Cristian Longobardi, 33 yaşında, alt liglerde oynayan seyyah forvetlerden biriydi. Serie D ve Lega Pro(Serie C) sınırları içinde oldukça etkili bir golcüydü ama bu seviyenin üzerine hiç çıkamadı.
Longobardi, Serie D’de Montecchio ile ilk maçına çıkmadan sadece bir yıl önce Parma, Serie A’yı dördüncü sırada bitiriyordu ve Şampiyonlar Ligi elemelerine katılmaya hak kazanırken aynı zamanda da Coppa Italia finaline yükseliyordu. Zamanında, binlerce diğer İtalyan genç gibi Longobardi de muhtemelen sarı-mavililer gibi dev bir kulüpte oynamanın hayalini kurmuştu. O hayallerin üzerinden 15 yıl geçtikten sonra böyle bir fırsat Longobardi için çoktan geride kalmıştı. Kulüpten kulübe gezdiği kariyeri artık düşüşe geçmişti.
Ama sonra, tam zamanında planlanmış gibi, Parma finansal bir çöküş yaşadı ve Serie D'de her şeye yeniden başlamak zorunda kaldı. Kadro baştan aşağı değişti ve sadece efsane isim Alessandro Lucarelli takımda kaldı. Hal böyle olunca yepyeni bir kadro kurmak için yeni oyunculara ihtiyaç vardı, denemeler yapıldı ve sonrasında da bazılarıyla imzalar atıldı. İmzayı atanlardan biri de veteran golcü Cristian Longobardi’ydi.
Yeni takımda küçük bir rolü olacağı düşünülürken, yaşanılan sakatlıklarla Longobardi beklediğinden çok daha fazla oynama şansı buldu, ta ki kendi de sakatlanana kadar. İmzayı attıktan 10 ay sonra Longobardi, Parma’ya kendisine tapılan bir kahraman olarak veda edebilirdi, Curva Nord’da artık adına özel bir beste bile vardı. Normal şartlarda kariyerinde yolu Parma ile hiç kesişmeyecek olan bu adam tüm Parma taraftarlarının kalbinde özel bir yere sahip olmuştu.
Parma’nın çöküşü acı doluydu ancak taraftar için, her şeye rağmen o beyaz zemin üzerine siyah haçla süslenmiş formayı taşıyor olmak gerçek bir şerefti. İşte Longobardi de o formayı taşıyan isimlerin en önündeydi.
Yukarıda da üstü kapalı şekilde bahsedildiği gibi Parma’nın çöküşü dört bir yandaki spor yazarlarının klavyelerinin alev almasına sebep oldu. Hemen hemen hepsinin hikayelerine göre, hem İtalya hem de Avrupa’da köklü bir futbol kültürü olan Parma, tam anlamıyla duvara tosluyordu. Ancak her şey tamamlanıp sonuca ulaştığında, edebiyat parçalayıp hikayeler yazanlar gözlerini takımın üzerinden çektiler ve Parma’yı Serie D’deki kaderiyle baş başa bıraktılar. Serie D’deki ilk sezonunda hemen yükselip Lega Pro’da oynama hakkı kazanınca, Parma tekrar onların dikkatlerini çekmeyi başardı. Yine de geride kalan 10 ay boyunca köprünün altından çok sular akmıştı ve Parma, şehir dışında asla tanınmayacak oyuncularla çok önemli bir başarı elde etmişti.
13 Ekim 2015'teki Parma-Villafranca Veronese maçında Longobardi, gol sevincini Curva'yla paylaşırken |
Eylül ayında ılık bir öğleden sonraydı, Veneto bölgesinin küçük şehri Arzignano’da insanlar Serie D’nin yeni sezonunun ilk maçına hazırlanıyorlardı. Şehrin küçük ve mütevazı stadyumu Dal Molin her şeyiyle hazırdı. Birçok küçük kuzey şehrinin stadına benzer şekilde Dal Molin de tek başına dikilen bir tribünden ve sahayı sarmalayan atletizm pistinden oluşuyordu. Yine de küçük boyutuna rağmen Arzignano gibi bir kulübün ihtiyacını karşılıyordu. Ancak o gün durumlar biraz farklıydı...
Yeni sezonun ilk maçı için 1400’ün üzerindeki biletin tamamı satıldı ve işin ilginci bunun 1000 tanesi deplasman takımı Parma taraftarları tarafından satın alınmıştı.
Ultras mentalitesini benimseyen “Boys” grubu mensupları, normalde ziyaret etmeyi akıllarına bile getirmeyecekleri bir şehrin minicik stadyumunda bulmuşlardı kendilerini. Beklendiği üzere stadı pankartlarla ve bayraklarla donatarak Parma’nın ihtiyacı olan atmosferi oluşturdular. Takımlar sahaya adımlarını attıklarında da tanınan besteleri “Forza Gialloblu” ile şehri inlettiler. Maç ise tarihte bir klasik olarak yerini almaktan uzaktı, sakin geçen oyun, 76. dakikada Musetti’nin attığı penaltıyla Parma’nın Serie D’deki ilk üç puanı ile tanışmasını sağlıyordu.
O günden sonra Parma durdurulamaz hale geldi, genç yetenek Kristaps Zommers’in koruduğu kale, hemen önünde veteranlar Alessandro Lucarelli ve Luca Cacioli ile destekleniyordu. O seviyenin çok üzerindeki savunma hattıyla Parma, 38 haftada sadece 17 gol yemişti. Taraftarın sevgilisi oyun kurucu Francesco Corapi ve Davide Giorgino ile desteklenen orta saha, haftalar ilerledikçe uyum içinde çalıştı. En önde ise golcü Yves Baraye harika bir grafik yakalamıştı.
Bu düşük seviyedeki oyuncular ve taraftar arasındaki bağ ise haftalar ilerledikçe daha da büyüyüp sağlamlaşıyordu. Bu durum, Delta Rovigo’daki dramatik deplasman galibiyetiyle de iyice kanıtlanmıştı. Taraftarlar ve oyuncular çılgınlar gibi eğlenirlerken kaptan Lucarelli iki kolunu havaya kaldırdı ve herkesi susturdu. Sonra, kaptan tüm nefesiyle bir anda sezon boyu maçlarda söylenecek olan o sözleri haykırdı: “ale ale oh E tanto gia lo so che l’anno prossimo ale ale oh.” / “Seneye nerede olacağımızı biliyoruz!” (Translate böyle bir şey söyledi yaklaşık olarak. Bir yanlışlık varsa aynı sonuçları veren Google, Bing, Yandex translator üçlüsünü kınayabilirsiniz)
Lucarelli’nin sözlerini duyar duymaz tüm tribün aynı anda bağırdı. Bu bir Serie A kulübünde bile nadiren karşılaşacak bir futbolcu-tribün bağıydı.
Longobardi'nin 4 Ekim 2015'te Ennio Tardini'deki Correggese Calcio 1948 maçındaki gol sevinci |
Sonuç olarak, Lega Pro’ya(Serie C) yükselmek bir formalite haline gelmişti ama Parma’nın önünde, üst ligde mücadele edebilmek için yeni isimlerle takımın güçlendirilmesi gereken bir yaz transfer dönemi vardı. Bazı yeni yüzler takıma katılmaya başladıklarında mevcut oyuncuların bazıları kulüpteki işlerinin sona erdiğini ve artık ayrılmaları gerektiğini biliyorlardı. Bunlara Cristian Longobardi de dahildi.
Longo, takımı adına sadece 22 maça çıkmıştı ve altı gol atmıştı ama Parma taraftarlarının gönlünde sonsuza dek yer edinmeyi başarmıştı.
Gianluigi Buffon, Fabio Cannavaro, Gianfranco Zola, Juan Sebastian Veron, Lillian Thuram ve daha birçok harika oyuncunun yolunun düştüğü kulüp, bu defa Cristian Longobardi, Luca Cacioli ve Fabia Lauria gibi isimleri o büyük efsanelerle aynı yere koymuştu. Futbol anlamında büyük isimlerin yakınından bile geçemeyecek olsalar da Parma’nın tarihinin en karanlık noktasında, tekrar ışığa ulaşmalarını sağlayacak yolculukta iz bırakmayı başarmışlardı. Parma’nın birkaç yıl içerisinde tekrar en üst seviyeye döneceğine ve zirveye oynayacağına şüphe yok ancak unutulmaması gereken bir şey var ki bu, Longobardi ve diğerleri ile süslenmiş kadronun Serie D’deki mücadeleleri sayesinde mümkün olacak.
Bu çevirinin orijinali Italian Football Daily'de Kevin Nolan'ın kaleminden, 24 Ocak 2017'de yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder