27.10.2011

Düşmeye Devam: Juve 2-1 Fiorentina

Fiorentina adına sezonun en önemli -veya önemli değil de beklenen- ikinci maçı hangisi derseniz kesinlikle budur. Neden ikinci derseniz: Bunun içeride oynananı bu maçtan daha önde haliyle. Salı akşam oynandı ama ben bugün yazıyorum yazıyı, kısmet.

İlk yarısını elimde olmayan sebeplerden ötürü kaçırdım ki bu sebeplerin başında saat kavramını yitiren birtakım arkadaşlar geliyor. Neyse geçelim bunu. Fiorentina, izleyebildiğim ikinci 45 boyunca olabilecek en kötü oyunlarından birini oynadı. Beş hafta önce kazanabilen bir takım için içler acısı haldeydik yani. Bu maça kadar son dört maçta üç beraberlik ve bir yenilgi vardı. Bu maçla birlikte de son beş maçta üç beraberlik iki yenilgi oldu grafik, bir adım daha kötüye gittik.

Fiorentina'da oynayan veya oynar gibi gözüken tek isim Jovetic. Gol yollarında ve gol atmakta Jovetic zorlanırsa biz de zorlanıyoruz. Gilardino'nun sakat olduğu dönemde maç kazanamamak da başka bir skandal olabilir Fiorentina adına. Gilardino döndü hafta sonu ancak form tutması birkaç maçı bulacak her sakatlığı sonrası olduğu gibi.

Vargas desen başka bir dünya, başka bir boyut. Son milli maç arasında ortaya çıkan disiplin problemi sonrası serbest düşüşe geçti ve sanırım henüz zemine, yani dip noktaya ulaşmadı. Umarım yükselmeye başlar, yoksa devre arası onu da kaybetmemiz yakındır. Real Madrid veya Barcelona haberleri bu kez gerçeklik kazanır.

Montolivo zaten son sezonunu yaşıyor ve cezalı olduğu için bu maçta sahada olmaması bir bakıma avantajdı bizim için. O olmadan büyük maçları oynamaya alışmak lazım. Her büyük maç öncesi kendisi sakat veya cezalı olsa sanırım hiç itiraz etmem. Bana kalsa oynatılması bile hata, sezon ortası birkaç milyon verene hemen göndermek lazım daha da zarar etmeden. Böylesine sevilen ve yetenekli bir adamın kontrat meselesi yüzünden kendinden nefret ettirmesi ayrı bir olay. Seni İtalya ve Avrupa futboluna sunan takıma merhamet gösterip sözleşme yenilesen de ondan sonra ayrılsan çok mu zordu be Montolivo?

Kötü oynayan Fiorentina, bu olumsuz havayı Juventus'a karşı alınacak bir beraberlikle bile noktalayabilirdi ancak maçta 1-1'i yakaladıktan sonra skoru koruma adına bir girişimde bile bulunmadı oyuncular. Matri de bu ciddiyetsiz havayı iyi değerlendirip 2-1 yaptı hemen.

Mihajlovic için tehlike çanları hiç olmadığı kadar şiddetli çalıyor. Hem kötü oyuna hem de günden güne artan disiplinsizliğe karşı bir çare bulmalı, yoksa yönetim çareyi kendisine kapıyı göstermekle bulacak gibi.

25.10.2011

Bizden ve İzmir'den Van'a Yardım...

Önceki(Pazar) akşam Twitter'da her zaman buluşmak için toplu yazışma yaptığımız birkaç arkadaşa "Haydi biz de sağlam olan ve artık kullanmadığımız şeyleri verelim, üzerine de battaniye falan alalım 5-10 TL verip" dedim. Sonra bu blogda da yazan Deniz(McDennis) ben iş yerimden de toplarım biraz dedi. Hedefimiz 100 TL kadarına ulaşmaktı, gündüz tüm harcamalara baktık ki 400 TL'yi geçmişiz, onlarca paket bebek bezi ve kadın pedinin yanında 25 kilo kuru gıda ve 100'e yakın bebek maması da almışız. Keşke sayılarını daha da arttırsaydık ama bu kadar oldu çok kısa sürede. Gece konuşup gündüz 13.00'e kadar bu kadarını yapabildik. Değil 400 TL, 4000 TL'den fazlasını da toplasak yine az deriz, elimizden bu geldi iki öğrenci, iki işsiz mezun ve iki çalışan(biri tek başına yaşayan) insanlar olarak. Keşke hala öğrenci olmayıp çalışıyor olsam ve daha fazlasını verebilsem. Neyse en azından koşturup bir şeylere çabalamak da güzel.

Biz Oktay(Twitter: gaga_oktay) ile Konak'ta buluşup Bornova'ya yola çıktık Deniz'in topladığı paraları da alıp hemen battaniye ve diğer şeyleri almaya. Yakın zamanda yazın çalıştığım ama elime avucuma para bile kalmayan kendi ufak işimi saymazsam bu kadar yorulmamıştım. Üstelik karşılık beklemeden sanırım ilk kez bu kadar güzel bir şeye kalkıştım. Biraz yorucu da olsa hayatımızdaki en güzel şeylerden biri için yorulduk. O yardımı ve çabayı görmek beni sonraki günler için de gaza getirdi doğrusu.

Ben bugün(salı) gündüz Bornova'ya gideceğim yine uyandıktan sonra. Gelirim, isterim, yardımcı olurum, üç beş ne kadarsa bir şeyler katıp yardımda bulunur ve yardım merkezinde gönüllü olarak çalışırım diyen varsa bana ulaşsın şu adreslerden: twitter.com/frtslck facebook.com/franchi ve mail olarak da sağ üstte blogun mailinden ulaşabilirsiniz. Maddi yardım yapacak arkadaşlarla Bornova'da Büyük Park'ta buluşuruz, paralarla alacağımız malzemeleri alırız ve Büyük Park'taki Uğur Mumcu Kültür Merkezi'ne ulaştırırız. İsteyen ve ben kalırım diyenlerle de orada yardımcı olmaya devam ederiz. Maddi gücüm yok diyen de olabilir, insanlık halidir, onlar da bize katılıp yardım merkezinde çalışarak yardımcı olabilirler, siz yardım yapmayı isteyin yeter ki, bir şekilde edersiniz oraya ulaştıktan sonra.

Katılırım, yardımcı olurum, elimden geleni yaparım diyenler verdiğim adresler yoluyla öğlen 12.00'ye kadar bana ulaşsınlar. 13.00 gibi de Büyük Park'ta buluşuruz Bornova'da. Seni nasıl tanırım diyenler için altımda yeşil kargo pantolon ve üzerimde de mor kapşonlu sweat olacağını söyleyeyim, tanımanız kolay olsun. Artık saçımdan tanıyamazsınız, kestirdim, üç numara saçım var, kıyafetten tanıyıp "Fırat/Franchi sen misin?" diye çekinmeden yaklaşın.

Umarım buradan birkaç kişi de olsa gönüllü olur ve bir şeyler yapmaya devam ederiz.

19.10.2011

Jo-Jo 2016'ya Kadar Fiorentina'da!

Nihayet o birkaç aylık sözleşme serüveninde mutlu sona ulaştık ve Jovetic ile olan sözleşmeyi uzattık. Montolivo'daki gibi problemler yaşamadan atlattık bu süreci.

Yaz transfer döneminde transferde ara sıra adı geçen Jovetic'in ara transferde Manchester United ve Chelsea gibi devlerin başı çektiği birkaç kulüple görüşeceği söylense de O kendisini 2015/16 sezonu sonuna kadar Fiorentina'ya bağlayan sözleşmeyi imzaladı.

Resmi siteye konuşan Jo-Jo klasik söylemlere başvurup "Yeni sözleşme imzaladığım için çok mutluyum, Fiorentina için her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğim." dedi.

Geçen sezon kariyerinin tehdit eden diz sakatlığı yüzünden hiç forma şansı bulamayan Jovetic bu ciddi sakatlıktan sonra sahalara döndüğü bu sezonda ise takımın en formda isimlerinden biri konumunda. Kulübün sahiplerinden Andrea Della Valle de bu durumla ve Jovetic'in yeni sözleşmeye imza atmasıyla ilgili görüşlerini resmi siteden paylaştı: "Bizimle yeni bir döneme girmek istedi. Kendisiyle yakından ilgili olduğumuz o zorlu yıldan sonra bize bir işaret vermek istedi."

17.10.2011

Cesena 0-0 Fiorentina (Özet)

GS 2-1 Bursa, Maç Yazısı?

Maçla ilgili ben bir şey yazmıyorum, yazmak istemiyorum, dünden beri neye dokunsam etsem diye düşündüm ama bulamadım pek. Engin'e her gün daha fazla hayran oluyorum, onu söylemeden etmeyeyim. Artık sonlandırabilirim yazımı.

Zira maç yazısının kalan kısmını fotoğraftaki adam yazdı. Hakkında konuşulan her olumsuz kelimeye inat, son beş saniyede oyuna girse bile son saniyede golü atacak izlenimi veriyor. Bitti, tükendi, sıfıra indi, artık yeri yok ve benzeri birçok saçma lafı edenlere inat tek tek golleri atıyor ve maçın hikayesini tek başına yazıyor Milan Baros.

Maç yazısını boş verin o yüzden, Baros'un surat ifadesine birkaç dakika bakın, o yazacak kalanını.

15.10.2011

Vargas Cesena'da Kadro Dışı!

Vargas yarın(16 Ekim) oynanacak olan Cesena maçı için kadroya alınmadı ve bunun altında yatan sebep gayet kabul edilebilir cinsten. Disiplinsizliği iyice çığırından çıkarınca Mihajlovic buna bir dur deme gereği duymuş.

Ayrıca Vargas'ın Peru kadrosundan da yine disiplinsizlik nedeniyle uzaklaştırıldığı söyleniyor. Antrenmana geç katılan ve üzerine bir de maçta oynamama talebini teknik kadroya ileten Vargas amacına ulaşmış ancak bu oynatılmaması durumu tek maçla sınırlı kalmayacaktır.

Mihajlovic'in tepkisine dönelim; Sırp teknik adamımız şöyle konuşuyor Vargas hakkında: "Bu cuma(14 Ekim) öğrendik ki kendisi Lazio maçından önce geç saatlere kadar dışarıda kalmış. Eğer bunu daha önce öğrenmiş olsaydım kendisi Lazio'ya karşı da sahada olamazdı.

Kendisiyle milli takım dönüşünde bu durumu konuştuk ve yarınki maç(Cesena maçı) öncesi kendisini kadroya almadım çünkü profesyonelce davranmadı. Bu kural sadece kendisine değil herkese uygulanıyor.

Hafta boyu buna karşı nasıl davranacağını göreceğiz. Benim gerçek Vargas'a ihtiyacım var, onun vasat bir kardeşine değil. Profesyonel davranmayan oyuncular olmadan da yapabiliriz. Tüm bunları düşündüğümüz zaman, işinizi tutkuyla yapmazsanız hakkını veremezsiniz. Hem oyuncu hem de hoca olarak bu işi hep tutkuyla yaptım.

Bir oyuncu çizginin dışına taşınca önce onu anlamaya çalışmalı, sonra da yanlış bir şey yaptığını anlamasını sağlamalısınız. Çok pozitif ve genç oyunculardan kurulu bir kadroya sahibiz. Vargas kararımdan sonra hayal kırıklığına uğradı ama bunun ciddi bir sıkıntı olduğunu anladı."


The Viola face Cesena on Sunday in the lunchtime kick-off, 11.30am UK time, at the Stadio Manuzzi.

“Cesena are very organised and play good football, while their strike force is stronger than any other team fighting against relegation. We know their weaknesses, but it’ll be difficult and I know how much Adrian Mutu has been waiting for this moment.

“The synthetic pitch is new for us, but we have not trained on an artificial turf during the week, as the real grass is more similar to the Stadio Manuzzi surface than our version. I think it’ll only take 5-10 minutes to get used to it. I spoke to those who have played there and they assured me there isn’t much difference.”

Bu arada yarınki Cesena maçı öncesi Gilardino ve Kroldrup'un sakatlıkları sürüyor.

Fiorentina'nın Cesena maçı kadrosu ise şu isimlerden oluşuyor: Behrami, Boruc, Cassani, Cerci, De Silvestri, Gamberini, Jovetic, Kharja, Lazzari, Ljajic, Marchionni, Montolivo, Munari, Nastasic, Natali, Neto, Pasqual, Pazzagli, Romulo, Silva.

2.10.2011

Inter Düşmeye Devam Ediyor: Inter 0-3 Napoli

3-4-3 faciası sonrası Ranieri ile yeniden dörtlü savunmaya dönen Inter ile ligi iki sezondur 3-5-2 ile sarsan Napoli karşı karşıya geldiler. Inter için işler hemen yoluna girmeyecekti, alınan birkaç galibiyet erken havaya girmek anlamına gelirdi. Inter'in bu rüzgara kapılmaması gerekiyordu ama iş işten geçmiş bu maçta gördüğümüze göre. Fazlasıyla havalardaydılar, "İşleri yoluna koyduk ve herkesi yenmeye hazırız!" der gibiydiler.

Inter sahaya klasik 4-4-2 ile çıkmak yerine 4-3-1-2 şeklinde çıktı. Forlan-Pazzini ikilisinin arkasına Alvarez'i koymuşlardı. Top kendisindeyken forvetlerine topu ulaştırırken sorun yaşamayan Inter iş savunmaya geldiğinde Napoli orta sahasına karşı koyamadı. 3-5-2'yi Cavani'nin yokluğunda 3-6-1'e çeviren Mazzari aslında bu hamlesiyle maça 1-0 önde başlayacağını tahmin etmiş olmalı. Biri forveti destekleyen dört orta saha oyuncusuna sahip Inter ve tek forvet Lavezzi'yi destekleyen ikisi hücumcu toplam altı orta saha elemanına sahip Napoli. Bu tanımlamalar üstünlüğü kimin kurduğu konusuna rahatça açıklık getirmiş olmalı.

Buna rağmen yine de maç ilk yarının ortalarına dek iki takımdan birinin belirgin baskısına sahne olmadı. Napoli bu diziliş avantajını tam olarak avantaja çevirememişti. Biraz da Lavezzi'nin arkasındaki adamların Cavani'yi arıyor olmalarına kurban gittiler diyebilir. Bu noktada bireysel performanslar öne çıkmalıydı ancak öne çıkan şey önce sertlik, sonra ise bu sertliğin dozunu ayarlamakta epeyce amatör davranan hakem oldular. Hakem Rocchi sertliğe önce izin verdi, baktı ki herkes bu akıma kapıldı, dur demek istedi ancak Inter gibi bir takım buna kulak asmadı. Napoli de altta kalmamak için sert faullere başvurunca oyun hem sık durdu hem de ciddi atakların çoğu başlama evresinde düdüğe ve faullere kurban gitti.

Napoli ilk yarının son 15 dakikasında yavaş yavaş Inter'i -aslında en baştan beri olması gerektiği gibi- tehdit etmeye başlamışken sertlik aynı tempoda sürüyordu. Maçın 9. dakikasında ilk sarı kartını gören Obi'ye hakem ceza sahası dışında olan pozisyonda ikinci sarıyı verirken Inter'e de son zamanların en saçma ve anlamsız penaltı cezasını veriyordu. Bu dakika Inter'in çöktüğü dakika olarak kayıtlara geçti. Ceza sahası dışında gerçekleştiği tartışılmayacak kadar net olan bir olay sonrası gelen penaltı için topun başına Hamsik geçti. Tuhaf saçlı adam topa vurdu ve Julio Cesar'a nişanladı ancak vuruş sonrası içeriye ok gibi fırlayan Campagnaro skoru Napoli adına 1-0 yaptı. Napoli ilk yarıyı kazasız belasız atlatayım derken bir de sürpriz bir avantaj yakaladı yani hakem sayesinde. İlk yarıda Pazzini'nin sayılmayan golü denebilecek bir pozisyon vardı ancak net ofsayt olduğu için en sonda değinmeyi doğru buldum. Öyle bir şey duyarsanız inanmayın, sayılmayan gol diye bir şey yok. Yani var da, gol değil, karar doğru. Saçmalıyorum sanırım yavaştan, hemen ikinci yarıya geçelim biz.

Ha bir de, ilk yarı bitmeden Julio Cesar sarı kart gördü ancak kartın üzerine öyle bir itiraz etti ki tarif etmem gerekirse en azından iki üç sarı kartlık bir itirazdı diyebilirim. Ağzını sonuna kadar açtı, hakemin üstüne yürüyüp el kol hareketini kesmeden en az 30 saniye bağırdı ancak hakem tribün tepkisinden korkmuş olacak hemen ikinci sarıyı çıkarıp atamadı. Bu da hakemin diğer bir ayıbı olarak kayıtlara geçmeli.
İlk yarı kırmızı kart sonrası Chivu çıktı ve yerine Nagatomo girdi ki isabetli olan karar da buydu. Chivu her ne kadar sol bek oynayabilme yetisine sahip olsa da karşısında benim gözümde ligin en iyi İtalyan sağ kanadı Maggio varken çok zordu tutunabilmesi. Zira tutunamadı da zaten ancak yerine giren Nagatomo da karşı koyamadı. Inter, Maggio konusunda zorlanacaktı, bu belli bir şeydi ilk dakikadan itibaren. Maggio bunun karşılığını da golle aldı zaten.

Napoli hegemonyasında geçecek olan ikinci yarı başladığında Inter daha ilk dakikada ikinci bir dezavantaj ile karşılaştı. Ranieri atıldı, tribüne yollandı yani. Zaten yarım yamalak bir strateji ile çıktığı maçta bir kişi de eksilmişken bu itirazı ve sonrasındaki cezası akıl alır gibi değil. Inter yeni hoca seçiminde çuvalladı diye düşünüyordum ve tahminlerim şimdilik doğru gidiyor. Ranieri'nin atılması Napoli'nin galibiyeti tescillendi adeta. Maçın devamında Gasperini döneminde bile bu kadar çaresiz durumda kalmayan Inter'e Napoli'nin kaç atabileceğini merak etmekle geçti.

Eski seyircisi önünde baskı altında kalan Pandev'e daha fazla dayanamayan Napoli kenar yönetiminin Pandev-Mascara değişikliği Inter'i tamamen bitiren hamle oldu. Önce savunmanın hatasını değerlendiren Maggio araya girdi golü buldu. Ne top sürdü, ne düzeltti ne de kontrol etti, sadece topa dokundu ve güzel bir aşırtma golle Napoli'yi rahatlattı, olası bir kaza kurşununun telafisini yarattı. Devamında yedi dakika arayla gelen Alvarez-Stankovic ve Forlan-Zarate değişiklikleri çözüm olamayacaktı Inter için. Geç kalınmış hamleler değildi zamanlama olarak ama panik halinde yapılan değişiklikler oldukları için etkisiz kaldılar.

Maç boyu ileride Cavani'nin yokluğunu hisseden Lavezzi asist beklemek yerine asisti yapan adam oldu ve Hamsik'i Julio Cesar ile karşı karşıya bıraktı, Hamsik ise Julio Cesar ile ikinci kez karşı karşıya geldi ve penaltıdaki gibi başarısız değildi.

Napoli, Milano'da bu sezonun ilk deplasmanında şehrin diğerine nazaran epeyce zayıf durumdaki ekibine karşı hakem sayesinde yakaladığı avantajı kaybetmedi ve Serie A'da 2010/11 sezonunda başladığı yürüyüşünü devam ettirdi. Büyükleri her ne kadar sorunlu/sıkıntılı da olsa deplasmanda yenebilmek, sürpriz takımlar için başarının temel anahtarı oldu son senelerde. Küçüklerin hepsini yenip büyüklere iyi kötü direnip birer puan almak bizim ülkede daha geçer bir yol oluyor bazen ancak dışarıda işler büyükleri de cüsselerine aldırmadan devirebilmekten geçiyor.

İtalya'da üç ciddi maçın olduğu 6. haftada ilk maç sıcak geçti, gerilim ve olaylar hiç kesilmedi. İtalya Ligi bu ligi defansif ve keyifsiz sananlara inat bol gollü geçmeye ve izleyenleri futbola doyurmaya devam ediyor.

1.10.2011

Arda Turan ve Nou Camp'taki Türkler!

Röportaj mı vermiş yoksa sadece açıklama mı bilemiyorum ama şunları demiş Arda Turan:
"Uzun süren sakatlık dönemimde inanın çok zor günler geçirdim. Bir tarafta takımın gidişatı, bir tarafta taraftarın baskısı bir taraftan da çalışıp iyileşmeye çalışıyordum. O dönemlerde de fazla konuşmamaya çalıştım çünkü konuştuğumda Galatasaray’a zarar vereceğimi düşünüyordum. Şimdi öyle değil. Rahat rahat hissettiklerimi anlatabilirim. Çünkü burada kendimi çok iyi hissediyorum. Mesela Nou Camp’a çıkıyorsunuz ve değişik duygular içindesiniz. Size soruyorum; şimdiye dek kaç Türk futbolcu Nou Camp’a çıktı. Zaten koridorlarda Nihat abinin resmini görünce duygulandım. Gurur duydum ve daha sonra kendime “İşte biz insana bu kadar değer verebiliyoruz” dedim..."

Senin o kaptan olduğun, efsane olmaya yeltendiğin ama beceremeyip kaçıp gittiğin Galatasaray var, bildin mi Arda? Hah işte, mesela o takım üç kere oynadı orada.

30 Mart 1994'teki maçı Barcelona 3-0 kazandı. Manchester United'ı 3-3 ve 0-0 ile eleyip katıldığımız grupların beşinci maçıydı. O zaman iki grupta dörder tane, toplam sekiz takım vardı. Hal böyle olunca mart ayında ile grup maçları oynanıyordu. Bir nevi çevrek final niteliği taşıyordu grup aşaması.

İkinci maç ise bir sonraki sezon oynandı yine Şampiyonlar Ligi'nde. Önceki sezon oynadığımız Barcelona ile yeniden düştük aynı gruba, üstelik yine önceki sezon elediğimiz Manchester United ile de karşılaşmıştık. 14 Eylül 1994 tarihinde, yani önceki maçtan dört buçuk ay sonra yine bir sürü Türk oyuncu Nou Camp'a çıktı, Arda Turan hatırlamıyor olsa da. Hatta bunun rövanşı Şampiyonlar Ligi'ndeki efsanevi 2-1'lik Barcelona galibiyetimizdi, onu da not düşelim belki Arda hatırlar.

Bitmedi Arda, üçüncü maç da oynandı. 5 Aralık 2001 günü, ilk devresini önde kapatıp 2-2 berabere kaldığımız o meşhur maçı oynadık. Bu dönemleri de hatırlamıyor Arda, kısmet.

Arda üzülecek ama dördüncü maçı da oynadı Galatasaray: 13 Kasım 2002'deki maçtan mağlup ayrılıp gruptan çıkamadık.

Oldukça fazla Türk oyuncu oynadı Nou Camp'ta gördüğünüz gibi. Fenerbahçe, Trabzonspor, Beşiktaş üçlüsü de oynadı üstelik. Arda sadece Nihat'ı hatırlıyor olsa da 20 Ekim 2009 günü 1-1 devam eden maçta Gökdeniz Karadeniz takımı Rubin Kazan'ı 1-2 öne geçirerek üç puanı kazandırmıştı; yani Gökdeniz, Arda'nın o beş yediği statta galibiyet sevinci yaşadı takımıyla birlikte.

İz bırakanlar bıraktı yani orada. Arda her ne kadar "Arda, Messi'yi izledi" diyenlere kızsa da gerçek bu. Arda sadece izledi, Gökdeniz ve diğer Türkler ise zamanında gayet güzel oynadılar orada. Sağa sola yaranmak, kendini bulunmaz Hint kumaşı gibi göstermeye çabalamak falan boş işler. Sen sus ve topunu oyna, belik gözlerinde saygınlığını kaybettiğin insanlara tekrar sevdirirsin kendini. -Bu son cümleye kendim de inanmadım ama neyse.-

Alessio Cerci Röportajı

Fiorentina'nın ocak ayında Roma'dan kadrosuna kattığı ve sağladığı katkı ile kısa sürede ilk 11'in değişmezi olan Cerci ile röportaj yapılmış. Yarın(2 Ekim Pazar) Lazio ile oynayacağımız maç öncesi eski bir Romalı olduğu için dikkatleri üzerine çeken bir isim. Hatta Roma'nın eskisi değil, altyapısından çıkma bir oyuncu kendisi. Yani her daim "AS Roma" etiketi üzerinde olacak nereye giderse gitsin -kendisi de bundan rahatsız değil zaten.

Cerci konuşmaya şöyle başlıyor: "Lazio'ya gol atmanın hayalini kuruyorum. Eleştiriler böylece olumlu tepkiye dönüşecektir." Ve ekliyor: "Balotelli ile kıyaslanmak beni kızdırıyor. Çünkü kendisiyle benzeşmiyoruz. Beni tanıyanlar düzgün birisi olduğumu biliyorlardır, herkese karşı gelen veya huzur bozan birisi değilim."

Mihajlovic ile tartıştın mı?
Biraz hatalı davrandım, olur böyle şeyler. Parma maçında oyundan çıkmak istemedim, bir gol daha atıp daha fazla eğlenmek istiyorum. Yanlış bir şey mi bu? Aptallık yapıyor gibi göründüm... Mihajlovic önemli bir isim, beni sevdiğini düşünüyorum, basit bir cezadan daha fazlasını vermeyecektir.

Peki taraftarların Montolivo'yu ıslıklıyor olması?
Başka bir absürt olay da bu. Ne yanlış yaptı ki? Hiçbir şey. Bu duruma anlam veremiyorum. Ancak size şunu garanti ederim ki taraftarınız sizi ıslıklarken sakin kalabilmek çok zordur.

Fiorentina bu sezon nerede olacak?
Avrupa'ya geri dönmek öncelikle hedefimiz. Lazio'yu yenersek de bu ciddi bir hikayeye dönüşecek.

Onların yerinde olmak isteyeceğin üç oyuncu söyleyebilir misin?
Cristiano Ronaldo, Iniesta ve Messi. Dördüncüyü de ekleyebilir miyim? Robben de var...

Manchester City seni almak istiyordu, Antonio Conte de Juventus'a istemişti.
Diğer takımlar ve isimler tarafından istenmek gurur verici bir şey. Ancak hem bu sezon, hem de yakın geleceğimde sadece Fiorentina var.

Jovetic'in dönüşüne ne diyorsun?
Jovetic karşısında nutkum tutuldu. Böylesine ciddi bir sakatlıktan sonra sakatlıkla ilgili hiçbir iz taşımadan performansına kaldığı yerden devam ediyor.

Roberto Mancini neden ısrarla seni istemiş olabilir?
Hiçbir fikrim yok, belki Pisa'da oynadığım dönemden kalan bir istektir.

Bir röportajda milli takım sorusu olmadan olmaz, Cerci ne düşünüyor bu konuda?
Bir takımda yer sahibi olmak önemlidir, milli takımda da öyle. Ancak bunun için bir şeyler verebilmek gerekir. Öncelikle Fiorentina için önemli bir isim olmalıyım.

Daha önce Lazio'ya hiç gol attın mı?
Altyapıda attığımı hatırlıyorum, topu kontrol edip durdurdum ve sol ayağımla karşı köşeye yolladım. Tüm gece uyuyamamanızı sağlayan bir şey bu.

Bu demek oluyor ki Lazio'ya gol atmak istiyorsun.
Eğer bunu gerçekleştirebilirsem Fiesole'nin önüne koşup orada kutlarım.(Fiesole: Fiesole tarafındaki kale arkası ve oradaki taraftarlardan bahsediyor.)

Jo-Jo'ya Yeni Sözleşme

Sakatlıktan dönüşü sonrası iyi formu ve hırsı kadar transferi de konuşulan Jovetic ile ilgili güzel haberler gelmeye başladı. Jovetic'in yıllık 2 milyon Euro'dan fazla kazanacağı yeni bir sözleşmeye evet dediği, bu sözleşmenin de beş yıllık olacağı konuşulmakta. Umarım doğrudur ve Jovetic -en azından- 2016'ya kadar bizimle kalır. Bunun yanında Chelsea için de yeni sözleşmede yer alması beklenen 24-25 milyon Euro'luk serbest kalma bedelini ödeyip sezon sonu transferi bitirecek deniyor.

Montolivo gibi para meraklısı bir adam olup huzursuzluk çıkaracak bir insan olmasın Jovetic. Montolivo karmaşasını çok sorun yaşamadan atlattık ama bir yenisine hazır değil takım, gerek yok.

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO