Tour de France'ta perde, Utrecht'teki Grand Depart'la beraber 102. kez açılmaya hazırlanıyor
-ki yazıyı bloga taşıdığımda ilk etap başlamış oldu zaten-. Tour, 102 yıllık tarihinde altıncı kez Hollanda'da start alacak. Utrecht'te ilk gün 13.8 km'lik bir zamana karşı izleyeceğiz ki daha ilk günden Tony Martin-Fabian Cancellara düellosunu müjdeliyor bize Tour. Üç haftalık heyecanın bundan aşağı kalır yanı olmayacak. Her etap ayrı bir olay neredeyse... Alıştığımız düzenin aksine bu yıl ilk hafta tamamen sprinterlere ayrılmış değil. Tour'daki iki zamana karşı etabı da ilk hafta içerisinde olacak. Burada "ilk hafta" dediğimiz bölümün aslında dokuz etaptan oluştuğunu unutmamak lazım. 4 Temmuz günü başlayıp 12 Temmuz akşamüzeri sonlanacak ilk haftada daha üçüncü gün sprinterlerin canına okuyacak ikonik bir yokuş ve finiş var: Mur de Huy!
Fleche Wallonne'un simgesi olan bu kısa ama ölümcül yokuş, Belçika'ya uğrayacak peloton'un büyük kısmının hoşuna gitmeyecek. Üçüncü gün efsanevi Mur de Huy'a çarpan sporcular ertesi gün başka bir klasik olan Paris-Roubaix yollarına düşecekler. 13 km'lik pave(taş/arnavut kaldırımı) yolda resmen "seke seke" gidecekler. Daha dördüncü günün sonunda, tıpkı geçen sene olduğu gibi pave'de bazı isimlere veda edebiliriz. 2014'te Chris Froome'a ilk haftadan pes ettiren pave yolun bu seneki kurbanı yine Froome mu olacak yoksa bir başkası mı hep beraber göreceğiz. Geçtiğimiz yıl Froome pave'den çıkamazken, Nibali taşların üzerinde beklenmedik bir performans gösterip kırk yıllık klasikçi gibi çıktı oradan, sonrasını da takip edenler biliyorlar, Paris'te kürsünün en tepesinde o vardı.
Etaplarla ilgili daha fazla bireysel yorum yapmayacağım zira her etabı tek tek değerlendirmeyi planlıyorum. Üçüncü ve dördüncü etaplara şöyle bir değinme sebebim parkurun zorluğunu vurgulamaktı. Sadece sprint izlemeyi sevenleri biraz üzecek bir parkura sahibiz. Orta dağlık ve klasikvari etaplar dışında tam yedi dağlık etap var ki bunların beşi zirve finişi olacak. Zirve finişleri dışında da yokuş yukarı biten etaplarımız var ki ilk hafta bunları da göreceğiz zaten. Paris'ten önce son gün Alpe d'Huez'in çıkılacağını eklemek lazım.
Gelelim ön incelemenin asıl merak edilen noktasına, favoriler, sürprizler, sprint etapları ve mayolar...
Tour'da favori olarak harika bir Kare As var elimizde. Bu dörtlü son sekiz Grand Tour'un yedisini kazandı. Son üç sezonda bisikleti domine eden adamlardan bahsediyoruz:
-Son şampiyon Vincenzo Nibali
-İkisi Tour olmak üzere yedi kez Grand Tour kazanan Alberto Contador
-Nibali'den bir önceki şampiyon Chris Froome
-Froome'un kazandığı senenin beyaz mayo sahibi, Giro 2014 şampiyonu Nairo Quintana
Tek tek değerlendireceğim bu şampiyon dörtlüyü. Bir arada karıştırmak istemiyorum.
Nairo Quintana:
Movistar'ın genel klasman lideri, 2013'te Chris Froome'un kazandığı ve pek de keyif almadığımız Tour'da umudumuz olmuştu. İkinciliği söke söke alıp, 25 yaş altı bisikletçilere verilen, gençler klasmanı da diyebileceğimiz beyaz mayonun da sahibi oldu. 2014'te Movistar onu tekrar Tour'a salmak yerine Giro ve Vuelta'ya yolladı. O da takımının bu kararının hakkını verip kariyerindeki ilk Grand Tour genel klasmanını kazandı İtalya topraklarında. Vuelta'yı ise kaza sonucu yarım bıraktı. Bu sezon iste Tirreno-Adriatico'yu aldıktan sonra birkaç yarışta daha kendisini gördük ama genel anlamda inzivaya çekilip tamamen Tour'a odaklandı.
Kendisi için rakipleri kadar kendi takımı Movistar içerisinde de bir tehlike var: Alejandro Valverde. Kimilerine göre ortak lider, kimilerine göre süper domestik olarak geliyor Valverde ama Quintana'nın en ufak hatasında 2012'de Froome'un Wiggins'i beklediği gibi beklemez, basar gider ve takım liderliğini ele geçirir. Zaten Quintana, diğer rakipleri gibi kendi takımının gerçek lideri değil, Valverde "ben de varım" diyor her fırsatta. Quintana ülkesinde inzivaya çekildikten sonra ne durumda tam olarak bilmiyoruz, Fransa'ya biraz güçsüz ve formsuz geldiyse Valverde ortalığı karıştırıp bu genç Kolombiyalı yıldızın Tour planlarına büyük darbe indirir. Güçlü kalıp iyi bir 2015 geçiren Valverde'nin formunu kendi avantajına çevirmesi şart çünkü Valverde kolay kolay domestik rolü üstlenecek biri değil, Quintana'nın takımını Contador-Nibali-Froome üçlüsüyle başa çıkabileceğine gerçekten inandırması lazım.
Quintana genel klasmanda iddialıysa bunu yokuşta her atağı karşılamasına borçlu çünkü bu dört büyük favori arasında en kötü zamana karşıya sahip olan isim. Hemen hemen her büyük yokuşta yapılan her atağı selesinden kalkmadan, buz gibi olan surat ifadesini değiştirmeden karşılıyor. Alışık olduğumuz bir görüntü ve tarz değil bu, adeta düz yolda gider gibi bir ifadeyle parçalıyor yokuşları.
Yine de toparlamak gerekirse Quintana'nın tam bir lider olmaması, Valverde'nin her an planları bozma çabası işine gidip sarı mayo değil etaplara oynayabilecek olması Quintana adına risk. Takımdan kopup kendine sanal domestikler edinerek başka takımların peşine takılmak zorunda kalabilir bazı etaplarda ki buna müsaade eden olmayacaktır. Genel klasman mücadelesi kadar Movistar-Quintana-Valverde üçgeninde yaşanacakları da merak ediyorum ben.
Chris Froome:
Takımıyla beraber baktığımızda Tour'un tartışmasız en güçlüsü Froome. Domestikleri en son kopacak olan, liderine en uzun süre destek verecek olan takım kesinlikle Sky. Belki Contador ve Nibali domestiksiz halde Froome'u silkeleyebilirler ama Tour'da domestikleriniz sağlam kalmazsa işiniz zor ki karşınızda Sky gibi işi bilimsel boyuta taşıyan bir ekip var, 2012 ve 2013'teki zaferlerden beri biraz karanlık bir tartışmanın odağında olsalar bile. Froome'un bu parkurdaki en büyük şanssızlığı bireysel zamana karşı etabı olacak. İlk hafta dışında zamana karşı olmadığı gibi, Froome'un rakiplerine esas farkı atacağı bir bireysel zamana karşı da yok. Tour'un tek bireysel zamana karşı etabı çarşaf gibi dümdüz bir yolda yapılacak ve sadece 13.8 km uzunluğunda. Yokuşun olmadığı bir zamana karşıda Cancellara ve Martin'i geçebilmesi imkansız. Quintana gibi uzun uzun bahsedecek şeyimiz yok aslında, Tour de France 2013'ün şampiyonu yine çok güçlü, 2015'te Tour'un provası olan Dauphine'yi de kazandı. Kazanmasını ister misin derseniz hayır derim, takımına hafiften gıcık olsam da İtalyan biri varken başka birinin kazanmasına ihtimal vermiyorum. Ama şansı en yüksek olan isim ki bunu Contador'un Giro yorgunluğunu düşünerek söylüyorum.
Peki Froome ve Sky için tüm bu yazdıklarımı biraz çöpe atsam nasıl olur? Rodgers'tan beri gruba liderlik edecek, onları taşıyacak bir yol göstericileri yok. Bunun eksiğini çekecekler, özellikle geçen sene Froome'un havlu atmasına sebep olan pave etapta gördük bunu. Froome taşların üzerinde dayak yiye yiye gitti ve kimse dur diyemedi. Bu sene klasikvari etapların çokça bulunduğu ilk haftada Froome'a yol gösterici olabilecek tek isim Geraint Thomas. Ben olsam Thomas'ın rehberlik yeteneğine güvenmezdim bu konuda ki Sky güvenmemiş bile olabilir, belki de "İlk haftayı çıkaralım da, kadromuz kalanını götürür." demiş olabilirler. Froome'un ekibi çok iyi ancak ilk hafta için kafalarda soru işaretleri yok değil. İlk haftayı dokuz sporcudan birini eksiltmeden atlatırlarsa Sky'ın ağırlığı ortaya çıkacak. Ancak "Froome geçen sene düştü diye bu sene de pave'de düşecek değil." derlerse ilk haftada rehberlik edecek bir tane isim bulamamanın bedeli ağır olabilir.
Alberto Contador:
Madem az önce adını andım, geleyim Giro-Tour dublesi hedefindeki Contador'a. Kabus gibi geçen bir Tour de France 2013'ün ardından 2014'te sezon başı kendine gelen Contador, Tour 2014'ü ise Froome'dan hemen sonra terk etmek zorunda kaldı, sebebi de yemek yerken kaza yapması... Şunu baştan diyeyim, tarafsız bir inceleme yazma niyetinde değilim, bisikletten bu kadar uzun bahsedip de objektif olamıyorum. Diyeceğim o ki, ben bu adamı sevmiyorum, hatta nefret de ediyorum ama yakın tarihin en büyük bisikletçisi olduğunu, kendisinin iyi gününde rakibinin olmadığını da kabul etmek zorundayım. Eğer Froome bölümünde bahsettiğim gibi Giro'daki yorgunluğu tamamen atamadan geldiyse kürsü yapması bile zor olabilir çünkü Contador'u biraz güçsüz gören herkes deli gibi saldırıp atak yapacaktır. Hele ikinci hafta dağlık etapların birinde birkaç yüz metre zorlanırsa bırakın diğer üç favoriyi, o an çevresinde olan tüm yokuşçular basar giderler. Bugün futbolda nasıl ki Zlatan'ı, Messi'yi, Ronaldo'yu alt etmeniz öyle çok kolay değilse Contador için de durum aynı. Contador o gün iyiyse ve istiyorsa en kötü ihtimalle onun yanında kalıp fark yememeye bakacaksınız. Contador yorgunluğunu attıysa tek sorunu domestikler olabilir, Giro'da domestiklerinden destek almakta zorlanmıştı, Sky ve Astana domestiklerini güçlü tutarlarsa Contador o zaman korkmaya başlamalı. Tabii tüm bu varsayımlar Giro yorgunluğunu büyük oranda attığı üzerine, yorgunluğu atamadıysa bir şey beklemeyin derim ki o da bırakacaktır zaten sonunu beklemeden. Son cümlem şu olacak: Ne olursa olsun bu adamı önemsememe şansınız yok, zira sevseniz de sevmeseniz de son iki Grand Tour'u kazanan adamdan bahsediyoruz.
Vincenzo Nibali:
Gelelim o Kare As dediğimiz favorilerin dördüncüsüne ve son şampiyona... Nibali sezonu tamamen Tour odaklı geçirdi, unvanını korumak için gelecek ki domestik performansına en fazla ihtiyaç duyan adam olduğunu söylememiz lazım. Astana, Giro'da domestikler açısından çok güçlü gözükse de Aru'nun nefesi yetmemişti Contador'u yakalamaya, şimdi onun bir boy büyüğü Nibali ile Contador'a meydan okuyacaklar ama oradaki domestik kadrosunu Tour'a taşımadılar. Bir isim dışında tamamen farklı domestikler var. Kangert ve Fuglsang'a sağlam iş düşecek. Nibali teke tek kalırsa diğer üç isimden de fark yer, domestikleriyle diğerlerinin tempolarına tutunup son bölümde silkelemesi lazım. Yokuşun başında veya ortasında üç büyük rakibini silkelemesini beklemiyorum, zaten az çok işin içindeki biri de bunu beklemiyordur Nibali'den. Contador, Froome ve Quintana gibi üst üste atak denemek Nibali'nin işi değil yani, Nibali giderse bir kere gider ve tam gider. Nibali'nin muhtemelen her yokuşta bir kere deneyeceği atağını birkaç metre bile geç karşılamak diğer favorileri zor durumda bırakabilir. Eğer bu ender yapacağı ataklarda yakalanırsa ne yapacak peki bu adam? O zaman da devreye defalarca vurguladığımız domestikler girecekler ve Nibali'yi inişlere diğerleriyle beraber getirecekler. Bu dörtlü arasında, hatta belki de tüm peloton'da en iyi inen adam Nibali, yokuş aşağı giderken diğerleriyle rahatlıkla zaman farkı yaratacaktır. Sonrasında yokuşlarda o farkı kullanabilmek yine Astana domestiklerinin bacaklarındaki güçte saklı olacak. Takım zamana karşıda Nibali'den yana bir korkum yok çünkü domestikleri sondaki yokuşu rahat alabilecek durumdalar. Takım zamana karşıda genel klasman favorileri arasında Tour'un gidişatını sarsacak farklar oluşacağını sanmıyorum. Zaten bireysel zamana karşının genel klasman adına ne denli pasif olacağından bahsetmiştim...