10 günlük aradan sonra seriye devam ediyoruz. 2. sezonun başındaki transfer çılgınlığını ayrı yazıya atıp sezonu 3. bölümde tamamlamaya karar vermiştim. O zaman ilk kupaları alalım, ne dersiniz?
Empoli maçı ile önceki yazıyı noktaladık oradan devam ediyoruz. Maçtan sonraki milli maç arasından dönüşte çift deplasman bekliyordu bizi. Ligde Parma'ya, Şampiyonlar Ligi'nde ise Marsilya'ya konuk olacaktık 3 günlük arayla. İki deplasmandan kayıpsız dönerken skorlar da aynı oluyordu, golü atan da. Jovetic iki maçta attığı birer golle 6 puanı kazandırıp sahamızdaki Cagliari maçının da yıldızı oluyordu. 5-1'lik galibiyette Jovetic tek gol atsa da 3 asist yapıp takıma yine 3 puan kazandıran isim olmayı başarmıştı. Ancak Napoli deplasmanında Jovetic de fayda edemiyordu, 1-1 ile geri dönüyorduk kötü oyunla. Sahamızda Arda'nın golleri ile Udinese'yi 2-0 devirip Amkar maçına formda çıkıyorduk. Farklı sonuçlanmasını beklediğimiz maçı 2-0 kazanıp Juve deplasmanına gidiyorduk ancak tek golle yenilmekten kurtulamıyorduk. Bu maçla çok ciddi bir döneme girmiştik aslında. Zorlu seriye mağlubiyetle başlamak moral bozsa da iç sahadaki Lazio maçı ayağa kaldırıyordu takımı. Balotelli'nin tüm golleri atıp hat-trick yaptığı maçtan sonra sezonun o ana kadarki en ciddi maçına çıkıyorduk. Old Trafford'dan beraberlikle dönmek bile grup liderliğini almak demek olabilirdi. Ancak takım müthiş bir direnç gösterip Adem Ljajic'in tek golü ile galip geliyor, zorlu serinin en önemli virajını kayıpsız geçiyordu. O coşkuyla çıkılan Genoa deplasmanından da Vargas'ın iki golü ile 2-1'lik galibiyet almayı başarıyorduk. 3'te 3 yaptıktan sonra içeride Milan ile oynuyorduk, çok zor geçmesi beklenen maçta erken gelen gollerle 2-0 galip geliyorduk. Formda isim Vargas'a eski Milanlı Paloschi eşlik ediyordu. Bu maçın ardından Reggina deplasmanında puan kaybı olmazdı. Çok kötü oynanan ve 0-0'a bağlanan maçta son dakikada kornerden gelen topu Zapata ağlara yollayınca o kadar ciddi maçtan zaferle çıkan takımın son sıradaki rakibe takılması ve seriyi sonlandırması gibi bir kabus yaşanmıyordu. Şampiyonlar Ligi'nde Old Trafford'un rövanşını almak isteyen Manchester isteğine ulaşıp galibiyet serimize dur diyordu. Paloschi 2 tane atsa da 3-2 kaybediyorduk sahamızda. Sahamızdaki Palermo ve Livorno maçları kayıpsız geçiyor, Marsilya deplasmanı gelip çatıyordu. Son 3 maçta 4 gol atan Paloschi yine golünü atarken Zapata ve Ljajic de kendisine destek olunca Fransa'dan 5. maç sonunda 12 puana sahip olarak dönüyorduk. Son hafta Amkar ile amaçsız bir maça çıkacağımız garanti oluyordu böylece. Bu güzel oyuna Bari deplasmanındaki 1-1'lik skor yakışmasa da Paloschi'nin golü ile Amkar'ı deplasmanda tek golle geçip grubu 15 puanla zirvede tamamlıyorduk.
Şampiyonlar Ligi'ni 2.5 aylığına rafa kaldırıp İtalya sınırları içinde mücadelemize devam etme zamanı geliyordu. Roma ile Artemio Franchi'de karşılaşarak başlatıyorduk bu süreci. Suskun isimler Moutinho ve Arda'nın golleri ile 2-1 kazanıp Torino deplasmanına doğru yol alıyorduk. Torino'dan 5-0'lık galibiyet ile dönüp lig şampiyonluğunu hedeflediğimiz sezonda emin adımlarla ilerliyorduk. Ancak bu coşku içeride 0-0 sonuçlanan Catania maçı ile son buluyordu. Zorlu Sampdoria deplasmanında puan kaybı demek liderliği kaybetme tehlikesi demekti. Neyse ki 4 farklı yıldızın golleriyle 4-0 kazanıp zirveyi bırakmadan geri geliyorduk Floransa'ya. Geçen sezon iki maçta da 1-0 kaybettiğimiz Inter'i Moutinho'nun golü ile 1-0 devirip zaten zirveye uzak olan Inter'in umutlarına darbe indiriyorduk. Sezon başında ciddi oyuncularıyla yolları ayırıp yeni yıldızlar kazandırmışlardı kadroya ancak başarılı olamamışlardı. Ligde ilk yarı bitmişti ve lider kapatmıştık. Juventus ile başa baş gidecek gibi görünüyorduk, ara sıra da Genoa yokluyordu yukarıyı ne var ne yok diye. İkinci yarıyı sahamızda Atalanta ve Parma'yı 2-0 ve 3-0 ile geçsek de bu iki maçın arasında Empoli ile berabere kalmak Juventus'un puanları eşitlemesine sebep oluyordu. Udinese deplasmanına gitmeden önce kupada Catania'yı Vargas'ın roket misali şutuyla yenip çeyrek finali de geçmiştik ki daha önce Sassuolo'yu kolay geçmiştik oyun kötü de olsa. Udinese deplasmanında Paloschi'nin golleri ile 2-0 kazanıp, defa yarı final maçına çıkıyorduk kupada. Ancak bundan önce arada yaşanan transfer döneminden bahsetmek lazım..
Santana'yı Chelsea'ye yollayıp takımda huzursuzluk yaratan De Silvestri'yi de Manchester City'nin şefkatli kollarına bırakıyorduk. Takıma gelen tek isim ise stoperi yedeklemesi beklenen Mathias Jorgensen olmuştu. Pek heyecansız ve kuru bir transfer dönemiydi yani.. Yaz aylarında yaşananların yanında adı anılmamalıydı ara transferin. Kupada yarı finalde Cagliari'yi 2-0 yenip sahamızdaki maç için avantajı yakalamıştık. Bu defa iki gol atan Balotelli oluyordu. İlk yarıda yenemediğimiz Napoli'yi sahamızda da yenemeyip 3-3 berabere kaldık, Juventus ısrarlı galibiyet serisini sürdürüp liderliği aldı böylece. Cagliari ile önemsiz maçta 2-2 berabere kalıp adımızı finale yazdırıp moral bulduk ancak bu moral sahamızdaki Juventus maçını 1-0 kaybetmemizle dibe vuruyordu bir anda. Şampiyonlar Ligi'nde rakibimiz Barcelona'ydı. Deplasmandan 1-1'lik beraberlik ile dönüp içerideki maç öncesi önemli bir skor avantajı elde ediyorduk. Lazio deplasmanından Jovetic ve Arda'nın golleri ile 2-1 galip dönüp üstüne bu ara sıkça karşılaşılan Cagliari ile deplasmanda golsüz berabere kalıyorduk. Neyse ki Juventus yeniliyordu ve puan farkını indiriyorduk. Genoa'yı içeride Arda'nın tek golü ile yenip liderliği alıyorduk Juve yine puan kaybedince ancak sonraki hafta Milan deplasmanı da golsüz geçinde liderliği veriyorduk.
Barça rövanşı öncesi Reggina'yı 2-0 yeniyorduk sahamızda. Rövanş günü ise İspanya'daki skorun avantajını kullanıp rakibi kilitlesek de ikinci yarının ortasında Messi tek başına sahne alıp kapanan savunmamızı yıkıyordu. Avrupa macerasını çeyrek final göremeden noktalıyorduk. Livorno'yu deplasmanda yendiğimiz hafta Juventus berabere kalınca yine lider olsak da sürekli el değiştiren zirve sonraki hafta Bari ile sahamızda şok edici bir skorla 2-2 berabere kalınca yine Juventus'un eline geçiyordu. Roma ve Inter deplasmanlarını henüz oynamayan Juventus'un liderliği elbet sona erecekti ancak bir tanesi Inter'e karşı olmak üzere 2 şok mağlubiyet almışlardı. Ne saçma ki biz de Palermo deplasmanından golsüz dönüp Catania deplasmanından da 2-1'lik yenilgi ile ayrılınca liderliği alamıyorduk. İlk yarıda Torino'ya yaptığımızı yeniden yapıp lige geri dönüyorduk. 5-1'lik skorda Paloschi'nin 4 golü önemli bir detay oluyordu. Roma deplasmanından puansız dönen Juve ile de bayram havası esiyordu şehirde, 2 puan farkla liderdik. Sonraki hafta Roma ile oynayan bizdik, Paloschi'nin son dakika golü 1-1'lik beraberliği getiriyordu bize ve zirveden ayrılmıyorduk ancak Juve ile son 2 haftaya aynı puanda giriyorduk.
Ligde sona gelmişken Inter ile İtalya Kupası maçına çıkıyorduk. Balotelli'nin uzatmaların 2. devresinde eski takımına tek golü attığı maç Fiorentina'nın başında alınan ilk kupa demek oluyordu. Ligin 37. haftasında sahamızda Samdproia'yı zor da olsa 1-0 yeniyorduk. Jovetic'in golü Juventus'un beraberlik haberi ile çok büyük anlam kazanıyordu. Son hafta ligin 7. sırasındaki Inter ile deplasmanda oynayacaktık. Kağıt üzerinde kolay gözükse de Inter her zaman Inter'dir diye temkinli çıkıyorduk maça. Ancak amaçsız Inter'in bizi çok zorlamaması bizim adımıza çok güzel bir finale sebep oluyordu. İtalya Kupası'nda olduğu gibi yine kazanan taraf biz oluyorduk ve sezonu kupasız kapatan Mourinho ile Inter'in yollarının ayrılmasına sebep oluyorduk. 2-0 kazanarak şampiyonluğu alırken gollerin yine Balotelli'den gelmesi galibiyeti de normalden çok daha fazla anlamlı kılıyordu.
Önümüzdeki sezona duble yapan şampiyon olarak başlayacağız, yeni bir kupa hedefiyle. Transfer dönemi de fazla heyecanlı olmayacak bu kez. Muhtemelen tek bölümde o sezonu noktalayacağız.
- Mor Menekşe #1 : Başlangıç ve İlk Sezon
- Mor Menekşe #2 : Mourinho Çıldırdı Fiorentina Dev Oldu!
17.03.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Şu Anderlecht'in kara elması var Lukaku diye ona göz gezdir istersen baya gelişim gösteriyor ucuza kapatırsan ilerde iyi kazanç sağlar =)
oyunda fazlasıyla ilerideyim zaten :) 2014 bitmek uzere su an.. baska bir takımla baslayınca denerim onu..
Paloschi'yi nasıl hem Parmadan hemde Milandan alıyorsun?:)
"co-owned" oldugu icin, yani bonservisinin yarısı parma'da yarısı da milan'da oldugu icin..
Super olmus bu seri.
arka arkaya okudum ucunude canım feci fm cektı:D
Devamını beklıyoruz elıne saglık.
2014 yılında manisaspora ucuza gelebilecek bir oyuncu tanıyormusun
@türkoğlu
Scoutun birini u19dan oyuncuları izlemesi için görevlendir özellikle Brezilya'dan ucuza genç oyuncular kapatabilirsin
Yorum Gönder