Giro d'Italia'nın ikinci gününde, bir süre sonra yokuşlarda ağlayacak kıvama gelecek sprinterleri neşe doluyken izledik. Sonuç kimseyi şaşırtmadı ancak son kilometrelerde yaşananlar beni şaşırtmaya yetti doğrusu. Omega Pharma, takım sponsorluğunu geçen yıldan itibaren alt markası Etixx'e devrettikten sonra takım Etixx-Quick-Step adıyla olur olmadık birçok yarışı ve etabı kaybederek yılın başından sonuna dek eleştiri konusu olmuştu. Etixx'in uğursuzluğu bu sezonun bahar klasiklerinde de sürdü, takım inanılmaz taktik hatalarla yarışlar kaybetti. Klasikleri kenara koyduğumuzda turlar arasında sezonun şu ana kadarki en prestijli ve önemli etabı koşuldu bu etapta ve Etixx şaşırtıcı bir şekilde, neredeyse bir buçuk sezondur yapamadığı şeyi yapıp doğru bir taktik uygulayarak etap aldı.
Etixx düzgün bir sprint treni kuramayıp organize olamasa da en düzgün trenin ardına kendini atacak olan Marcel Kittel'in rahatlıkla etaba yürümesi olasıydı. Bu son anda kısmen gerçekleşse de bu defa altında başarısızlık değil başarı yatıyordu. Son 5 kilometrede geçilen köprüde rüzgar dolayısıyla sprint trenlerinin darbe yeme ihtimali vardı ve bu ihtimali gözeten Etixx, doğru bir hamleyle pelotonun arasında kalıp önde diğer takımların çalışmasını bekledi. Köprüden sonra Jungels'i öne yollayan takım, muhteşem bir zamana karşı temposuyla herkesi hızlandırdı ve Kittel'i de öndeki ikilinin arkasına taşıyarak doğru bir sprint treni oluşturdu. Dönüşler sprint takımları zaten tehlikeliyken bir de son kilometrede temponun iyice arttığı anda iyice riskli hale geliyor. Birkaç kilometre boyunca her metreyi hesap ederek oluşturduğunuz tren sert bir dönüşle dağılabiliyor...
İşte bugün Etixx temalı bir şeyler yazmamın temeli de bu. Etixx bir buçuk yıllık koca bölümde çoğunlukla son ana kadar en doğru işleri yaptı ancak son kilometrede hem dönüşlerle hem de rakip takımların müdahaleleriyle trenin bozulmasına engel olamadı ve akıl almaz etaplar kaybetti. Olay sadece sprint etabı olsa neyse, klasiklerde de "şerefli ikincilikler" diye avunacak duruma geldiler ki bu takımın tek sezonda bir değil birkaç bahar klasiği ve yarı klasik alabilecek, muazzam bir kadrosu var. Ancak taktik hatalar ve ataklara zamanında cevap verememeler yüzünden kaçanların haddi hesabı yoktu. Daha bu sezonki Ronde van Vlaanderen akıllarda, Sagan-Vanmarcke-Cancellara kaçıp giderlerken favorilerden Stybar ve Terpstra ilk 10'a girmekle avundular, hiçbir şekilde cevap veremediler ataklara. Gerçi bu kaçan birçok yarışın yanında basit kalır ama en tazeler arasında yer aldığı için belirttim. Ronde'de kazanmasalar da son bölümlerde Etixx'ten birileri mutlaka yer almalıydı, yapamadılar bunu. Bu da önemli ve eleştiri unsuru olması gereken bir eksiklik bana kalırsa.
Etixx'in tekrar etaba dönebiliriz... Etixx uzun süre boyunca rakiplerin oyunlarına gelip hem takımın hem yönetimin hem de Mark Cavendish'in geçen yılı hayal kırıklıklarıyla geçirmesine sebep oldu. Diğer takımların taktikleri başarılı olduğuna göre elbette doğru hamlelerdi ve onlara zaferler getirdi. "Oyuna getirmek" kötü bir anlam ifade etmiyor yani burada. Son 2 kilometre içerisinde çok güzel bir taktikle iki parçayı birleştiren Etixx, yine bir dönüşte en öndeki yerini kaybetti ancak bu defa geçmişteki gibi treni toparlayalım paniğiyle darmadağın olmadılar. Marcel Kittel kendi treni dönüşte dağıldığı anda çok çok doğru bir taktikle son 5 kilometrede kusursuz işleyen FDJ treninin ardına attı kendini. Arnaud Demare'ın arkasına saklanıp daha Damare'ın lead-out'u bile ayrılmamışken sprintini atıp muhteşem bir zamanlamayla, çok etkileyici bir zafer elde etti. Zaten buraya en güçlü sprinter olarak gelen Kittel, gücünü doğru zamanlamayla birleştirince son 20 metreyi hiç pedal çevirmeden kollarını iki yana açıp zaferini kutlayarak tamamladı. İlk günden diğer sprinterleri çok fazla hırslandıracak bir performanstı. Önümüzdeki sprintlerde Modolo, Greipel, Viviani, Mareczko ve diğerleri için ekstra bir motivasyon oldu bu. Sprint böyle domine edildiğinde kazananın performansı adına etkileyici ama yeterince heyecanlı değil. Kittel'i zorlayabilmeleri şart, tüm sprintler böyle gitmemeli.
Etixx geçen sene bu tip etapları çok basit şekilde kaybederken tüm suç takımda mıydı, yoksa eski gücünü zaman zaman yitiren ve çok kolay motivasyonu bozulan Mark Cavendish'in dengesiz halinin de bunda payı var mıydı diye düşünmek lazım... Bence geçen sene Kittel olsa en azından birkaç etabı alabilirlerdi. Bisiklet izlemeyi ve spor olarak yapmayı bana sevdiren, 2009'da tanıştığım bisikletin zamanla hayatımın en büyük parçası olmasını sağlayan Mark Cavendish'in "tüm zamanların en iyi sprinteri" olsa bile "bugünün en iyisi" olmadığını kabul etmem lazım. Onu yenmek isteyen biraz motive olup doğru taktik uyguladı mı yeniyor ve bu bir hayli can sıkıcı. Neyse, Giro'da Cavendish olmadığı için uzatmıyorum.
Bir de az üstte Jakub Mareczko dedim... Bak ben sinirli adamım. Ben bazen çabuk sinirleniyorum. Benim sinirim gerçekten çok kolay büyüyebiliyor. Sinirli olduğumu söylemiş miydim? Jakub, evladım, sekiz gün boyunca Türkiye Turu sırasında senden bahsedildi, Giro'ya geleceğin yıldızını uğurluyoruz dendi. Kariyerinin ilk Gran Tour'unda ilk sprint etabını yaşamış olabilirsin buna itirazım yok ama 42. de olma be. Yani 42. de bitirme be. İlk 20'ye, hadi olmadı 30'a bari gir be. Ya son 3 kilometrede bisikleti bana bıraksan ben de 42. bitirirdim... Bunun ilk yarış heyecanı olmasını umuyorum ve senden etap galibiyeti bekliyorum kalan sprint etaplarının birinde.
Etapta ne oldu?
Bir sprint etabı için biraz fazla uzun bir yarıştı ama sonuçta İtalya'da değiliz, Hollanda'da biraz daha vakit harcansın diye olabildiğince uzun tutuyorlar. Ağır favoriler ise Kittel ile beraber Demare, Greipel ve Modolo'ydu. Hatta Modolo bu isimlerin yanında bir adım geride diyebiliriz. Demare takımı tarafından iyi getirildi ama Kittel'in gücüne karşı koyamadı. Greipel'in ortalarda olması kötüydü, sebebini okumadım ama bir problemi yoktur umarım. Mareczko'ya yazıda değindim zaten, heyecanına veriyoruz. Yoksa geçen hafta Türkiye'deki performansı sonrası ilk 20 dışı kalması mucize.
Pembe mayo 1 saniyelik farkla Dumoulin'de kaldı ancak ilk dinlenme günü öncesinde üçüncü etap sonu bir aksilik olmazsa Marcel Kittel giyecek ve İtalya'ya pembe mayosuyla merhaba demiş olacak. İkinci gün Arnhem'den Nijmegen'e gittik, üçüncü gün farklı rotadan tersini yapacağız.
8.05.2016
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder