Dünya Su Oyunları Şampiyonası heyecanın zirveye ulaşacağı ikinci yarısına girmiş bulunmakta: Yüzme başladı!
Günün ve şampiyonanın ilk finali erkekler 400 metre serbestte yapıldı. Güney Koreli Tae Hwan Park aylar önce göz koyduğu altın madalyayı güzel bir performansla kazandı. 300 metre dönüşüne kadar ortada gidiyor gibiydi yarış, ancak Park 300 dönüşünden sonra suyun altından ok gibi fırlayıp sprintine başladı ve 350 metre dönüşüne geldiğinde 2 metre civarı bir fark attı rakiplerine. Rakipleri silkeleyip karşı koyulamaz bir sprint attıysanız 400 metrelik yüzme yarışının son 50 metresinde sprint öncesi temponuzu korumanız çoğu zaman yeter, Park'a da yetti ki bu dalda zaten 150-200 metre boyunca devamlı sprint halinde gitmek aşırı zor. Park'ın stratejisinde en önemli şey sprinti ne zaman atacağıydı, zira 300 değil de 200 dönüşünde bunu denese gücünü sonlara doğru toparlayamayabilirdi. Çok doğru noktada gelen sprint, şampiyonanın yüzmedeki ilk altın madalyasını Güney Kore'ye ve Park'a götürmüş oldu. Bir şekilde Park'ın 300-350 metre arasındaki sprintini izlemenizi tavsiye ediyorum, pişman olmayacaksınız.
Şampiyonanın ilk önemli sürprizi ise erkekler 50 metre kelebek yarı finalinde geldi. Bu daldaki son dünya şampiyonu Sırp yüzücü Milorad Cavic yarı finalde elendi. Serisinde 4. sırayı aldığında final umutlarını yitireceği belliydi çünkü diğer serideki yüzücüler Cavic'i geçmek için standart bir yarı finalin biraz üzerini zorlama şansına sahiplerdi. Cavic 2008'de Eindhoven'daki Avrupa Şampiyonası'nda da bu dalda altını almıştı ama Şangay'a formsuz gittiğini bildiğimiz sporcu bunun bedelini ödedi. Hafta içi CAS'tan gelen kararla sevinen Brezilyalı sprint kralı Cielo Filho ise finale kalmayı başardı rahat bir şekilde, muhtemelen de Çin'e göre 25 Temmuz akşamı, bize göre ise öğle saatlerinde ilk madalya sevincini tatmış olacak.
Kadınlar 400 metre serbest finali ise bu dalın en iyisinin zaferiyle sonuçlandı: Federica Pellegrini! 22 yaşındaki İtalyan yarışın tam yarısı geçildiğinde, yani 200 metre dönüşü yapıldığında ekranlara yansıyan zaman tabelasında ilk üçte bile değildi. Ancak büyük sporcular için, döneminin dünyadaki sayılı isimlerinden birisi için bu bir sorun teşkil etmiyordu. 200 metre dönüşü yapıldığında ilk üçte olmayan Pellegrini yarış sonunda rahat bir şekilde altın madalyaya uzanıyordu. Az evvel erkeklerden bahsederken bu dalda 150-200 metre sprint atılamayacağını söylemiştim, Pellegrini için de aynısı geçerli oldu. 200 metre dönüşünden sonra 300 metre dönüşüne kadar sprintini sürdürdü ve sonrasında rakiplerinin temposuna inerek kazandı. 200, 400 ve 800 metrelerde tempoyu yükseltmek için doğru zaman çoğunlukla yarışın yarısını geçtikten sonraki bölümdür, günün ilk iki finalinde de bunu belgelemiş oldu Park ve Pellegrini.
Günün diğer iki finali ise 4x100 serbest bayrak/takım yarışıydı. Önce kadınlarda heyecan yaşadık, Hollanda ilk sporcularda sorun yaşadı ve 100 metre dönüşünden sonra ikinci sporcular suya atlarken Amerika önde gidiyordu. Amerika adına suya ikinci sırada giren isim 1995 doğumlu olan, geleceğin büyük yıldız adayı Melissa Franklin oldu. Ancak Hollanda'ya karşı direnemedi ve farkın kapanmasına sebep oldu. Dördüncü sporcular suya atladıklarında ise Hollanda adına unutulmaz bir performans gördük. İkinci sporcularda rakiplerinden daha iyilerdi ancak dördüncü ve son sporcularda ondan da iyilerdi ve beklenmeyecek bir şekilde fark açarak madalyaya uzandı Hollanda. Erkeklerde ise havuza girildiği an favoriler Amerika ile Fransa'ydı. ABD adına suya giren ilk isim Phelps oldu ancak bekleneni veremedi ve Avustralya'nın açtığı farka engel olamadı. Avustralya da ilk sporcular havuzdayken elde ettiği avantajı ekonomik kullandı ve bu merakla beklenen yarışın sürpriz şampiyonu oluverdi. Fransa ise Avustralya'yı en çok zorlayan ekip olarak gümüş madalya alırken ABD bronz ile yetindi. Avustralya şu an gayet iyi gözüktü 4x100 serbestte; bu yarışta sanki Ian Thorpe kadrodaymış gibi yüzdüler ancak Thorpe'un geri dönüşüne biraz daha zaman olduğunu hatırlatmak gerek. Thorpe'un katılımı ile rakipleri için çok daha büyük bir tehdit olacaklar.
İlk günün yüzme yarışlarında irili ufaklı sürprizlere ve uzun süre hatırlanacak performanslara tanık olduk. Keyif olarak bu seviyede giden bir şampiyona gayet doyurucu olur ki bundan katbekat keyifli olacak kalan altı gün.
Tour de France'ın bittiği gün yüzmenin başlaması ise bisiklet ve yüzmeyi futboldan bile daha çok sevmeye başlayan adam için bulunmaz nimet. Şanslıyım.
25.07.2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder