Öncelikle alıntılar sebebiyle uzunca bir yazı olacağını belirtelim ve şuradan başlayalım, maç öncesi 11'i gördüm ve Galatasaray Sözlük'te bir entry girdim GS-OFK maçı başlığına:
"sahaya cıkan/cıkacak ilk 11'i ile rijkaard'a olan guvenimi sarsan mac olmustur. adımın altına 800 sayfa yorum girersiniz "franchi denen **** rijkaard'a inanmıyormus" diye.. girin **, girin, sonra da ayhan-barıs-sarp uclusunun keyfini cıkarın oldu mu?
frank rijkaard'a, johan neeskens'e, total futbol devrimine, her seye 14 aydır yani ilk gunden beri koru korune inanıyorum. hala aynı inanca sahibim. ama tum bunların gerceklesecegine olan inancım lorik cana hazır olsun olmasın ilk 11'de degil yedekteyken, emre colak yedekteyken, ayhan-barıs-sarp uclusunun sahada, daha dogrusu 11'de olacak olması benim canımı sıkıyor arkadas.
total futbol ile temeli atılan devrim bu adamlarla gerceklesecekse hic olmasın arkadasım. bulent korkmaz gelsin 1-0 olsun bizim olsun mantıgına devam edelim. zira iki turlusu de aynı keyfi verecek. solda 5 sene onceki pires, sagda messi, ortada eski gunlerindeki ronaldo(brezilya) olsa, arka dortlu cole-maldini-stam-cafu olsa, kalede yashin olsa, ortada da sarp-ayhan-barıs olsa ben yine memnun olmam. yeter be arkadas, hazırlık macında denedin olmadı iste. barıs kafası kopmus tavuk gibi sadece kosuyor bilincsizce, ayhan desen gotunun dibine pas atmaktan aciz, ilk fırsatta kavga-gurultu pesinde.. e sarp desen 10 santim onune dahi isabetli top atarsa olecek hastalıgına sahip...
boyle bir galatasaray istemiyorum ben kardesim. hazır olmasın, cana oynasın. hazır olmasın, emre colak oynasın. hazır olmasın, kewell oynasın. bu ucu de en hazır ayhan-barıs-sarp uclusunden daha hazırdır. yeter be, yeter. adamdaki futbol sevgisini, guzel futbola olan inancı koreltiyorsunuz, yeter. 3 gun once gelen neill 11'de cıkabiliyorsa kewell da cıkar, pino da cıkar, cana da cıkar.
jet hızıyla edit: su mac 10-0 bitse ve sarp-ayhan-barıs uclusu 3'er gol 3'er asist ile oynasa bile fikirlerim degismeyecek."
Maç başında Ayhan-Sarp-Barış üçlüsüne isyanımı ettim. Ettim ki maç sonunda söyleyeceklerimin skor ne olursa olsun değişmeyeceğini anlatabilmiş olayım. Galatasaray'da Cana-Musa-Emre üçlüsü ile sahaya çıkılabilecekken bu üçlü ile çıkılıyorsa eleştirmek son derece doğal değil midir? 3 haftadır takımla çalışan Cana hazır değilse 1 hafta önce takıma katılan tatilden dönen Neill nasıl 90 dakikayı kaldırabilecek hale geliyor.
Burada iki soru çıkıyor:
1- Cana 3 haftada hazır olamıyorsa Neill yorgun argın mı 90 dakika oynatıldı? Yetersiz olduğu bilindiği halde oynatıldı yani...
2- Neill'ı 1 haftada hazır edebilen teknik ekip Cana'yı neden 3 haftada hazır edemedi?
Neill 1 haftalık idmanla bu hale geldiyse ve bu maçta 90 dakika koşturup fizik olarak geriye düşmediyse 1 haftada 90 dakika oynayabilecek duruma getirilmiş demektir. O halde Cana 3 haftada neden zorluk derecesi orta hatta ortanın da altı olan bu maçta oynayabilecek hale getirilmedi diye sormak gerekiyor.
Cana -bence- oynayabilecek durumdaydı, her ne kadar oynayamayacak halde henüz dense de. 1 haftada Neill bu hale getirilirken Cana gibi güçlü ve yıllardır fizik gücünü kullanarak oynayan bir adam 45 dakika bile oynayamayacak durumda olmaz. Burada bir tercih meselesi vardı ve Cana oynatılmadı. Resmi maçlar gelmesine rağmen teknik ekibin hala birilerine şans veriyor olduğunu görüyoruz. Bunun yanında kampın yükselen iki değeri var: Emre Çolak ve Musa Çağıran. Emre kadroya 18'den girip 1 saniye bile oynama şansı bulamazken Musa tercih bile edilmedi bu maç için. Aydın Yılmaz sağlam olsa eminim ki bugün Rijkaard'ın süper orta saha üçlüsü ile birlikte şans bulacaktı neyse ki sakattı da bir darbe de 7 numaranın katilinden yemedik.
Burada yine Galatasaray Sözlük'e maç sonu girdiğim entryden alıntı yaparak devam edelim(baslık: Frank Rijkaard):
"29 temmuz 2010 galatasaray ofk belgrad macının tek sorumlusudur. kalecisi olsun olmasın, orta sahası eksik veya tam olsun hic fark etmiyor, bu beraberligin ve tur sansının sıfıra yakınsamasının sorumlusudur.
"ayhan-barıs-sarp uclusu ile rijkaard ne yapsın :(((" demeyin, mantıksız kacıyor zira.
bu macta emre-musa-cana uclusunun oynamasına ben mi engel oldum? ha? duyamıyorum? emre'yi 90 dakika kıcımın dibinde oturtup da barıs ozbek'i ben mi 83+2 dakika oynattım? ayhan'a barıs'a sarp'a mac boyu dayanıp cana'yı son 7 dakikada 2-1'e yatmak icin oyuna alan ben miyim?
'cok gol kacmıs' denecek, kactı. kacacak. bir takım girdigi her pozisyonu gole ceviremeyecek, 10 tane pozisyona girip 2-3 tane atacak atabilirse. ama bir takım sahasında 4. sınıf avrupa takımına karsı 2-0 ondeyken skor 2-1 olunca yatmayacak o skora. 2-0'dan 2-2 mac vermeyecek kendinden 3-4 gomlek zayıf takıma.
elano yokmus, kewell hazır degilmis.. musa da mı hazır degildi? emre colak da mı hazır degildi? kampın yıldızlarından cumhur yılmazturk 18'e girecek kadar bile hazır degil miydi? neill'dan gunler haftalar once takıma katılan lorik cana hazır degil ama neill 90 dakikayı cıkarabiliyor oyle mi? hadi oradan be.. hadi be oradan..
gecen sezon sarp'ı ayhan'ı barıs'ı kabul ettik de, bu sene bu adamların aynı anda 11'de oldugu mactan sonra bana "rijkaard'ın ne sucu var :(" felsefesi sokmez, sokemez.
frank rijkaard ikinci sezonunda ilk resmi macında onceki sezonki kotu oyunlara ragmen sarsılmayan guvenini bir anda sarsıverdi. ayhan-barıs-sarp uclusunden medet umup musa'yı emre'yi cana'yı kenarda oturtan adamı bana savunmayın yalvarırım."
"Rijkaard eleştirilemez!" mantığına geçen sezon çokça gönderme yaptık. Bu adama ve felsefesine inanıyoruz ama yanlışlarını birer birer anlatmak da hakkımız olmalı dedik. Bir insanı putlaştırıp efsane yapmamak lazımdı, hem de işler yolunda gitmiyorken ki ilk sezon işler yolunda gitse de "bu iş oldu!" demek aynı oranda büyük bir hata olurdu.
1 koca sezonu çöpe attık biz sistem uğruna. Tamam sistem oturdu, kim ne yapacağını biliyor hücumda. Ancak şu var ki sisteme hazırlık diye geçilen 2009/10 sezonu içerisinde en verimsiz isimler olan Ayhan Akman, Barış Özbek, Mustafa Sarp üçlüsünden 2010/11 sezonunda da bir şeyler beklemek doğru mudur? İşin şansa bırakılmaması gerektiği, tur için fark atmanın şart olduğu ön eleme maçında bu adamlarla tur aramak doğru mudur?
Musa Çağıran-Emre Çolak-Lorik Cana üçlüsü ile bu maça çıkmak varken Mustafa Sarp-Ayhan Akman-Barış Özbek üçlüsü ile sahada olmak intihardır. Bu adamlar bu kadar mı vazgeçilmez ya? Cana hazır değil denmesin, 4-5 gündür takımla olan Kewell bile aslanlar gibi oynadı oyuna girdikten sonra. Cana nasıl sadece 7 dakika oynayabilecek durumda oluyor?
Diyorlar ki yönetime protesto olarak böyle çıkarmış takımı Frank Rijkaard. E bunu neden takdir ediyorsunuz ki? İkinci bir Tromso faciasının eşiğine gelmişiz hala protesto gibi abuk subuk bir bahanenin ardına sığınıyoruz. Böyle bir protesto anlayışı yok. Bu bahaneyi en başta geçelim.
Transfer isteyen adam protesto etmez, tur geçer. Tur geçer ki "bak zayıf rakipler bitti, güçlüler geliyor bana transfer yap!" diye haykırır. Haftaya OFK Belgrad turu geçen taraf olursa hangi yüzle Kallström benzeri adamlar istenecek ve gelecek? Transfer isteyen adam böyle ucuz protestolar peşinde koşmaz, yönetime "eldekilerden en fazla bu oluyor" demek için oynatabileceği daha iyi oyuncuları kulübeye ve tribüne yollamaz.
Az önce yine iki soru/madde çıkartmıştık ortaya, yine çıkartalım benzerini:
1- Ayhan-Mustafa Sarp-Barış üçlüsü Rijkaard için ilk 11'de oynayabilecek kapasitede oyuncular olmalı ki tercih ediliyorlar.
2- Rijkaard resmi maçların ve elenme tehlikesinin farkında olmadan, işin ciddiyetini bir kenara koyup yetersiz olduklarını bile bile, elenme tehlikesini göze ala ala bu adamlara şans veriyor.
Hangisini seçersek seçelim tek sonuç çıkıyor karşımıza: Facia.
Rijkaard bu takıma gerçekten transfer istiyorsa bu adamlarla oynamayı bırakıp deplasmanda daha etkili ve yetenekli oyuncularla turu kovalar. Bu turu geçememek demek yeni ve sağlam transferler yapılması demek değil, Ayhan-Sarp-Barış üçlüsünün yetersizliği ile elenince yeni transfer gelmeyecek, elde avuçta kalan Elano da uzaklara uçup gidecek.
Ha bir de Aykut Erçetin olayı var. İlk gol Sabri'nin şutları misali uzaklara süzülüyordu, Hakan Balta'ya çarptı gol oldu bilindiği üzere; o golde kaleciyi suçlamak çok büyük haksızlık olur. Ancak yediği ikinci gol benim koca bir sezondur neden Ufuk Ceylan ismini haykırdığımın belgesidir. Aykut Erçetin, Bükreş karşısında turu rakibe vermişti. Ali Sami Yen'deydi maç ve yine 2-2 bitmişti. Maç sonu rövanşı alırız diye geniş geniş konuşmuştuk ama ilk maçta Aykut'un yediği 1 tanecik hatalı golün bedelini ödemiştik. Rövanşta sembolik olarak sahaya çıkmıştık sadece. Bugün rakip Bükreş'ten daha zayıf, Galatasaray ise çok daha güçlü. O günkü kadar karamsar bir ortam yok ama tur için favori biziz demek kendimizi kandırmaktan fazlası olmaz..
Bu takımın 1. kalecisi Ufuk Ceylan'dır. Böyle giderse Aykut Erçetin 3 yılda 2 kere takımı Avrupa kupaları dışına iten adam olarak kalacak yanlış teknik adam tercihleri ile birlikte.
30.07.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
13 yorum:
benzer şeyler yazdım ama bitiremedim daha.kime daha çok kızacağıma karar veremedim maalesef.eline sağlık ;)
Abi, Allah aşkına evet ayhan, barış, sarp üçlüsünü bende sevmiyorum ama bence ayhan bugün maçın en iyisiydi yapma gözünü seviyim. ha ayhan'ın maçın en iyisi olması 2 tane adam gibi orta saha oyuncusuna bir tane de galatasaray'a yakışan kaleciye ihtiyacımız olduğu gerçeğini değiştirmez ...
Sorun kesinlikle yönetimden kaynaklanıyor. Hem yönetim kurulu, hem de teknik ekip bu halimizden sorumludur bence.Mustafa ve Barış iyi niyetli olabilir ama bizim 100 yılımız yok ki bunları istenen ortasaha haline getirmek için.Hadi diyelim ki Barış genç, bazı özelliklerinden yararlanmak için takımda tutulabilir.Ama Mustafa ve Ayhan'a daha fazla şans vermemizin doğru olmadığını düşünüyorum.Barcelona da mükemmel teknik ortasahalarının yanına Toure ve Keita gibi adamları koymuştu fakat bunlar fizik güçlerinin yanında iyi tekniğe sahip olan oyunculardı.Mustafa çok düz bir oyuncu ne yazık ki ve ortasahadaki pas hareketine katkısı olumlu olmuyor.Cana'nın da pas sistemine çok olumlu bir katkısı olacağını sanmıyorum.O, Sarp'ın daha aklı başında olanı.Liderlik yanı gelişmiş, topu ayağına almasa bile topun gidişatını yönlendirebilecek bir oyuncu.Ama yanında iyi pas atan adamlar olmadıkça, liderlik yapıp oyunu yönlendirmesinin de anlamı kalmıyor.Dünyada modern futbolda, bekler de stoperler de topu iyi kullanıyor.Bizim 4lüye bakın bir de :) Hadi savunmayı bir yana bırakalım, top dağıtma işini ortasahaya verelim.Bizim kesinlikle çok iyi top dağıtabilecek bir oyuncuya ihtiyacımız var.Bunu yabancı transferiyle mi sağlarız, altyapıdan birini mi çıkartırız bilemem.Ama Tugay,Emre gibi zamanında harika işler yapmış ortasahaları yetiştirebiliyorsak, başarılı olmak için yeniden altyapıya bakmalıyız derim.
Ellerine sağlık kardeşim......bu üçlü olacaksa eğer ben yokum,çünkü daha maçın başında onları ilk 11 de görüpte ve sonrasında yaptıkları her beyin ve teknik fukarası harekette,eşimin,,kuzenlerimin ve onların eşlerinin hayatını tehlikeye atacak şekilde kendimden geçebiliyosam;))rijkaard da, yönetim de veya bize bunu yapan her kimse artık bıraksın bu işleri çünkü sabır kalmadı artık...........
ya yeter ben razıyım turu geçememeye ligde 5. olmaya ama artık yeter gençleri oynatır alt yapıdan gelen yetenekleri eğitir ve sonunda total futbol ile birlikte kendi değerlerimizi sahada seyredebileceğimiz bir takım yaratır diye getirdiğimiz adam 2 sene müthiş bir jenerasyonu eritti geriye kalanda ayhan-barış-mustafa sarp yeter gerçekten yeter!!!!
Yok yok Rijkaard'a laf ettirmem! Siz de biraz sıkın dişinizi canım; Tugay kerimoğlu büyük tecrübesi ve üstün sezgileri ile altyapıda 12-13 yaşındaki çocuklara öğretecek önce pas futbolunu, onlar gelişecek ve takımın belkemiği olacaklar 7-8 sene sonra. Bu arada Rijkaard da önce Türkiye koşullarını, futbolunu, basınını, taraftarını tanıyacak 3-4 seneye. Ardından yeni stadda full çekecek kombineler, patlayan franchise gelirleri vs. derken kasaya girecek para ile bomba transferler yapılacak; o futbolcular ile altyapıdan gelenler buluşturulup "yenilmez armada" yaratılacak. Futbol bir planlama işidir; "taraftarız biz çekeriz cefa" lafı sadece sloganda kalmamalı, uygulamaya da konulmalı değil mi ama?
Haa yok hocam ne yaptın ölürüz o zamana derseniz çözüm belli: tüm takımı değiştiremeyeceğimize göre teknik direktörü değiştirip oyun felsefesini Türk futbolcusuna uydurmak! Sonuçta adamların 65 yıl önce imal ettikleri atom bombasını yapamıyoruz; total futbol da oynamayıverelim bir kaybımız olmaz!
Artemio, yeri burası değil ama bir sorum olacak. Buca nasıl bir yer ? Kardeşim Deü PDR'yi yazacak. İzmir hakkında bilgimiz var ama Buca hakkında pek yok. Nasıldır, rahat mıdır ?
@baris,
bana blogun mailinden at, buca'da 6 yıl okuyan kuzenim ve arkadasım var, onlarla iletisime gecireyim seni.. ben bornova'da oldugum icin buca hakkında bilgim yok.. 5 sene okudum izmir'de, ekim ayında 6. seneye baslayacagım ve sadece 2 veya 3 kere gittim buca'ya.. en fazla 3'tur, 4 kere gitmedigime adım gibi eminim :)
Bu sezonun ilk resmi maçı olmasına rağmen, taraftar maça fazla ilgi göstermedi. Rakibin gücüne güvenip ''Nasıl olsa kazanırız'' yanılgısına kapılanlar, maçı evde izlemeyi tercih etti ve böyle düşünenlerin sayısa oldukça fazlaydı.
Rakibin gücü kısıtlı. Sadece defans yapmaya çalışan, bulduğu kontra ataklarla gol bulmayı düşünen bir takım. Zaten teknik direktörleri de maç öncesi bunu doğrular nitelikte açıklamalar yaptı.
Galatasaray'da Dünya Kupası'ndan kalma Elano ve sakatlıkları devam eden Gökhan Zan, Aydın Yılmaz, Milan Baros gibi isimler kadroda yoktu. Elano'nun durumu belirsizliğini korurken, takımda kalacağı neredeyse kesinleşti. Bu vakte kadar beklenmesinin sebebi de ''Bir teklif gelir de satarız'' düşüncesiydi. Teklif gelmeyince mecburen takımda kaldı.
Maça ilk onbirde sahaya başlayacak isimler açıklandığında, karşılaşmayı takip edenlerin büyük çoğunluğu Mustafa Sarp, Barış Özbek ve Ayhan Akman üçlüsünün, Galatasaray'ın oynadığı/oynamak istediği sisteme uygun olmadığı kanısındaydı. Bu, bir bakıma haklı bir serzenişti. Sonuçta, taraftara geçtiğimiz sezon çoğu maçta ''Ah, vah'' çektiren bu üçlüydü. Fakat kimse söyleyemez ki ''Koşmuyor, pres yapmıyorlar''.
Barış'ın bugüne kadar Galatasaray'da tutunabilmesi, forma şansı bulabilmesi tamamen bitmek, tükenmek bilmeyen koşu ve pres gücüne dayanıyor.
...
Aslında yazı devam ediyor ama blogger müsade etmiyor. Okumak isteyenler buyursunlar;
http://surrealistadam.blogspot.com/2010/07/skor-degil-muhim-olan-oyun-galatasaray2.html
Barış-Ayhan-Sarp konusunda kesinlikle katılıyorum.Ama elinde kim var başka diyerek Rijkaard'ı eleştirmemek en büyük yanlıştır.Rijkaard büyük hoca,felsefesi var falan deniyor.Büyük olan Galatasaray'dır ve bu takımın geleneksel taktiği 4-4-2'dir.Bu takım tek forvet O-Y-N-A-Y-A-M-A-Z.
Rijkaard'ın bir felsefesi falan yok.Mevzu bahis olan bir felsefe varsa o da Galatasaray'ın yıllardır süregelen 4-4-2 felsefesidir.Buna göre Galatasaray Sami Yen'de her zaman önde basar,atak düşünür ve ne olursa olsun çift forvet oynar.Bugün Rijkaard'ın felsefesi dediğimiz masal,Galatasaray'ı hücuma götüremiyor.Arda'yı kilitlerseniz Galatasaray'ı bitirirsiniz,maç 2-2 olmuş Pino kanattan gidiyor içerde sadece 1 futbolcu (Kewell) var.Gole ihtiyacı olan takımın hücum anlayışı bu mudur? Uefa yıllarını örnek vermicem.Çok değil birkaç yıl geriye gidin ve Gerets dönemindeki takımı izleyin.İçerde dışarda her maçta pozisyonlarda rakip ceza alanında en az 4 oyuncusu var Galatasaray'ın.Gerets'in elindeki orta sahada Inamoto gibi bir adam olduğunu söylememe gerek yok sanırım.Ama Gerets herşeye rağmen hücum oynattı ve futboldan zevk alıyorduk.
Gerets'in elinde Iliç,Hasan Şaş,Heinz,Altan vs gibi oyuncular geçti.Bugün yıldız diye takımda tuttuğumuz adamların hangisinden kötüydü Iliç? Her sezon 10 gol ortalamayla oynadı.
Bütün bunların yanında en büyük ve asıl problem takımı bu hale getiren ve Rijkaard'da ısrar eden yönetimdir.
Abi tama orta saha konusunda sana katılıyorum ama Neill'la kewell'la kıyaslanamaz ki Cana.
Neill Kewell aşmış profesyoneller, gidiyorlar geliyorlar gram yağlanma yok, sakatlanıp 3-4 hafta oynamıyorlar gram yağlanma yok.başka tip adamlar
bilmiyoruz tabi yönetim riykaardı getirirken hangi sözler verdi yerine getirdi mi 2 yıldır hocanın memnun olmadığı her halinden belli bu şekilde küçülerek yada 3-5 hesabı yapılarak ekonomik anlamda sağlam bi yapıya kavuşamazsın kavuşsanda o takım büyük olmaz taraftar küsmek üzere yıllardır gs nin avrupadaki prestiji azaldı artık yok denecek kadar azaldı bile sen planlarını iyi yapacaksın büyürken borçlarını ödemeyi başaracaksın şu kadrodaki bir sürü kazmaya o kadar para vereceğine doğru düzgün topçular al yanına gençlerden oluşan bi kadro kur bundan kötü olmaz ucuz etin yahnisi iyi olmaz arkadaş bence olayın özetide budur
Sevgili Fırat bende seninle aynı düşüncelere sahibim. Hatta benim yazıyıda okursan hemen hemen aynı şeyleri yazdığımı göreceksin. Kesinlikle yaznın altına imzamı atıyorum.
Benim yazım; http://mesuttok.blogspot.com/2010/07/yeter-rijkaard-gsaray-2-ofk-belgrad2.html
Yorum Gönder