Maçın ilk kısmını yarım yamalak izledim. Hatta 18'e kadar izledim sonra Can'a(fever pitch) bağlandım ilk yarı sonunu kaçıracağım için. Marmaris'ten Datça'ya daha doğrusu Palamutbükü'ne giderken yolda arada maç başına denk gelip pek sıkıcı geçen 18 dakikadan sonra 53. dakikadan sona kadar izleyebildim. Pek de hoş bir maç olmadı aslında gördüğüm kadarıyla. Datça merkezden Palatmubükü'ne geçerken Can'ın ilk yarı sonuna doğru telefonda yaptığı özette de hiçbir şey kaçırmadığımı anlamış bulundum.
İkinci yarı başlamadan Palamutbükü'nde eve varmıştım ancak az oturup dinlenip ikinci yarı başını kaçırmışım. Maçı açtım 5 dakika izleyip içecek almaya gittim geldim penaltı oldu. Elit golcü kapsamına sokulabilecek düzeye erişen Cardozo yükselen kariyerine yakışmayan penaltıyla Paraguay'ın sürpriz umudunu gömdü ceza sahasına. Maçın en aksiyonlu 5 dakikasında izlemeye başlayınca insan afallıyor ekran başında. Paraguay'ın kaçan penaltısına şaşıramadan Alonso izleyenlere göz kırptı adeta. O kadar adamın içerisinde Xabi Alonso niye kullandı onu anlayamadım ben ya neyse...
Ayrıca bu maçta Fabregas'ın bu kadar üzün süre oynaması benim adıma sürprizdi. Adamı 10 dakika civarı izlemeye alışınca böyle oluyor. Üstelik Torres'in yerine yine bir forvet girmesini beklemiştim ben. Sonuç olarak Fabregas oynadı ve bence bu kupada olması gerekenden çok daha fazla süre alması gerektiğini kanıtladı. İspanya kupa genelinde olduğu gibi bol ve sıkıcı pas trafiği ile bezdirdi insanı.
Karşılıklı kaçan iki penaltı olayı olmasa şu maç unutulmaz maç değil rastgele bir Dünya Kupası maçı olurdu. Baştaki iki penaltı ve Casillas'ın ikinci yarıda iyi bir maç çıkarmış olması maçı uzun süre sonra hatırlanacak hale getirdi. Bu maç bir kısmını kaçırdığım için mi yoksa herken için mi öyle bilmiyorum ama 4 maç arasında açık ara en kötüsüydü. Hatta çoğu 2. Tur maçı bu maçtan fersah fersah ilerideydi. Yine de o penaltılar ilginç kıldı işte...
5.07.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder