Bilmiyorum dikkat eden oldu mu ancak Taffarel Galatasaray'a imza attıktan sonra Dünya Kupası'nda oynamaktaydı. 7 Temmuz 1998 akşamı takımı ile Hollanda karşısında final aramaya çıkmıştı. Doksan dakika yetmedi, uzatmalar yetmedi, eşitliği bozma görevi penaltılara kaldı. Taffarel iki penaltı çıkardı ve Brezilya finale doğru gitti. Kupayı alamasalar da Taffarel 1994'ten sonra bir kez daha kupanın iz bırakan kalecilerinden biri oldu. Sonrasında ise unutulmayacak bir Galatasaray kariyeri... Galatasaray o maç öncesi imzayı attırmamış olsa Taffarel'in yolu Türkiye yerine Avrupa'nın diğer büyük ülkelerinden biri olacaktı muhtemelen.
Ve 16 Temmuz 2011 akşamı, aynı senaryo yine sahnede. Galatasaray'ın Cana'yı verip aldığı Muslera, Copa America'da ev sahibi Arjantin'e karşı "maç kurtaran kaleci" gömleğini üstüne giyiyor ve Arjantin'in birbirinden etkili silahlarına dur diyor. Yine uzatmalar, yine penaltılar... Tıpkı 1998'in 7 Temmuz günü gibi. Galatasaray'ın, transferini bu maçtan önce değil de sonra gerçekleştirmeye çalışsa, transfer etme şansının belki de sıfıra ineceği adam penaltı atışları boyunca kurtarılan tek penaltının altına imzasını atıyor Tevez'in şutunda. Turu geçen taraf Uruguay oluyor; maç sonu sadece Türkiye'de değil tüm dünyada konuşulan ilk isim Muslera, 1998'de Taffarel'in konuşulduğu gibi...
Tarih şimdilik tekerrür etti, devamı da uzun yıllar boyunca aynı başarı çizgisiyle gelir mi göreceğiz.
Ha bir de, bu iki olayda kendi adıma daha ilginç bir benzerlik var. Marmaris'te yaşıyorum ama Datça'da Palamutbükü'nde de ev var. 1998'de Dünya Kupası sırasında Taffarel'in o performansını Palamutbükü'ndeki evde izlemiştim, Copa America'da Muslera'yı da yine aynı evde aynı odada izledim.
18.07.2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
17 mayıs, arsenal, rijkaard, galatasaray, barcelona tekerrürü vardı bir de ama tutmamıştı.
inşallah bu sefer tutar.
Yorum Gönder