Son sprintte yokuş olması normalde Modolo'yu öne çıkarıyor olsa da Greipel'in son iki sezonun bahar klasiklerinde kısa yokuşları çıkabilmiş olması onu bir numaralı favori yaptı. Bakmayın siz ilk satırlarda Gorilla'yı anmadığıma. Yani Kittel sprinte kalsa bile Greipel bir adım öndeydi aslında. Goril'in hakkını yemeyelim, adam üst üste katıldığı 10. Grand Tour'da da etap almayı başardı, yabana atılacak bir performans değil bu kesinlikle.
Kittel, Türkiye saati ile tam 00.00 civarı resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamayla final sprintine kalamaması konusundaki soru işaretlerini giderdi: "Bana güzel bir doğum günü hediyesi verecek bacaklarım yoktu..."
Kittel olmayınca zaten favori olan Greipel son 500 metrede sprint atmaktan ziyade mini bir atak yaptı desek yeridir. Sprint 200-250, hadi bilemedin 300 metre kala atılır ancak son 3 kilometreye zaten lead-out'u ile giren Greipel, "Ben bunları yokuşlu sprintte yarım ekmeğin arasına dilimler yerim" diye düşünüp erkenden patlattı havai fişekleri ve Kittel'in hafta sonundaki zaferleri gibi rakiplerinin önünde rahat bir galibiyete uzandı. Greipel geniş ağzıyla güzel güzel sırıtarak klasik etap sonu pozunu bize verdi, podyumda da ilk öpücüklerini aldı.
Mareczko ile beraber Fraile'nin de abandone olması günün üzücü haberleriydi. Fraile kalır ve birkaç kez daha kaçışa katılıp etapları renklendirir diye beklerken ilk haftanın ortasında noktaladı Giro'yu. Dimension Data'ya Cavendish'e rağmen bir sempati besleyemedim zira Qhubeka'nın takım adında artık yer almamasını henüz kabul edemedim. Fraile, takımı sevmem için önemli etkenlerdendi ama olmadı. Darısı Tour'da Mark Cavendish'in başına ki o da Rio 2016 sevdasına çok yarışmayacak... Neyse ya, Giro yazısının içinde Tour konuşmak Giro'nun şanına yakışmaz. Onu geç, en başta "En sevdiğim Grand Tour Giro" diyen bana da yakışmaz.
Etapta ne oldu?
Aslında etap yazısı içerisinde biraz bahsetmiş oldum bu defa ama yayında Sarper Günsal, Berkem Ceylan ve Emre Gürkaynak üçlüsü bile 233 kilometrelik etapta yer yer konuşacak bir şey bulamadılar, hepimiz ara sıra sıkıldık son 5 kilometreye kadar... Bazen oluyor bunlar, Grand Tour dediğinin 21 etabının tamamı heyecanlı geçmiyor, arada iki veya üç tane böyle sakin etap oluyor. Sakin diyorsun da gerçi adam orada 200 kilometre boyunca kaçışta yer alıyor ve emek harcıyor. Sakinlik dediğinde bile böyle hikayeler ve detaylar var... Bisikletin sakin ve yer yer sıkıcı etabı bile öyle 0-0 biten PTT 1. Lig maçı gibi zevksiz değil.
Başlıktaki ne oldu sorusunun cevabı kısa o yüzden: Greipel, Kittel olsa da olmasa da favori olduğu hafif yokuşlu sprint finişinde beklenen bir zafer elde etti. Kittel'in sprinte kalamaması "büyük sürpriz" bile değildi. Etaba dair tahminlerin ve beklentilerin neredeyse hiç şaşmadığı bir gündü.
Giro 6. gününde nihayet gerçek bir dağlık etaba merhaba diyecek. İki tane 2. kategori tırmanış geçilecek ki bunların ikincisi aynı zamanda etap finişi olacak. Açılın, zirve finişi geliyor!
2 yorum:
Çok güzel, ince iş yorumlamışsınız etabı, üstelik samimi de. Etabın sıkıcı olduğu konusunda hemfikiriz, zira yönetmen bile durup durup sporculara odaklanıp yavaş çekim görüntüler sundu bize. Yeminle Pavel Brutt'e kaç defa odaklanıldı bilmiyorum. Günün hikayesi Daniel Oss'un kaza yapmasına karşın aldırış etmeksizin bisikletine atlayıp kaçışı yakalamasıydı.
yazıda oss'tan bahsedecektim, sonra fraile'ye üzülmek aklıma geldi ve onu unuttum.
Yorum Gönder