Temmuz ayından beri her kötü performansta şu lafın ardına sığınılıyor : "Rijkaard'ın bir bildiği vardır." Bunu zaman zaman söyledik, zaman zaman da bunu söyleyenleri eleştirdik. Bir şeyi unuttuk ama; Rijkaard da hata yapabilir, hem de göz göre göre. Elano sakatsa kenarda duran ve o görevi başarıyla üstlenecek Emre Çolak oyuna alınmayıp da gidip Ayhan Akman denen kariyeri bitme noktasındaki adam oyuna alınıyorsa teknik kadro hatalıdır. Rakibin eze eze oynadığı görülürken orta sahada dökülen Ayhan'ı, Sarp'ı kenara alamıyor ve maçı aynı kadro ile sürdürüyorsa teknik kadro hatalıdır. Galatasaray'ı sahasında sezonun en ciddi seyirci potansiyeliyle oynadığı akşamda bu şekilde oynatmaya kimsenin hakkı yok. Dünyanın sayılı teknik ekiplerinden biri de olsanız bu değişmez. Madrid'deki deplasmanı anlarım, çekingen ve oyunu yavaşlatıp soğutan bir oyun oynadık. Doğrusu da oydu, Madrid'i içeride etkisiz hale getirmemiz gerekiyordu. Ancak bu sezon deplasmanlarda sadece La Liga'nın son 3 sırasındaki takımların 2 tanesini yenebilmiş olan Atletico Madrid'e karşı bu kadar geride ve kapalı bir oyun oynamanın anlamı yok ne yazık ki. Galatasaray 1-0'dan sonra skoru dengelemeye uğraştığı 3 dakika dışında sadece hücumu düşündüğü bir oyunu hiç oynamadı. İçeride bu kadar mahkum oynamamalıydık. Golsüz beraberlik işimize yarıyor olsa da ikinci yarı tempo artmalıydı. Bizim arttırmadığımız tempoyu Madrid arttırdı ve cezayı kesmek zor olmadı.
Tıpkı Beşiktaş maçında olduğu gibi bugün de kritik noktalardan biri Elano'nun çıkışı oldu. Pazar gecesi Elano çıktığı anda maçın seyri değişmişti, bugün de orta sahada az çok top tutabilen Galatasaray Elano'nun daha fazla dayanamaması sonucu önce orta sahada çöktü, sonra da turu kaybetti. Elano'nun yerine giren oyuncunun da bunda etkisi vardı şüphesiz. Rijkaard'ın 2 seçeneği vardı, ya Ayhan gibi bir tecrübeliyi ya da Emre gibi bir yıldız adayını oyuna sokacaktı. Tecrübe seçeneğini işaretledi yanlış seçeneği işaretleyeceğini bilemeden. Ayhan Akman bu sezon futbol olarak kocaman bir sıfırdan ibaretti, bugün sıfırı da geçip eksilere doğru gerilemeye başladı adeta. Elano'nun yerine girip aynı işi yapmasını beklemiyorduk Ayhan'dan. Ancak yapması gerekenleri de yapamadı. Pres yok, ayağına gelen topu hemen çıkarmak yok, adam geçme konusunda zaten hiç bir zaman yeteneği olmadı, takımı yönetmek de yok bunların yanında... E hepsi birleşince ortaya sıfır fayda ve fazlasıyla zarar çıkıyor. Günümüz futbolunda tecrübe lafı çoğu zaman çaresiz kalmaya başladı. Avrupayı 17-18'lik yıldızlar sallarken bizde 19'luk Emre Çolak'ın oyuna alınması "risk" veya "hata" olarak nitelendirilmemeli. Tam aksine, futbola yabancılaşan Ayhan'ın sahaya sürülmesi risk ve hatadır. Bu durum şeyle çok örtüştü aslında; Galatasaray 1-1'in rövanşında Hamburg'a karşı tur arıyor Ali Sami Yen'de, durum 2-2, gol atarsa üst tura çıkacak. Oyuna Hasan Şaş giriyor, yapmaması gerekenleri yapıyor, liderlik edip takımı ateşlemesi gerekirken o tam tersine yaptığı hatalarla maçı ve turu Galatasaray'dan uzaklaştırmıştı. O maçta da son anlardaki golle yıkıldık, bugün de. O zaman da 1-1 deplasmanda avantajlıdır diye avunduk, bugün de. O zaman da rahat alabileceğimiz maçı kritik hatalarla kaybettik, bugün de. "Tecrübeli mi genç mi ?" sorusu o günlerde "tecrübe" diye cevaplanmış ve hata yapılmıştı, bugün de. Emre Çolak üzerinden gidelim, Antalya maçında oyuna girip hemen golünü atan orta sahayı canlandıran çocuk orada yenen 2. golden sonra günah keçisi olarak kendini ilan etti. O açıklamalardan sonra Emre belki psikolojik açıdan rahatlasın diye, belki ceza olsun diye pek tercih edilmedi. Bugün kadroya girince umutlanmıştım doğrusu. Ayhan dururken hiç beğenmediğim Barış'a bile razıydım, Emre olmazsa o girsin Ayhan girmesin istedim ama bir taraftarın istemesiyle olmuyor her şey. Geçen sene Hasan Şaş nasıl böyle bir maçta Galatasaray'a veda ettiyse Ayhan da aynı vedayı etti muhtemelen. Ayhan'ın doğum günüymüş üstelik bugün, pek ilginç bir tesadüf. Neyse ki tüm bunlar olurken geçen sezonki gibi ligde 5. sıra mücadelesi vermek yerine berabere kalmamıza rağmen lider olduğumuz bir haftayı geride bıraktık.
Rijkaard artık kadroda kim eksik olursa olsun taktik-teknik denemiyor, aşılamaya çalıştığı sistem üzerinden gidiyor. Seri sakatlıkların yeni yeni başladığı dönemde biraz farklı şeyler deniyordu ama sistem konusunda normale döndü, iyi de etti. Topal-Elano-X ve önlerinde Keita-Arda-X şeklinde bir üçlü daha. X yazan yerler değişken oluyor ama diğer iki isim sakatlık olmadıkça sabit. Savunmada da belli bir ritm tutturuldu Neill'ın oturmasıyla. Geride iki problem var, birincisi malum kaleci sorunu -ki bugün Reyes'in ayağından aldığı top için tebriği de çok görmemek lazım- diğeri de Neill'ın oraya oturmasına rağmen takımla uyumlu olamaması. İleri attığı toplar çok isabetli ve milimetrik değil, bunu kabul etmeliyiz. O kadar kritik ve gole dönüşecek paslar atıyor olsa bize gelmezdi, bunu da kabul edelim. Bir de malum ofsayt problemi var, uyum sorununu tam olarak aşınca ofsayt sorunu da kalkacak ortadan, o geçici bir problem de ileri attığı toplar uzun değil de yerden ve ayağa olursa daha doğru olacak. Sistemde şimdilik değişiklik yapmadan ilerliyoruz, tek problem sakatlar gelince ne olacağı. Gerçi sorunun başlangıcı demek Kewell ve Baros'a kavuşmak demek, her sorun böyle olsa ne güzel. Uyguladığı oyunu beğenmedim bugün ancak ilk yarıda istediğini aldı Rijkaard. Belki Elano kalabilse bu ağır ve sakin futbol sonuç verecek maç 0-0'a bağlanacaktı. Bilemiyoruz o ihtmalin nasıl şekilleneceğini. Benim tek sıkıntı yaşadığım nokta Rijkaard'ın "bir bildiği var" diye savunulması. Bu adam Avrupa'nın sayılı hocalarından biri olabilir ancak bir şeyi kabul etmek zorundayız : Bir kişi alanında en iyi de olsa net ve bariz bir hata yapabilir. Yapılan her yanlışı, her hatayı bildiği vardır diye geçiştirirsek sonunda istenen, beklenen yere ulaşmakta güçlük çekeriz. Gerektiği yerde eleştireceğiz ki bu adamın ve yardımcısının da hatalı olabileceğini farkedelim. Bir sistem ve oyun karakteri adına uzun bir yol varsa önümüzde, böyle ciddi ve kritik virajlarda yine ciddi ve kritik hatalar olacak ki bir şeyler öğrenelim.
Başta yazının ufak bir kısmını yayınlayıp devamını sonraya bıraktım, bilerek yaptım Rijkaard hatalı dediğimde ne tepki gelecek diye. Bazı yorumlar hiç şaşırtmadı beni. 2-3 sene sonra Rijkaard ile yenilmez bir takım olacaksak "Rijkaard hatalı." diyebilmeliyiz. Sorun bunu demekte değil diyememektedir. Bu bağlamda "Rijkaard'ın bir bildiği vardır" cümlesini olur olmadık yerde kurmamak gerekiyor, bu cümleyi kullanarak her hataya savunma yapılmasın. O bildiği şeyin yanlış veya hatalı olabileceği ihtimalini de düşünelim bunu derken. Yoksa Rijkaard'dan memnun değil veya onu istemiyor diye bir izlenim bırakmış olmayayım. Ben 2 değil 22 sene başımızda kalsın istiyorum, kafamıza vura vura bazı şeyleri anlatsın bize. Bu ülkede yapılmayanları yaptırıp öğretsin, bunu yaparken yanlışlar yapsın hatalar yapsın öyle öğretsin ki biz de doğruyu yanlışı bile bile eğitilmiş olalım. Her şeye doğru gözüyle bakarak, yanlışın da ne olduğunu bilip göremeden bir şeyler öğrenmemiz mümkün değil..
Bir de hakem konusu var bugün, onun yeri bu post değil.
25.02.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
36 yorum:
Elano sakatsa yerine böyle bir maçta tecrübesiz Emre Çolak he ? Tabi tabi.
zaman destek zamanı,hemen galeyana gelip eleştirmeyelim.
Uğur yine mükemmeldi. Modern bek kavramı benim gözümde budur. O ne defansif yetenek, o ne ileri geri çalışmaktır sağ kanatta. Eskiden hayrandım ama şimdi daha bir hayran oldum.
Ben de Rijkaard'ın yerinde olsam Emre Çolak'ı alırdım oyuna. Emre Çolak dediğin adam yıllardır o Dünya Kupası senin, bu Avrupa Şampiyonası benim dolaşmış, uluslararası tecrübesini en üst seviyeye çekmiş. Daha ne Ayhan'ı alırsın. Mustafa Sarp'a da ayrı bir parantez açıyorum, gözümden kaçtı sanılmasın. Ben olsam Barış Özbek'i oynatırdım. Zaten orta saha deyince bir Lampard, bir Barış Özbek vardır benim için. Xavi-Iniesta ikilisini geçecen, overrated adamlar bunlar.
Elano ile Emre Çolak'ın futbol stileri farklı bi' kere.Emre Çolak 10 numara tarzı bir oyuncu.Emre'nin hem defasif hem ofansif oynamasına imkan yok.Elano gibi mücadeleci değil.Hee Ayhan ne kadar etkili orası tartışılır...
Hatasız kul olmaz. Hatasıyla seveceğiz biz bu adamları.
Bülent Korkmazın Kayseri Erciyessporu gibi oynuyoruz
"Dünyanın sayılı teknik ekiplerinden biri"
sorun burada, bahsedilen kisiler dünyanin sayili teknik adamlari degiller... o sadece bizim ülkemizde üretilen bir ilüzyon.
o yüzden bu eksiklikler bu kadar sasirtici geliyor göze...
"Hata Yapmadı, Bir bildikleri vardır" demiyelim... Bu maçta hata yaptı ve bunlar olası şeyler. Bunu söylemek istiyorum ben de.
Elano oyundan her çıkarıldığında bir sakatlık kulpu takılmasından da sıkıldım ben... Yok böbrek taşı, yok safra kesesi vs.vs. Bunlara karnımız tok artık. Ceylan gibi işte adam her maç.
Ayhan seçimine ben de çok kızdım. Hiç olmadı Barış Özbek alınabilirdi.
İlk yarı neredeyse pozisyon vermeyen takım 2. yarı daha garanti oynayayım derken batırdı.
Olacak böyle sonuçlar. Ama bir kere de Rijkaard ve ekibinin hata yaptığı kabul edilsin.
Keita alınırken Forvette oynayabiliyor deniliyordu. Adım bile atmadı o mevkiye kaç maçtır. Bunu da ayrıca anlayamıyorum.
Arda bir an önce kendi yerine geçmeli, ya sol açığa ya ortaya. Yoksa orada kaybolup gidecek, yeni bir hasan şaş'ımız olacak gencinden.
Caner ise günah keçisi ilan edilecek, ama haketti.
Yardımcı hakem orada dururken verilmeyen penaltı da art niyet ararım. Ama çok değişiverdi oyun.
Arda'nın kaçırdığı gol akıllarda.. oradan sonra maç 3-0, 4-0'a giderdi ya...
Neyse, şimdi kızsak bile haftasonu Kasımpaşa maçında yine heyecanla oturacağız tv karşısına, tribünlere..
Bize her sevdadan geriye kalan, sadece galatasaray.
Franchi ne farkın kaldı hıncaldan.Sıfır uluslararası tecrübeyle elano nun boşluğuna emre çolak mı oynıcaktı.
Maçtan sonra sinirle yazı yazmayın abi.
galatasaray avrupadan ilk defa elenmiyor ve bu son elenişi de olmayacak ama bu kadar da trajik elenmesini insanı üzüyor caner mustafa sarp gelecek sene bu takımın şampiyonlar ligi maçlarında da oynayacaklar,ama kariyerinin son demlerini yaşayan ayhan teklifleri değerlendir, ne biliyim karabük e süperligde tecrübe falan kat yan pas nasıl yapılır onu öğret ...
Elano - Emre Çolak değişikliğine maalesef katılmıyorum.A2 takımın Boluspor maçını izledim sırf Emre Çolak için.Aşağıdaki linkte görebilirsiniz.Nedim hoca 65.dk'da çıkardı Emre Çolak'ı.Bazıları da Cem Sultan neden yok diyor.yine blogumda Cem Sultan ile ilgili istatistiği de görebilirsiniz.
http://captainlogbook.blogspot.com/2010/02/A2-Ligi-Galatasaray-Boluspor-3-0.html
Tabi Ayhan değişikliğini savunamam ama Emre Çolak düşüş içinde.
Maç sonrası çok üzüldüm.Rijkaard'a hala güvenim inancım tam ama Rijkaardın tüm düşüncelerini bilmek istiyorum şu an:(
O olmasaydı bu olsaydı, şu girmeseydi, diğeri girseydi. Rıdvan-Sergen eleştirileri bunlar.
Hakem penalıyı verse ve Galatasaray 2-1 kazansa da böyle yazacakmıydın? Bugüne kadar senin bloğunu severek okuyordum. Ama bu sokaktaki herhangi bir insanın ya da Rıdvan_sergen'lerin yapacağı eleştirilerle gelince çok üzüldüm çok bozuldum.
Kusura bakma, bana da kızma ama bence Rijkaard senden benden daha iyi biliyordur. Senin eleştirilerine güvenmemiz için altyapın Rijkaard'ın alt yapısından daha mı derin?
O zaman Rihkaard'a desteğe devam.
Şebnem
Elano sakatsa Emre Çolak değil, orta sahaya Arda gelmeliydi. Hatta Elano yerine Arda'yı koyarım ben. Elano'yu yedek bekletirim. Bu kadar vasıfsız bir adam olamaz herhalde. Futbolcu olarak görmediğim Barış bile koşuyor falan. Elano'nun yaptığı herhangi bir şey yok.
Rijkaard'ın eleştirilme eşiği de aşıldı bana kalırsa. Hoş ben zaten eleştiriyordum ya neyse. :)
rijkaard maç öncesi bir plan yaptı. aslında bu plan ilk madrid maçında- bjk maçında tutu veya tuttu gibi göründü. ama g.saray'ın gol yemeden böyle üst düzey rakiplerden lucescu'dan beri gol yemeden maç bitirdiği görülmemiştir yine olmadı.
başka yerlere de yazdım tüm şartlar aynı olsaydı da sadece santrforda bir adamımız olsaydı. adam derken özgürcan bile olur, o kadar iddialıyım. bu turu geçerdik. adamların savunması o kadar sallanıyordu ki cılız ataklarımız bile ceza sahasına bomba atılmış etkisi yaptı.
bir de kalecileri var ki tam balon. bu adama 8 milyon verene bonkör denmez ona eminim. son sözüm mustafa sarp'a. saklan saklan nereye kadar koçum takımdaki 10 adamla saklambaç oynadın top bana gelmesin diye.
Rijkaard hatalı değildi. Onu eleştirecek kişinin en az onun yarısı kadar futbol bilgisine sahip olması gerekir.
Maç bitmiş; ondan sonra yok o oynasaydı yok bu oynasaydı demenin bir anlamı yok.
Rijkaard için yapılacak eleştirileri ancak, eleştiriyi yapan kişinin kariyer ve bilgisi daha fazlaysa dikkate alırım.
Yazının gerisini bilerek sonraya bıraktığına da inanmıyorum. Rijkaard'a nasıl daha oturaklı laf geçirebilirim diye cümleleri dizmekle meşguldün. Gelecek tepkiyi biliyordun da o zaman neden gerek duydun beklemeye.
Yemin ediyorum senin bu yazınla bloglara olan inancımı da kaybettim. Medyadan farklı oldukları için takip ediyordum. Saçma sapan eleştirileri okuyacak olsam, oturur lig Tv de Rıdvan ya da Sergen'i izlerim.
Bu blog hergün açıp okuduğum hatta favorites'a eklediğim bir blogdu. Sonuç olarak Rijkaard'dan vazgeçeceğime bu blogdan vazgeçerim daha iyi.
Şebnem
goruyorum ki yazının sonunda degindigim tuzaga cogu kisi dusmus..
@barfly,
sinirle yazılan bir yazı degildi devamında gordugun gibi.. tuzaga dusenlerdensin :)
@şebnem(adsız olarak yorum yapan),
yine aynı sekilde ne hıncallık ne rıdvanlık ne sergenliktir amacım.. olsaydı etseydi uzerine futbol konusmadıgımı biliyor herkes.. sen de biliyorsun muhtemelen.. yazının geneli giristeki gibi olsa elestirilerin haklı olacaktı ama devamında dediklerinin tersi mevcut zaten.. tuzaga dusenlerden olmussun :)
@bolat,
rijkaard-neeskens-cuadrat-pujol-derks gibi bir ekibin benzeri dunya uzerinde kac takımda var ? 5'ten fazla sayarsan ozur dileyecegim..
@erdem karakuş,
ironi pek olmamıs.. bu macta ilk yarıdaki ugur her macı boyle oynasa hic itiraz edilmezdi kabul edelim..
@sebnem,
bu nasil bir bakis acisidir yahu... rijkaard'i elestirdi okunulan bir blog birakilir mi... ? allah allah
Emre Çolak 2 gün önce A2 maçına çıkmıştı, sanırım bundan da haberiniz yok. Zaten fiziksel olarak da eksik bir adam 3 günde 2. maçı kaldıramazdı.
@şebnem,
"rijkaard'a nasıl laf sokarım" diye dusuncem olsaydı galatasaraylı olmazdım, baska takım taraftarı olup bugun agzımdan salyalar sacarak nasıl elendiniz diye saldırırdım galatasaraylı blogculara.. rijkaard'a laf sokma derdim olsa bunu en basta macın getirdigi uzuntu ve sinirle yapardım, daha kolay ve sert olurdu emin ol buna.. sen bana inanmadıgını soyluyorsun da 2. yorumdan sonra ben de senin dedigin tarzda bir okuyucu olmadıgını dusunuyorum.. bu yazıda rijkaard'dan vazgecmek mi yazıyor ? hakaret mi ediliyor ? bloglardan soguttun bilmemne diyorsan daha bazı bloglarla hic tanısmamıssın demektir, umarım tanısmazsın..
bu yazıda rijkaard'a laf sokma, bilmem neresine laf gecirme amacı guduyor olsam cok farklı olurdu durum..
"bu blog boyleydi artık bırakıyorum siliyorum gidiyorum vazgeciyorum" diye tehditler yapıp yazılanları ve iyi niyeti carpıtıp baska anlamlar yukleyerek blog yazarına hakaret boyutuna varacak suclamalar atana kadar yazıda yazılan ana fikri ozumseyip arkasında herhangi bir kotu fikir bulunamdıgını, yazıda ne yazıyorsam aklımdan gecenin de o oldugunu anlayabilirsen blog veya spor sitesi okumak senin adına daha kolay bir hal alacak..
sergen-rıdvan-hıncal gibi saygının s'sini duymadıgım adamların dusuncelerine sahip birisi degilim, hala inatla boyle oldugumu dusunuyorsan rica ve ısrar ediyorum favorilerden, sık kullanılanlardan ve ulasabilecegin her yerden sil bu blogu..
bu blogda icten ve iyi niyetle yazılmıs bir yazının ardında dunya capında kabul gormus, isinin ehli bir adama hakaret etmek yatmadıgını anladıgın gun de tekrar beklerim bu blogu okumaya..
@bolat,
kaldı ki rijkaard'ı elestirdigim de yok.. yazının son paragrafını turkce bilen her insan rahatca okuyup anlayabilmeli..
rijkaard'ın elestirilmesi degil konu.. hata yapıp yapmıyor olması.. hocamızı sıfır hatayla isini yapan kusursuz bir melek gibi gorursek sene sonu bir bakmısız baska takımlara yelken acmıs gitmis..
"hoca bunu yanlıs yaptı, ileride dogrusunu yapacak ona inancım sonsuz" demek "elestiri" degil "inanc"tır..
bunu anlayamıyorlar iste ne yazık ki..
@mete tuğrul,
a2 macında oynadıgından haberdarım ancak a takım duzeyine cıkmıs emre colak icin oradaki maclar antrenman havasından ileri gidemiyor.. 3 gunde 2 macı simdilik kaldıramıyor olabilir ama kısa sure icerisinde buna alısması lazım.. milli takım, avrupa kupaları, lig, kupa derken zaten sezonun 6-7 ayında 3 gunde 1 mac yapıyor hale gelecek..
bugun veya baska bir macta tempoyu kaybetmeden 90 dakika oynamasını beklemiyordum elbette ama bu macta en azından bir yarım saati kaldırabilirdi, degil mi ?
Ya bu takim nasil baski kursun. Beklerin Ugur'la, Hakan; orta sahan Mehmet, Ayhan, Mustafa, ve de ustune forvetin yok. Ve kalkmis bu takim baski kursun diyorsunuz. Rijkard gerekeni yapmistir ve turu da sonuna kadar kovalamistir. Bence elestirilmesi gerekn Rijkard degil, yanlis transferlerdir.
Bahsettiginiz isimlerden sadece Rijkaard'i ve Neskeens'i taniyorum... Teknik ekip deyince de ben bu ikiliyi önemsiyorum.
Rijkaard'in futbolculugu döneminde kazandigi hak edilmis bir ün ve sayginligi var, ama teknik adam olarak su anki konuldugu yer abartili bir yer... Barcelona'daki basarisini inkar etmiyorum ama o basari tek basina Rijkaard'in dünyanin sayili teknik adamlari arasina sokacak kendi yeteneklerinden kaynakli degil...
Dünyanin sayili teknik adami deyince benim aklima bu isi üst düzeyde yillarca yapmis ve birkac farkli takimda ayni basarili elde etmis isimler gelir...
onlar da malum, ferguson'dur, wenger'dir, benitez'dir, hitzfeld'dir, mourinho'dur, van gaal'dir, ancelotti'dir vs... futbolu sadece biz biliyoruz da bu adamlar bilmiyor degil, dünyanin sayili teknik ekibinin su anda gercekci olmak gerekirse, ingiltere'nin, itakya'nin, ispanya'nin üst düzey takimlarinda yapan birinde görev yapmasi gerekmez miydi?
rijkaard'i degersizlestirmek degil derdim, sadece bu kadar yüceltilmesine itiraz ediyorum... aynen sebnemim yaptigi gibi...
ben sen rijkaard'i elestirdin demedim, sebnem'e istinaden söyledim onu, senin rijkkard'i elestirdigini düsünen o, ben de ona istinaden yazdim...
@bolat,
yok ben de sana yazmadım onu zaten, yazdıgını devam ettirdim aynı kisiye sitem ederek :) karısıklık oldu orada..
"sayılı" konusunda da rijkaard'ı tek basına en iyi olarak lanse etmedim zira teknik adamlık kariyerinin yarısına bile gelmedi daha, en iyi olması icin cok erken.. ancak bu 5 kisiye ekip olarak bakarsak gercekten de dunya capında sayılı ekiplerden biridir su an..
haklisin ben yeniden okuyunca anladim tam olarak söyledigini...
Rijkaard'ı eleştirebilmek için onun tezinin karşı bir tezini oluşturup bunu ispatlamak gerekiyor. Bu ispatlanamayacağına göre Rijkaard kararlarında haklıdır.
Benim yazdıklarımı da çarpıtarak cevap vermişsin. Ve de hakaret felan yoktu sana. Hakareti monitor karşısında yapmam, yüzyüze yaparım :) Ayrıca okumayacağım dedim ama döndüm geldim yine bloga.
Rijkaard ben hatalıydım demedikten sonra onun hatasını görebileceğini sananların eleştirilerini kabul etmiyorum.
Bugün Rıdvan bile, Türkiye'nin en iyi futbolcusu olduğu iddia edilen Sergen bile Rijkaard'ın bildiklerinin yüzde birini bilmiyorlar; öyleyse bizim gibi sıradan taraftarların bilgisi önemsenmeyecek kadar azdır.
Ve kırılmış bir testinin kırıldıktan sonra böyle taşısaydın şöyle taşısaydın demenin bir mantığı yoktur. O şekilde taşındığında kırılıp kırılmayacağını bilmiyoruz; çünkü testi çoktan kırılmıştır, Test etme şansımız yok. Test edemeyeceğimiz bir tezin de mantıksal olarak, analitik olarak geçerliliği yoktur.
Şebnem
@sebnem,
yani diyorsun ki yeryuzunde hic kimse hata yapamaz cunku diger ihtimalin ne oldugunu bilmiyoruz.. cok sıg bir dusunce bu..
bu fikirden yola cıkıldıgı zaman ulkede 1 tane bile futbol yorumcusu bulunmamalı..
sen de cıkıp burada yorum yapma hic bir seye, belki yorum yaptıgın bir blogcudan daha az bilgilisindir ve yorum yapmaya hakkın yoktur, ne dersin ?
son olarak, testi kırıldıysa burada bir yanlıs vardır ve hatadır bu.. "testiyi kırdı ama diger ihtimalde kırıp kırmayacagını bilmiyoruz o zaman kırması dogrudur ve haklıdır" denemez, mantık hatası olur..
verdigin ornekler surada kac yorumdur savundugun seyleri curutuyor.. kendinle celistiriyor seni..
Rijkaard'ı eleştirebilmek için onun tezinin karşı bir tezini oluşturup bunu ispatlamak gerekiyor. Bu ispatlanamayacağına göre Rijkaard kararlarında haklıdır.
Bu nasıl bir görüştür böyle. Yani ne yapacağız Rijkaard'ı eleştirmek için, yönetimden Galatasaray'ı 1 maçlığına yönetmek için izin alacağız, sonra UEFA'ya da diyeceğiz ki ben Rijkaard'ın taktiğine alternatif 1-2 şeyim var onları ispatlayacağım bir zahmet şu maçı bir daha mı oynatın diyeceğiz...Nasıl ispat edeyim yahu...Kimya deneyi mi bu?
Ya hep söylüyorum, bu görüşler dünya üzerinde "eleştiri" denen şeyin yapılmasını imkansız hale getirir ve sonucunu faşizme götürür. Yani bir adamı eleştirmek için mutlaka ondan önce ya da ondan sonra o adamın yaptığı işle aynı şartlarda daha iyisini yapmak gerekir..
Yani ne bileyim Martin Scorsese'yi eleştirmek için bizim ondan daha iyi bir film çekmemiz gerekir aynı oyuncularla, Şebnem Ferah'ı eleştirmek için aynı ekiple daha iyi bir albüm yapmamız gerekir...
Bu ne tehlikeli bir görüştür, kanım dondu ciddi söylüyorum..Franchi de çıkıp "bu şablonla benden daha iyisini yazmayanlar bana yorum göndermesin" desin o zaman
Bundan sonrası Şebnem'e değil genele
Galatasaraylı taraftarlarda özellikle bu Fatih Terim'le başlayan bir "teknik direktörü peygamber gibi görme" hastalığı var. En ufak muhalefeti bile kaldıramıyorlar, ve ne hikmetse de adam yere vurdu mu bu sefer de kellesini istiyorlar. Skibbe'yle Bülent'le hep aynı şeyler oldu. Bülent geçen sene göreve geldiğinde merak etmeyin Rijkaard'dan daha az umutlu değildi kimse....Büyük kaptana camiayı emanet ettik daha ne olsunculardan, e elimizde daha iyisi mi var bizi de tanıyorculardan geçilmiyordu....adam 3 maç kaybetti, GS ve Türk futbol tarihinin en başarılı futbol insanını aldık çöpe attık
Rijkaard'a da böyle olacak korkuyorum...ve kafayı sıyırmış Hıncal'dan, Rıdvan'dan şundan bundan değil, bu Rijkaard'ı ölümüne, hiç eleştirelere izin vermeden savunanlardan korkuyorum asıl...bir süre sonra en büyük ihaneti onlar yapacaklar çünkü...
@ Dünyanin sayili teknik adami deyince benim aklima bu isi üst düzeyde yillarca yapmis ve birkac farkli takimda ayni basarili elde etmis isimler gelir...
onlar da malum, ferguson'dur, wenger'dir, benitez'dir, hitzfeld'dir, mourinho'dur, van gaal'dir, ancelotti'dir vs...
Ferguson: Ingiltere liginden önce pek bir başarısı yok, avrupada başarısı ise sanırım 1990daki kupa galipleri ve 1999 ve 2008deki CL.
24 seneye bakınca az görülebilir.
Wenger : Monacodayken ve Arsenaldeyken bize elendi, bir de 2006da Rijkaardlı Barcaya, 15 senedir Arsenalde ve yerel harici pek başarısı yok.
Mourinho: Portoda UEFA,ve CL şampyionluğu var ama Chelsea ve Interde elindeki kadroya göre kazandığı bir CL yok; üstelik Inter gibi bir takıma oynattığı oyunu Çarşamba izleyenler bilir.
Van gaal: Ajaxda başarılıdır fakat Barca'yı Hollandalı çöplüğü yapıp dağıtmıştır.
Ancelotti:Juventus'ta kötüydü ama Milanda yaptıkları tartışılmaz.
Chelseade ne yapacağı henüz belli değil.
Hitzfeld : Hem B.Dortmundu hem de Beyerni CL şampiyonu yapmıştır, yani savunulan tezi en güzel dolduran adamdır.
Benitez : Valenciada ve Liverpoolda başarılıdır ama son 2 senede saçmalıyor.
Belki bunlardan hariç Capello,Lippi,Hiddink ve Trapattoni sayılabilir.
Ama görüyorsunuz ki 8 ayda daracağına çektiğimiz Rijkaard'ın yerine bunlardan birini getirmek imkansıza yakındır.Sonuçta yukarıdaki hocaların çoğu en az 2-3 senelik süreç sonrasında bir oyun karakteri ve başarı elde ettiler; 25 kişilik bir kadroyu tamamen sisteme uygun oyunculardan oluşturmak ve onlara belli bir şablon vermek 1 senede olacak iş değil.Öyle bir şey münkün olsa Real,Chelsea ve Inter her sene CLde finale koşar.Eleştiriler olacak elbet,önemli olan bağcıyı dövmemek.
@franchi
Sevgili franchi, Galatasaray'lı olmak başkadır, sahada canla başla çalışmak başkadır, yetenekli olmak başkadır.
Galatasaray'da sen Rijkaard başarılı olsun istiyorsan, Avrupa takımlarıyla kafa kafaya mücadele etsin istiyorsan, bu Uğur,Mehmet,Mustafa,Servet,Barış gibi adamlarla olmaz. Düşüncesi "topu nerede boş adam görürsem ona atayım, pozisyonu uygun mu değil mi önemli değil, yeter ki benden çıksın" olan (Uğur,Mehmet,Mustafa), kendini bir Terry(Servet), bir Kaka(Barış) sanan adamlarla Atletico Madrid'i geçemezsin.
Ha neden Uğur'u özellikle eleştiriyorum. Sen bu takımda sağ bek oynuyorsan oyunu açmayı denemelisin, ileriye doğru pas atmayı denemelisin, orta yapmayı sağ kanattan top taşımayı denemelisin. Bak bilmelisin, yapmalısın demiyorum, sadece denemelisin. Uğur'un tek yaptığı ise topu kaptırmadan ayağından çıkarmaya çalışmak. Diğer saydığım adamların da farkı yok. Bu mantaliteyle nasıl iyi futbol oynayabilirsin?
Sabri, Neill, Caner gibi adamlar benim oyun mantalitesi olarak beğendiğim adamlardır. Bu adamlar cesaretlidir bir kere, ileriye pas atmaktan korkmazlar, ha bire top şişirmezler, ayağımdan çıksın da nereye giderse gitsin demezler. Kaptırma ihtimalleri olsa bile zorlarlar, denerler, riske girerler. Yani birşeyler yapmaya çalışırlar. Bir kere yapamazlar, iki kere yapamazlar ama üçüncü denemelerinde yaparlar. Eğer Sabri o kadar küfüre, hakarete, tepkiye rağmen bu sene böyle bir futbol oynayabiliyorsa hala ve hala şut atmayı, orta atmayı deneyecek cesareti olmasındandır.
Bu örneği vermeyi sevmiyorum ama Xavi'nin Barcelona maçlarında defansın arkasına attığı paslara bir bakın. Ara paslarla adam kaçırmaya çalışıyor ki başarıyor bunu sıklıkla. Ha Galatasaray'da oynayan adamdan bir Xavi olmasını beklemiyorum, sadece bu pası atmaya cesaret etmesini, en azından denemesini bekliyorum. Bunu yapamadıktan sonra istediği kadar koşsun sahada, topsuz alandayken rakibini savunsun farketmez. Ayağında top varken birşeyler üretemedikten sonra ha Lucescu olmuş takımın başında, ha Rijkaard olmuş farketmez. İki farklı tarz futbol oynatılmaya çalışılsa da sonuçta oynanan futbol aynı olur.
can bari sen yapma be..
adamı mustafa dogan gibi elestirelim demiyorum ki ben.. mustafa dogan cıkar "x kisi su pası verse, o anda y ters takla atsa, a kisisi taklaya parende ile karsılık verip ara pası yollarken b cıkıp havada 4.5 salto ile donup golu atsa" diye bir cumle kurar genelde..
bununla futbol yorumlanmaz.. kisinin bir gorusu vardır ve bunu soyler, misal ben cıkıp "ayhan'ın oyuna girmesi hatalıdır" derim, bu bir fikir olur, elestiri olur.. sonra da derim ki "emre colak girmeliydi.", emre girse 5 gol atsa 5-0 alırdık denmez misal..
tabii tum bunları mantık cercevesinde yapmak lazım.. yoksa "sen ondan daha bilgili degilsin o zaman sus" denemez.. hele ki tecrube hic konu edilmemeli bazı durumlarda..
mecliste olan bitenleri elestiriyoruz kolayca.. X partinin vekiline veya partideki adamlara kolayca elestiri yapabiliyoruz.. onlar tecrubeli cunku milletvekili oldular kac donem, biz ne kadar bilgili birikimli olsak da onlar gibi vekillik mertebesine erisemedigimiz icin siyasetci elestirmeyelim mi ?
veya deniz baykal'ı, tayyip erdogan'ı, devlet bahceli'yi ya da herhangi bir parti baskanını elestirmeyelim mi ? bir parti baskanını elestirmek icin parti kurup genel baskan olarak siyasete mi atılalım illa ki ?
"elestirmek istedigin adam kadar yuksege cıkamadıysan elestiremezsin" bu mudur yani mantık ?
profesyonel futbolcu olamadık diye cihan haspolatlı veya orhan ak gibi isimleri bosuna elestirdik demek ki zamanında..
rijkaard bile bile kotu oynatacak ya da zarar verecek degil ki.. yaptıgı tercih yuzunden kotu oynuyor takım veya ne bileyim basarısız oluyor o macta.. bunu da elestirmek veya belirtmek suc olmamalı..
isimler konusunda neyi soylemek istedigini tam anlamadım su an.. "x isim yuzunden mac gitti" demek mi yoksa donen sergen-hıncal muhabbeti mi bilemedim..
Tüm eleştirilere rağmen bence dört dörtlük bir yazı olmuş, elinize sağlık. Katılmadığım tek bir şey var ancak. Ben sizin aksinize, Rijkaard’dan memnun olmadığımı, olmamamız gerektiğini düşünüyorum. İleriye de açıkçası, pek pozitif bakamıyorum, bakmak için sebep bulamıyorum.
Dünya çapında bir teknik ekibe sahip olduğumuz gerçeği ortada. Bunu, bu sezonda alınacak hiçbir sonuç değiştiremez. Ancak, dünya çapında bir ekiple olan buysa, bence bir yerlerde bir terslik olmalı.
Gol yersiniz, puan kaybedersiniz, elenirsiniz bunlar bu işin içinde var. Barcelona’da yenildi Atletico Madrid’e, Barcelona’da elendi ülkesinin kupasından bu sene, bunlara sözüm yok. Ama Galatasaray, dökülüyor her yönüyle… Kadro planlaması/transferleri yanlış, oyuncu tercihleri çok tartışılır durumda, fizik olarak sürünüyor, gol deseniz atamıyor, savunma deseniz yapamıyor. Bu mudur yani, dünya çapında ekibin çalışmasının sonucu? Kabul, ilk senede olmaz, zaman ister. Ama iyi kötü bazı sinyaller verir ne olup ne olamayacağınız hakkında. FT göreve 96 yazında başlamıştı, Uefa’yı almak için 4 sene geçti. Ama daha ilk sezonda, Gs 90 gol attı, o dönemin en formda takımı PSG’yi dörtledi, ilk devreyi 44 puanla tamamladı, 3 maçta 20 gol atmayı başardı. Bu sezondan buna benzer bir şeyler çıkarabilecek var mı acaba gelecek adına? Ben bulamıyorum açıkçası. Yanılmayı umuyorum sadece.
Yorum Gönder