Inter'le Bayern daha bir sene olmamış Barnebeu'da Gümüş Kupa için birbirleriyle mücadele etmişlerdi. O maç herhalde Şampiyonlar Ligi tarihinin en sıkıcı, en sonucu belli birkaç finalinden biriydi ve bu iki isim eşleştiğinde aklıma direk Büyük Final'i izlerken yaşadığım hayal kırıklığı geldi açıkçası. Ama dün sahadaki oyun, mücadele ve heyecan Barça - Gunners eşleşmesini aratmadı. Hatta mücadele ve heyecan kriterlerinde -sahada bir Barça dominasyonu mümkün olmadığından- alt ettiğini bile söyleyebilirim. Sahada oyuna hakim olan taraf sürekli değişti ama sonunda bir tek kazanan vardı...
Maç başlamadan önce Şampiyonlar Ligi'nin klasik kadro ve diziliş görüntüleri verildiğinde Bayern hakkındaki fikrim açık söylemek gerekirse kevgir olacaklardı yönündeydi. Sol taraflarındaki Pranjic, orta sahanın geri ikilisinin yarısı Luiz Gustavo ve Mario Gomez'in arkasındaki üçlü bir araya geldiğinde benim açımdan görünen manzara Inter'in ileriye doğru büyük bir baskı kuran Inter orta sahası ve kanat beklerinin sahayı fethetmesiydi. Ancak Van Gaal'in takımı beni ağır biçimde yanılttı. Takımın tek aksayan yönü Pranjic oldu ve Van Gaal alarm veren bu bölgeyi de hemen Breno hamlesiyle kapattı ve maçın 90. dakikaya kadar 0-0'a kilitlenmesinin taktiksel altyapısı oluşmuş oldu. Bayern, Robben ve Gomez dışındaki oyuncularıyla yarı sahasında önemli bir mücadele gücü sergiledi. Özellikle Schweinstegier ve Ribery'nin Inter'in en iyi işleyen bölgesi olan sağ tarafına yaptığı baskı çok etkiliydi, Maicon birkaç pozisyon dışında ileriye doğru hamlelerinde bilinen deliciliğinin çok uzağında kaldı bu yüzden. Sneijder-Eto'o-Stankovic üçlüsü de Lahm, Luiz Gustavo ve Bayern tandemi karşısında ritm bulamayınca Inter evinde beklenmediği ve planlamadığı halde bir kontra atak takımına dönüştü. Bayern'in sahanın diğer yarısındaki görüntüsüyse diğer tarafın aksine çoğu zaman oldukça cılız gözüktü. Ribery'nin, ilk yarının; Robben'in, ilk yarının ve ikinci yarının çoğunda tamamen etkisiz kalması Bayern'in hücum gücü için büyük aksaklıklardı. Buna rağmen bu ikilinin biraz parladığı anlarda Gomez biraz daha becerikli olsaydı maç 0-0'a kilitlenmeyecek ve büyük olasılık Inter tüm riskleri alarak ya maçı çevirecekti ya da fark açılınca Allianz Arena'da çok zor bir sınava çıkacaktı. Bunların hiçbiri olmayınca Bayern için basit ama önemli bir avantaj çıktı sahadan.
Inter tarafındaysa tam anlamıyla bir şaşırmışlık hali vardı. Benitez'in Mourinho'nun taktiğinde değişiklikler yaparak bir hücum taktiği çıkarma düşüncesini ondan daha iyi uygulayan Leonardo'nun planı geçen sene Şampiyonlar Ligi'ni kaldıran orta saha ve hücum bölgesini iyi organize ederek rakibini baskı altına almaktı. Bu amaçla beşli bir orta saha düzeniyle ve 4-3-2-1 dizilişiyle sahadaydı ama Schweinsteiger ve Gustavo'nun Inter orta sahasının pas yaparak organize olduğu sıralarda rahat vermemesiyle geçen sezonki gibi oynamaya çalışan Inter bunda da çok etkili olamadı. Birincisi Mourinho'nun kenarda ve ikincisi Milito'nun sahada olmayışı bu oyun düzeninde Inter'in pozisyon bulsa da oyundaki korkutuculuğunun artmayışının temel sebebi oldu. Takım, Mourinho zamanındaki disiplinli kimliğini bireysel anlamında korusa da toplu olarak o dönemki sağlamlığı göstermesi mümkün olmadı. Diğer yandan Eto'o'nun Breno ve Tymoschuk'a karşı uç bölgede tek başına üstünlük sağlaması insanüstü bir performans olurdu ve olmadı. Milito gibi deplase olması ve sürpriz driplingleriyle rakip tandemi dağıtacak bir uç elemanın eksikliği çekildi. Sonuçta Eto'o ve Sneijder'in çabaları zaman zaman tehlikeler yaratsa da burdan da Bayern savunmasını geçemedi Inter. Maç sonuna doğru telaşla yapılan baskı da gol getirmediği gibi açılan savunmadaki nadir boşluklardan birini yakalayan Robben golü getiren pozisyonu yarattı ve Inter için maç bitti.
Maçın kaderini değiştiren sadece taktikler ve takım performansları değildi tabi. Her iki takımda da maçın kilitlenmesini sağlayan çok önemli performanslar gösteren oyuncular vardı. Bayern için bu isim direk olarak kaleci Kraft'tı. Genç isim Bayern'in Kahn'dan sonra yaşanan kaleci belirsizliğine son vereceğini belli eden bir görüntü çizdi. Benim hatırladığım dört çok net pozisyona karşı kalesini korumayı bildi. Ki, bunlardan ikisi teke tek pozisyonlardı. Refleksleriyle yakın mesafeden gol bulmayı alışkanlık edinmiş Inter'in durdurulmasında savunmadan daha önemli rol oynadı. Maçın kaderini belirleyen oyuncu ise Inter'in canavar stoperi Lucio'ydu. Bütün maç hem sağda hem solda hem ortada- savunmanın her bölgesinde Bayern'in hücum elemanlarına duvar olan isimdi. Ama maçın en önemli hatasına da o imza attı. Bütün maç cansiparane şekilde koruduğu Inter kalesini Robben'in şutundaki ofsayt pozisyonunu bozarak gole açan da o oldu. Maçın en ilginç ayrıntısıydı bana sorarsanız.
Benim için bu maçla birlikte turu kimin geçeceği belli oldu. Oyun planını uygulamakta aciz kalan Inter'in sahasında bu kadar büyük baskı yediği Bayern'i Allianz Arena'da mağlup etmesi çok çok zor. Son dakikada yenen gol de oynayamadıkları oyunun tuzu biberi oldu ve turu geçme şanslarını en aza indirdi. Bayern ise Ribery ve Robben ikilisini daha etkili hale getirirse yarı finali görecek seviyede göründü dün. Ama Şampiyonlar Ligi'nde maç bitmeden emin olunmuyor, aynı dünkü gibi.
1 yorum:
maçın hakkı interindi ama beceriksizlik şansızlık vardı.keşke stankoviç yerine pazzini oynasaymış.
son yıllarda izlediğim en güzel maçlardan biriydi.robben olmasa münihin fazla bir espirisi olmayacaktı.
Yorum Gönder