Monaco GP
Biraz geç bir yazı oluyor fakat yarış sırasında Twitter'da yazdıklarım dışında ekleyecek fazla bir sözüm olmadığı için içimden gelmedi.
-Monaco GP'si çoğu izleyicinin şikayet ettiği bir GP. Ben ise seviyorum. Evet geçiş az, yarışlar neredeyse başladığı gibi bitiyor ancak ortamın güzelliği, o kendine has lüks havası, dar pistin getirdiği tehlike hissi benim bu yarışı izlemem için son derece yeterli sebepler.
-Esasında problemin Monaco değil diğer pistler olduğunu düşünüyorum. Şurada bir buçuk ay kadar önce rezalet bir Rusya GP izledik. 2000li yıllarda Monaco'nun "az geçişli ve sıkıcı(!)" ortamı kaos ve heyecan dolu takvimde -Ferrari domine etse bile- kendine has bir şekilde fark yaratıyordu. Şimdi ise sıkıcı geçen bir sürü yarış var, ihale ise hemen "en yavaş virajı" bulunduran Monaco'ya kalıyor. Raikkonen'in geçen yılki yarışta o en yavaş virajın çıkışında duvara bindirdiğini de belirtmek istiyorum.
-Bu yıla gelecek olursak. Sıralama turlarını Ercan Taner gibi özetlemek istiyorum: Son eleme turuna kalan iki McLaren, duvara giren Vandoorne, 14. sıradaki Hamilton ve Raikkonen'in pole pozisyonu...
-McLaren'in son eleme turuna kalması onlara çok bir fayda getirmedi çünkü yine güç ünitesi değiştirdikleri için Jenson Button önce 15 sıra cezası aldı, sonra da "ulan zaten ceza aldık bari arabanın ayarlarıyla oynayalım" dedikleri için pitten başladı. Biraz daha uğraşsalar doğuda kalan Nice şehrinden başlatacaklardı adamı.
-Start, Monaco'yu geçtim Formula 1 standartlarına göre aşırı temiz oldu. Pit stoplara kadar da neredeyse hiçbir şey değişmedi. Ocon'un lastiği patladı vakit kaybetti, Hulkenberg arıza yüzünden yarış dışı kaldı.
-Esas şamata pitstoplarda patladı. Ferrari önce Raikkonen'i pite aldı. Mercedes, üçüncü sıradaki Bottas'ı içeri aldı, Red Bull ise tercihini 4. sırada giden Verstappen'den yana kullandı.
-Dışarıda kalan Vettel ve Ricciardo o kadar temiz ve hızlı turlar attılar ki takımları onları pite sokup çıkardığında Vettel liderliği, Ricciardo ise üçüncülüğü almıştı. Bottas ise iki Red Bull arasında dördüncü sırada kaldı.
-İlk başta herkesin aklına Vettel ve Ricciardo'nun takım politikalarıyla kayrılıp kayrılmadıkları geldi fakat yarış sonrası verilere bakınca iki ismin de önlerindeki fırsatı çok iyi değerlendirip müthiş turlar attıkları yönünde. Özellikle Vettel, Raikkonen önünden çekilince inanılmaz bir ivmelenme göstermiş. Verstappen'in de pitte 0.6 saniyelik bir kaybı mevcut ama bunun ne kadar etki ettiği tartışmalı.
-57. tura kadar yine olaysız giden yarış için "bu kadar olaysız geçmesi ve sadece bir yarış dışı olması inanılmaz" yazmıştım ki tünel öncesi virajda bariyerlere dik olarak yaslanmış bir araç gördük.
-Jenson Button yarıştan önce Alonso'dan bir çağrı almış ve "arabama iyi bak" diyen Alonso'ya "koltuğuna işeyeceğim" diye şaka yapmıştı. Koltuğuna işeyip işemediğini bilmiyorum ama araca iyi bakmadığı kesin. Wehrlein'a yaptığı saçma atak yüzünden Wehrlein'ı bariyerlere diklemesine yapıştırdı Kışın zaten boynunu kötü zedeleyen ve iki yarış kaçıran Wehrlein'ın düştüğü pozisyon hepimizi korkutsa da bu kazadan problemsiz kurtuldu.
-Stroll'ün "kaza yaparım" iddiasını gerçeğe döken ise Ericsson oldu. Güvenlik aracı pistteyken duvara vurup yarış dışı kalarak harika bir iş başardı
.
-Güvenlik aracı çıktıktan sonra Raikkonen'e atak yapmaya niyetlenen Ricciardo da duvara sürttü ve ikincilik kovalarken üçüncülüğünü savunmakla uğraştı.
-Sıralama turlarında yaptığı kaza Vandoorne'a yetmemiş olacak ki o da sebepsiz bir şekilde duvara bindirdi ve McLaren takımının bu sezon ilk kez arıza harici nedenlerle yarış tamamlayamamasına sebep oldu. Motorun çok da zorlanmadığı bu pistte McLaren kendi ürettiği şasi ve diğer parçalarla iyi performans verdiğini sıralamada göstermişti. Sorunun artık adını bile anmak istemediğim Honda'da olduğunu kanıtlamış oldular.
-Yarış başında yaşadığı sorunla gerilere düşen Perez, son iki turda sıkılmış olacak ki aynı Button gibi çok gereksiz bir hamleyle Kvyat'a yandan daldı ve Rus sürücüyü yarış dışı bırakırken kendisi de sürüne sürüne yarış bitirenler arasında sonuncu oldu.
-Podyum Vettel, Raikkonen, Ricciardo olarak sıralanırken Hamilton 7. sıraya kadar yükselebildi. Vettel'den 19 puan az aldı ve 25 puan -yani bir yarış galibiyeti- geride kalmış oldu. Elbette sezon uzun ancak sezon sonu geldiğinde bu sürpriz kayıp Hamilton'a pahalıya mal olabilir.
BONUS: Vettel ve Raikkonen maçtan sonraki günlerde İtalya'da düzenlenen yardım amaçlı bir futbol karşılaşmasında forma giymişler. Del Piero, Nedved, Davids, Infantino, Ramazotti gibi isimlerin de olduğu bu maçın özet görüntülerini ve tamamını Twitter'da değil sadece siz yazıyı okuyan değerli insanlarla paylaşıyorum.
Indy 500
-Yarışın tamamını izlemem herhalde dediğim halde peş peşe sarı bayrakların geldiği bir kısım haricinde hepsini izledim. Yine de üzerine konuşacak kadar fikir sahibi olamadım.
-Indycar serisindeki kamera açıları şahaneydi. Özellikle araçların üstünde bulunan ve 360 derece dönebilen kameralar. Kesinlikle Formula 1'de de olmalı.
-Pitlerde yakıt almanın yanı sıra kanat açılarıyla oynadıklarını öğrendim. Farklı stratejiler ve sürüş rahatlığı için sürekli arka kanatla oynayıp durdular.
-Yarışın ilk çeyreği civarında görüntü olarak korkunç bir kaza izledik ve kırmızı bayrakları gördük. Sürücü kısmının ne kadar sağlam yapıldığına da şahit olmuş olduk.
-Fernando Alonso şahane bir performans gösterdi ve yılın çaylağı ödülünü kazandı. 30lu turlarda liderliği bir süre elinde tuttu. 200. yani son tura 20 tur kalmışken amk hondası (artık özel isim muamelesi bile yapmıyorum) yüzünden yarış dışı kaldı. Spor tarihindeki en kötü pazarlama çalışmalarına kafadan giriş yapar bu olay. Formula 1'de motor sorunları yüzünden intiharın eşiğine gelmiş adamın gönlünü kazanmak için Monaco yerine Indianapolis'e getiriyorsunuz, yarıştırıyorsunuz, adam yarışın sonlarında ilk 10dayken hatta liderliği zorlayabilecekken yine aynı firmadan aldığınız motor yüzünden yarış dışı kalıyor.
-Birkaç ufak tefek kazadan sonra yarış devam ederken bu sefer daha alışkın olduğumuz büyük çaplı bir kaza meydana geldi. Özellikle yarış sonlarına doğru bu aşırı zorlayan pistte kazaların olması şaşırtıcı değil.
-Pistin çevrelediği alana neredeyse üç Vatikan şehri sığıyormuş. Bu da ufak bir bilgi olsun.
-Yarışı bir diğer tanıdık sima Takuma Sato kazandı. Korkunç olarak tanımladığım kazada uçan aracın altından geçen beyaz arabadaki Hector Castroneves ise aldığı ufak tefek hasarlara rağmen yarışı hiç bırakmadı ve ikinci oldu. Üçüncü kim bilmiyorum çok da umrumda değil açıkçası -rahatlığa bak-.
-Indycar serisini takip edeceğimi zannetmiyorum ama Alonso'nun dediği gibi "Indy 500 için kesinlikle döneceğim."
-Bu arada sezon içinde yaşadığı dramlar yüzünden Fernando Alonso'ya olan nefretim neredeyse kalmadı. Tamam çok sağlam para alıyor filan da onunki gibi bir yeteneğe sahip olsam ve son yıllarımı beceriksizler kupalardan podyumlardan uzak geçirsem en az iki kere garajı yakmış, bir kere de honda merkezini basmıştım. Adama gyüzündenerçekten büyük saygı duyuyorum. Yine de gözünü üstünden ayırmayalım her an cinnet ya da intihar olayı duyacakmışız gibi geliyor.