Bahreyn GP’nin
bir yarısını yolda diğer yarısını maçta izlemek zorunda kaldığım için yazı
yazmak içimden gelmedi. Çin GP geldi
geçti, Bahreyn’i yazmadım bunu da yazmayayım Azerbaycan GP’de toplu yazarım diye düşündüm. Bakü’de yaşanan kaos
sonrası tek yazıda toparlamaya çalıştım ancak başarılı olamadım hala bir
yerlerde taslak olarak duruyor galiba. Utangaç ve mahcup bir şekilde, İspanya GP’sini de geçtikten sonra
karşınıza çıkıyorum. Bu yazıya özel bir değişiklik yapacağım ve yarıştan ziyade
sürücüler özelinde kısa kısa meramımı anlatmaya çalışacağım çünkü önceki
yarışları yazmamışken tek başına İspanya
GP’sinden bahsetmek istemiyorum. FIA’nın ve Pirelli’nin aldığı bir takım
kararların yarışlara etki ettiğini düşünsem bile sadece bu yazıya özel olarak
onları da göz ardı ediyorum.
Lider ile başlayalım.
Lewis
Hamilton kendi performansıyla kıyaslarsak oldukça kötü başladığı sezonda
zirveyi ele geçirdi ve bir anda en yakın rakibine 17 puan fark atmış bir duruma
geldi.
Bahreyn’de radyo sorunu
yaşamasının yanında iyi de yarış çıkarmıyordu.
İdeal performansını hiç bulamadığı
Çin ve
Azerbaycan’da ise
şansı çok ama çok yaver gitti bu bir gerçek.
Çin’de
Verstappen, Vettel’e daldı, Bakü’de
Bottas lider giderken pistteki parçalar yüzünden lastiği patladı.
Ben kendisinin psikolojik olarak
Bakü’de
ciddi şekilde silkelenip toparlandığını düşünüyorum ki bu hafta
İspanya’da gördüğümüz üzere
sıralamalarda olsun yarışta olsun kendisine güvenen, iyi yönde hırslanmış bir
Hamilton vardı. En az hata ile pole
pozisyonunu ele geçirdikten sonra yarışı da sorunsuz bir şekilde götürdü.
Niko Rosberg’in söylediği söze
katılıyorum; diğer pilotlar
Hamilton’ın
yapacağı hatalardan, geçireceği kötü günlerden olabildiğince faydalanmalılar.
Her ne kadar hoşlanmasam da yeteneği açık seçik ortada olan bir sürücü.
Sebastian Vettel.
Sezonun şu ana kadar en şanssız isimlerinden, kazanacaklarını kaybedeceklerini
düşünürsek en şanssız olanı. Pole
pozisyonlarını leblebi gibi topladığı halde geldiği nokta Hamilton’ın 17 puan gerisi ancak unda kendisinden çok diğer
sürücülerin ve takımının etkisi var. Vettel
ile ilgili bu sezon dikkatlerden kaçmayan bir özellik artık daha tecrübeli ve
ağırbaşlı davranması. Geçen yıl Bakü’de
Hamilton ile yaşadığı olayı düşünecek olursak Çin’de yarış sonrası gelip
yarışının içine ettiği için kendisinden özür dileyen Verstappen ile oldukça sakince konuşması, yarış sonrası
röportajlarda gösterdiği sakin tavırlar bu konuda gelişimini gösteriyor.
Elbette bunlar bir anda gridin en ermiş insanı olduğunu göstermiyor,
şampiyonluk yarışı daha da kızıştığında gerçekten ne kadar geliştiğini görürüz.
Bakü’de ise çoğu kişi Bottas’ın başına geleni örnek gösterip
sabırlı olması gerektiğini söylese de Vettel
kahin olmadığı için yapabileceği en mantıklı hamleyi yaptı ancak blokaj
sebebiyle birincilik kovalarken podyum dışında kaldı. İspanya’da podyumun dışında kalmasında ise Ferrari’nin iki pitstop stratejisinin çuvallaması var, yarışı
ikinci sırada götürürken pitstop sonrasında podyuma el salladı. En başarılı
olduğu yarış ise şüphesiz Bahreyn GP’siydi,
son 10 tur boyunca artık bittiğini söylediği lastiklerle Bottas’ın önünde birinciliğini savunmayı başardı.
Geldik bir diğer şanssız isme. Valtteri Bottas. Avustralya’daki
kötü başlangıçtan sonra iyi bir performans gösteren, sıralama turlarında Hamilton’ı zorlayan hatta geçen Fin
sürücü de bulunduğu yer hak etmiyor. Bahreyn,
Çin ve son olarak İspanya’da
ikinciliği elde eden Bottas’ı
liderlikten eden ise Bakü’de
yaşadığı şanssızlık oldu. Devamlı olarak Mercedes’teki son sezonu olduğundan
bahsedilen ve Ricciardo’nun boşa
çıkacak olmasıyla üstünde baskı hissettiği söylenen Bottas bu sezon ortaya koyduğu performans ile yerini kolay kolay
bırakmayacağını gösterdi. Bakü’de
son anda kaybettiği yarıştan sonra oldukça üzgün hatta çökmüş olduğu gözlenen Bottas ,1992’den beri F1’de yılın en
övgüye değer sporcusuna verilen Lorenzo
Bandini Ödülü’nü aldığında ise son derece mutlu olmuştu. Yaptığı
açıklamalarda son derece samimi olduğuna inanıyorum, izleyiciler için belki pek
bir anlam ifade etmeyen bu ödül Bottas’ın
sezonunun dönüm noktalarından olabilir.
Kimi Raikkonen, Kimi
Raikkonen seni başımıza nereden yolladılar? Bu yazıda şanssızlık kavramını
çok kullandım kullanacağım da, Raikkonen
için kullanılan kelime de genelde şanssız. Fakat bence uğursuz ve hatta
suçlu. Geçen sene bir ara Formula 1’de
pek kimseden nefret etmediğimi sadece sevmediğimi yazmıştım. Asılsız Raikkonen övgüleri okumaktan nefret
edecek noktaya geldim. Kendisi konusundaki düşüncelerimi detaylıca yazmak
istiyorum ki bu konuya bir açıklık getireyim. Artık azılı Ferrari taraftarı değilim ama yazacaklarımda Ferrari’de yarışmasının payı da büyük.
Raikkonen’i ilk hatırladığım
zamanlar McLaren ile gride adım
attığı yıllar, hatta aracında Kimi
şeklinde isminin yazması o kadar hoşuma gitmişti ki uzaktan kumandalı arabama
Ögeday yazan kağıtlar yapıştırmıştım. O dönem izlemesi keyif veren hatta zaman
zaman inanılmaz performanslar ortaya koyan bir sürücüydü. Şanssızlıklar(!)
sonucu araçlarıyla hep sorun yaşıyordu. Schumacher
sonrası Ferrari’ye gelmesini biraz
yadırgamıştım, inanılmaz bir 2007 finaliyle Ferrari’nin son şampiyonu ünvanını almayı başardı ve soruyorum “Baba
biz o günden bugüne ne izledik biri bana anlatsın ya?” haydi tamam Alonso gelecek diye takımdan haksız
yere yollandı gitti ralli, Nascar vs. gezdi. Sonra Lotus ile geri döndü. O günden geçen yıla kadar ben ne zaman bir “bayağı zaman oldu haydi bir yarış izleyeyim“
diye internette link kovalayıp ekran başına kurulsam Raikkonen’in Ferrari’sini
ya duvarda gördüm ya biriyle kaza yapmıştı ya da araç kenara çekilmiş bir halde
bekliyordu.
Şanssızlık dediğin 2017 model McLaren ile yarış bitirmeye çalışan adamların başına gelendir, 10
küsür yıldır kullandığı her araçta sık sık teknik sorunlar yaşayan sürücüde ben
hata ararım. Yıllar önce başarılı bir şeyler yaptı diye, Ferrari’de ikinci sürücü olmayı kabul ettiği için takım
tarafından hakkının yendiği iddia edilerek hala övülüyor hala bu adamdan bir
şeyler bekleniyor. Ben özellikle geçen yıl birkaç kez düzgün savunma yaparak
takıma yardımcı olmasını bekledim ama kendisinin yerinde yuvarlanan bir kaya
olsa Mercedes’e daha çok zorluk
yaratabilirdi. Artık onu da beklemiyorum. Vettel’in
kafası rahat diye takımda duruyor ve artık büyük mucizeler yaşanmazsa son
sezonu olacak.
Gerçekten şanssızlık yaşadığı bir an Bahreyn’deydi. Pitstopta lastik sisteminin yanlış sinyal vermesi
sebebiyle yeşil ışığı görerek gaza basan Raikkonen
bir mekanikerin bacağının üstünden geçti ve hem mekanikerin bacağını kırdı hem
de yarış dışı kaldı. Çin’de Verstappen’den nasiplendi, Bakü’de yarış başında Ocon’a bindirdikten sonra güvenlik
aracı periyodunu iyi değerlendirdi ve başarılı bir şekilde şansının da biraz
yardımıyla üçüncü sıraya ulaştı. İspanya’da
ise motor arızasıyla yarış dışı kalana kadar bir numarasını görmedik. Hakkını
teslim edebileceğim en önemli nokta ise sıralama turlarında gösterdiği
performanslar.
Daniel Ricciardo.
Gridin en sempatik, en gözde, en akıllıca risk alan adamı. Sene sonunda
talipleriyle bir çay içmek için bekliyor olacak.
Çin’de güvenlik aracını iyi değerlendirerek geçtiği yeni
lastiklerle yaptığı usta işi geçişlerle gelen galibiyet taraftarlarını
sevindirse de
Bahreyn’de
aracının kendi kendini kapatması,
Azerbaycan’da
Verstappen’le
yaşadığı aşırı
gereksiz kaza puan sıralamasında daha yukarılarda olmasını engelledi.
İspanya’da ise akarı kokarı olmayan bir
yarış geçirerek beşinci sırayı aldı. Yarış kazandığında ayakkabısından şampanya
içmese daha çok seveceğimiz birisi olacak ancak sonuç olarak
Aussie, insan bir şey diyemiyor.
2016 Brezilya’daki yağmur performansıyla beni Formula 1’e geri
döndüren o genç, atik, hırslı genç
Max
Verstappen o kadar kötü bir sezon geçiriyor ki anlatmak mümkün değil. Bugün
sezonun ilk podyumuna erişerek sevindirse bile bunu yaparken VSC altında
Stroll’le
temas yaşayarak ön kanadını kırdı ve
durduk yere riske girdi.
Avustralya’da
hırs yapıp spin atmıştı,
Bahreyn’de
Hamilton ile girdiği mücadelede yine
gereksiz hırs yapıp lastiğini patlattı ve yarış dışı kaldı,
Çin’de yediği haltı tekrar tekrar
yazmaya gerek yok
Red Bull’u
dubleden etti.
Bundan sonra
azarlandı, linç edildi, akıllanacak dendi uslanacak dendi gitti
Azerbaycan’da yine kazaya karıştı.
Kazada suçun büyük bölümü kendisine ait çünkü savunma yaparken iki hamle
yapıyor, izin verilen hamle sayısı bir ki öndeki sarhoş sürücü gibi sağ sol
yaparak kazaya yol açmasın. Hırsını kontrol altına alması gerek, sabrı
öğrenmesi gerek. Ya hep ya hiç diyerek ancak yarış kazanabilir ancak şampiyon
olması mümkün değil. Başarılı olmasını gerçekten istiyorum çünkü inanılmaz
geçişlere imza atabiliyor, izleyenlere olumlu yönde heyecan yaşatabiliyor.
Fakat akıllanmazsa devamlı sağa sola çarpan aşırı panik genç pilot olarak
kariyerini sürdürecek,
Grosjean’ın
tahtına oturur artık.
Red Bull da
bir noktaya kadar iltimas gösterecektir.
Fernando Alonso
felaketlerle dolu bir sezondan sonra
McLaren
ile 5 yarıştan da puan almayı başardı. Arada gitti 6 saatlik endurance yarışı
kazandı, sezon şu an İspanyol sürücü için oldukça iyi geçiyor. Özellikle
Azerbaycan’da
Sirotkin tarafından tepelenip
iki
sağlam lastikle pite ulaşabildikten sonra 7. olmasını kimse beklemiyordu.
Biraz ön tarafın karışmasının da etkisi de vardı elbet ama yaptığı iş
küçümsenecek bir şey değil. Küçümsenecek olsa ben küçümserdim yani
biliyorsunuz. Aslında kendisiyle olan husumetim de iyice bitme noktasına geldi,
en son endurance yarışı öncesi verdiği röportajda köpekleri kedilerden fazla
sevdiğini söyleyince bayağı kanım ısındı. Hala hayalini kurduğu gibi zirveye
oynayamıyor ve oynayamayacak da belki ama yarışmaktan daha fazla keyif aldığı
bir gerçek.
“Nazar ettiniz hayin
insanlar nazar ettiniz!” Bu özlü İbrahim Tatlıses cümlesini kimin için
kuruyorum? Nico Hulkenberg. Sıralama
turlarında 7. sıraya abone olan Alman sürücü sezonun ilk üç yarışından puanlar
almıştı ve iyi bir performans gösteriyordu. Bakü’de sıra cezası alarak başladığı yarışta geçen yılki gibi
duvara bindirerek yarış dışı kaldı. İspanya’da
ise yakıt pompası sorunları sebebiyle iyi bir yerden başlayamadığı yarışta daha
ilk turu yarılayamadan Grosjean
terörünün kurbanı oldu. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Monako’da olumlu yönde sürprizlerini
bekliyorum.
Kevin Magnussen.
Benim bu adam hakkında neden hiç fikrim yok bilmiyorum. Geçen yıl Hulkenberg ile polemiğe girmişti, arada
saçma sapan sürdüğü için başkalarıyla da kavga ediyordu. Bu sene ilk yarışta
pitstop faciası yaşamıştı ondan sonrası bende hiç yok. Hayır arada iyi sonuçlar
da aldı ama mesela bugün 6. oldu ama aklımda kendisine dair Grosjean’ın kazasında yardımcı oyuncu
olması haricinde hiçbir şey kalmamış. İlginç. Grosjean’ın olduğu takımda adeta bir Juan Pablo Montoya klasında diyebiliriz o ayrı tabi.
Carlos Sainz Jr.
Bahreyn hariç her yarıştan puan almayı başardı.
Red Bull tarafından motor karşılığında
Renault’a 1 yıllığına gönderilmişti, kendisini gösterip muhtemelen
Ricciardo’dan boşalacak koltuğa geçmek
istiyor.
Bakü’de
Red Bull sürücülerini bir ara avlasa da
tekrar gerilerinde kalmıştı, kazalarından sonra da 5. sırayı alarak bu yılki en
iyi derecesini elde etti. Bugün de
Ericsson
ile girdiği
mücadele ile bizlere
keyifli anlar yaşattı. Kendisi pek hoşnut olmadığım sürücüler arasında yer
alıyor bu yüzden
Red Bull’da görmek
gibi bir isteğim yok.
Sergio “Checo” Perez.
Force India araç yönünden bu sezona geçen yıla kıyasla felaket bir
başlangıç yapınca bu sefer takım arkadaşı Ocon
ile dalaşmasına gerek kalmadan gerilerde kalmıştı. İlk üç yarışta sıfır
çektikten sonra Azerbaycan’da aracın
uzun düzlüklerde coşmasıyla birlikte kendisi de coştu ve son turlarda Vettel’i de geçmeyi başararak podyumun
son basamağına adım attı. Bu yıl daha ilginç bir yarış olmazsa alacağı en
başarılı sonuç bu olacak muhtemelen. Takım da kendisi de bu sonucun istisna
olacağını söylüyordu ki İspanya’da
9. olabildi. Yine de sezon başına bakacak olursak puan alabilmiş olması
ilerleme olduğunu gösteriyor.
Bu sezonki iki favori çaylağımdan birine geldik,
Pierre Gasly. Honda motorlu
Toro Rosso
ile yarıştığı için kendisinden pek başarı beklesem de
Bahreyn’de 4. sırayı alarak büyük iş başarmıştı. Takım arkadaşı
Hartley’e kıyasla çok daha iyi
performans ortaya koyuyor. İlk yarışta mekanik arıza, bugün ise
Grosjean yüzünden yarışı tamamlayamadı.
Çin’de ise acemilik hatası ve
anlaşmazlık yüzünden virajda
Hartley’e
çarparak güvenlik aracına sebep olmuş ve uyukladığımız yarışa heyecan
getirmişti. Sırf bu yüzden kendisine kızamıyorum.
Azerbaycan’da sıralama turlarında takım arkadaşıyla birlikte
ölümden döndüğünü belirtmekte de fayda var, takım arkadaşı
Hartley’in lastiği patlamıştı ve zamanında kenara kaçamadı.
Arkadan gelen Gasly az kalsın 300 km üstünde süratle çarpacaktı.
Ve esas adamım, Formula 2’de çıkarttığı inanılmaz yarışlarla
dikkatleri üstüne çeken
Charles Leclerc ilk
sezonunda, sürünmesi beklenen
Sauber ile
önemli işlere imza atmaya başladı. İlk üç yarışın ikisinde takım arkadaşı
Ericsson’dan iyi performans gösterse de
-
Ericssonda çok sağlıklı bir ölçü
değil ama- puan alamayan Fransız sürücü
Azerbaycan’da
6. olurken
İspanya’da 10. olarak
puan almayı başardı. Çok önemli olmasa bile
Alonso’ya
kısa bir süre kafa
tutabildi. Pilotaj becerisi ve araçları kıyaslarsak geçilmesi sürpriz
olmadı. Kendisi hakkında daha detaylı bir yazıyı yaz arasında yazmayı
planlıyorum, beklentilerim büyük. Daha önce bir röportajını çevirmiştim,
ilgilenenler
buradan okuyabilir.
Belçika’nın iftihar duyduğu isim Stoffel Vandoorne. Kendisinde yetenek var daha iyi bir araçla
yarışırsa görürüz demiştim. Geçen yıla kıyasla daha iyi bir araçla yarışıyor, Çin ve İspanya hariç her yarıştan az da olsa puan aldı. İspanya’da mekanik problem yaşayarak bu
yıl ilk kez yarış bitiremedi. Fernando
Alonso’nun ekstra performans göstermesi kendisinin aldığı sonuçları
gölgeleyebilir ama ortalama bir sürücüyle Mclaren’in
şimdilik alabileceği sonuçlar bunlar. Çekincem şu ki ortalama halinden daha
ileriye gidememesi. Alonso
yanındayken öğrenebileceği her şeyi öğrenmeli.
Lance Stroll. Tek
başarısı geçen yıl son anda ikincilikten üçüncülüğe düşüp podyuma adım attığı
Bakü’de 8. olmak oldu. Zaten
beğenmiyorum ancak bu durumun tek suçlusu kendisi değil.
Williams o kadar kötü bir araç yapmış ki tarif etmek mümkün değil.
F1 bilgisayar oyunlarını oynayanlar bilir, oyunu klavye ile tam verimle oynamak
mümkün değildir. Hele assistleri kapatarak oynamak neredeyse imkansızdır.
Williams aracı en zor ayarda, assistler
kapalı, tırt marka klavyeyle oynanmaya çalışılan bir F1 oyununu anımsatıyor.
Stroll, Sirotkin, Kubica hatta geçen
yıl
Massa. Araç içi kameralara
bakarsanız diğer araçların çoğunda minimum direksiyon hareketi yapılırken
Williams sürücüleri sürekli sağ sol
yaparak aracı dengede tutmaya çalışıyorlar. Yine de,
Stroll’ün İspanya’daki sıralama turlarında 1991’den beri kimsenin
kaza yapmadığı virajda kaza yapıp üstüne
yayayken ezilme
tehlikesi atlatması çok şeyler beklemememiz gerektiğini gösteriyor.
Marcus Ericsson. Bahreyn’de 9. oldu, başka da bir olayı
yok sanıyorum ki. Takıma Leclerc
gelince ne mal olduğu iyice ortaya çıktı.
Estaban Ocon. Force India’nın daha şanssız olanı. Bahreyn’de 1 puan almayı başardı. Bakü’de daha ilk turda Raikkonen ile çarpışıp yarış dışı kaldı
ki yarış kazası olsa bile Raikkonen’i
geçmişti bence güme gitmiş oldu. Perez’in
podyum gördüğünü düşünürsek kendisi de iyi bir sonuç elde edebilirdi. İspanya’da ise pitstopta sorun
yaşayınca bayağı süre kaybetti, sonra da sorun yaşayarak yarış dışı kaldı. Puan
tablosunda bu kadar gerilerde olmayı hak etmiyor.
Brendon Hartley.
Azerbaycan’da aldığı 10.luk dışında bu
adamın olayı nedir gerçekten anlamadım. Aracın gelişimi için iyi geri bildirim
veriyor diye bir iddia okudum da
İspanya’da
aracı öyle bir duvara soktu ki sıfırdan araçla yarışmak zorunda kaldı.
Araç taşınırken
arkası düştü o derece. Bu kadar masraflı geri bildirim olmamalı. 28 yaşında
Formula 1’e adım atmanın sancılarını yaşıyor olabilir, kişilik olarak da iyi
birine benziyor o yüzden daha iyi noktalarda görmek isterim.
Romain Grosjean. Bu
inanılmaz bir yetenek, böyle aşmış bir sürücü izlemek herkese nasip olmaz
gerçekten çok şanslıyız. 5 yarışta 3 yarış dışı, ikisi kendi suçu.
Bahreyn ve
Çin’de aldığı
puanlara bakıyoruz koca bir sıfır görüyoruz.
Avustralya’da pit ekibi sıçtı sıvadı tarihi başarı gelecekti belki
diyorduk ama son iki yarıştaki mallıklarına bakınca görüyoruz ki orada da kendi
hatasıyla yarışı tamamlayamama ihtimali yüksekmiş.
Bakü’de güvenlik aracının arkasında sağ sol yapamadı,
SAĞ SOL YAPAMADI VE DUVARA GİRDİ.
İspanya’da
Magnussen az bir şey önüne gelince dışarı taştı aracın kontrolünü
kaybetti. Olabilir. BASKI YİYORSUN OLABİLİR. Peki neden ilk kez F1 aracı
kullanıyor gibi
gaza yüklenmeye devam
ederek pistin ortasında terör estiriyorsun? Bunu Sirotkin yapsa anlarım,
Leclerc, Gasly vs. yapsa yine anlarım da bir insan 2012 yılında
Alonso’yu tepeleyip şampiyonluğa el değiştirttiği günden beri
gram ilerlemez mi? Daha önce de bir sürü vakası var da ben burayı onlarla
doldurmak istemiyorum. Bu kadar kazmalığa rağmen hep şikayet ediyor, devamlı
bir şeylerden şikayet ediyor.
Monako’da
3 sıra geriden başlama cezası aldı bakalım orada neler yapacak.
Sergey Sirotkin.
Hem pay-driver hem acemi hem Williams
ile yarışmaya çalışıyor. Azerbaycan’da sağdan hafif darbe alınca E-5 trafiğinde
panik yapan acemi sürücü gibi sola kırıp Alonso’yu
tepeledi. Bir tane övecek yanını arıyorum bulamıyorum.
Yazının puanlar ve istatistikler hariç çoğunu aklımda
kaldığı kadarıyla yazdım, yanlış yazdığım ya da atladığım önemli noktalar varsa
kusura bakmayın. Mayıs sonunda yarış anlamında keyif vadetmese bile önemli bir
prestij yarışı olan, benim de çok sevdiğim Monako’ya
gidiyoruz, o yarıştan sonra görüşmek üzere.