10 sene önceydi, Türkiye futbolunda ilk kez final görülüyordu. Ben daha hayatta yokken, yani 1986'da başlamış bir devrimin zirve noktasıydı o gün. 13 yaşında bir çocuktum, yine ilk günkü gibi aklımda çoğu şey. Ancak bu yaşlarda(20-25) o günkü duyguları yaşamayı çok isterdim. Bir daha görür müyüz bilmiyorum ama 10 sene sonra arkamıza baktığımızda her sene tekrarladığımız şeyi tekrarlıyoruz: Kıymetini bilemedik bu kupanın. Manevi açıdan kıymetlidir evet ama günümüz futbolunda maneviyat değil maddiyat ön planda. Maddi açıdan büyük bir kayıptır bu kupanın sonrasındaki dönem.
Uzunca bir değerlendirmeye girmeyelim, her 17 Mayıs günü gözler yine TRT3'te Hagi'nin gördüğü kırmızı kartta, Arif'in ofsayt sanıp rastgele kaleye vurduğu topta, karşı karşıya pozisyonda direkten dönen topumuzda, uzatmalarda "Taffarel Taffarel Taffarel!!!" haykırışını getiren pozisyonda... Ve son olarak Popescu'nun son penaltıyı atıp kollarını açıp uçmasında olacak...
Unutmadık, unutturmuyoruz ama derin bir ah çekmeden de edemiyoruz. Türk futbolunun yıllardır dilediği, istediği, çok beklediği bu devrimin ardından yeteri kadar ekmeğini yiyemedi ülkemiz ve takımımız. Bugün ülkedeki futbol yeni bir devrimin eşiğinde, 5. şampiyon çıktı, umarım bunun değerini biliriz...
Bu değişim havasını ülke sınırlarında tutmamak lazım.. Valencia gibi bir deve önemli bir bonservisle 24 yaşındaki hem kulüp hem de milli takım düzeyinde bir ilk 11 oyuncusunu yolladıysak, taraflı tarafsız herkesin merakla beklediği 5. şampiyona kavuşmuşken birbirimizi yemeden bunları değerlendirmeyi bilelim.. Avrupa'nın gözü Bursaspor sayesinde bizim üzerimizde olacak, kaçmasın tren bu kez..
17.05.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
''Ben her bahar aşık olurum,anılarda filizlenir gururum''
:) çok sevdim yazıyı.
Yorum Gönder