17.03.2017

Fernando Gaviria’ya 5 Soru: Klasikleri hedef alıyor!


Kolombiyalı bisikletçi Fernando Gaviria putları yıkmaktan uzak kalmıyor. Bisiklete, Kolombiya’da popüler diyemeyeceğimiz hız pateninden gelerek katıldı. Üstüne dünyanın en iyi tırmanışçılarından bazılarını spora katmış olan bir ülkeden gelip sprinter olarak kendini gösterdi. İkinci profesyonel yılını yaşamakta olan Gaviria ise bunlarla oyalanmıyor çünkü 22 yaşındaki Quick-Step Floors sürücüsü kendi yolunu bulmaya odaklanmış durumda. Ve belki, sadece belki, kendisi Kolombiya’nın ilk büyük klasik yarışçısı olacak. Onu bu hafta sonu Milan-San Remo’da izleyin, yarış öncesi en büyük favorilerden bir tanesi.

Peloton Magazine: Bisiklet dünyasına nasıl girdin?

Fernando Gaviria: Yani ben biraz marjinal biriydim. Babam okulda beden eğitimi hocasıydı ve biz dağlarda büyüdük [La Ceja, 50.000 nüfuslu kasaba]. Aslında kız kardeşim ve ben, yaşım çok küçükken hız patenine başladık. Sonra babam beni bisiklete bindirdi ve anında bisiklete aşık oldum.

Peloton: Sen atipik bir Kolombiyalı bisikletçisin çünkü, bilirsin, tırmanışçı değilsin. Bu ülke gerçekten pek sprinter çıkarmadı. Çekirdekten yetişirken dışlandığını hissettin mi?

Gaviria: Evet benim için kolay olmadı. Bütün yarışlar tırmanışçılara göre ayarlanıyordu. Ancak ben erkenden güçlü yanımın sprint olduğunu öğrendim ve buna odaklanmak için yollar bulmaya çalıştım. Pist bana ilk şansımı sundu ve sonra da ulusal takım bana San Luis Turu gibi yol yarışlarında yarışma şansı verdi. Büyük Avrupa takımları da beni orada gördü. San Luis Turu’ndeki zaferlerim sayesinde Avrupa’da profesyonel kontrat imzalamayı başardım. Fakat umuyorum ki benim gibi sürücüler Kolombiya’nın sadece iyi tırmanışçıların değil, iyi bisikletçilerin ülkesi olduğunu gösteriyor.

Peloton: Parke taşlı klasiklerin tadını ilk olarak geçen sene Gent-Wevelgem’de başarılı bir şekilde aldın, altıncı oldun. Bundan ne ders çıkardın? Sana gelecek için bazı fikirler verdi mi?

Gaviria: Evet, önemli bir süreçti. Kazanamadım fakat çok şey öğrendim. Örnek olarak her parke taşlı bölgeden sonra yiyip içmenin önemini öğrendim. Geçen yıl bunu yeterince yapmadım. Ancak bir şeyi kesinlikle söyleyebilirim, parke yolları çok sevdiğimi öğrendim. Parke taşlı klasikler normal bisiklet yarışları değil. Titreşimi seviyorum, yolları seviyorum. O yarışlar son derece eşsiz. Son derece ekstremler. Belçika’da kazanan sürücüler bütün ekstrem şartlarda kazanabilir -yağmurda, rüzgarda, ufak yollarda. Muhtemelen pelotondaki en zeki adamlardır. Bu sene bu yarışları iple çekiyorum. Eğer orada başarabilirsem her yerde başarırım. Ayrıca Belçika birasını da seviyorum!

Fernando Gaviria ilk olarak Arjantin yarışlarında dikkatleri üstüne çekti.
2016 San Luis Turu'nda dünya şampiyonu Peter Sagan'ı yenmişti.

Peloton: Diğerlerinden daha çok kazanmanın hayalini kurduğun bir yarış var mı?

Gaviria: Paris-Roubaix!

Peloton: Geçen yıl Milan-San Remo’nun son kilometrelerinde kaza yapana kadar iyi bir konumdaydın. Bu baharda senin büyük hedefin bu yarış mı olacak?

Gaviria: İlk olarak mümkün olduğunca fazla yarış kazanmak istiyorum ama evet, Milan-San Remo o kadar güzel ki. Ayrıca geçen yıl Milan-San Remo’da yarışmak faydalı oldu. Çok şey öğrendim. Bu sene stresle daha iyi başa çıkacağıma inanıyorum. Poggio’da nerede olmam gerektiğini de biliyorum. O noktadan sonrasını göreceğiz.

Bu yazı PelotonMagazine.com adresinde James Startt tarafından yayınlanmıştır.

Bu çeviri ArtemioFranchi.org dışında kaynak gösterilse dahi izin alınmadan yayınlanamaz.

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO