Maç yazısını Fiorentinalı olarak yazınca geçen yaz bu vakitler kaçarcasına Fiorentina'dan kaçan Melo'nun Brezilya'yı tek başına ateşe atmış olmasından fazlasıyla mutluluk duyduğumu belirtmem lazım. İlk yarısında Robinho ile öne geçtikleri maçta turu alacak bir oyun oynayan, rahatça yarı final görür denen Brezilya'nın kabustan beter ikinci 45'indeki başrol oyuncusu Melo rezalet geçen sezonu kendine yakışır şekilde kapattı resmen.
İlk yarıda şahsım adına beklediğimden çok daha erken bir gol atıldı. Ben devre sonuna doğru bir gol gelir diye beklemiştim. Brezilya'da anlamadığım bir nokta var ki herkes bunda hemfikir olsa gerek. Elano'nun yerine Dani Alves'in kullanılması. Tamam sağ açık olarak Alves kullanılıyor olabilir ancak kendisi aynı zamanda elemelerde olduğu gibi başarılı bir sol bek olarak da görev yapabiliyor. Sağ bek Maicon'a emanetken solda Dani Alves'i oynatıp Bastos isimli mazlumu orta sahaya çekmek sanki çok daha akıllıca bir tercih olacaktı. Kupa boyunca bunu göremedik ki ben grubun son maçında böyle bir şey denenmesi taraftarıydım. Dunga'dan iyi mi bileceğiz denebilir bu rotasyon hamleleri/önerileri için ancak Dunga'nın da izleyenler dışında ekstra bir şey bildiğini sanmıyorum. O kadar adamın içinden Bastos'u yetersiz olduğu su götürmez bir gerçekken sol bekte ısrarla oynatmak hatadır işte.Marcelo'nun Madrid için yetersiz olduğunu düşünenler bile var ki ben kendisinin üst düzey bir isim olduğunu düşünmekteyim. O Marcelo bugün Bastos'un yerine görev alıyor olsaydı durum daha parlak olurdu. En azından Robben-Sneijder ikilisi orayı deyim yerindeyse kevgire çeviremezlerdi. Bastos bir tane olumlu iş yapıyorsa karşılığında üç tane olumsuz iş yapan adam. Buradan Çağrı'ya(chao grey) selam olsun, Bastos'un can düşmanlarından biri olarak. Ben Bastos'u beğenirim demiştim sezon içerisinde ancak şu kupada sol bekteki oyunu kendisini sildi attı gözümün önünden.
Hollanda'ya bakarsak adamlar elemelerden beri gelen sağlam savunma veya en azından gol yemeyen savunma özellikleriyle bir yere gelmeye devam ediyorlar. Kadroda pek sevmediğim ve Hollandalı Hasan Şaş diye dalga geçtiğim Robben varsa, Sneijder varsa, Van Persie varsa, Van Der Vaart varsa o takım bir şekilde gol atıyordur zaten. E hiç yemezse veya tek gol yerse de şu adamlardan biri ekstra iş yapıp golü buluyor ve yenilmemiş oluyorlar. İşte böyle basit görünen bir şekilde yollarına devam ediyorlar ancak yaptıkları sistemli savunma izlenip alkışlanmaya değer. Brezilya biraz pozisyon bulsa da ikinci yarıda gol ararken bile taviz vermeyen yapılarıyla neden yarı finalde olan taraf olduklarını tüm Dünya'ya anlattılar.
Felipe Melo'nun kendi kalesine golü, Sneijder'in kafası derken kısa süre içerisinde kupanın kaderi değişti belki de. Şu maçı yıllar sonrasında efsaneler arasına sokacak olan şey ise kesinlikle Brezilya'nın ikinci yarı performansıdır. Hollanda neyse onu yaptı, çıkan 11'i bozmayacaklardı bile ancak son anlarda Huntelaar fırsatları değerlendirsin diye tek değişiklik yapıldı. Uyguladığınız sistemin doğru olduğuna inanıyorsanız ve geçmişte bunu kanıtladıysanız yine bundan taviz vermeyerek sonuca ulaşabileceğiniz en güzel örneğidir Hollanda Milli Takımı.
Ayrıca maçı Marmaris'te evde değil yat limanında izledim. Marmaris'e gelen turistler arasında İngiltere-Hollanda-Rusya üçlüsü açık farkla öndedir hep. Hal böyle olunca maç öncesi sokaklarda turuncu formalı yüzlerce turiste rastlamak mümnkündü. Maç sonu ise kendimi Hollanda'da sandım, her yerden bağırıp çağırıp tezahüratlar eşliğinde geçen onlarca Hollandalı grubun arasında...
3.07.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
bizim takımı bıraktı başına gelmeyen kalmadı
Yorum Gönder