Daha 2. dakikaydı golü yediğimizde. Ben maçın yayınını bulup açana kadar golü yemiştik. Golü tekrardan gördüğüm kadarıyla ofsayt tartışması var ama gördüğüm kadarıyla bizim oyuncunun vücudu olmasa da ayağı geride kalıyor kaçarken. Bu tip detaylarla ofsayt konuşmayı sevmem pek, o pozisyonda hakem ne dese tamam denirdi yani.
Önce Fiorentina için sezonun en kritik noktasına gelindiğini söylemek lazım. Cumartesi akşamı Juventus ile oynuyorsunuz ve 3 gün sonra salı gecesi de Bayern ile rövanşınız var Avrupa'da. İlk ayak en önemlisi çünkü ligdeki son umut, toparlanma adına bundan daha kritik bir maç olamaz. Taraftarın sezon boyu karşılaşmayı en fazla beklediği rakipti Juventus. Hem lig yolunda yeniden dirilme şansı uçtu gitti hem de Bayern maçı olması gerekenden çok daha kritik bir hale geldi. Şampiyonlar Ligi'nde çok ileriye gitmek gibi bir hedef ve beklenti yok ancak bu mağlubiyetle birlikte çeyrek final şart oldu resmen. Zaten orada bu haldeki Fiorentina'ya hiç acımazlar.
Maça gelip kadroya bakıyorum ve yine Comotto-Marchionni ikilisinden oluşan sağ çizgiyi görüyorum. Zaten bu maç kazanma ihtimalini neredeyse sıfıra indiren bir şey. De Silvestri-Ljajic ikilisi oturmadıkça o sağ kanadın verimli olması pek düşünülemiyor. Gerçi insanın takımında bir yanda Vargas-Jovetic ikilisi varken diğer yanda kim olsa memnun olmayabilir, o açıdan bakınca bir şey diyemem. Bugün tek golü atmış olan Marchionni'yi beğendim umutlandım demeyi isterdim ancak bu adam takımın en zayıf halkası olmaya devam ediyor ısrarla. Bugün attığı golde Juventus kalecisi Alex Manninger'in payı büyüktü, hatalı çıkan kaleci gole davetiye çıkardı resmen. Aslında Diego'nun erken golünden sonra Fiorentina oyunu tek kaleye yıktı 20-25 dakika boyunca. Juventus tekrar üstümüze gelmeye başlamıştı ki o atakları Marchionni'nin golü ile dengeledik.
Golü bulana kadar kurduğumuz baskıyı iyi kullanamadık tabii, bunu es geçmemek lazım. Ya birinin önüne çıkarılıp gelişine vuruşlarla gol denendi ya da kaleyi görür gibi olan hemen şut denedi. Organize olalım da bir gol deneylim diyen olmadı. Rakibi uzaktan vurmaktansa kale önüne sızalım düşüncesi uygulandığı anda geldi zaten tek golümüz de. İlk yarıyı atlattık bir şekilde ancak maçın ikinci yarısı çok umutsuz geçiyordu. Gerideyken mutlaka golü bulmak isteyen o heyecanlı Fiorentina'nın yerinde 1-1 biterse iyidir mantığı güden bir Fiorentina sahadaydı. İç sahada, taraftarın galibiyeti en fazla istediği maçta 1-1'e razı olursan adam gelir 1-2 yapar skoru ve son 10 dakikada deli gibi çırpınarak gol atmaya çalışır, yine beraberliği zar zor kurtarma telaşına düşersin. Rakip savunma Lazio savunması değil iki tane taş gibi adamdan oluşan Juventus savunması olunca da Keirrison değil Maradona o sahaya inse golü zor bulursun.. Bulamadın da zaten..
Fiorentina Serie A'da 2009/2010 sezonuna noktayı bu maçla koydu resmen. Bundan sonra tek hedef UEFA Avrupa Ligi bileti almak olacak. Takım ya 6. sıraya çıkacak bunun için, ya da İtalya Kupası'nı kazanıp bu ölü ve amaçsız geçen sezonu kupayla kapatıp "hiç bir şey yapamadı" görüntüsüne engel olacak. Ki o kupaya erişmek için hedef ya Inter'i gol yemeden 2-0 yenip eleyebilmekten ya 1-0 yenip işi uzatmaya taşıyabilmekten ya da gol yenirse 2 farklı yenmekten geçiyor. Sanırım ligde 6. sıraya çıkabilmekle kıyaslanınca daha olası duruyor..
6.03.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Ne olacak bu Mor menekşelerin hali?
fiorentina'nın hali duzelecek gibi degil de prandelli doneminin de sonu geliyor muhtemelen..
Yorum Gönder