BU BLOG YÖNETİMİNE BOŞLANAN BLOGUN VE OKURLARIN SELAMETİ İÇİN EL KONULMUŞTUR.
Başta böyle bir giriş yaparak ortamı gereksiz yere alevlendirdikten sonra esas niyetimi açıklayayım. Bir iki hafta önce, bize bu sıcak yuvayı açan, bloguna kabul eden Fırat Bey'e "Not Defteri'ni yazıyordun iyi oluyordu, hazır podcast işine girerken Not Defteri'ni de mi canlandırsak? Hafta boyunca derler toplar yazarız." demiştim. Fakat gördüğünüz üzere kendisi bizi kaale almadan kendi serisine devam etti. Ben de ayrı gönderiye çıkıyorum. Haydi hayırlısı. (2 Şubat 2017 sabahı: Bu bloga erişim yetkiniz bulunmamaktadır)
-Batman'e merakınız varsa ve hala Gotham izlemediyseniz muhakkak izleyin. İlk sezon gerçekten lakayıt, hatta yer yer dandik ergen dizilerine benzese de ikinci ve üçüncü sezonda harika toparladılar. Batman'in Batman olmadan önceki zamanlarını anlatıyor. Neredeyse kötü işlenen karakter yok diyebilirim.
-Blu Tv'de yayınlanan Masum yıllar sonra yerli dizi izletti. Şimdilik aylık 10 lira karşılığı izleyebilirsiniz, ben para vermek istemiyorum derseniz 1 ay sonra bir haftalık deneme üyeliği açıp orada hepsini izlersiniz artık. 1 aylık deneme üyeliğini diziden önce 1 haftaya düşüren Blu Tv'yi de kınıyorum.
-Ayrıca her meraklı erkek gibi "yetişkin" kategorisine girip baktım da o film isimleri nedir öyle be kardeşim? Abilerimiz, babalarımız ne badireler atlatmış. Çarli'nin Kelekleri nedir mesela?
-Esasında buna ayrı bir blog yazısı gerekir fakat Stephen King'in The Stand (Mahşer) adlı eserini muhakkak okuyun. Fiyasko bir sona rağmen bana yıllar sonra sabahlayarak kitap okuma keyfini yaşattı. Üstüne 1994 yapımı mini-serisini ve çizgi romanını da hemen tükettim. Kitap kadar iyi değillerdi.
-Euro 2016'da buraya iyi kötü bir şeyler yazmıştım. Son yazıyı yazdıktan aylar sonra yorum geldiğini fark ettim. O yorumu atan kişi burayı okuyorsa kusura bakmasın valla turnuvadan nasıl bezdiysem arkama bakmadan kaçmışım.
-Esasında buna ayrı bir blog yazısı gerekir fakat Stephen King'in The Stand (Mahşer) adlı eserini muhakkak okuyun. Fiyasko bir sona rağmen bana yıllar sonra sabahlayarak kitap okuma keyfini yaşattı. Üstüne 1994 yapımı mini-serisini ve çizgi romanını da hemen tükettim. Kitap kadar iyi değillerdi.
-Euro 2016'da buraya iyi kötü bir şeyler yazmıştım. Son yazıyı yazdıktan aylar sonra yorum geldiğini fark ettim. O yorumu atan kişi burayı okuyorsa kusura bakmasın valla turnuvadan nasıl bezdiysem arkama bakmadan kaçmışım.
-Böyle ciddi konularda uzun uzun yazasım var ama goygoy yaparkenki akıcılığımı orada bulamıyorum, pişman olup geri siliyorum.
-Bugün bir basketbol programını izlerken o kadar çok tantuni dendi ki Mersin'e otobüs bileti alasım geldi. O coğrafyada yapılan gibisini hiçbir yerde yiyemedim. Mersin'de olan varsa benim yerime gömsün bir tane. Acı Tantuni duruyorsa oradan gömün hatta.
-Bu yazıyı da çok uzatmayacağım burada keseceğim. Sırf aklımda kalmasın aradan çıksın diye yazdım. Elimde derli toplu konularla geleceğim.
Görüşmek üzere.
"En korkutucu an başlamadan hemen öncesidir." - Stephen King
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder