11.05.2017

Giro d'Italia 2017: 5. Etap - Gaviria'dan Duble

Giro'nun beşinci etabı, son bölümdeki uzun yıllar güleceğimiz olay sayesinde unutulmaz Grand Tour etapları arasındaki yerini aldı. Öncelikle olaydan bağımsız şekilde kazanan Gaviria'ya değinelim. Beşinci etap, kağıt üzerinde Giro'daki dördüncü sprint etabı olsa da tam anlamıyla ilk toplu sprintin bu etapta atıldığını söyleyebiliriz. Kopanın, düşenin, sorun yaşayanın olmadığı etap, olması gereken bir sprintle sonuçlandı ve her şey yolundayken en güçlünün kim olduğunu gördük. Greipel'in hakkını yemek istemem ancak Mareczko'ya bile geçildi Gorilla. Son anda bir mekanik sorun yaşamadıysa karizmaya minik bir çizik attırdı diyebiliriz kaba tabirle.

Fernando Gaviria, Giro'daki ikinci etabını aldı ve bu adam henüz 22 yaşında. Çok çarpıcı ve unutulmaz bir kariyere doğru adım adım ilerliyor, umarım bir sakatlık belasıyla uğraşmaz. Kararlı, güçlü ve hırslı yapısı onu 2020'li yılların açık ara en iyi sprinteri yapmaya yetecek. Birçok yeni rakibi de doğacak ama tıpkı blogdaki Tarihin En İyi Sprinterleri yazı dizisinin üst sıralarındaki isimler gibi kendi "10 yıllık" döneminin tarihteki en iyisi olabileceği kesin gibi. Belki de Greipel'in aldığı etapta Ewan ile çarpışmamış olsa bugün üçüncü etabını almış olacaktı. Kittel ile aynı takımda olması ona şimdilik Tour de France kapılarını kapatıyor olsa da 2018 veya 2019'da bayrağı Cavendish'ten devralıp "en iyi benim" diyebilir. Şimdilik beklemek lazım. Kariyerine farklı bir yön verip klasik odaklı hale de gelme ihtimali yok mu? Elbette ufak da olsa var ama bu Giro deneyimi ona kesin kararını vermede yardımcı olacaktır ve tamamen sprinti düşünecektir bence. Neyse yahu, etap konuşuyorduk, neden Gaviria'nın kariyerine yön verdik? Zaten yeteneği ve potansiyeli iki yıldır biliniyordu gerçi ama siz hala almadıysanız bir kenara not alın Fernando Gaviria Rendon ismini. 

Gelelim günün ve son zamanların en komik olayına. Geçmişte etap kutlarken yarış kaybeden, ikinci olduğu etapta önde kaçan adamı unutup sevinen birçok isim oldu ama bir Grand Tour'da daha yarışın bitimine 5.9 kilometre varken birinin sevindiğini görmek pek rastlanabilecek bir şey değil.

Son 8-9 km'de Bahrain-Merida'dan bir isim öne çıktığında bu ismin, son tur öncesi finişten ilk geçişte kendi kasabasındaki insanları selamlamak isteyen Nibali olduğunu düşündüm ancak o olmadığı hemen belli oldu. Kaçan arkadaş Luka Pibernik'ti ve bir zamana karşı temposuyla kalan 8 km'de şansını deneyecekti... ya da biz öyle sanıyorduk. Pibernik, Finişten ilk geçişten sonra kısa bir tur daha atılacağını ve daha 5.9 km olduğunu unutup etap galibiyetine gittiğini sandı. Çizgiyi geçer geçmez de kollarını kaldırıp galibiyeti kutladı ama bir sorun vardı... Ne önünü kesen ve kutlayan vardı, ne de arkadan gelenler durmuşlardı. Kafayı arkaya çevirdiğinde acı gerçeği öğrendi ve peloton onu hemen araya aldı ve yuttu.
Radyosunun bozuk olduğunu ve daha bir tur olduğunu haber alamadığını söyledi. Paralel şekilde Nibali, takım radyosundan onu uyardıklarını ancak Pibernik'in duymadığını söyledi. Buraya kadar tamam da... Be adam, eh be adam... Hiç mi düşünmedin ya? Hiç mi aklına gelmedi "Arkadakiler ikincilik için bile olsa neden sprint atmıyorlar" diye? Son 100 metre civarı bakıp öyle sevindi. Normalde ikincilik için bile olsa sprinterlerin birbirlerini çiğ çiğ yiyor olmaları lazımken sprint takımları normal şekilde önde tempo yapıyorlardı.

Tamam Pöstlberger de böyle etap aldı ama o alırken son bölümde 90 derecelik keskin dönüşler, mini yokuşlar, aniden üçte bire kadar daralan yollar ve rüzgarlar vardı... Seninkinde bunların hiçbiri yok, dümdüz ve sakin bir yol, hiç demedin mi ya "Bunlar neden beni böyle bıraktılar, bir akıllı ben miyim" diye? Vallahi pes. Büyük bir salaklık edip yarışı anlatan Berkem Ceylan'ı da, izleyen bizleri de kahkahalara boğdu. Kızdım ve azarladım gibi oldu ama bu yazıyı yazarken bile garibimin kazandım sanıp sevinmesi aklıma geliyor ve sırıtıyorum. Safım benim ya... Neyse, daha 23 yaşında bir kardeşimiz, öğrenir ve güzel bir ders olur bu. Buna 23 ve genç diyorum da, demin de söyledim, Gaviria 22 yaşında neler yapıyor... Yetenek meselesi farklı tabii, ikisini aynı anda değerlendirmek elma ve armutları birbirine karıştırmaya benziyor.

Ama ne olursa olsun, radyosu bozulsa da bir insanın kolay kolay bu hatayı yapmaması lazım. Kadroda etap profili bantlanmış oluyor, yol bilgisayarı kaç km gittiğini gösteriyor, radyo çalışmıyor olsa da finiş çizgisinde son tura girildiği anlamına gelen, tüm sporlarda evrensel bir şey olan çan çalıyor... E bu daha neyin unutması? Radyo bozuk diyerek bu salaklıktan yırtmaya çalışmakla FIFA oynarken "KOL BOZUK!!!!" diye ağlamanın hiçbir farkı yok. Pibernik kendini nasıl savunursa savunsun yıllarca unutulmayacak bir hataya imza atıp milyonlarca insanı aynı anda kahkahaya boğdu. Siz de yazının arasındaki videoyu açın açın gülün, bu kadar dalga geçilmeyi ve kahkahayı hak ediyor çünkü kendisi.

Umarım bu olayla ivme kazanan çok güzel bir kariyerin olur Luka Pibernik...

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO