyorsun değil mi. Frey'e alışmak ta kötü şey demek.
Bu maçın dinamikleri açısından bakarsak Leo Franco'dan ziyade Servet'in kötü performansı göze battı. Hafta sonu Topal stopere geçer orta üçlüde de Linderoth, Sarp/Barış ve Elano dizilişini görürsem açıkçası mutlu olurum. Belki biraz fazla hayalperest yaklaşım olacak ama bugün Elano geldiğinden beri en faydalı (anlık asist ve gol katkıları ile görünüp kaybolmaktan ziyade vasatta olsa sürekli oyunun içinde olmasından söz ediyorum) oyununu oynadı sanırım.
@erk,
olayın frey ile hic ilgisi yok ki, frey'e alısan adam aykut oynasın diye kendini yırtmaz.. ben mondragon'u elestirirken frey yoktu ortalıkta, oyle dusunmek lazım..
@cartmantr,
elano kotu de olsa biraz goze gorundu bu kez.. pas atılmama sorunu var kendisine ki bunun bas aktoru sabri, keita'ya da elano'ya da pas atmıyor sabri.. diger oyuncularla cok iyi oyun kuruyor kendine ama keita ve elano soz konusu olunca sabri'nin gozune perde iniyor..
alpaslan hala biz de mi ki? ben gitti saniyordum.
bırak emre tilev!
a2 takımı ile maclara cıkıyor kendisi sezon basından beri..
elano böyle oynadıkça o pas atmama olayı zamanla azalır. yeterki hırsını kaybetmesin
Yorum Gönder