Kolombiyalı bisikletçi Fernando
Gaviria putları yıkmaktan uzak kalmıyor. Bisiklete, Kolombiya’da popüler
diyemeyeceğimiz hız pateninden gelerek katıldı. Üstüne dünyanın en iyi
tırmanışçılarından bazılarını spora katmış olan bir ülkeden gelip sprinter
olarak kendini gösterdi. İkinci profesyonel yılını yaşamakta olan Gaviria ise bunlarla
oyalanmıyor çünkü 22 yaşındaki Quick-Step Floors sürücüsü kendi yolunu bulmaya
odaklanmış durumda. Ve belki, sadece belki, kendisi Kolombiya’nın ilk büyük
klasik yarışçısı olacak. Onu bu hafta sonu Milan-San Remo’da izleyin, yarış
öncesi en büyük favorilerden bir tanesi.
Peloton Magazine: Bisiklet dünyasına nasıl girdin?
Fernando Gaviria: Yani ben biraz marjinal biriydim. Babam okulda
beden eğitimi hocasıydı ve biz dağlarda büyüdük [La Ceja, 50.000 nüfuslu
kasaba]. Aslında kız kardeşim ve ben, yaşım çok küçükken hız patenine başladık.
Sonra babam beni bisiklete bindirdi ve anında bisiklete aşık oldum.
Peloton: Sen atipik bir Kolombiyalı bisikletçisin
çünkü, bilirsin, tırmanışçı değilsin. Bu ülke gerçekten pek sprinter çıkarmadı.
Çekirdekten yetişirken dışlandığını hissettin mi?
Gaviria: Evet benim için kolay olmadı. Bütün yarışlar
tırmanışçılara göre ayarlanıyordu. Ancak ben erkenden güçlü yanımın sprint
olduğunu öğrendim ve buna odaklanmak için yollar bulmaya çalıştım. Pist bana
ilk şansımı sundu ve sonra da ulusal takım bana San Luis Turu gibi yol
yarışlarında yarışma şansı verdi. Büyük Avrupa takımları da beni orada gördü.
San Luis Turu’ndeki zaferlerim sayesinde Avrupa’da profesyonel kontrat
imzalamayı başardım. Fakat umuyorum ki benim gibi sürücüler Kolombiya’nın
sadece iyi tırmanışçıların değil, iyi bisikletçilerin ülkesi olduğunu
gösteriyor.
Peloton: Parke taşlı klasiklerin tadını ilk olarak
geçen sene Gent-Wevelgem’de başarılı bir şekilde aldın, altıncı oldun. Bundan
ne ders çıkardın? Sana gelecek için bazı fikirler verdi mi?
Gaviria: Evet, önemli bir süreçti. Kazanamadım fakat çok
şey öğrendim. Örnek olarak her parke taşlı bölgeden sonra yiyip içmenin önemini
öğrendim. Geçen yıl bunu yeterince yapmadım. Ancak bir şeyi kesinlikle söyleyebilirim,
parke yolları çok sevdiğimi öğrendim. Parke taşlı klasikler normal bisiklet
yarışları değil. Titreşimi seviyorum, yolları seviyorum. O yarışlar son derece
eşsiz. Son derece ekstremler. Belçika’da kazanan sürücüler bütün ekstrem
şartlarda kazanabilir -yağmurda, rüzgarda, ufak yollarda. Muhtemelen
pelotondaki en zeki adamlardır. Bu sene bu yarışları iple çekiyorum. Eğer orada
başarabilirsem her yerde başarırım. Ayrıca Belçika birasını da seviyorum!
Fernando Gaviria ilk olarak Arjantin yarışlarında dikkatleri üstüne çekti. 2016 San Luis Turu'nda dünya şampiyonu Peter Sagan'ı yenmişti. |
Peloton: Diğerlerinden daha çok kazanmanın hayalini kurduğun bir yarış var mı?
Gaviria: Paris-Roubaix!
Peloton: Geçen yıl Milan-San Remo’nun son
kilometrelerinde kaza yapana kadar iyi bir konumdaydın. Bu baharda senin büyük
hedefin bu yarış mı olacak?
Gaviria: İlk olarak mümkün olduğunca fazla yarış kazanmak
istiyorum ama evet, Milan-San Remo o kadar güzel ki. Ayrıca geçen yıl Milan-San
Remo’da yarışmak faydalı oldu. Çok şey öğrendim. Bu sene stresle daha iyi başa
çıkacağıma inanıyorum. Poggio’da nerede olmam gerektiğini de biliyorum. O
noktadan sonrasını göreceğiz.
Bu yazı PelotonMagazine.com adresinde James
Startt tarafından yayınlanmıştır.
Bu çeviri ArtemioFranchi.org dışında kaynak
gösterilse dahi izin alınmadan yayınlanamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder