Charles Leclerc önümüzdeki aylarda sıkça duyacağınız bir isim. Bu sezonki FIA F2 şampiyonasını domine ediyor (eski adıyla GP2) ve bu hafta sonu Silverstone’da çaylak sezonunun 5. galibiyetini alarak tabloda 67 puan farklık bir liderliğe oturdu.
İki hafta içinde
ise dikkati Macaristan GP’den sonra Ferrari ile yapacağı F1 testine
yoğunlaşacak. Leclerc yaz arasından önceki iki günden birinde Scuderia için
direksiyonun başına geçecek ve muhtemelen o andan itibaren 2018 yılında
açılacak F1 koltukları için ismi geçmeye başlayacak.
Ferrari Akademisi’nin
genç sürücüsü oldukça kıymetli bir isim, bu yüzden JA on F1 (JamesAllenonF1.com) fırsatı değerlendirdi. İzdiham başlamadan önce F2 padokunu
ziyaret edip sıradaki büyük isim ile biraz özel vakit geçirip ismin arkasındaki
adam hakkında bir şeyler öğrenmeye çalıştı.
Leclerc, Monacolu.
Babası çok başarılı olmasa da F3 serisinde yarışmış bir isimdi ancak kendisine
babası değil, Jules Bianchi mentorlük ediyordu. Bianchi 2014 Japonya GP’sinde
geçirdiği kaza sonrası hayatını kaybetmişti.
Leclerc, babasının
da Bakü GP’den kısa süre önce vefat etmesiyle yakın zamanda kendine yakın iki
insanı kaybetmiş oldu. Leclerc piste çıkıp o yarışı kazandı ve güçlü
mentalitesini gösterdi.
Hızından ayrı
olarak direksiyon başındaki Leclerc’in göze çarpan özellikleri sakinliği ve
yarış zekası. Çok az hata yapıyor ve Hamilton ile Verstappen gibi geçişler
yapabiliyor ancak agresiflik yerine hesaplayan bir tarzı var. Leclerc henüz yazımı
tamamlanmış bir makale değil elbette ancak bu ham maddeler onun farklı bir
sürücü olması için hazır.
Biraz köklerine doğru geri gidelim, yarışmaya
nasıl başladın?
Evet babam F3’te
yarışırdı ama onun en iyi dostu aynı zamanda Jules’un da babasıydı. Bu yüzden
her boş vaktimiz olduğunda piste gidiyorduk ben de aslında böyle başladım.
Piste ilk gittiğimde muhtemelen üç buçuk yaşındaydım ve okula gitmek
istememiştim, böylece babama hasta olduğumu söyledim o da beni Phillippe’in
pistine götürdü. Orada Jules’un babası sürüş yapıyordu. Ben de ilk turumu
Phillippe’nin peşinde attım. Benim go-kartımı onun go-kartına iple bağladılar
böylece temel unsurları kavradığımdan emin oldular. Sonra yarım tur attım, ipi
çözdüler ve böylelikle başlamış oldum.
Nasıl oldu da ailen Monacolu oldu?
Yani babam zaten
her zaman buradaydı. Sonra annem babamla evlendi ve o da Monacolu (Monegasque)
oldu.
Aile büyüklerin de buralıydı o zaman?
Evet. Öylelerdi.
Büyük babamın oldukça büyük bir plastik fabrikası vardı ve sonra babamın da
kendine ait ufak işletmeleri oldu ancak dürüst olmak gerekirse babam işlerinden
çok beni yarışlarda takip ediyordu.
Yani zengin bir aile?
Hayır.
Ebeveynlerim göze çarpacak şekilde zengin değiller, büyükbabamlar biraz
zengindi ve bize oteller ve diğer masraflar için yardımcı oluyorlardı ama onlar
asla yarışlara yatırım yapmak istemediler.
Babanın yarış kariyeri ne kadar ilerledi?
Formula 3’e kadar
gitti ve bir ya da iki kez Formula 1 için testlere katıldı fakat bütçesi hiç
yeterli olmadı. Ben doğmadan 10 yıl önce kadar olduğu için çok fazla bilgim
yok.
Senin yarışman için hevesli miydi? Seni yarışmaya
itti mi?
Hayır öyle
olduğunu sanmıyorum. Aslında kartingde isteyerek ilk turlarımı attığım
zamanlarda babama ‘büyüdüğümde bunu yapmak istiyorum’ demiştim. Ondan sonra da
Jules’un pistine gerçekten çok sıkça gitmeye başladık, herhalde her hafta sonu
gidiyorduk çünkü gerçekten gitmek istiyordum ve besbelli ki babam bundan çok
mutluydu çünkü sürüş onun tutkusuydu ancak hiçbir zaman beni iteklemedi. Yani
demek istediğim zaten her zaman oraya gitmek istiyordum onun beni itmesine gerek
yoktu.
Kariyerindeki dönüm noktaları nelerdi? İşlerin
gerçekten değiştiği bazı anları tanımlaman gerekirse.
Hımm. Elbette ilk
yarışımdı. Jules benim mekanikerimdi yani o bana başlangıçtan beri çok şey
öğretti bu da diğerlerinden belki biraz daha hızlı olmamı sağladı. Sonra 2011’de
Nicolas [Todt, Leclerc’in menajeri] beni aldığında kariyerim için büyük bir
andı çünkü o yılın sonunda sponsorum daha fazla destek olamayacağı için
bırakmak zorunda kalacaktım.
Jules bana
Nicolas ile temasa geçebilmem için çok büyük yardımda bulundu, ona kariyerimin
durumunu anlattı, o yılın sonunda yarışmayı bırakacağımı anlattı. Şansıma
Nicolas bana yardım etti ve o zamandan beri de çok yardım ediyor. 2014’te,
araçlarla yarışa başladığımda da büyük bir andı ve 2016, Ferrari Akademi
sürücüsü olarak ilk yılım.
Ve bu yolda bazı şampiyonlıklar kazandın ki kolay
olmadı – bazı büyük savaşlar verdin. Ancak görünen o ki büyüdükçe, kategori
yükseldikçe daha -dominant demeyeceğim
çok güçlü bir kelime olur- güçlü oldun?
Evet yani
inanıyorum ki, evet. Dediğim gibi oldukça iyi bir vaftiz babam vardı, Jules’tu,
ve bu benim sürücü olarak gelişmemde çok yardımcı oldu özellikle go-karttan
araçlara geçiş yaptığımda. Onun kazası benim araç kariyerimin çok erken
zamanlarında gerçekleşti ama o benim bu dünyaya giriş yapmama çok yardım etti.
Sonra da babam, -çok yüksek motor sporları seviyesinde yarışmamış olsa da- onun
tavsiyeleri her zaman çok iyiydi ve son iki yıl yaşadıklarım, iki çok yakın
olduğum insanı kaybetmek, beni karakter olarak daha güçlü hale getirdi.
Elbette Jules’un başına gelen hepimiz için büyük
bir şok oldu fakat bu seni çok sarstı mı? Bunu aşman için zamana ihtiyacın oldu
mu? Oldukça da gençtin.
Evet yani demek
istiyorum ki Jules aileden biri gibiydi, abim onun en yakın arkadaşıydı. Yani
evet başlangıçta çok zor oldu. Hala da öyle ama onlar için bunu başarmam
gerekiyor. Tam bir şok oldu. İlk öğrendiğim zaman şampiyonanın son yarışı için
Jerez’deydim ve babam bana ne olduğunu söylemiyordu ve sonunda öğrendiğimde
elbette oldukça zor oldu.
Yarışta ne oldu? Ne düşündüğünü hatırlıyor musun?
Yoksa her şeyi unutup aracı mı sürdün?
Yani öyle
yapmalıydım. Bu tip durumlarda elbette bunu yapmak biraz zor ama işin gereği
bu. Araçta yapmam gerekenin en iyisini yapmam gerektiğini düşündüm. Jerez’de
haber alamıyorduk ve bu yüzden o anki gerçek durumu hakkında haber alamıyorduk
ancak kazanın da kötü olduğunu biliyorduk. Fakat ben kendime Jules’un -ve Bakü’de
babamın- başarılı olmamdan, olayları düşünmeyip kötü bir yarış çıkarmamamdan
mutlu olacağını bildiğimi söyledim. Yani bu düşündüğüm tek şeydi, onlar için
yapabileceğimin en iyisini yapmak.
Formula 1 padokunda insanlar bundan çok etkilendi;
Bakü’de yarışa çıkıp kazanmandan. Bunun Formula 1 padokunda ciddi bir etkisi
oldu, ve de sürüş şeklinin. Ben Senna ve Schumacher ile çalıştım, sürücü olarak
bir sakinliğin var. Yani demek istiyorum ki yapman gerekeni yapıp geçişleri
yapıyorsun ama bunu agresif şekilde yapmıyorsun ve görünen o ki geçişlerini
düşünerek yapıyorsun. Bu doğru mu?
Evet. Daha genç
olduğum zamanlardan bu yana kesinlikle geliştiğimi düşünüyorum. Daha gençken
çok çok duygusaldım. Çok çabuk sinirlenebiliyordum ve bunun zayıf noktam
olduğunu biliyordum bu yüzden üstünde çok çalıştım.
Nasıl?
Formula Medicine
sayesinde [Dr Cecharelli tarafından yürütülen bir organizasyon], sürücülere
(mental açıdan) olabildiğince yardım eden bir program. Aslında bunu 9 yıldır
yapıyorum; mental olarak kendi üzerimde çalışıyorum, bunun çok çok önemli
olduğunu düşünüyorum ve son iki yıldır da Ferrari’nin mental antrenörleriyle
çalışıyorum ki onlar da mükemmel. Bunlar bu yönde gelişmeme çok yardımcı oldu,
zor zamanlarda sakin kalmamı sağladılar, beni için başlarda oldukça zor
oluyordu.
Şampiyonlarla çalıştığım yıllarda fark ettiğim
şeylerden birisi de bir yenilgi ya da terslik yaşadıkları zaman ilk başta onu
anlamaya çalışırlar sonra da bir parça çöp gibi atıp bir daha üstüne
düşünmezler çünkü diğer türlü onları aşağı çeker, öyle mi?
Doğru, tam olarak
öyle. Düşünüyorum da F3’teki sezonun son bölümü çok zor olmuştu ve GP3’te
bundan geri gelmek gayet zordu. Ve dediğim gibi 11 yaşıma kadar sürücülerin
mental özelliklerinin önemli olduğunu düşünmezdim. Bunun üstünde çalışmaya
başladıktan ve gelişmeleri gördükten sonra düşünüyorum ki sürücü mental
özellikleri doğru değilse iyi olamaz.
Beni etkileyen bir diğer şey ise genç
kategorilerden gelen bir sürü yetenekli adam var, senin gibi, Lewis ya da
Verstappen gibi. Fakat şimdi de F1’e çıkmanın ne kadar zaman alması
gerektiğiyle ilgili tartışmalar yapılıyor. Verstappen doğrudan F3’ten geldi,
Lewis birkaç adım daha fazla attı. Sen onun gibi yapıyorsun, F3, GP3, F2,
doğrudan F3’ten F1’e gitmiyorsun. Bu birkaç ekstra adımın daha faydalı olduğunu
düşünmekten kendimi alamıyorum.
Evet. Sürücüye
göre değişiyor; bazı insanlar çok çabuk adapte olur ama herkes değil.
Bazı şeylere
nasıl baktığınızla da alakalı. Menajerim Nicolas ile bir gün F1’e çıkacak
olursam %200 hazır olmam gerektiğini düşünüyoruz ve burada bunu hedefliyoruz.
Bu yüzden genç kategorilerde çok fazla adım attık. Her kategoride aşağı yukarı
bir yıl geçirdim ve bu F1’e varmamda çok işime yaradı. Geri dönüp baktığımda da
gayet iyi yaptığımızı düşünüyorum. Bu yıl kendimi her zamankinden daha hazır
hissediyorum, çok fazla tecrübem var. Evet, geriye baktığım zaman hiçbir şeyi
değiştirmezdim. İşleri nasıl çözdüğümüz ve kariyerimi şimdiye kadar nasıl
yönettiğimiz konusunda çok mutluyum.
Geçen yıl F1’in tadını aldın. Birkaç yarışın Cuma
antrenmanlarında Haas için antrenman sürüşleri yaptın. F2’den önce F1’in tadını
almak iyiydi çünkü neyi hedeflediğini biliyordun ve gelecek basamağın neye
benzediğini de?
Kesinlikle. Ancak
bulunduğum durumun artı ve eksi yönleri olduğunu da düşünüyordum. GP3 hafta
sonunun olduğu bir zamanda antrenman sürüşleri yapmak yapabileceğimiz en iyi iş
değildi çünkü F1 ve GP3 tamamen ayrı iki araca sahip. Dürüst olmak gerekirse
geçen yıl F1’den GP3’e aynı hafta sonunda geçiş yapmak çok çok zor oldu.
Ancak bir F1
takımıyla ve F1 insanlarıyla çalışmak, büyük tecrübeleri olan Romain gibi [Grosjean]
sürücüler bana çok yardımcı oldu. Nasıl çalıştıklarını görmek çok faydalıydı. Gençken
çok önem vermediğim bazı ufak detaylardan brifinglerde F1 sürücüleri tarafından
bahsedildiğini ve bu detayları uzun uzun analiz ettiklerini görmek bana da her
ufak detaya dikkat edip her şeyi geliştirmeye çalışmak konusunda çok yardımcı
oldu. Bu bana çok faydalıydı.
Ancak artı olarak seni daha adapte olabilir yaptı,
F1’de çok önemli bir yetenek. Bütün üst düzey F1 sürücüleri adapte olabilmeli.
Doğru. Aynı
zamanda beni GP3 sezonunun ortasında daha zayıf hale getirdiğini düşünüyorum
çünkü F1’den GP3’e geçerken çok zorlandım. Daha iyi yapabileceğimi düşünüyorum.
Bu ilginç; bu durum
karşısında kendine karşı dürüst müydün, etrafındaki insanlara “bu geçiş
konusunda zorlanıyorum” diyor muydun?
Evet tamamen, GP3
takımıma aracın %100ünü kullanamadığımı söyledim ve hala o sezonun orta
kısmında kullanamadığımı düşünüyorum, en iyi halimi onlara gösteremedim ve bu
utanç verici. Ancak bundan ders çıkardım ve bu yıl sezon ortasında F1 test
şansları önüme gelirse bunu kabul etmeyeceğim. Bulunduğum pozisyondan çok
memnunum.
Bahse varım öylesin. %100 şampiyonluğa odaklanmış
bir halde.
Kesinlikle ve
sezon ortasına kadar tamamen odaklanmış bir şekilde gelmekten dolayı mutluyum,
şimdi F2’deyim ve F2’den başka bir şey düşünmek istemiyorum.
İçinde bulunduğun şampiyonluk yarışını nasıl
tanımlarsın? Etrafında oldukça iyi sürücüler var, son birkaç sezondur bu kadar
yoktu. Senden başka pek çaylak da yok, bu şampiyonada yarışmayı nasıl
tanımlarsın?
Elbette
düşünüyorum ki F2’deki sürücler çok yetenekli, Oliver Rowland ya da Alex Albon
gibi sürücülerden bahsediyorum, çok yetenekliler ve F2’deler. Birçok kez
tecrübeli sürücülerin yetenekli sürücülere karşı az da olsa üstün olduklarına
şahit olduk çünkü bu serideki lastikleri anlamak oldukça zor.
Pirelli lastikler
bugüne kadar yarıştığım her seriye kıyasla dev bir basamak oldu ve bir sürücü
için bunu hızlıca öğrenmek gayet zor. Şansıma bu sezon çok iyi bir takımım var
ve aracı öğrenebilmem için yardımcı oluyorlar ancak evet araca hızlıca adapte
olabilmek benim en zayıf noktam değildi. Bu konu hakkında gayet iyi oldum.
Hatırlıyorum ki Bahreyn’de ilk yarışında lastiklerini
iyi idare etmeyi başaramamıştın ancak çok şey öğrendin ve o günden bugüne
neredeyse her seferinde doğru yapıyorsun.
Şu an hala
öğreniyorum ama ilk iki hafta çok fazla şey öğrendim.
Lastik aşınması
hakkında; Bahreyn lastik aşınması konusunda sezonun en kötü pisti yani ilk
yarışıma orada başlamam çok zordu. Ancak iyi idare ettiğimizi düşünüyorum ki
üçüncülük aldık ve sprint yarışında da iyi bir stratejiyle kazandık.
Bu kesinlikle bu yılın
öğrenme programının bir parçasıydı ve böyle olacağını biliyorduk.
Daha önce birçok sürücü senin pozisyonunda
bulundu, merdivenin son basamağını kazandılar ve daha ileri gitmediler. Sen F1
dünyasındaki birçok insanın radarına girdin, Ferrari sürücü akademisi ve doğru
menajer. Yolculuğunun devam edip etmeyeceği konusunda az da olsa endişeleniyor
musun yoksa pistte elinden gelenin en iyisini yapıp gerisini etrafındaki
insanlara bırakman gerektiğini mi hissediyorsun?
Şanslı olduğumu
düşünüyorum, şanslıyım ki etrafımda kariyerimin çaresine bakan bir ortam var.
Ferrari elbette harika ve beni destekleyip gelecek yıl için çözümler bulmaya
çalışıyorlar. Ayrıca menajerim Nicolas da harika, 2011’den beri bana yardım
ediyor ve ona tüm -bu kelimenin İngilizcesini hep unutuyorum- confianceımı* (inancımı) veriyorum.
*esasında ilk anlamı güven olan “confidence” ama
inanç “faith” anlamı da var, bu yazıda inanç anlamıyla kullanılmış.
İnanç.
Evet kesinlikle.
Onlara bana uygun bir yer bulmaları için tamamen inanıyorum ki bu sadece sürüşe
odaklanmam için bana şans veriyor. Kendimi çok şanslı hissediyorum çünkü pek
fazla sürücünün etrafındakilere tamamen güvenebildiği bir ortamda bulunduğunu
sanmıyorum.
Kendi tecrübenden, yolculuğundan yola çıkarak
arkandan gelen insanlara bakarak F2’nin önemli bir basamak olduğunu söyler
miydin? Lance Stroll ve Max Verstappen bunu pas geçti, birkaç kişi daha, ama bu
senin için önemli bir basamak mı?
Kesinlikle. F2
araçlarının kesinlikle F1’e en yakın araçlar olduklarını düşünüyorum, dediğim
gibi sürücülerin tecrübesi çok daha fazla ve evet her zaman bir şeyler
öğrenebilirsiniz ama bu kategori benim en çok öğrendiğim kategorilerden birisi
oldu. Özellikle lastiklerin aşınması konusunda, daha önce buna benzer bir şey
yoktu ve bu konu hakkında tecrübe edinmek F1 geleceğim konusunda yardımcı
olacak çünkü F1’de bu büyük bir faktör. Bu yıl bunu öğrenmek ve araçla tecrübe
etmek çok önemli.
Son olarak, çok fazla hata yapmadığını fark ettim.
Daha önceki bütün yarışlarını izlemedim, bu senin her zaman sahip olduğun bir
özellik mi yoksa kategori yükseldikçe üstünde çalışmak zorunda kaldığın bir şey
mi?
Sanırım bu biraz
mentaliteyle birlikte geldi, zor zamanlarda sakin kalabilmek, zor zamanlarda
aptalca hatalardan kaçınmak, bu benim daha güçlü olmama yardımcı oldu ve belli
ki son iki yılda mental olarak çok daha güçlendim ve bu da benim daha önce
yaptığım aptalca hataları yapmamamda yardımcı oldu.
Bu yazının orijinali 17 Temmuz 2017 tarihinde JamesAllenonF1.com adresinde
yayınlanmıştır.
Bu çeviri ArtemioFranchi.org dışında kaynak
gösterilse dahi izin alınmadan yayınlanamaz.
Bunları tweetlerimizde yazdık deme fırsatını kaçırmıyorum ve bahsi geçen Bahreyn GP'sinin sprint ayağını izleyebileceğiniz tweetimi buraya bırakıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder