Özlemiştik : Orduspor 0-3 Galatasaray

Kalede Ufuk'u görünce sevinerek başladık maça, nihayet bu gözler kalede görebildi kendisini. Umarım bu maçla birlikte kaleye iyice ısınıp sezon içerisinde formayı kapıp Arjantinli felaketten kurtarır bizi. Kadroya bakınca Rijkaard'ın düşüncesi ortaya çıkıyordu hemen; "bu maçı kazanalım da aksilik yaşanmadan çeyrek finali cebimize koyalım" diyordu. Orduspor hafiften Galatasaray katkılı takımıyla zorluk çıkarabilirdi belki bize ama maçın 4. dakikasında 3 puan bizim hanemize yazıldı Erol'a çıkan kırmızı kartla. Pozisyonun net bir kırmızı olup olmadığı tartışılır, benim fikrim doğru bir karar olduğu yönünde ama hakem pozisyon gereği öyle oldu niyeti kötü değildi diye sarı kartı verse sesimi çıkarmazdım. Gerçi Arda'nın bacağını gördükten sonra Devamında hemen Arda'nın golü de gelince zaten bize geleceği kesinleşen 3 puan resmi olarak da hanemize yazıldı. İlk yarıda pek de futbol adına bir şey göremedik zaten. Kaleye gelmeye çekinen Orduspor'a çok yüklenmeden basit gol denemelerinde bulunduk, uykuyu bölüp maç için uyandığımız bu pazar gününde maç keyfimizi yok ediyordu ve tekrar uykuyu getiriyordu bu hareketsizlik. Neyse ki Orduspor zaten yeniliyoruz neden korkuyoruz ki diye düşünüp hücum yapmaya karar verdi de biraz hareket gördük, hem Ufuk da soğumayıp bir iki tane top kurtarıp kendisini merakla bekleyenlere selam vermiş oldu.

İlk yarıdaki son bölümde gelen o cılız tempodan sonra ikinci yarı az daha hareket beklerken oyuna Nonda'nın girişini görmek beni biraz hayal kırıklığına uğratmıştı. Gitmesini bekleyip yerine başka bir forvet alınmasını hayal eden birisi için bu normal bir durumdu. Neyse sonuçta Nonda beni çok net bir şekilde utandırdı attığı 2 golle. Gerçi en kötü Baros'u en iyi Nonda'ya yine değişmem o çok daha başka bir konu. Maçın sonrası yine duruldu bir kaç pozisyon denemesiyle. Rijkaard-Neeskens ikilisi Servet'in kendi topuna koşup hücuma çıkmasına gülüyordu artık sıkıntıdan, normalde bu hoş karşılanacak bir şey değil. Bir de Ayhan Akman var, kendisi genel anlamda hiç hoş karşılanacak bir şey değil, artık kendisinden kurtulalım hazır ara transfer gelmişken. Yunanistan'a mı gider Tümer misali yoksa Almanya'ya mı gider nereye gider bilmiyorum ama gitsin, artık ben Ayhan'ı izlemek istemiyorum. Pek sevmediğim Barış'a bile razıyım, yeter ki Ayhan'dan kurtarsın kendini şu takım. Ben sarı kartı varken rakibe çaktırmadan tekme atıp sinsi sinsi işler yapan kaptan istemiyorum. Tamam Jerry Akaminko'nun dirseği görülmedi, o yüzden Arda sarı kart gördü oyundan da alındı da sana ne oluyor Ayhan Akman ? Rakip kötü bir şey yaptı diye çaktırmadan tekme atmayacak, atacaksa bizim takımda işi yok. İçimdeki futbol sevgisini köreltiyor bu adam..

Bırakayım Ayhan'ı, Caner'e geçeyim, sezon başında çok eleştirdiğim ama ilk yarı sonunda kaldığı yerden devam eden Caner'e.. Bu gidişle kiralık sözleşmesi sonunda anlaşılan ücret CSKA'ya ödenecek gibi. Ligin sonunda ve kupadaki Trabzon maçında izlenen Caner bugün yine aynı performansı sürdürdü, çok iyi ve sürpriz bir gelişmedir bence Caner'in böylesine olumlu ilerlemesi. Basit bir yedekten önemli bir rotasyon oyuncusuna terfi ediyor adım adım. Gerçi kendisinin bu ani çıkışı Serdar Eylik'in önünü kapattı hafiften ama Rijkaard bir kere güvendi Serdar'a, kolay kolay harcamaz, göz yumamaz buna. Bir de Mehmet Topal var, şu aranan stoper Mehmet Topal aslında ama hala farketmedik gibi. Belki de farkettik o yüzden stoper transferi gecikti veya ertelendi onu bilemeyiz. Şimdi bunu yazdım ya stoper transferi 1-2 güne hemen açıklanır ve suratıma çarpılmış olur hiç şaşırmam..