“Küme düşmeme
mücadelesi veriyoruz.” bu açıklama küme düşme hattıyla takımı arasında 2 puan
bulunan bir teknik direktörden gelseydi malumun ilanı olarak görülebilirdi.
Ancak Claudio Ranieri’den, son şampiyon Leciester City’nin, Şampiyonlar Ligi’nde
bitime daha bir maç varken grup aşamasından çıkmış bir takımın teknik
direktöründen gelince bu açıklama biraz daha endişe verici oluyor.
Geçtiğimiz
Cumartesi, Middlesborough karşısında son dakikadaki penaltı golüyle gelen
2-2lik beraberlik olmasaydı Leicester üst üste üçüncü Premier Lig maçını
kaybetmiş olacaktı. Taraftarlardaki hüzün belli oluyordu. Henüz bu mutsuzluk
sesli bir protestoya dönüşmese de maç kaybedilseydi bitiş düdüğüyle birlikte
yuhalamaların yükseleceğini tahmin etmek de zor değildi. Geçen sezon mucizevi
şeyler başarmış bir takım için bu sıradışı bir durum.
Leicester’ın
şampiyonluğu muhtemelen İngiliz -belki de bütün dünya- futbol tarihinde beklentiyi
en çok aşan performanslardan bir tanesiydi. Ancak bu, neden bu sezon bu kadar
dibe düştüklerini tam olarak açıklamıyor. Tilkiler,
1938 yılında bir önceki sezon şampiyon olduktan sonra küme düşen Manchester
City’den sonra aynı başarısızlığı tekrarlayan ilk takım olabilir. Bu durum
gerçekleşirse, bir açıdan geçen sezonun ne kadar çılgınca ve inanılmaz olduğunu
daha çok vurgulayabilir. Ancak bunun arkasında ortada görünenlerden fazlası
var.
“Artık gerçekliğe döndük, orası kesin...” – takım kaptanı Wes Morgan, ESPN FC’ye verdiği röportajda
Leicester’ın tehlikeli ayakları susturuluyor
Wes Morgan bir
kaç faktöre dikkat çekiyor, bunlardan en açık olanı hücumdaki en önemli iki
isim Jamie Vardy ve Riyad Mahrez’in sahada rakipler tarafından boğulması.
“Onlar bizim en tehlikeli adamlarımızdı,” diyor Morgan. “Belki diğer takımlar
artık ‘bu ikiliyi nasıl durdurabiliriz, çünkü bunu yapabilirsek Leicester’a
karşı sonuç alma şansımız yükselir.’ diyerek onları durdurmaya bakıyor. Ben bu
ikilinin açıkça geçen sezonki kadar kolay fırsat bulamadıklarını düşünüyorum ve
bunun sebebi üstlerindeki fazladan baskı yüzünden olabilir.”
Ranieri buna
kesinlikle katılıyor, bir çok konuşmasında rakiplerin özellikle Mahrez’e çift
kişiyle baskı kurduğuna dikkat çekti. Geçen haftasonundan önce “Mahrez topu
aldığı zaman ona yakın oynayan en az iki rakip oluyor.” demişti “Eğer topu
ayağında tutarsa, üçüncü de geliyor.”
Rakipler bunu
geçen sezonun ikinci yarısında da yapmıştı ancak Leicester bunu açmanın
yollarını bulabilmişti, diğer oyuncular ekstra katkı vermişlerdi. Ancak bu
sezon diğerleri beklenildiği kadar katkı veremediler ve Vardy tam 15 kulüp
maçını golsüz geçirmiş durumda.
Middlesborough
karşısındaki bir an Leicester’ın (ve geçtiğimiz sezonun en iyi oyuncusunun)
dramını en güzel şekilde özetledi. Vardy altıpasın içinde beklerken Shinji
Okazaki sol kanattaki bir boşluğa doğru topla girdi; Okazaki kafasında pas
vermeyi ya da şut çekmeyi tartıp pas vermeyi seçti ama verdiği pas zayıftı ve
yanlış yöne gidiyordu, böylelikle Boro savunması rahatça uzaklaştırma şansı
buldu. Vardy acı acı sırıtarak kaderine lanet etti. Leicester’ın gol aradığı
dakikalarda, ikinci yarının ortasına doğru oyundan alınırken kafasını öfkeli
bir şekilde öne eğmişti.
Takım arkadaşları
Vardy’nin karakterinde bir değişiklik olmadığını, onun goller atarken
davrandığı gibi davrandığını söylese de -tabi bir de Ranieri’nin Vardy’nin
antrenmanlarda da gol atamadığını söylediğini belirtelim- bu sezon daha etkisiz
olduğu bir gerçek. Bunun bir kısmı rakiplerin artık daha geride oynayıp ona
savunma arkasına sarkmak için fırsat vermemesi yüzünden. Fakat aynı zamanda bir
kendine güven sorunu olduğu da açık. Bununla birlikte göze fazla çarpmayan
değişiklikler de var.
Takımlar Leicester’a karşı farklı oynuyor
“Rakipler artık
Leicester City’nin topla oynamasına memnuniyetle izin veriyor,” diyor Leicester
Mercury adına ESPN FC ile yazışan James Sharpe. “Leicester, 2-1 kaybettiği
Watford maçında topa %55 oranında hakimdi ancak rakip 11 kişiyle topun arkasına
çekilince ceza sahasına top şişirmekten başka bir şey yapamadılar.”
Bu istatistik
geçtiğimiz sezon ortaya çıkanla keskin bir zıtlık gösteriyor. Geçen sezon
Premier Lig’de topa sahip olma oranlarında 18. sırada bulunan Leicester City sezon
boyunca ortalama %44.8 topa sahip olma yüzdesiyle oynamıştı. İstatistikler sizi
yanlış yönlendirebilir ancak bu Leicester’ın oyun planının çok kritik bir
parçasıydı: rakibin topa sahip olmasına izin ver, sonra kontra atak ile vur.
Bu tespit ayrıca
Şampiyonlar Ligi’ndeki rakiplerinin onlara karşı oynadığı futbola da uygun
görünüyor. “Avrupa’daki en iyi takımlar daha çok topa sahip olarak oynuyorken
biz daha kontra atak stiline yatkınız.” diyor Morgan. Leicester bu turnuvada
çok daha mutlu görünüyor ve beş maçtan dördünü kazanmış durumda, hem de
yalnızca bir maçta topla rakibinden fazla oynayarak.
Bu -topu
Leicester’a bırakma taktiği- her maçta olmuyor ama açıkça da görülüyor ki
rakiplerin Leicester’a karşı uyguladığı genel taktik bu. Tekrar edersek,
Leicester bu taktiğe benzer stratejilerle geçen sezon da karşılaştı ama bunu
aşmak için yollar buldu, özellikle beş maçı üst üste 1-0 kazandıkları dönemde.
Bazı maçlarda şans yanlarında oldu, bazı maçlarda ise internetin sinirli
köşelerinde konuşulanları dikkate alırsanız, hakem kararları yanlarında oldu.
Bunu söylemek kolaya kaçmak gibi görülebilir ama bazen futbol gibi kaotik bir
sporda bu tarz şeyler olur.
Yine de,
İngiltere’de yaşadıkları sıkıntıların yanında Şampiyonlar Ligi’nde mükemmel
performans sergiliyorlar. Avrupa’da takımları gafil avlamak daha kolay olduğu
için olabilir mi?
“Şampiyonlar Ligi’nde neden iyi olup Premier Lig’de olmadığımızı kesin olarak açıklayacak bir cevap yok...” – Wes Morgan
Leicester City psikolojik olarak Premier Lig’i önemsiz hale mi getirdi?
Leicester kıtasal
turnuvanın yeniliğinin cazibesine kapılıp yerel meselelerden daha çok mu
odaklanıyor? “Hiç de değil,” diyor Morgan. “Biz, bizi Şampiyonlar Ligi’ne neyin
getirdiğini anlıyoruz, bu açıdan düşünürseniz Premier Lig’in bizim için daha da
önemli olmasını beklerdiniz.”
Yine de teknik
direktörün hareket ve sözleri bize biraz daha farklı bir hikaye anlatıyor. Ranieri
düzenli olarak önemli oyuncularını Avrupa maçlarını düşünerek dinlendirdi, göze
çarpan bir örnek olarak FC Kopenhag ile oynamadan önceki Chelsea maçında
Mahrez’i yedekte bıraktı ve bu kararının sebebini açıklarken de az çok buna
değindi.
“Premier Lig bir
yıl sürüyor Şampiyonlar Ligi iki ay, varsın ya da yoksun. Biz Şampiyonlar Ligi
ya da Avrupa Ligi’nde eleme turlarına kalmak istiyoruz. Bunu başarmak için
bütün oyuncularınız fit olması gerekiyor ve ben bazı oyuncuları Salı gecesine
saklamayı tercih ediyorum.” dedi.
Aslında bu
sürpriz değil: geçen sezon şampiyonluk yakınken ancak Şampiyonlar Ligi
garantilenmişkten, Ranieri neredeyse şampiyonluk ihtimalinden çok Şampiyonlar
Ligi’ne gidecek dört takımdan biri olduklarına seviniyordu.
İtalyanın
yaklaşımı değişmedi: Kendisi hala Premier Lig’in babacan tavırlı büyükbabası,
maçtan önce basın toplantısında bulunan her basın mensubuyla el sıkışma huyu da
devam ediyor. Ancak onun öncelikleri değişti: Bu adam Şampiyonlar Ligi ile
yarım kalan bir işi olan bir adam.
Daha fazla maç oynanması etkisini gösteriyor ve Ranieri’nin takımla oynamasına sebep oluyor
Ortada ayrıca
Leicester’ın bu sezon daha fazla maçla başa çıkması gerektiği gerçeği var.
Geçen sezon iki yerel kupadan da dördüncü turda elendiler, bu da onlara Ocak
ayından sonra tamamen lige konsantre olma şansı verdi. Başka bir yerde uzun
uzun yazılmış olabilir ama Premier Lig’in zirvesinde bulunan Chelsea ve
Liverpool’un bu sezon uğraşacak bir Avrupa fikstürlerinin olmaması sürpriz
olmasa gerek.
Takımı farklı
farklı baskılar ve yüklerle başa çıkabilmek için güçlendirmek zorunda kalmaları
da etki etti: Geçen sezon Leicester’ın maç kadrosunun açıklanması her
haftasonunun en sıkıcı olayıydı. Cezalar ve sakatlıklar dışında her zaman kimin
oynayacağını biliyordunuz.
Bu dönem, daha
fazla seçenekle, Ranieri takımla oynamaya başladı ve , ESPN FC’nin Leicester
bloggerı Ben Jacobs’a göre, ideal 11ini biliyor gibi gözükmüyor. “Bazı yeni
oyuncular geldi, geçen sezondan bazı oyuncular gitti, bu yönden takım
dinamikleri biraz değişti.” diyor Wes Morgan.
N’Golo Kante’nin kaybedilmesi kilit etken
Peki rakip
oyuncular ne düşünüyor? Onların fark ettiği belli bir sebep var mı?
“Büyük, çok büyük
farklılık N’Golo [Kante, yaz transfer döneminde Chelsea’ye satıldı],” diyor
Yohan Cabaye, Crystal Palace orta saha oyuncusu. Leicester’a 3-1 yenildikleri
maçta gol atan isim ESPN FC’ye konuştu. “Şimdi çok iyi oyuncuları var, herkese
saygı duyuyorum, ancak N’Golo onların esas adamıydı ve düzenlerini koruyan
isimdi, takımı da gerçekten güçlü tuttu. Ligi kazanmalarına elbette yardımcı
oldu. O ayrıldığından beri belki onlar için bu sezon sağlam olmak daha zor
oluyordur.”
Nampalys Mendy,
en azından kısmen Kante’nin boşluğunu doldurmak için transfer edilen isim,
Ağustos ayından beri sakat. Onun yokluğunda Daniel Amartey’e dolduracak çok
boşluk kalıyor. Bütün kalitesine rağmen Amartey tek kişiden ibaret, Kante ise
her zaman oyunu iki kişiymiş gibi kontrol ediyordu.
Leicester hedef tahtasında
“Biz şampiyonuz ve herkes şampiyonu yenmek istiyor.” – Wes Morgan
“Bizi daha çok
yenmek istedikleri için ekstradan bir %10 performans ortaya koyup
koymadıklarını bilmiyorum ancak kesinlikle daha zor oluyor,” diyen Morgan
“Diğer takımlar da kesinlikle gelişti, geçen sezon o kadar iyi oynamayan büyük
takımlar şimdi zirve için çekişiyor ve tepede gerçek bir savaş olduğunu
görebiliyorsunuz.” diye ekliyor.
Simpson
katılıyor. “Diğer takımların Leicester’ı yendiklerinde gösterdikleri
reaksiyonlar gerçekten çok şey söylüyor,” Wes Morgan’ın teorisi ESPN FC’de
dillendirildiğinde bunları söyleyen Simpson “Onlar şampiyonu yenmek istiyorlar,
ve evet, belki biraz daha fazlasını ortaya koyuyorlar. Ayrıca King Power’a
kaybedecek hiçbir şeyleri olmadan geliyorlar.”
Leicester’ın tökezlemesini açıklayacak birçok sebep var, yine de hepsini süzgeçten geçirsek muhtemelen tek bir sebebe bağlanabilir. Geçen sezon her şey yolunda gitti ve bu kadar hassas bir dengeyi sarsmak için yalnızca birkaç değişkenin oynaması yeterli. Bu sefer, normallik geri döndü; özgüven ve kaçınılmaz sonuçlar açısından, sanki onları doğru yöne iten bir ilahi güç gitmiş gibi.
O kadar iyi bir sezondan sonra bu gayet normal
Leicester’ın tökezlemesini açıklayacak birçok sebep var, yine de hepsini süzgeçten geçirsek muhtemelen tek bir sebebe bağlanabilir. Geçen sezon her şey yolunda gitti ve bu kadar hassas bir dengeyi sarsmak için yalnızca birkaç değişkenin oynaması yeterli. Bu sefer, normallik geri döndü; özgüven ve kaçınılmaz sonuçlar açısından, sanki onları doğru yöne iten bir ilahi güç gitmiş gibi.
Ranieri
haftasonunda, “Geçen sezonu hatırlıyorlar, herkesin iyi oynadığı ve denedikleri
her şeyin iyi sonuçlandığı zamanları, ama bu yıl kafa yapımızı yenilemeliyiz.” dedi.
Belki
Leicester’ın bu yıl tökezlemesi önemli değildir. Belki 2015-16 sezonunun şanını
daha da arttıracaktır; kısa fakat parlak
yanan bir yıldız.
“Takımımdaki çoğu oyuncu geçen sezon başardığımız şeyi hayal etmemişti ve bunu kolay kolay unutmayacağız...” –Wes Morgan
“Geçeen sezon
arkama bakmak zorundaydım ve bu sebepten sürekli 40 puan, 40 puan, 40 puan
dedim [hedef puandı],” dedi Ranieri geçtiğimiz hafta. “Bu sezon 40 puan dediğim
zaman insanların çoğu gülüyordu. Ama ben ne olabileceğini biliyordum. Leicester’a
bu yıl olanlar normal.”
Bu çeviri artemiofranchi.org
dışında kaynak gösterilse dahi izin alınmaksızın yayınlanamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder