Önceden bazen diyordum, şimdi ise sıklıkla: "Keşke internet bu kadar çok gelişmeseydi, her şey böyle büyüyüp ilerlemeseydi."
Eğer bu kullandığımız internet bu kadar çabuk ulaşılabilir olmasa, eskisi gibi ulaşması zor, kullanması zahmetli, çok kullanması ise ekonomik olarak zor olsaydı çoğu şey farklı olacaktı. Keşke bu dediğim şartlar eskisi gibi devam etseydi, o zaman Türk insanı her spora bu kadar kolay ulaşamayacaktı. Her sporda taraf olup kendini söz sahibi zanneden insanlar türemeyecekti böyle. Herkes ilgilendiği birkaç sporu bilecekti, onlara yoğunlaşacaklardı.
12 sene önce bir saniye bile kaçırmadan İstanpool 99'u izlerken futbol ve yüzmeden başka bir sporu pek bilmezdim mesela. Hala da futbol, yüzme, bisiklet dışında çok şey bilmem, bilmek istemem. Ki yüzme veya futbol konusunda bildiklerimin yarısını bile bilmem bisiklette. Futbol kendimi bildim bileli, yüzmeye denizde yüzmek değil de spor olarak ilgim de 1999 ile başladı. Öncesinde denizde yüzmeyi seven bir insanken İstanbul'daki Avrupa Şampiyonası ile birlikte spor olarak da yüzmeyi takip eden bir insan oldum. Bisiklet çok daha yeni, belki beş sene falan olmuştur. Öncesinde bisikletle sık gezip tozan ama spor olarak TV'de çok ilgilenmeyen birisiydim.
Düşününce hala en fazla bu üç sporla ilgileniyor olmamı şans olarak görüyorum. Her spora saçma sapan ahkam kesip hepsini sanki iyice kavramışım gibi konuşacağıma, bu üçü hakkında net konuşup, sevdiğim diğer birkaç spor için de iyi ve izlerken her şeyin farkında olacak kadar bilen bir izleyici olmayı yeğlerim. Mesela basketbolda sevgi-ilgi ölçeğim Galatasaray'dır. Onlar iyiyken NBA'i de daha çok izlerim, Euroleague ve Eurocup da ilgimi çeker. Ancak Galatasaray kötüyse basketbolda sadece Galatasaray'ı izler diğerlerine denk düşmedikçe gözümü çevirmem. Gece uyanık duran bir insan olduğumdan NBA'i o saatteki tek alternatif olduğundan sık takip ederim. Buna rağmen de tutup basketbol konusunda oyununu sevmediğim üç beş adamı eleştirmekten ileri gidip teknik veya taktik konulara girmem, giremem.
Atletizm, tenis ve Formula 1 az önce bahsettiğim "iyi izleyici" tanımına uyar benim için. Daha fazlası değilim, olmak da istemem, onlara daha çok yoğunlaşıp çok büyük detaylara inersem yüzme-futbol-bisiklet üçlüsüne daha az zaman ayırırım çünkü. Gerçi futbola zaman ayırmasak da o herhangi bir anda zamanımızdan kendi payına düşen kısmı çıkarıyor.
Ancak...
Şimdilerde bakıyorum, futbolla ilgilenen ve yanına birkaç spor koyan adam ay içerisinde snooker, tenis, futbol, at yarışı(aslında sadece Gazi Koşusu), Amerikan futbolu(ki bu da sadece superbowl) diyor... Hatta bunlar da kesmiyor ve basketbol, atletizm, beyzbol falan ne bulursa yorumluyor "şu şudur, bu budur" diyor, bilmeden konuşmak oluyor bu da. Futbol, basketbol, x, y diye dört veya beş sporla ilgilen ama bu kadar da şovmen olup internetten gelen bilgiyle hepsinde uzman olma be.
Yıl boyu Amerikan futbolu takip etmeyip de senede bir kere Super Bowl izleyip anlık yorum yapma. At yarışına koca sezonda hiç bakmayıp Gazi Koşusu geldiği zaman taraf olma, şova kalkma. Yemezler. Motor sporlarını şeyine takmayıp da senede bir kere F1'in son yarışını izleyip, bir kere de Le Mans 24 Hours izleyip motor sporcusu olma bana.
Phelps rekor için yüzüyorum dediği zaman yüzme izlemeye kalkıp Olimpiyatlar bittiği zaman dönüp gitme, o havuza dört senede bir bakacağına hiç bakma, ya da bakıyorsan da uzmanıymış gibi yorum yapma. Bırak senin dört yılda bir izleyerek edindiğin bilgi dağarcığı değil, sezon boyu yüzme izleyen takip eden adamın dağarcığı bilgilendirsin insanları.
Weylandt'ın ölümüyle sonrasındaki nötralize etabı izleyip "Herkes saygılı. Ay ne de duygusal." diyerek bisiklet fedaisi olma, hemen ardından koskoca üç haftalık turu iki kaza haberi ile "şu kazanır bu kaybeder" diye yorumlamaya kalkma. Bırak o turu günlerce izleyen yorumlasın. Bir sporcunun ölümüne olan üzüntünü anlatman için ilgilenmediğin sporda uzman taklidi yapmana gerek yok. Hatta daha da saçma insanlar var, Kırkpınar'ı yorumluyor adam finalden sonraki iki dakikalık haber bültenini izleyerek.
Her spor için tek tek üretilir bunlar... Oturduğum yerde sadece şampiyona izleyip haberlerle pek ilgilenmeden atletizm yazarken izlediğim şeyi yazarım. Sporu tüm taktik detaylarıyla yazmaya kalkarsam bu işi hakkıyla yapana karşı mahçup olurum.
Ancak işte insanımızda bu yok. Adam Twitter üzerinden saatlerce Gazi Koşusu, Super Bowl gibi şeyleri yorumluyor. Buz hokeyi ile ilgisi kavga görüntülerinden ibaret olan adam NHL finalleri geldiği zaman gözünü ayırmadan izliyor "Aman ha geri kalmayayım, önemli bir hadise olurken benim yorumum olmazsa eksik kalırım" düşüncesi ile.
İyi bir halt ettik diye düşünürlerken komik duruma düşüyorlar ve işin acı tarafı, farkında olamıyorlar.
29.06.2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder