3.07.2014

Arena'ya Bir İtalyan Daha: Cesare Prandelli #2


Prandelli'yi uzunca anlattığım ilk yazıdan sonra sıra geldi konuyu Galatasaray'la birleştirmeye. Fiorentina ve İtalya kariyerinden referansla buralarda neler yapabileceğini kestirmek benim adıma biraz kolay olacak, dokuz senedir devamlı takip ettiğim adamı biraz ezbere biliyor gibiyim. İlk dedikodu çıktığından beri iddiam neydi önce ona gelelim: Burada beklenmedik bir ismi takıma oturtup yıldız haline getirir. Bu İsmail Berk gibi sezon boyu eleştirdiğim genç oyuncu da olabilir, kariyerinin son demlerini yaşayan Gökhan Zan da olabilir. İşi şakaya vuranlar ve eleştirenler de olacak ama Sabri de arayıp da bulamadığı tipte oyunculardan, sürpriz bir isimden beklentiler üstü bir verim alması çok olası. Tabii bu kendi referansıyla gelecek toy bir İtalyan da olabilir.

Ancak bir isim var ki, kariyerinin en özel sezonunu Cesare Prandelli ile yaşadı ve o dönem yarım bıraktığı işi şimdi çok daha güçlü olduğu bir ortamda tamamlama şansı var: Felipe Melo.

Almeria'da yaptığı çıkışla İspanya'da adını duyurduğunda devlerin yeteri kadar güvenini kazanamamış bir isimdi Felipe Melo. Daha zengin talipler çıkmayınca Fiorentina'nın 13 milyon Euro tutarındaki teklifi Almeria için tarihi bir fırsattı ve öyle de oldu. 2008 yazında Prandelli'nin orta saha düzeninde tıpkı Selçuk İnan gibi kullandığı Montolivo'nun yanına yapbozun eksik parçası olarak geldiğini kimse bilmiyordu sahaya çıkana dek. Almeria'dakinin üzerine her maç fazlasını koyarak ilerleyen ve daha iki-üç ay geçmeden tribünlerle arasında beklenmedik bir bağ oluşan, tribünle barışık diğer yıldızların pabucunu dama atıran biri oldu Melo. Şüphesiz ki sahadaki bitmeyen enerjisi ve Prandelli'nin kusursuz kullanımının katkısı büyüktü bunda. Sadece bir sezonda Fiorentina orta sahasına sınıf atlattı, Montolivo'yu iyiyken daha iyi hale getirdi, takım düştü denirken Prandelli'nin dediklerine harfiyen uyarak takımı ayaklandırdı. Anlattıklarım sanırım herkese tanıdık geliyor Galatasaray günlerinden. İşte o tanıdığınız bildiğiniz Melo'yu kariyerinin en kritik döneminde ince ince işleyip bu hale getiren adam Prandelli'nin ta kendisi. Bugün Melo'nun Prandelli'nin katkısını ve öğrettiklerini reddetme lüksü yok bence ve olur da reddederse büyük bir yalanın içindedir derim kesin bir dille. Yeri gelmişken devam edeyim ufaktan, o Melo sezon sonu takımla beş yıllık sözleşme imzaladı ancak bir ay sonrasında yeni sözleşmedeki 25 milyon Euro serbest kalma bedelini Juventus ödeyince Torino'nun yolunu tuttu. Arsenal de teklif yapmaya hazırlanıtordu ancak elini çabuk tutan Juve oldu Wenger paraya her zamanki gibi kıyamayınca. Juve takıma 18.5 ödedi, Marchionni ve Cristiano Zanetti'yi de verip aradaki farkı bu iki vasatın bonservisine saydı. Sonrasında Floransa çalkalandı, taraftar yönetime cephe aldı Melo satıldı diye. Melo'yu takım için bu kadar önemli hale getirmeyi 10 ayda başardı Prandelli.

Galatasaray'da Melo ve Selçuk'un uyumu Prandelli'nin daha gelmeden dikkatini çekmiştir ve benim bildiğim Prandelli Muslera'dan bile önce kadroya önce bu ikisini yazar. Montolivo'nun Prandelli döneminin kat kat daha kalitelisini oynayan bir Selçuk İnan'a sahibiz, kusura bakmayın ama geçen sezonun bir bölümünü kötü oynadı diye Selçuk'un Avrupa'da mevkisinin sayılı adamlarından olduğu gerçeği değişmeyecek benim gözümde. Tüm bunların yanında gerçekleşmek üzere olan bir Olcan Adın transferi var ki Prandelli'nin Jovetic gibi kullanacağı isim olarak ön plana çıkacak Olcan. Mancini bence Olcan için normal bir fırsattı ama Olcan'ın bir basamak daha atlaması lazımsa bunu Prandelli sağlayacaktır. Önceki yazıda Stankovic'in sözünü hatırlayalım, gelişime açık bir oyuncu için Prandelli ile çalışmak muhteşem bir fırsat.

Prandelli'nin Galatasaray tecrübesinde önüne çıkacak birkaç sorun da var şimdiden. Beklemediğimiz oyuncuları yedeğe alabilir ki benim ilk adaylarım Telles ve Burak. Burak gibi gereğinden fazla kendini düşünen adamı çok sevmez Prandelli. Telles'i yazma sebebim ise beş yıllık Fiorentina tecrübesinde açıkça ortaya çıkan güçlü bek sevdası. Pasqual harika bir sol bekti ancak Prandelli her zaman Vargas'ı tercih etti çünkü bek oyuncusunda güç arıyor. De Sciglio tamamen iyileşmeden Brezilya'da şans vermeme sebebi de bu, De Sciglio istediği güçte bir adam değil ve öyle düşündüğü bir oyuncuyu %100'e ulaşmadan oynatmak istemedi. Vargas'ın 2013/2014 sezonunda eskiye dönen müthiş performansı sonrası iç geçirmiştir keşke devşirip sola koyabilseydik diye. Sırf Fiorentina döneminden kalan inadı yüzünden elemelerde yararlandığı Pasqual'e sırt çevirdi bu yıl. O Pasqual Montella'nın sol çizgideki sigortası oldu iki senedir ve açık ara en formda İtalyan sol bek ligdeki. Aynı durumdan Telles'in de canının yanmaması için bizim Brezilyalının beklediğinden fazla çalışması gerekecek. Tezimi güçlendirecek örneklerden biri de Vargas sola hakim olmuşken sağda sürekli değişim yaşaması, De Silvestri, Comotto, Zauri gibi isimleri zorladı ama tutmadı. Sağda doğru düzgün verim alabildiği tek isim, o bölgede kullanmayı denediği zamanlarda Ujfalusi oldu.

Peki bu kadar adamdan bahsettik, Burak'ı sevmez dedik, Prandelli nasıl bir golcü ister ve bu taktiğe ve dizilişe nasıl yansır? Burak gibisini çok istemez ama eli mecbur şu an. O yüzden yanına birini koyabilmek için öncelikli tercihi 4-4-2 veya 3-5-2 olacak. 4-4-2'de Sneijder'e yer sıkıntısı doğacak tıpkı Terim ve Mancini'nin bazen yaşadığı gibi. Gerçi Terim gıcıktı adama, zorla sola sıkıştırdı, oralara girmiyorum fazla. Mancini döneminde fantezisini bol bol yaptığımız ama hiçbir şekilde tam uygulanamayan 4-3-1-2 dizilişi de 3-5-2 ve 4-4-2 arası geçiş için sık kullandığı bir diziliş. Burak kendisini buna itecek Sneijder ile birlikte, ilk etapta görünen o. Bu yüzden de Burak'ın yanına kendi kafasındaki golcü profilini yerleştirecektir. Sneijder için mecburen kendi şablonunun biraz dışına çıkacak ki böyle zorunluluğa can feda diye düşünüyor olsa gerek Prandelli.

Gilardino ve Toni'den aldığı verimi benzer tipte birine uygulaması lazım. Yönetimin Almeida düşüncesi bana göre Prandelli fikrinden sonra oluştu. Oluşmadıysa da oraya bağlamak çok kolay çünkü o iki oyuncuya benzer tipte Almeida. Güçlü ve herhangi bir pozisyonda ve vücut şeklinde gol vuruşu çıkarabilen bir adam. İsabet yüzdesi diğerleri gibi olmasa da... Prandelli bir şeyleri uygun görmemiş olacak ki bonservissiz olmasına rağmen vazgeçti bu tanıdığı bildiği isimden. Eskiden bir ara hedeflediği ve resmen Toni'nin izinden giden Caracciolo'nun kariyeri epey sarsılmamış olsa önümüzdeki ay parçalı formayla görebilirdik kendisini mesela. Bunlar basit örnekler tabii, üç yıldır Caracciolo cesetten farksızken onu Galatasaray'a layık gördüğüm düşünülmesin. Şimdilik alabileceği bir forvet göremiyorum istediği tarzda, ilk etapta hazırlık maçlarında Toni-Gilardino ikilisine benzer şekilde eğitebilmek için İsmail Berk'i dener. Yine de bir forvet gelecektir, Drogba'nın yerine yenisinin geleceğini o da biliyor, iyi veya kötü dolacak o boşluk, umarım istediği kalıba uyan biri gelir.

Savunma yapısını göz önüne getirdiğimde ise Mancini'nin oturttuğu kurgu çok değişmez, sadece bunun üçlü mü dörtlü mü olacağı ileri uçtakilerin performansıyla değişecek. Şanslı ki iki sisteme de uygun kadro yapımız var daha doğru düzgün transfer yapmamış olsak bile. Semih kendisinin sevdiği tipte oyuncu, Gamberini'yi nasıl hayran hayran oynattıysa Semih'i de evladı gibi sevip sayıp değişmez isim olarak kullanmaya devam edecek. Yanına ise, çoğu kişiye şaka gibi gelecek ama, kadroda olsaydı Burdisso'yu ilk tercih yapabilirdi. Fiorentina'da başarılı olduğu dönemde Gamberini-Dainelli ikilisinde Dainelli'nin neredeyse bir kopyası gibi Burdisso'nun özellikleri. Yani demek istediğim, o tip bir adam isteyecektir tekrar. Yine enteresan karşılanacağımı bile bile Gökhan Zan'ın önemli bir yer edinme potansiyeli var Prandelli'nin takımında. Seviyor öyle uzun ve dengesiz oyuncuları, Chedjou fazla enerjik ve teknik kalıyor Prandelli'nin standart şablonunda. Prandelli'nin milli takımda stoperde kullandığı en teknik adam Chiellini, öyle düşünün. Fiorentina'da Gamberini-Dainelli ikilisini yedeklemek için şimdi Sivas'ta oynayan Da Costa'yı gözüne kestirdi birkaç ay tahammül edebildi. Dainelli'yi daha sonra gönderdi, kendi Fiorentina kariyerinin son dört ayında vazgeçebildi ki o son dönem savunmanın da çöktüğü döneme tekabül ediyor. Kaptan Dainelli'yi gönderip prensi olarak gördüğü Per Kroldrup'a kendini teslim etmenin bedelini beklediğinden çok daha ağır ödedi. Alternatif yaratamamıştı o ikiliye bir türlü. Udineseli Felipe'yi denemiş, o da biraz fazla teknik geldiği için göndermişti, ayağında top tutan stoperlerle neden bu kadar problemli inanın hala bilmiyorum takip ettiğim dokuz yıllık sürece rağmen.


Savunmacının topla muhatap olmasını pek istemiyor Prandelli, işi öndeki adamın çözmesini istiyor. Bu yüzden Montolivo-Melo ikilisiyle oynadığı tek sezon Fiorentina'nın en iyi orta saha performansını verdiği sezon. O dönemden sonra rahata erdiğimiz dönemi başlatan Borja Valero oldu. Melo-Valero arası dönem çok karmaşık ve karanlık. Şimdi elinde Montolivo'nun bir basamak üstü olan Selçuk, eskisinden daha da çıldırmış bir Melo ve dünyada örneği zor bulunacak olan Sneijder var. Savunmanın teknik olmasına zaten gerek de yok başka bir hoca olsa bile ki Prandelli varken hiç mi hiç gerek olmayacak. Telles ve Eboue'nın gidişiyle sağa geçecek meçhul oyuncu savunmanın teknik kapasitesini oluşturacak bir bakıma. Savunma topu kurtarsın işini yapsın yetiyor Prandelli için. Kanatlara ve takımın geri kalanına girmiyorum, zira orası sorunsuz bölge gibi duruyor. Bruma ve Olcan'ın performansları standardı tuttursa yeter. Zamanında Santana'dan aldığı katkıyı Olcan'dan alacaktır rahatlıkla. Prandelli için önemli olan bekler ve orta sahadaki ikili veya üçlü göbek oyuncuları sonuçta. Melo ile buluştuğu için zaten yeteri kadar şanslı, birlikte alamadıkları kupa/şampiyonluk burada mutlu sonla biter. Prandelli yazısı olunca çok Melo diyor insan ama sonsuza kadar bahsedebilirim. Prandelli'nin deli gibi oynattığı orta saha ve o orta sahaya karakterden fazlasını katan Melo... Bir sezonluk hayal kaldığı yerden devam ediyor benim için.

Melo'dan yola çıkarak da o uyumu ve ilişkiyi gören diğer oyuncular da Prandelli'ye daha kolay ısınacaklardır. Özellikle gençlerin hemen arayı iyi tutup kendisinden forma kapmaları lazım, formayı iki-üç tanesi kapacak ve en az bir tanesi beklentileri karşılayacak şekilde ivmelenecek kariyerinde. Kesin konuşuyorum çünkü yapıyor bunu Prandelli. Jovetic, Melo, Montolivo gibi farklı altyapıya ve oyun görüşüne sahip toprakların adamlarında başarıya ulaşan adam Türk gencinde de ulaşacaktır, şüphem yok. Prandelli döneminde sportif direktör Pantaleo Corvino sık sık Balkanlar ve orta Avrupa kökenli genç getirdi, Prandelli her milletten adamı eğitti, iyi ya da kötü bir yerlere ulaştırdı çoğunu. Türk oyunculardan gelişen olmazsa son suçlayacağım adam Prandelli olur. Teknik ekibi de gayet iyi bir ekip güç toplama konusunda. Fiorentina'da fiziksel açıdan sorun yaşatmadı, ya sakatlık belasıyla uğraştı ya da mental eksiklikler takımın formunu bozdu. "Şu oyuncu da çok zayıftı hiç toparlayamadı" dediğim olmadı. Gerçekten kötü olan ve ısrar ettiği oyuncular bile yeteneksiz oldukları için eleştirildi çoğunlukla, ayakta duramayan, her darbede yıkılan veya rakibe direnemeyen oyuncusu olmaz Prandelli'nin. Bunu başarabilmek için de fırsatı var. Üst seviye bir İtalyan teknik adamın sezon öncesi kampta takımına ciddi oranda güç depolayamadığı bir dönem bilmiyorum. Rakiplerinden bir adım avantajlı bu konuda Prandelli ki kanıt isteyenler için Euro 2012'deki takım harika bir örnektir. Kulüpteki sezonunun temposundan çıkıp hemen milli takıma geçen oyuncuları o kadar iyi çalıştırdı ki şampiyona sanki sezon sonu değil de yeni sezonun başında oynanmış gibiydi.

Şimdi elde olanları toplayalım, tabloya toplu halde bakalım: Taktik açıdan iki ana şablonu harika kullanıyor, 3-5-2'den 4-4-2'ye maç içerisinde geçebiliyor ve elindeki takımı bu değişime her an hazır halde tutabiliyor verim kaybı yaşamadan. Zaten bunu yapabilen bir adamın oyuncu ilişkileri yerinde olmalı, o konuda da örnekler mevcut, kimseye inanmasak elimizde Felipe Melo gerçeği var. Ailevi etkenleri işine yansıtacak bir konumda değil, yaşayabileceği en kötü deneyimi yaşayıp eşini kaybetti, saha dışı etkenlerle mücadeleyi en zor şekilde öğrendi ve bundan sonra başına gelebilecek her şey artık çocuk oyuncağı. Medyanın saha dışı tacizlerde bulunması bile terbiyesizlik olur böyle acı bir tecrübesi olan hocaya karşı. Yöneticilerle her zaman ilişkileri iyiydi, takıma gelirken de ayrılırken de saygı-sevgi ortamını bozmaz. Kavgalı gittiği kulüp yoktur. Fiorentina'dan formsuz ayrılırken stat ayakta alkışladı, İtalya'dan istifa ederken de sadece kupada neden kötü oynattığı sorgulandı, Brezilya dönüşü istifa eden federasyon başkanı Abete "Ben gidiyorum ama yeni federasyon yönetimi öncelikle onu takımda tutmalı" diyerek bıraktı işini.

Böyle adamlara oluşan sevgi ufak detaylarda gizli her zaman. İtalya Milli Takımı'nın başına geçtikten sonra İtalya'da oynadığı ilk milli maç için tereddüt etmeden Artemio Franchi'yi istedi, Floransa halkına 5-0'lık Faroe Adaları galibiyetiyle selam verdi. Parma deplasmanlarında Floransa'daymış gibi alkışlandı, oyuncuları ardından hep olumlu konuştu.

Tablo kısmen Mancini'ye benziyor değil mi? Karakter ve oyun tarzı olarak benzeşmeyen bu adamlar kalite ve konumları sebebiyle örtüşüyorlar fazlasıyla. İtalya'da tıpkı bizdeki gibi ismi duyulunca bıktıran hocalar da var, bu isimler gibi saygınlığını yitirmeyen ve yitirmeyecek olan da var.

Galatasaray taraftarı olarak bu yönden fazlasıyla şanslıyız, sonuç ne olursa olsun içinde kötü niyet barındırmayan bir adama emanet ediyoruz takımı. Ciddiyetini dozunda kullanıp ekibine ve oyuncularına karşı güler yüzünü asla esirgemeyecek Prandelli. Paramı alırım işime bakarım diye yatanlardan da değil, kötü olduğunda kabul eder, suçlu neyse onu söyler, oyuncuysa oyuncu, kendisiyse kendisi, rakipse rakip, lafı dolandırıp türlü hikayelerle konuyu pas geçmez. Ülkeye gelen her yabancıya yaptığımız delirtme politikalarını uygulayıp da bu adamı da erkenden kaçırırsak yıllar sonra üzülerek akla getirdiğimiz bir anıya sahip oluruz.

Sezonu açsın ve ilk iki ay sesinizi çıkarmayın, düzenini kurup, kimi nasıl kullanacağına karar verdikten sonra varını yoğunu takımı için harcayan ve tüm iyi niyetiyle çalıştığına inandığınız bir hocamız olacak. Tek temennim Euro 2012 finalindeki ve Brezilya 2014'teki gibi kendi felsefesi dışındaki oyun planlarını olur olmadık yerde denememesi. İki hafta önce istemiyordum ama bloga iki parçalık bu yazıyı yazarken fazlasıyla güveniyor olduğumu anladım.

Sezon boyu burayı bol bol Prandelli methiyeleriyle doldururum umarım.

12 yorum:

Gio Giotto dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş ikisi de, teşekkür ederim.

ideal 11 dedi ki...

mevlüt erdinç prandelli sistemine uyar mı hocam?

firat selcuk dedi ki...

@ideal 11,

mevlüt'ü ben pazzini'ye benzetiyorum, pazzini'ye oranla daha az bitirici ancak benzer tarz oyuncu biraz. pazzini'yi çok istemesine rağmen sistemine oturtamamıştı fiorentina'da. mevlüt'ü isterse "bu sefer yapacağım" diye ister benzer oyuncu olduklarını gördüğü takdirde. bir de burak gibi adamı hiç olmadı, milli takımda da benzer tip oyuncusu yoktu, mevlüt tercihini burak da etkileyecektir o yüzden.

Adsız dedi ki...

Lucas Ontivero ve Bruma. Bu isimlere prandelli nasil yaklasir hocam?

firat selcuk dedi ki...

@adsız, 13.58,

bruma tam beğendiği tarz bir adam değil ama bruma'nın standardı kendini zorla oynatacak bir düzeydi olduğu için formayı kolay alır. ontivero kalırsa şans verecektir, mario santana'ya daha benzer tipte bir oyuncu, santana'yı çok tutuyordu ve güveniyordu. o da arjantinliydi. italyan olup da arjantinli futbolcu sevmeyen hoca hemen hemen yok zaten.

g_evliyaoğlu dedi ki...

Türk futboluna uyumu ve bu doğrultuda, bu sene şampiyonluk için ne dersiniz? Başkan, neye dayanarak gönül rahatlığıyla şampiyon olabileceğimizin garantisini verdi.

firat selcuk dedi ki...

@g_evliyaoğlu,

başkanın şampiyonluk garantisi verirken dayanağı ne bilemeyiz elbet ama ben şampiyonluk garantisi verecek olsam taktik açıdan çok yönlü olup takımı her şablona oturtabilen bir hoca olmasını ilk sıraya koyardım. başkan da muhtemelen taktik yönünden etkilenip bunu demiştir, zira gelmeden önce en öne çıkan tarafı bu ve ikili ilişkilerde son derece başarılı ve samimi olması.

Adsız dedi ki...

Yazı için teşekkürler. Sence takımı Sneijder üzerine mi kuracak yoksa rollerin daha eşit dağıtıldığı bir düzen mi hakim olacak?

firat selcuk dedi ki...

@adsız, 21.35,

selçuk gibi bir adamı varken sneijder'in üzerine yıkmaz tüm oyunu. sneijder geldiğinden beri beklediğimiz sneijder-selçuk ortaklığını bu kez göreceğimizi düşünüyorum.

ideal 11 dedi ki...

halil altıntop gibi topla iyi gezen forvet almak şart.bu necati ateş olabilir mi?yerli alınması gerekiyor kontenjandan dolayı.aslında adem büyük te gezen forvet için ideal bir isim.

ideal 11 dedi ki...

bu arada mevlüt transferi yattı sanırım.

Unknown dedi ki...

Anlattıklarına göre sag bekte veysel solda da sabriyi oynatabilir gibi geldi

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO