Avustralya’nın güney kıyısındaki Tazmanya adasında büyüyen BMC Racing bisikletçisi Richie Porte, kendisini dünyanın en iyi etap yarışçılarından biri olarak kabul ettirmek için çok yol aldı. Son iki Tour de France kazanma girişimini yaşadığı kazalar bozsa da bu sene kötü şansını geride bırakmayı umuyor. 33 yaşındaki dost canlısı isimle bu egzotik adadaki kökleri, bisiklet yarışçılığı ve arkadaşlık hakkında konuştuk.
Peloton Magazine:
Richie sen sıklıkla Avustralyalı diyip geçmek varken Tazmanyalı bir yarışçı
olarak tanımlanıyorsun. Bu senin için ne anlama geliyor. Birçoğumuz sadece Tazmanya
Canavarı’nı biliyor ama adana ait çok daha fazlası olmalı. Tazmanyalı olmak
nasıl bir şey? Mesela Avustralyalılar sizi belli bir şekilde kategorize ediyor mu?
Köklerinle oldukça gurur duyuyor görünüyorsun. Son olarak Tazmanyalı bir çocuk
nasıl WorldTour bisikletçisi oldu?
Richie Porte: Oh,
bu farklı bir dünya. İnsanlarla Tazmanya hakkındaki konuşmalarımın yarısı
onlara Avustralyalı olduğumuzu açıklamakla geçiyor. Avustralya pasaportuna
sahibim. Anakara Avustralyalıları her zaman Tazmanyalılarla dalga geçer, çok
ufak bir adamız olduğu için bizle eğlenirler. Ancak bu durumun örnek olarak
Sardunya’nın İtalya’yla ya da Korsika’nın Fransa’yla olan ilişkisinden bir farkı
yok.
Benim için Tazmanya sadece dünyanın güzel bir parçası… ve ayrıca
insanlar da iyi! İnsanlar gerçekten çok rahat belki anakara Avustralyalılarından
bile daha rahatlar. Tazmanyalı olmaktan gurur duyuyorum. Geri dönüp tamamen
rahatlayabildiğim tek yer. Monako’da [Avrupa’daki evi] hiçbir zaman yüzde yüz
rahat değilim. Bazı açılardan Tazmanya gerçek Avustralyadır. Avustralya sakinliğiyle
bilinir ve Tazmanya oradan daha sakindir. Tazmanya’da evden çıktıktan sonra 15
dakika boyunca hiç kırmızı ışık görmeyebilirsiniz. Orada olmayı seviyorum.
Bisiklet sürmek için şahane bir yer. Bütün gün iniş ve çıkışlar var ayrıca her
zaman da diğer rüzgarlara galip gelen bir pruva rüzgarı [karşıdan esen rüzgar] mevcut. Favori tırmanışım, 2000 metrelik
tırmanış boyunca dönen 135 kilometrelik yol. Bu size nasıl bir şey olduğuyla
ilgili güzel bir fikir veriyor. Burada devasa dağlar yok ancak her zaman iniş
çıkışlar var, muhteşem doğal parklarla birlikte.
Çocukken triatlona başladım ve bisiklete geçmeden önce bu
yolda ilerleyebildiğim kadar ilerledim. Ebeveynlerime ve diğer birkaç insana
Avrupa’ya gidip profesyonel bisikletçi olmam konusunda teşekkür etmem lazım. Bayağı
sıkı bir yolculuk oldu ancak bu herkes için böyle.
Alberto Contador ve
Chris Froome gibi şampiyonlarla çalıştıktan sonra Porte BMC ile yuvasını buldu.
Peloton: BMC’de
takım lideri olmadan önce kendini ispatladın diyebiliriz, Alberto Contador ve
Chris Froome için yarışarak. Bu şampiyonlardan neler öğrendin?
Porte: Aslında
Alberto ile sürdüğüm 2011 yılında yapabileceğim pek bir şey yoktu. O sene kendisine
Giro d’Italia’da eşlik ettim ve o kadar güçlüydü ki o kadar yardıma ihtiyacı
olmadı. Pelotondan ayrılmaya yardım etmek için önde sürerdim ama bu kadardı. Dürüst
olmak gerekirse muhtemelen Chris’ten daha çok şey öğrendim. Chris, Brad’in
[Wiggins] gölgesindeyken onunla bir bakıma ahbaptım. Chris hakkında
söyleyebileceğim şey hem bisikletin üstündeyken hem de yerdeyken son derece
profesyonel olduğu. Efor sarfetmekten hiç kaçınmaz. Mental olarak her zaman çok
güçlüdür.
Ve yarış sırasında hiçbir şeyi hediye etmez. Geçen yılki Dauphine’e
bakın [Porte son gün lider mayosunu giyerken Froome’un Sky takımı final
etabının başında atak yapmış ve yarışı karıştırmıştı – sonunda Froome da kaybetmiş,
Astana’dan Jakob Fuglsang’ın zaferi kazanmasına yol açmıştı.]. Sanırım büyük
yarışları kazanacaksanız böyle olmanız gerekiyor.
Şahsen bunu yapabilir miydim bilmiyorum. Kendimi arkadaşlarına
biraz daha sadık biri olarak görüyorum. Örnek olarak, Tazmanyalı dostum Will
Clarke’a yarış sırasında zarar verecek bir hamleyi asla yapmam. Bunu bir arkadaşa
asla yapmam. Ancak Chris böyledir. Kimseye eyvallahı yoktur.
Peloton: Peki
Chris’in Vuelta a Espana’daki doping testini geçemediği haberini nasıl
karşıladın?
Porte: Sadece
bekleyelim ve görelim. Kendisini savunması gerekiyor. Ancak gün sonunda
bisiklet sporu iki türlü de kazanamayacak. Devasa bir utanç.
Peloton: Richie
sen dünyanın en iyi tırmanışçılarından birisin. Fakat gün geçtikçe iniş yarışlarda
daha büyük rol oynamaya başladı. Senin gibi ufak bir adam inişlerde dezavantajlı
olduğunu düşünüyor mu?
Porte: Evet ufak
olmak biraz daha zor oluyor. Tour’daki kazama dönüp baktığımda; insanlar ileri
geri konuşuyordu ancak ben Le Mont du Chat’ın dibine kadar Chris, Jakob
Fuglsang ve diğerleriyle birlikte indim. Risk alan birisi değilim ama rahatça
iniş yapabiliyorum. Ancak kaza yaptığım o gün, frene dokunduğum anda arka
tekerleğim kilitlendi. Bu bisikletin bir parçası, yükselmeli ve alçalmalısınız.
Gün sonunda eğer Nibali gibi pelotondaki en iyi inişçilerden biri kaza
yapıyorsa başka bir ismin de büyük bir kaza yapmasının da an meselesi olduğunu
düşünürüm. Benim için o kazayı yapmak ve koltukta oturup kaza hakkında düşünmek
için fazla süremin olması, kazayı mental olarak atlatmamın biraz zaman alacağını
anlamamı sağladı.
Peloton: Bu
-çılgın inişler- gelecekte psikolojik olarak kendini hazırlayabileceğin bir şey
mi?
Porte: Evet,
yüzde yüz! Tassie’den, psikiyatr olan bir arkadaşım var ve elbette bu konuya değindik,
çünkü sonuçta bu büyük bir travma. Birisinin kötü bir araba kazası
geçirmesinden farkı yok. Tepeden aşağı inmeye başladığınız anda bu endişeler
başlıyor… ama sonuçta bu bir bisiklet yarışı ve zemine ulaşmak zorundasınız. Bununla
birlikte kariyerimde bisiklet yarışının en önemli şey olmadığı bir noktaya
doğru ilerliyorum -Mayıs ayında bir bebeğimiz olacak-.
Peloton: Geçen
sezona harika bir başlangıç yapmıştın. Kendini yine aynı seviyede hissediyor
musun ve yine benzer bir takvimin olacak mı?
Porte: Evet bu
sezon da geçtiğimiz sezon Tour’a kadar yaptıklarımı tekrar etmek isterim. Tour
of Romandie’yi kazandım ve Dauphine’de ikinci oldum. Fakat bu sezon bir adım
ileri gidip Tour [de France] kutusuna da bir tik atabilmek istiyorum. İyi şans
dilemiyorum sadece kötü şans olmamasını diliyorum. Önümüze motosiklet
çıkmamasını, kaza yaşamamayı ve gerçekten neler yapabileceğimi görmeyi ki
sonunda “acaba”lar ve “böyle yapmalıydım”lar olmasın. Tour’a gidebilmeyi, sadece
orada olmayı ve podyum için mücadele vermeyi umut ediyorum.
Bu yazının orijinali
James Startt tarafından 6 Şubat 2018 tarihinde PelotonMagazine.com
adresinde yayınlanmıştır.
Bu çeviri, kaynak
gösterilse dahi izin alınmadan ArtemioFranchi.org adresi dışında yayınlanamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder